05 Temmuz 2024 Cuma
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Küçük Deniz Kızının şehri: Kopenhag

Danimarka'nın başkenti Kopenhag; yürüme caddeleri, 1600’lerden kalma renkli ve bakımlı binaları, yemyeşil parklarıyla her yaş için keyifle gezilen bir şehir..

Küçük Deniz Kızının şehri: Kopenhag
A+ A-
Tülin Uygur

Kopenhag şehir merkezi pek çok yere yürüyerek ulaşılabilecek kadar derli toplu, üstelik coğrafi olarak da dümdüz! Yani Kopenhag sokaklarında dolaşırken güç harcamayı gerektiren yokuşlar, tepeler yok! Bırakın Kopenhag’ı, Danimarka’nın en yüksek noktası sadece 170 metre. Heybetli, tepesi hep karlı dağları unutun bu ülkede.
MUTLU İNSANLAR ŞEHRİ
İstatistiklere göre Kopenhag, mutlu insanlar şehri. Dünya mutluluk endeksinde üst sıralarda yer alıyor, belki de ilk sırada. Şehrin sokaklarını dolduran turistler de rahat bir şehir olan Kopenhag’da neredeyse Danimarkalılardan daha mutlu geziyorlar, özellikle bahar ve yaz aylarında. Bisiklet dostu bu şehirde tüm yollarda bisikletliler için ayrılmış şeritler var. 3 yaşından 103 yaşına herkes bisiklet kullanıyor. Şehir trafiği bisikletlilere göre düzenlenmiş, turist olarak Kopenhag’ı kiralık bisikletlerle gezmek de mümkün.

Kopenhag%E2%80%99da%20evlerin%201600%20y%C4%B1llar%C4%B1ndan%20kald%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20Nyhavn%20kanal%C4%B1.
Kopenhag’da evlerin 1600 yıllarından kaldığı Nyhavn kanalı.

Öresund boğazı kıyısında Amager ve Sjælland (Zealand) isimli iki büyük adanın üzerinde kurulmuş olan Kopenhag, kanalları ve gölleriyle tam bir su şehri. 10. yüzyılda Vikinglerin kurduğu Kopenhag’a 1416 yılında Pommerli Erik’in emriyle kraliyet merkezi taşınmış. Bir ticaret merkezi ve liman şehri olarak gelişen Kopenhag 1536’da başkent olmuş. Sonra da hep gelişmiş. 1807’de İngilizler tarafından bombalanarak tahrip edilmesine rağmen ayağa kalkmış, 1940-1945 arasında Nazi çizmelerine teslim olmuş ama savaş sonrası yeniden dirilmiş. Bir balıkçı köyünden Avrupa’nın en modern metropollerinden birisi haline gelmiş. Danimarka’nın 5.4 milyonluk nüfusunun 1.7 milyonu Kopenhag’da yaşıyor. 2017 dünyanın en iyi üniversiteleri listesinde 42. sırada yer alan Kopenhag Üniversitesi’nin kuruluş yılı 1479.

Damhussen%20%20g%C3%B6l%C3%BC%20k%C4%B1y%C4%B1s%C4%B1nda.
Damhussen gölü kıyısında.

