20 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kudüs Günü’nü anmanın stratejik önemi

Avrupa ve Amerika ülkelerinde düzenlenen anti-İsrail mitingleri küçük gelişmeler değil. Binlerce Yahudi, New York şehir merkezi ve ABD Kongresi lobisi de dahil olmak üzere çeşitli ABD şehirlerinde siyah kıyafetler giyiyor, ‘Filistin Özgür Olmalı’ sloganı atıyor.

Kudüs Günü’nü anmanın stratejik önemi
A+ A-
HAMİD HOŞAYEND

Kökleri İslam İnkılabı'nın büyük kurucusu İmam Humeyni'nin (r.a.) hikmetli mantığına ve ileri görüşlü bakışına dayanan Dünya Kudüs Günü’nün, İslam İnkılâbının büyük imamının siyasi sisteminde ve değerli düşüncelerinde özel bir yeri var.

Filistin milletinin ve Kudüs-ü Şerif’in işgalden kurtuluşu, İmam Humeyni'nin (r.a.) en önemli son kaygısıydı ve ölümünden sonra da unutulmak şöyle dursun daha ziyade stratejik bir konu olarak Müslüman milletlerin sorun ve endişelerinin başında eskisinden daha belirgin bir şekilde yer aldı.

Aslında İmam Humeyni'nin (r.a.) Kudüs Günü'nü ilan etme eylemi, İslami uyanışta ve sulta sistemine karşı ayaklanmada bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Müslümanların ilk kıblesinin unutulmaması amacıyla bu günü evrenselleştirmek Filistin meselesini Yahudi-Filistinli veya Arap-Siyonist sorunu olmaktan öteye taşıdı ve Filistin'in bölgeselleşmesi ve küreselleşmesiyle birlikte İslam dünyası-Batı sorununa dönüştürdü.

SİYONİST REJİMLE UZLAŞAN TAVIRLAR

Her ne kadar bazı İslami yönetimler Filistin milletinin kaderine hâlâ kayıtsız kalsa da farklı dönemlerde tanık olduğumuz bu kayıtsızlık ve bazen Siyonist rejimle uzlaşmalara kadar uzanan tavırlar, Müslümanlar ve hatta farklı din ve farklılıklara sahip gayrimüslimler arasında giderek artan Siyonizm karşıtı duruş eğilimine etki edemedi.

Ancak bu yılki Kudüs Günü'nün belirgin ve önemli bir "arka planı" var; o da Aksa Tufanı operasyonu ve sonrasında küresel boyutlara ulaşan gelişme ve olaylardır. İsrail'in işgalinden bu yana işgal altındaki topraklar, Aksa Tufanı’nda Siyonist işgalcilere karşı yaşananlara benzer sahnelere sahne olmuş ve gerçek anlamda Siyonist rejimin sırtı kırılamamıştı. Tabi ki tam tersi noktada Siyonistlerin işlediği insani ve beşeri boyuttaki suçlar, silahlı savaşlarla ilgili tüm ilke ve düzenlemeleri ihlal etmektedir. Özellikle sağlık, tıp, hizmet, eğitim, enerji vb. altyapı ve tesislerin yok edilmesinde insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir olay yaşanıyor.

Çok kısa bir deyişle, insanlık tarihinin bugüne kadarki tarihi, İsrail'in Gazze'de yaptıklarının benzeridir ve bu eşi benzeri görülmemiş korkunç suçlar ve soykırımlar, elbette Gazze halkının direnişini ve duruşunu azaltmamıştır, eşi benzeri görülmemiştir.

Bahsedilen iki husus, yani İsrail'in Gazze halkına karşı işlediği emsalsiz suçlar ve Gazze halkının dünya kamuoyunu sarsan direnişi, Kudüs Günü’nü, gelişmelerin ana odağı olarak "dünyada anti-Siyonist duyarlılığın yükselişi" olarak adlandırılan yeni gelişmeler bağlamına yerleştirildi.

