KTÜ'deki seminerde Türk Denizciliği konuşuldu
Piri Reis Denizcilik Vakfı Başkanı Vehbi Koç, KTÜ’de “Türk Denizciliği” konulu seminerde öğrencilerle bir araya geldi. Seminerde yaptığı konuşmada, deniz ticaretinin 1930'dan 1980'li yıllara kadar devlet kontrolünde yapıldığını, 2 sivil ve 3 askeri tersanenin bulunduğunu söyleyen Vehbi Koç, “1980'li yıllarda 1,5 milyonluk taşıma kapasitesi vardı. O güne kadar ülkemizi korumak adına atılan adımlar çok kıymetliydi. 5-6 tersaneden bugün yaklaşık 90'lı rakamlara gelindi. 1,5 milyonluk taşıma kapasitesi bugünkü güncel rakamlarla 33,5 milyona ulaştı. 40 senede 30 katı oldu. Bu sene ihracat kapasitesini 220-230 milyar dolar civarında rakamlarla kapatırız. 250 milyar dolar ve üzeri ihracat kapasitesine ulaşan ülkeler sınıf atlamış oluyor. Türkiye aydınlık yarınlara adım adım yaklaşıyor. Büyük Türkiye, bölgesel ve küresel güç olma noktasında köprüyü geçmek üzere.” diye konuştu.
Türkiye'nin Kovid-19 salgınından dolayı dünya genelinde yaşanan krizi fırsata çevirdiğini belirten Koç, “Jeopolitik konumumuz pandemiden ciddi anlamda olumlu etkilendi. 3 saatlik uçuş mesafesinde, 15 günlük seyir mesafesinde dünya nüfusunun yarısına havadan, karadan ve denizden ulaşabiliyoruz. Dünyada birçok havayolu şirketi iflas ederken Türk Hava Yolları (THY) pandemi sürecinde uçaklarını kargo taşımacılığında kullanmaya devam ederek önemli kâr elde etti. Karada, havada ve denizde taşımacılığın öncü ülkelerinden biri olduk. Denizcilik bir ülke için oldukça önemlidir. Denizciliği bilen her şeyi bilir. Denizlere hakim olan her yere hakim olur. Ufkunuzu 2-3 kat artırır. Cesaretlenirsiniz.” dedi.
GEMİ SAYISI VE TRAFİK ARTTI
Konuşmasının devamında Kanal İstanbul'a değinen Koç, “Dünyada deniz ticaretinin kesintisiz olması lazım. Çanakkale ve İstanbul boğazları serbest geçiş statüsünde olan yerlerdir. 2005'te bakanlık, boğazların ciddi tehlike altında olduğunu göz önünde bulundurarak bir karar aldı. Boğaz trafiğini çift yönden tek yöne düşürdü. Kazaların azalması ve önlenmesi noktasında işe yaradı. Ama trafiği yüzde elli yavaşlatmış oldunuz. Gemi sayısı arttı, trafik arttı. Sonrasında büyük tankerlerin gece geçişine müsaade edilmedi. 200 metrelik gemilere eskort alma zorunluluğu getirildi.” şeklinde konuştu.
“Hiçbir armatör gemisini boğazın hengamesine sokmak istemiyor.” diyen Koç, “Kazasız, belasız bir şekilde bir an önce geçmek istiyor. Aradığı, tercih ettiği Süveyş gibi sadece gemi seferi için kullanılan kanal. Gemi beklediği zaman tüccar zarar yazıyor. En küçük bir hatada, dümen takıldı, radardan biri çalışmadı... Römork geliyor, limandan adam çağırıyorsun, tekrar sıraya giriyorsun. Aldığın navlun gidiyor. Deniz ticaretinde malı en kısa sürede teslim etmek önemlidir. Hiç kimse yolda izde para harcamak istemez. Burada saatlerin hesabı yapılır.” ifadelerini kullandı.
'İDEOLOJİK KONUŞUYORLAR'
Koç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Vaktin ve zamanın varsa, riski ve tehlikeyi de göze alıyorsan boğazdan geçebilirsin. Düşünsenize, gemi akıntıya kapıldı, karşıdan 100 kişilik gemi geliyor. Çarpışma oldu. Ne olacak? Bunu mu bekliyorlar? Devlet aklı riski görür ve önlem alır. İstanbul Boğazı'nın 2-3 gün tıkandığını düşünürseniz, bunun faturası 30 milyar dolar olur ve hepimiz bunu alışveriş yaptığımız her yerde artan fiyatlarla öderiz.
“Ticaretin şeklini şemalini bilmeyenler ideolojik muhabbetler yapıyorlar. Oysa meslek erbapları var. Çağırırsın, konuşursun. Bunu bilmiyorsan konuşmaman lazım. Ben tüccarım. Malı en güvenli şekilde gemiyi karşıya geçirmem lazım. Nasıl yapacağım? Devletin bunu yapması lazım. Devlet bu riski sıfırladığı zaman boğazlar tartışma konusu olmaktan çıkar. Devlet aklı böyledir. Türkiye Cumhuriyeti doğru olanı yapıyor.”