Kopenhag’ın daracık sokakları, pastel renkli ve masallardan fırlamış gibi duran evleri, çeşmeleri, havuzları o kadar güzel ki ve o kadar çok şey korunmuş ki imrenmemek elde değil! Geçmişin mirasına sahip çıkıp, tarihini korumuş bu ülkede “dönemi geçti yık gitsin” yok! Belli ki Afrika'nın ünlü “Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık” atasözü burada hayat bulmuş! Bu kuzey ülkesinde her yer çiçeklendirilmiş, insanların elinde de hep çiçek demetleri var. Yani çiçekler ve renkler hayatın parçası. Hem belediyenin hem de insanların çiçeksever olduğu çok belli. Sadece çiçekler mi? Göllerde, deniz kıyısında nazlı nazlı yüzen kuğuların birden kanatlarını açarak müthiş bir güçle sudan havalanışını ve uçmasını, kanat ve ayaklarını ustaca kullanarak tekrar suya inişini, kuş cıvıltıları arasında, defalarca ve yakından izleyebilmek olağanüstü! Çocuklarıyla kuğuları, ördekleri besleyen aileleri, meydanlardaki sıralarda kitap okuyan, etrafı izleyen yaşlıları görünce şehre ısınmak da kolay. Kopenhag küçük bir şehir olmasına karşın gezecek görecek pek çok çok müze, saray, galeri, sergi, kütüphane, kitapçı var. Ama “her parlayan altın değildir” denir ya işte öyle bir durum söz konusu!
KÜÇÜK DENİZ KIZI

K%C3%BC%C3%A7%C3%BCk%20Deniz%20K%C4%B1z%C4%B1%20%20heykeli
Küçük Deniz Kızı heykeli


Danimarka’nın sembolü 123 cm.'lik bu bronz heykelciği deniz kıyısında görmeden Kopenhag gezisi olmaz! Langelinie’deki heykelin hikayesi de ilginç. 1913 yılında ünlü yazar Hans Christian Andersen’in “Küçük Deniz Kızı” eseri Kraliyet Tiyatrosu’nda sergilenirken, ülkenin bira fabrikatörü Carlsen’in oğlu Carl Jacobsen balerin Ellen Price’ı çok beğenmiş ve heykeltıraş Edvard Eriksen’den balerinin bir heykelini yapmasını istemiş. Balerin çıplak model olarak poz vermeyi reddedince, heykeltıraş model olarak balerin Ellen’in yüzünü, karısı Elin’in de vücudunu model alarak bitirmiş eserini. Heykel Ağustos 1913’te bugünkü yerine yerleştirilmiş, tabii kopyası. Tam üç kopyası olan eserin aslı heykeltıraşın mirasçılarında. Uluslararası sergilere kopyası gönderilen heykelcik, Danimarka’nın en fazla satan hediyelik eşyası. Ama korumak zor küçük deniz kızını! Vandalların saldırısından o da nasibini almış; kırmızı boyadan, burka giydirilmesine, kafasının kesilmesine defalarca saldırılara uğramış.
TİVOLİ

Tivoli
Tivoli


Şehrin tam ortasındaki bu eğlence parkı sıradan bir lunaparktan çok farklı. Avrupa’nın en ünlüsü. 1843 yılında kurulmuş. Amerika’daki ünlü Disneyland’ın Tivoli örnek alınarak yapıldığı söyleniyor. Yılda 4 milyon ziyaretçisi olan park, tiyatroları, palyaçoları, havuzları, bahçeleri, ağaçları, rengarenk çiçekleri, tavus kuşları, müzik sahneleri ve hatta oteliyle 24 saat zaman geçirilebilecek bir yer, tabii şişkince bir cüzdanınız olmalı! Şehrin yoksullarına, mültecilerine, göçmenlerine göre değil buralar!
BOTANİK BAHÇESİ

Küçük Deniz Kızının şehri: Kopenhag - Resim : 5


Kopenhag’da ilk botanik bahçesi 1699 yılında tıbbi bitkileri yetiştirmek için kurulmuş. Bugün şehrin merkezindeki “Botanik Bahçesi” 1871’den kalma ve koruma altında. Bahçe Kopenhag Üniversitesi’ne ait, bilimsel çalışmalar yapılıyor. Büyük bölümü halka açık ve ücretsiz. Tüm dünyadan yaklaşık 22 bin bitki çeşidine ev sahipliği yapan bahçedeki sera sayısı 27. Şehrin merkezindeki bu devasa cennet “rant” avcılarına karşı korunuyor!
TYCHO BRAHE PLANETARYUMU

