Kuduz şüphesinde uyutma doğru mu?
Sokak hayvanlarına yönelik ‘Ötenazi’ (uyutma) yasa tasarısının Meclis’in açılmasıyla birlikte gündeme gelmesi bekleniyor. Daha yasa çıkmadan ‘kuduz’ bahanesiyle sokak köpeklerinin öldürüldüğüne tanık olduk. Kuduz hayvan öldürülür mü? Prof. Dr. Yücel Meral sorularımızı yanıtladı
Sokak hayvanlarına yönelik ‘Ötenazi’ (Uyutma) yasasına ilişkin Hükümet, büyük tepki üzerine ‘yumuşatma’ çabası içine girdi. Daha önce ‘Bütün sokak hayvanlarını toplayıp, bir ay içerisinde sahiplenilmeyenleri uyutacağız’ denilirken şimdi ‘Sadece hastalıklı ve tehlikeli olanlar uyutulacak’ denilmeye başlandı.
Öte yandan daha yasa çıkmadan durumdan vazife çıkaran Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin hayvan kıyımına yöneldiği de biliniyor. Toplumda büyük korku, panik yaratan ‘kuduz’, hayvan kıyımına gerekçe yapıldı.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Yücel Meral, kuduz vakalarının sık ve yaygın görülen basit olaylar olmadığını, kuduzun ötenaziye veya hayvan kıyımına gerekçe göstermenin ne yasalara, ne mevcut uygulamalara, ne etiğe uyduğunu söyledi. Meral, sorularımızı yanıtladı:
TROLLERİN OLUŞTURDUĞU HİKÂYELER
- Şanlıurfa'daki katliama gerekçe gösterilirken bir kuduz köpeğin Ankara'ya getirildiği de öne sürüldü.
Böyle bir şeyin olma ihtimali hiç yok. Trollerin oluşturduğu hikayeler. Kuduz bir hayvan varsa eğer ki ben meslek hayatımda altı tane kuduz teşhisi yaptım, tespit edildiği yerde karantinaya alınır. Veteriner kliniğiyse klinikte. Oradan dışarıya çıkartılması, başka bir yere nakledilmesi kesinlikle yasaktır. Hastalığın bu nedenle yayılmasına sebep olup, birkaç kişiyi de bulaşa uğratıp, o sebepten dolayı insan ölürse, yasalar önünde suç işlemiş olursunuz.
Hayvan sahibi de hayvanın kuduz olma ihtimali yüzde 1 bile olsa hayvanı vermek zorundadır. Ben bir hasta sahibinin elinden, kuduz dediğim hayvanı alabilmek için polis çağırdım. Sonra Tarım İl Müdürlüğüne götürüldü, orada karantinaya alındı.
KLİNİK DIŞINA DAHİ ÇIKARAMAZSIN
- O zaman ‘kuduzdu, öldürdük’ de olmaz diyorsunuz?
Kuduz hayvan öldürülmez, ötenazi yapılmaz. Kuduz hayvan karantinaya alınır.
Bakanlık ‘Kuduz hayvanı uyutacağız, ötenazi yapacağız’ diyerek işi yumuşatmaya, kendisine kaçış rampası yaratmaya çalışıyor. Kuduz hayvanın uyutulması ya da ötenazi yapılması yasaktır. Kuduz bir hayvanı karantinaya almak zorundasınız. Bu sadece Türkiye'de olan bir uygulama değil, dünyada olan bilimsel bir uygulamadır. Hayvan 10 günlük bir karantinaya alınır. Zaten kuduzsa hayvan, beş ila yedi günde kudurarak ölür.
Karantinada hayvanın önüne yemeği, suyu konulur. Hayvanın doğal olarak kudurarak ölmesi beklenir. Yani uyutmazsınız, uyutamazsınız. Yasaktır. Kuduz değilse de açlık ve susuzluktan ölmemesi için yemeği ve suyu verilir hayvanın.
Eğer kuduz hayvanı uyutursanız, hastalığın beyinde oluşturduğu Negri cisimcikleri dediğiniz cisimcikler vardır, onların patolojik olarak oluşmasını ve mikroskobik olarak görüntülenmesini engellersiniz. Bu da raporun ‘kuduz değildir’ şeklinde, yanlış bir şekilde hazırlanmasına neden olur.
