20 Eylül 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Köyüne döndü, suyu tarlasına getiremedi!

20 yaşında üniversite okumak için İstanbul’a gitti, 3 yıl önce köyüne döndü, çiftçilik yapmaya karar verdi. Karşısına su sorunu çıktı. Üç tarafından geçen dere ve kanaldan öyle kolay kolay su almak mümkün değil. Durmuş’un hikayesini dinledik…

Köyüne döndü, suyu tarlasına getiremedi!

 Şeref Durmuş. 20 yaşında üniversite okumak için gittiği İstanbul’dan 3 yıl önce köyüne döndü. Okul sonrası 25 yıl Eminönü’nde esnaflık yaptı. Yeter artık diyerek çiftçilik yapmaya karar verdi. Aile mirası olan 15 dekar tarlayı da kardeşlerinden aldı. Bir anlamda toplulaştırdı. Tarlanın bir kısmında atadan kalma 150 kayısı ve elma ağacı var. Ondan boş kalan yerlere de sebze ekmeye karar verdi. Bu sefer karşısına su sorunu çıktı. Çünkü, gördü ki üç tarafından geçen (En yakın kanal 2 metre yakınında) dere ve kanaldan öyle kolay kolay su almak mümkün değil. Kendinden önce 5-6 kişi, Işıkpınar deresini 30-35 senedir paylaşmış, kullanıyor. Her biri yazın ortasında haftada 8-10 saat su alıyor. Şeref Durmuş’un 15 dönüm tarlasına ise 1 saat su veriliyor. Su deyip geçmeyin, tarlalara hayat veriyor. Onsuz ağaçların yarısı kurumaya yüz tutmuş. İşte O’nun öyküsü burada başlıyor.

Köyüne döndü, suyu tarlasına getiremedi! - Resim : 1

ÇALMADIĞI KAPI KALMADI

Durmuş, ne yapıp edip Allah’ın suyunu tarlasıyla buluşturmak istiyor. 2 yıl boyunca tarla komşuları ve muhtarla konuşuyor; bir sonuç alamıyor. Onlar, “40 senedir biz böyle suluyoruz” diyorlar. Kendi aralarında yaptıkları paylaşım sözleşmesini de gösterip su veremeyeceklerini söylüyorlar. Çok ısrar edince haftada 1 saat veriyorlar. Ancak 15 dekara o da yetmiyor. İktisat mezunu 48 yaşındaki Şeref Durmuş’un kafası karışıyor. Nasıl olur da Işıkpınar deresini 5-6 kişi bölüşür? Oysa koca dereden akan su herkese yeter de artar! Bu dere, daha önceleri, şimdiki sulanan arazinin, 3 misli fazla araziyi suluyordu. Şimdi tarım arazileri azaldı, sulanacak arazi de azaldı. Şimdi su çok daha fazla. Muhtarla görüşür, o da kendisine, muhtarların ve 5-6 kişinin daha imzaladığı kâğıdı gösterir. Durmuş’un da elinde ÇKS kayıtlı çiftçilik ve birinci sınıf sulu tarla belgesi var. Bir de ekliyor:

“Yasal olarak Kadim Su Kullanma Hakkım var. Ancak suyumu başkası kullanıyor. Valilik, muhtarlıklara direktif vererek, su kullanım hakkımı verebilir. Oldukça kolaylıkla çözümlenecek su paylaşım sorunu için 2 senedir uğraşıyorum. Sebze ekemiyorum. Ağaç ekemiyorum. Tarlam, hububat için küçük ölçekte. Sebze meyve ekimi için, oldukça elverişli.”

Şeref Durmuş, bu sefer Erzincan Valiliği ve Özel İdare Müdürlüğüne gider. Gel git yollar aşınır ancak su sorunu bir türlü çözülmez. Müdürler bir şey anlatır ama onun kafasına yatmaz. Mevzuatlar incelenir, en son görüştüğü yetkililer ona “Kadim su kullanma hakkın var, git arazini sula.” der. O ise bunun mümkün olmadığı için kendilerine geldiğini söyler. Durmuş işin peşini bırakmaz. Şimdi son umudu yeni atanan Erzincan Valisi ile görüşmek.

“Sayın valimizin talimatıyla, tarlama yeterli su temin ederim.” diyor. Ondan çok umutlu olduğunu bize heyecanla anlattı…

VERİMLİ TOPRAK, SUYA HASRET

Şeref Durmuş bu koşturmaca içinde bize ulaştı. Derdini anlattı. Biz de konuyu anladık ve sizlere aktarıyoruz. En çok da yetkililere… Durmuş bize ulaşmasının amacını işe şöyle özetliyor: “Amacım habere konu olmak değil. Bu bahar tarlama yetecek su almak. Sebze ekeceğim, kurursa, 150- 200 bin lira zararım olur. Birinci sınıf sulu tarım arazimi boş tutamam. Sonuna kadar mücadele edeceğim. Su gelirse 200 ağaç daha ekeceğim. 10 dekar sebze, 5 dekar da meyve ekeceğim. Halihazırda 3 dönüm meyve ağacım var.” Doğrusu pes etmek istemiyor.

“Son çarem Erzincan Valimiz. Ondan randevu istedim. Görüşürsem bir çıkış yolu bulacağıma inanıyorum. Çünkü çok uğraştım ve neredeyse bu işin uzmanı oldum. Her şeyi ona anlatacağım.” diyor. Şeref Durmuş, Erzincan’ın merkez Işıkpınar Köyü’nden… Köyünü ve insanlarını seviyor. Hele bir de “Ya Allah bismillah” deyip tarlasını işlerse ve bahar ayında bir de tarlasına suyu getirse, oldukça verimli bir iş yapılmış olacak. Unutmadan söyleyelim, Fırat Nehri, Şeref’in tarlasının yaklaşık 10 km güneyinde. Ona en yakın su ise 2 metre yakınından akıyor.

Durmuş, heyecanla “Burada tropikal meyveler dışında her şey yetişiyor. Bereketli ve verimli topraklar… Bir de 2 metre ötedeki su kanalından bir su gelse, üretim için fevkalade olacak. Hem sebze yetiştireceğim hem de kayısı ve elma.” diyor. Ve Şeref Durmuş’un son sözü: “Işıkpınar deresinden adil, hakkaniyetli sulama suyu talep ediyorum.”

Son Dakika Haberleri