Danimarkal%C4%B1%20%C3%BCnl%C3%BC%20astronom%20Tycho%20Brahe%E2%80%99ye%20ithaf%20edilen%20planetaryumun%20kubbe%20tavan%C4%B1nda%20IMAX%20ve%203D%20filmlerle%20evrenin%20olu%C5%9Fumu%2C%20g%C3%BCne%C5%9F%20ve%20ay%20tutulmalar%C4%B1%20izlenebiliyor.
Danimarkalı ünlü astronom Tycho Brahe’ye ithaf edilen planetaryumun kubbe tavanında IMAX ve 3D filmlerle evrenin oluşumu, güneş ve ay tutulmaları izlenebiliyor.


Tycho Brahe, Danimarkalı ünlü bir astronom. 1572’de yıldız patlamasına şahit olmuş, en son 1604’te görülen süpernovayı da izlemiş. 1989 yılında Pedersen ailesi Tycho Brahe’ye ithaf edilen planetaryumun maliyetini karşılamış. Planetaryum şehrin ana istasyonuna çok yakın. 1000 metrekarelik kubbe tavanında IMAX ve 3D filmlerle evrenin oluşumu, güneş ve ay tutulmaları, yıldızlar ile ilgili filmler izlenebiliyor. Bir eğitim aracı olarak kullanılan planetaryum, öğretmenleriyle gelen okul ve yuva çocuklarıyla dolup taşıyor.
CHRISTIANIA

Küçük Deniz Kızının şehri: Kopenhag - Resim : 7


1971 yılında çiçek çocukları hippilerin boş askeri barakalara el koyarak kendi kolektif toplumlarını kurduğu “Christiania”, Amager kıyısında ilginç bir yer. Devletin liberal yaşam tarzının gereği olarak müdahale etmediği ve sosyal bir deney olarak izlediği Christiania’nın kendi parası ve kırmızı üzerine üç sarı daireden oluşan bayrağı da var. Tabii Danimarka parası “kron” da kullanılıyor. Burada özel mülkiyet yok, evler kiralanıyor. Tüm binaların duvarları resimlerle bezenmiş, arabaların giremediği, kedi ve köpeklerin serbestçe gezdiği, sanatçılar, müzisyenler ve zanaatkarların yerleştiği Christiania’nın kendi kuralları var. Fotoğraf çekmeden izin istemek şart! Esrar içmek Danimarka’da suç, tabii Christiania’da da, ama polis bir yandan daha ağır uyuşturucu madde ticaretini ve kullanımını engellemek için buraya baskın yaparken, hükümet diğer yandan ilaç gibi kullanılmasını teşvik adına esrar yetiştirilmesini serbest bırakmak üzere. Sonuçta bu bölgeden artan bir biçimde rahatsızlık söz konusu. Özellikle kıyıdaki değerli arsaların peşindeki “rant” avcılarının “temizlik” yapılmasını istedikleri belirtiliyor.
DAVID SAMLING MÜZESİ

Diyarbak%C4%B1r
Diyarbakır'dan kaçırılan tunç Sfenks

Özel bir müze olan David Samling Müzesi, ünlü hukukçu Christian Ludvig David’in koleksiyonları temel alınarak 1948’de kurulmuş. 600-1800 yıllarına ait İslam eserleri, Danimarka ve Avrupa sanat eserleri sergileniyor. Yargıtay üyesi hukukçunun ölümünden sonra da koleksiyonlara çok değerli yeni parçalar eklenmiş. Ama bu müzede Anadolu’dan kaçırılan ve Türkiye’nin geri almak üzere uğraştığı tam 7 eser var. Diyarbakır Sfenks Figürü, Akşehir Seydi Mahmut Hayrani Türbesi’nden sanduka, Cizre Ulu Cami’ye ait kapı tokmağı, Nuru Osmaniye Kütüphanesinden el yazması Kuran-ı Kerim sayfaları, Hacı Bayram Veli Türbesi şamdanı, Eşrefoğlu Camisinden halı ve lamba! Açıkçası “bu nasıl hukukçuluk” dedirten “elit” bir hırsızlık söz konusu!
HAYVANAT BAHÇESİ