SADECE İKİ OTOPSİ MERKEZİ VAR
Hayvan doğal olarak öldükten sonra tüm vücudu ya da başı alınıp, Türkiye'de iki tane merkeze gönderilir: İstanbul Pendik’te ve Ankara Etlik’te. Bunun dışında herhangi bir yerde bu hayvanın başına, beynine otopsi yapılması yasaktır. Kuduz hayvanın muayene edilmesi de yasaktır. Veteriner hekimler de muayene etmezler kuduz hayvanları. Çünkü onlara da kuduz bulaşabilir.
Otopside kuduz ya da değil diye rapor çıkartılır. Rapor beş, altı ayrı yere gönderilir: ihbar eden veteriner hekime, hayvan sahibine, il sağlık müdürlüğüne, il emniyet müdürlüğüne, ilçe ya da kasabaysa jandarmaya. Ve hemen bölge karantinaya alınır.
Kuduz çok ciddi bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü de Türkiye'deki ve dünyadaki kuduz vakalarını çok ciddi bir şekilde takip eder. O yüzden Sağlık Bakanlığı bu konuda çok titizdir. Siz bir kuduz aşısı olmaya gittiğiniz zaman üç, beş yere ayrı ayrı kayıt açarlar sizin için. Bir aşı olmak bile aşağı yukarı yarım saat alır, nedeni kayıt işlemleridir.
BARINAKLARDAKİ ÖLÜMLERE KILIF MI HAZIRLANIYOR
‘Hayvan kuduzdu, öldürdük’ böyle bir şey olamaz. Dünyada da yok. Bakanlık bu konuda da yanlış bir yerden yaklaşıyor. İnsanlar da hassas kuduz konusunda. Ondan faydalanarak ötenaziyi aklamaya çalışıyorlar. Bu yasa 'hasta hayvanlar ötenazi edilebilir’ şeklinde çıkarsa, inanın barınaklardaki ölümlerin bir kılıfı ve bunu yapan şahıslara bir koruma yasası haline dönüşür. O nedenle böyle bir kanunun özellikle bu kısmı yuvarlak bırakılmamalı, kanunda hayvanların ötenazi yapılacağı hastalıklar açıkça belirtilmelidir. Ötenazi öncesi de bu hastalıkların o hayvanda bulunduğunun belgelenmesi şartı getirilmelidir.
CESETTEN BULAŞMAYACAĞININ GARANTİSİ YOK
- Kuduz hayvanın cesedinden de bulaşabilir mi?
Tabii. Temel olarak kuduz, derin ısırık yarasıyla, hayvanın tükürüğünden bulaşır. Hayvanın tükürüğüyle kuduz virüsünün yaralı bir yerimizden ya da ağız yoluyla sindirim sistemindeki bir yaradan içeriye girmeyeceğine kimse garanti veremez.
Ondan dolayı veteriner hekim de hasta sahibi de kuduzda maksimum önlem almak zorundadır. Zaten kuduz vakası belirlendikten sonra o bölge karantinaya alınır.
Kuduz sadece köpeklerde değil sıcakkanlı, memeli bütün hayvanlarda görülür. İneklerde de kuduz vardır, sincaplarda da farelerde de olabilir. Kuduz denince hep köpeğin akla getirilmesi ayrı bir şaşırtmacadır.
- Asıl kaynağı yaban hayatı değil mi?
Yarasalar ve kurtlar 'urban' dediğimiz şehir hayatına kuduzu bulaştırır. Özellikle inekler veya koyunlar aracılığıyla hastalığı şehre taşır. Yaban hayatı, asıl ayağı oradadır kuduzun. Yurt dışında bu şekilde bulaşların olduğu ormanlık bölgelere uçaklarla kuduz aşılarının pasta şeklindeki formu atılır. Böylece orman hayvanları da aşılanır.
KUDUZA ÇANAK TUTAN UYGULAMA
- Ormanlık alanlara barınaklar yapalım, toplayıp köpekleri oraya koyalım denilmişti.
Ormanlık alanlarda hayvanların birbirlerini yok etmeleri çok kolay. Zaten şu an yapılan işlem o. Adı konulmadan yapılıyor belki ama sokaktan topladıkları hayvanların bir kısmını barınağa götürüyorlar. Ama önemli bir kısmını da ormanlık alanlarda, dağda bayırda bırakıyorlar. Orada hayvanlar açlıktan birbirlerini yiyerek öldürüyorlar zaten. Çünkü bu hayvanlar bizimle birlikte yaşamaya, şehir yaşamına alışmışlar. İnsana bağımlı olarak yaşıyorlar, çöplerimizle karınlarını doyuruyorlar.