Gazze savaşıyla başlayan, işgal altındaki Filistin'de son aylarda yaşanan gelişmeler, özellikle hükümetleri İsrail'in stratejik ortakları arasında yer alan Avrupa ve Amerika ülkelerinde, uluslararası kamuoyunu açıkça ve herhangi bir siyasi düşünceye yer vermeden Filistin ulusunun arkasına konumlandırmıştır.

Dolayısıyla bu yıl Kudüs Günü'nde ilk kez iki önemli konunun gerçekleştiğine tanık oluyoruz; birincisi, anti-Siyonist duyguların eşi benzeri görülmemiş bir şekilde artması ve tam olarak dünyada Filistin'e verilen yaygın destek. İkincisi, birinci vakanın sonucu olan İsrail'in artan izolasyonu. Burada dikkat çeken nokta, bahsi geçen her iki konunun da Dünya Kudüs Günü'nün "stratejik hedefleri" arasında yer almasıdır.

Açıklamalar son seksen yıllık işgali sürecinde ilk kez Siyonist rejimin zor bir durumda olduğu ve iç kamuoyunda, ortakları, müttefikleri ve uluslararası meclisler arasında artan bir siyasi ve yasal izolasyon ile karşı karşıya olduğu yönünde.

ABD'de Biden hükümetine İsrail ve Netanyahu'ya destek verdiği için yöneltilen eleştiriler genişliyor ve bu rejimin diğer Batılı ortakları, daha önce olduğu gibi, kolayca, insani meseleleri, kamuoyunu ve uluslararası hukuku görmezden gelerek rejimi destekleyemez. Bunun nedeni Aksa Tufanı operasyonu ve Gazze Savaşı'nın farklıyla, Siyonist rejime destek vermek Batı hükümetleri için "maliyetli ve sonuçları olan" bir sorunu haline gelmiş olmasıdır.

Mesele sadece Siyonist rejimin bölgedeki izolasyonu değil; bugün iş öyle bir noktaya geldi ki Demokrat Parti, gençlik kurumları ve Amerikalı Araplar Biden'in Tel Aviv'e verdiği desteğe açıkça kızgını belli ediyor ve onu şiddetle eleştiriyor. Savaşın eleştirmenlerinin, muhaliflerinin ve Siyonist rejime desteğe karşı çıkanların sesleri Avrupa başkentlerinde yoğunlaştı ve Avrupa vatandaşları Gazze Savaşı'nda Tel Aviv için herhangi bir finansal, ekonomik ve askeri desteğe karşı çıkıyor.

ABD’Lİ YETKİLİLERİN ELEŞTİRİSİ

İşin ilginç yanı şu ki Batılı yetkililerin büyük bir kısmı savaşın sona ermesini ve İsrail’in Gazze’de desteklenmemesini istiyor. Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve AB üye ülkelerinden 800'den fazla mevcut ve eski yetkili, son haftalarda hükümetlerinin Siyonist rejiminin Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlarına verdiği desteğe karşı çıktıkları açık bir mektup yayınladı. Bu arada, yaklaşık 80 ABD hükümet kurumu ve bunların çoğunluğu ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan olan yetkililer karşı çıkıyorlar. Bu, Avrupa ve Amerika ülkelerindeki hükümet yetkililerinin bu kadar geniş bir düzeyde kamu eleştirisi yaptıkları ilk olay.

ABD ve Avrupa'daki saygın uluslararası anketlerde bile İsrail’in durumu iyi değil. Örneğin, 43 ülkeden veri toplama uzman olan Morning Concelet tarafından yapılan önemli anketlerden birinde, altı kıtadan 43 ülkede Siyonist rejime desteğin önemli ölçüde azaldığını göstermektedir.

Söz konusu ankete göre, Çin, Güney Afrika, Brezilya ve Latin Amerika'daki diğer birçok ülke Siyonist rejime yönelik olumlu görüşlerini değiştirerek olumsuz bir görüş kazandı. Bununla birlikte, daha önce Siyonist rejim hakkına açık bir olumsuz görüşe sahip olan Japonya, Güney Kore ve İngiltere de dahil olmak üzere birçok varlıklı ülkede, rejime yönelik görüşler daha olumsuz bir yön kazandı.