K%C3%BC%C3%A7%C3%BCk%20z%C3%BCrafa%20Marius
Küçük zürafa Marius

1859 yılında kurulan ve Avrupa’nın en eski hayvanat bahçelerinden olan hayvanat bahçesi tropik yağmur ormanlarından, Afrika savanlarına pek çok türü barındırıyor. Çocukların hayvanlarla sarmaş dolaş olabileceği bir de mini park var. Nesli tükenen canlıların koruma altına alındığı söylenen ve araştırmalar yapılan bir enstitü bu hayvanat bahçesi. Tasmanya kurdu dünyada Avustralya dışında bir tek burada yaşıyor! Kısacası hayvanları, kocaman ağaçlarıyla devasa bir park. Görmeye değer! Ama “fazla” olduğu gerekçesiyle başka hayvanat bahçeleri almak istediği halde gönderilmeyen, 5 milyon Danimarka kronu teklif edildiği halde satılmayan, yaşamasına izin verilmeyerek karnı doyurulduktan sonra tek kurşunla vurularak öldürülen, sonra da küçücük çocukların gözü önünde vahşice parçalanan sağlıklı, 1.5 yaşındaki zürafa Marius’un da eviydi burası! Marius’un o sevimli yüzü her yerde gözümüzün önünde olunca tüm hayvanlara da yarın öldürüleceklermiş gibi bakıyoruz ve hepsinin kafeslerini açmak istiyoruz!
YA SÖMÜRGELER
Mutlu insanlar ülkesinin başkentinde başkalarından ve bizim Anadolu’dan çalınmış eserleri görüyoruz, sinirleniyoruz, vahşice katledilen küçük Maurice için ağlıyoruz, batılıların çifte standartları çok rahatsız edici. Bu kadar mı? Tabii ki değil! İşin daha vahimi NATO müttefikimiz olan bu “modern”, kendi insanlarının haklarına son derece saygılı ülkenin sokakları alkol bağımlısı Grönlandlılar ile dolu. Neden mi, çünkü koskoca Grönland, Danimarka’nın sömürgesi. Bir de Faroe adaları var. Danimarka’nın terk etmeye bir türlü razı olmadığı, “otonom” statüyle kendine bağlı tutmaya devam ettiği, dış işlerinde ve savunmada Danimarka kraliyetine bağlı adalar resmen Danimarka’nın sömürgesi! Tabii bu iki ada ayrı bir yazının konusu. Ama Kopenhag sokaklarında dolaşırken veya Kopenhag’ın gettolarını ziyaret ettiğinizde buğday tenli, simsiyah saçlı, çekik gözlü bizim çiğ et yiyen anlamına gelen “eskimo” dediğimiz, ama kendilerini insanlar anlamına gelen “inuit” diye adlandıran yerlileri görmemek imkansız. Alkol ve şiddet bağımlılığının Danimarkalılardan yüksek olduğu, eğitim, dil ve işsizlik sorunlarıyla boğuşan bu yerli halk kağıt üzerinde Danimarkalı! Güya Grönlandlı Aaju, Aartaajik, Akik, Ena, İikiitsu, Danimarkalı Agnete, Alberte, Fritjof, Gull ile doğuştan aynı haklara sahip ama hiç de öyle değil Danimarkalıların gözünde ve toplumsal anlamda tam bir ayırımcılık söz konusu! Bertrand Russell “Mutluluğun sırrı, dünyanın korkunç bir yer olduğu gerçeğiyle yüzleşmektir” diyor. Doğru mu bilmem ama bence “küçük deniz kızı” İnuitler adına çok mutsuz ve utanıyor!

Son Dakika Haberleri