Ormanlık-dağlık alanlara bırakılan bu hayvanlar, yaban hayatındaki hayvanlar tarafından bulaştırılan kuduzu bu şekilde şehre taşıyor. Aman gözümüz görmesin, dağda ormanda birbirlerini yok etsinler diye dağa bırakılan hayvanlar, kuduz gibi yabanıl hayattaki pek çok hastalığın aracısı oluyorlar. O yüzden yabanıl hayatın içine bu şekilde barınaklar kurmak, bu hayvanları yabanıl hayvanlarla tanıştırmak, başka sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.
- Çok teşekkür ederiz.
SAĞLIKLI BİR HAYVANA ‘ÖTENAZİ’ CİNAYETTİR!
“11 Haziran 2010 tarihli 5996 sayılı yasanın 9. Maddesinin 3. Fıkrasında hayvanlara ötenazi yapmak yasak diyor. Ancak, hayvanlara acı ve ıstırap çektiren ve iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında diyor. Bu ötenazinin tanımında olan bir şey zaten. B maddesinde de demiş ki, bulaşıcı hayvan hastalığı olanlar uyutulabilir. Üçüncü olarak, olumsuz davranışları olan, kontrol edilemeyen hayvanlar uyutulabilir demiş. Ama bunu ancak veteriner hekim yapabilir. Ötenazi kararını o verir. Ötenaziyi kanunla yaptırtamazsınız. Kanunla ‘ötenazi yap’ diyemezsiniz kimseye. Ötenazi hekimin özgür iradesiyle verilebilecek bir karardır. Bu durum Veteriner Hekim Andı’nda da yer alır.
“Uyutmayla cinayet arasında ince bir çizgi var. Sağlıklı bir hayvanı uyutursanız ya da öldürürseniz bunun adı cinayettir. Biz veteriner hekimler olarak böyle bir şeye alet olmayı kesinlikle reddediyoruz.
“Mesela bize yaşlı hayvanlar getirilir, çok yaşlı hayvanlar. Hayvan fizyolojik olarak bütün her şeyini yapabiliyorsa, nefes alabiliyorsa, kalbi atıyorsa, bilinci yerindeyse, yaşlılık nedeniyle uyutmayız biz hayvanları. Sahiplerine de yaşam hakkı çok önemli, deriz ve hayvanı uyutmayız. Senil (yaşa bağlı) nedenlerle hayvanın uyutulması, cinayettir.
“Şimdi bir seferberlikle, bütün sokak hayvanlarını yok etseler, eğer öldürmeye devam etmezlerse, 2-3 yıl sonra bu sorun tekrar karşımıza çıkacak.
BATI KENTLERİNDEKİ FARE İSTİLASINA DİKKAT!
“Ötenaziye Avrupa'dan örnek veriliyor. Ötenaziyi Avrupa'da uygulayan tek bir ülke var, İngiltere. O da bu sorunu çözmede en başarısız ülke konumunda. Avrupa ülkelerinin tamamı kısırlaştırma yöntemini kullanmışlar ve bu konuda da en başarılı ülkelerden biri Hollanda.
“1250'li yıllarda Avrupa'daki kolera salgınının sebebi kilisede papazların kedilerin yok edilmesi konusunda vaaz vermesi. Bunun üzerine kedi katliamı sonrasında, üç kıtada 200 milyon insan koleradan ölmüştü… Ülkemizde de hayvan katliamı konusunda 1910'larda yapılan 'Hayırsız Ada' örneği var. Kediler sadece ortalıkta gezinen boş hayvanlar değillerdir. Sadece fare yakalayan hayvanlar da değiller. Böcekleri, kuşlardan sonra en çok kediler yakalıyor. Bu hayvanların bizim bulunduğumuz şehirlerdeki ekolojik yaşama katkıları var. Hepsi o yaşamın bir parçası. Yani biz yok olduğumuz zaman onlar yok oluyorlar, onlar yok olduğu zaman da biz amansız hastalıklarla ya da hiç aklımızda olmayan durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Şimdi bile Avrupa ve Amerika'daki büyük şehirlerin önemli bir bölümü fare istilası altındadır.”