Harvard'ın önemli anketlerinden biri, 18 ila 24 yaş arası Amerikalıların %51'inin (İsrail'in dünyadaki en büyük stratejik müttefiki olan bir ülkenin) Filistin direnişinin 7 Ekim’de gerçekleştirdiği şeyin Filistin hakları için doğal ve adaletsizliğe karşı haklı bir sonuç olduğuna inandığını gösteriyor.

CBS Network ve YouGov Merkezi tarafından yapılan ortak bir ankette, katılımcıların %52’si "ABD'nin İsrail'e silah ve ekipman sağlamaması gerektiğini" söyledi. Bu iki anketin iki ay önce yapılmış olması ve istatistiklerin bu süre zarfında kesinlikle değiştiği ve İsrail'in durumunun ABD kamuoyunda kötüleştiği dikkat edilmesi gereken bir husus.

BATI’DA SİYONİST REJİME KARŞI GÖRÜŞ AYRILIKLARI

,Medyada ayrıntıları yayınlanan, ABD ve Avrupa’da son aylarda yapılan anket verilerinin işaret ettiği sonuçlara göre Batı toplumlarında geçen 70 yıldan fazla bir süreden sonra ilk kez üç ayrı düzeyde; kamuoyunda, yapısal düzey ve aracılık seviyelerinde Siyonist rejimi desteklemeye karşı güçlü görüş ayrılıkları olmuştur.

Ayrıca kamuoyunun görüşlerini inceleyen anket sonuçlarına göre, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Siyonist lobilerin hem Demokratik hem de Cumhuriyetçi partilerin ve medyalarının ve ABD hükümetinin üzerindeki nüfuzuna rağmen, yeni neslin Filistin krizi üzerindeki "manipülasyon ve mühendislik" gücünü kaybetti!

Yani Siyonist rejimin Gazze halkını katletmesinin ve işgal edilen Filistin topraklarındaki gelişmelerin sonucunda bu rejim sadece Filistin direnişi karşısında yenilmedi aynı zamanda dünya kamuoyu karşısında (Müslümanlar ve gayrimüslimler) "stratejik başarısızlık" ile de karşılaştı.

FİLİSTİN’DEKİ YAHUDİ DEVLETİ SORGULANIYOR

Sonuç olarak, ABD'ye destek olmasaydı ve bazı İslami hükümetler Siyonist rejimle olan işbirliklerini ve ona desteklerini sona erdirdiyse, Siyonist rejim Ekim 2023'te kesinlikle net olarak ortadan kaldırılacak ve Dünya Kudüs Günü hedeflerine ulaşmış olarak işgalci rejimden bir iz bile olmadan yeni koşullarda düzenleniyor olacaktı.

Avrupa ve Amerika ülkelerinde hala düzenlenen büyük ve benzeri görülmemiş anti-İsrail mitingleri küçük gelişmeler değildir. Binlerce Yahudi, New York şehir merkezi ve ABD Kongresi lobisi de dahil olmak üzere çeşitli ABD şehirlerinde siyah kıyafetler giyiyor ve "Filistin Özgür Olmalı" sloganı atıyorlar. Siyonist rejimin Filistin'de Yahudi devletini kurma planları sorgulanıyor.

Şimdi dünyanın kamuoyunun İsrail'e karşı olduğu böyle bir durumda ve Dünya Kudüs Günü'nün eşiğinde olduğumuz durumda Filistin'i desteklemek için meydanlara inen uluslara ek olarak özellikle, Müslüman ve İslami hükümetler Filistin'i desteklemek için, Siyonist rejimle pratik yüzleşme ve Gazze'deki savaşı durdurmak adına operasyonel stratejileri benimsemek için ek sorumluluğa sahiptir.

Bugün, İsrail'e herhangi bir şekilde, herhangi bir düzeyde ve herhangi bir ülkede desteği, Gazze Savaşı'na ve Filistinli kadınların ve çocukların acımasız öldürülmesine katılmak anlamına geliyor.

ABD Filistin İsrail Kudüs Günü Siyonist rejim