‘HAYVAN SAĞLIK OCAKLARI’ İLE ALTI AYDA ÇÖZERİZ
“Barınaklar Disneyland değil. Birçok barınakta maalesef koşullar çok kötü. Toplama kampından hiçbir farkı yok. Çok iyi çalışan sadece birkaç barınak var. Hayvanlar kısırlaştırılıp alındıkları yerlere bırakılsalar, inanın popülasyon 2-3 yıl içerisinde gerçekten de çok azalıyor.
“Serbest veteriner hekim olan eşim, kendi mahallesindeki tutabildiği kadar köpeği kediyi tutup kısırlaştırıyor. Kendi caddesindeki kedilerin hepsini kısırlaştırdı. Her sene 10-15 tane kedimiz olurdu mahallede mutlaka. Şu an toplam 3-5 tane kedi var.
“Belediyeler, büyük bir kaç mahallesine, 'Sağlık Ocağı' modeli gibi ‘Hayvan Sağlık Ocakları’ kursa, bölgesindeki sokak hayvanlarının hastalıklarına, üremelerine hakim ekip oluştursa, sağlık ocakları sahipli hayvanlara da daha ucuz hizmet verse, inanın bu sorunu altı ay içerisinde çözeriz. Büyük büyük hayvan barınakları yapıp, hayvanları eziyet ederek yok etmek çözüm değil. Türk toplumu hayvanları ile iç içe yaşayan bir millettir. Bu, çadırda yaşarken böyleydi. Apartmanda yaşarken de böyle. Osmanlı zamanında da böyle, Selçuklu zamanında da.
“Kısırlaştırma seferberliği başlatılmalı ve kısırlaştırılan hayvan aynı sokağa bırakmalıdır. Yabancısı olduğu mahallelere bırakma, köpeklerin çeteleşmelerine ve territorrial saldırganlık vakalarının artmasına neden olmuştur.
“Türk Veteriner Hekimler Birliği’nin bu kanunun çıkarılması esnasında yardımcı olma konusunda çok çabası var. Maalesef bu gibi kanunlar yapılırken onlardan görüş alınmıyor. Hiç alakasız insanlar oturup, masa başı kanun çıkartmaya çalışıyorlar. STK'lar, meslek odaları ve Veteriner Hekimleri Birliği’nden görüş almıyorlar.”
BELEDİYELER SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMEDİ
“2004'te çıkan 5199 sayılı yasada, 2021'de düzeltmeler yapıldı. Hayvan sahiplerine, belediyelere bazı sorumluluklar ve yaptırımlar getirildi. Ama belediyeler sorumluluklarını yerine getirmedi ve mevcut sorun sürekli, giderek büyüdü.
“Uyulan tek konu vardı, o da sahipli hayvanlara çip takılması. Son güne kadar insanlar deli gibi koştular, çip taktırdılar hayvanlarına. Ama bunu yapmayanlara hiçbir yaptırım uygulanmadı. Avrupa’da çipli olmayan hayvana herhangi bir aşı, tedavi yapılmaz. Ama çip Türkiye'de sadece kaybolan bir hayvanı bulmak için kullanılan bir aparat haline geldi. O zaman hayvanların çiplendirilmesi kadar kısırlaştırmanın üzerine gidilmiş olsaydı, şu anda hiçbir sorunumuz olmazdı.
“O değişiklikle, büyükşehir belediye bütçelerinin binde 3'ü, ilçelerin ya da küçük il belediye bütçelerinin binde 5'i sokak hayvanlarına ayrılacak şartı getirildi. Nüfusu 75 binden fazla olan ilçelere barınak kurma zorunluluğu getirdiler. Hiçbiri yapılmadı. Şu an Türkiye'deki barınak sayısı yüzde 10 civarında, yüzde 90 belediye, yasaya uymadı zaten. Bazıları, yan taraftaki komşu belediyenin barınağı var deyip bütün hayvanları orada topladı, oraya bıraktı. Veya dağlara bıraktılar. Orada hayvanları açlıktan öldürdüler, yok ettiler.
HAYVAN SAHİPLERİNE DE DESTEK OLUNSUN
“Toplum sağlığı belediyelerin görevidir. Belediyelerin görevi sadece kaldırım yapmak, yol yapmak ya da çöp toplamak değil. Aynı zamanda bulunduğu bölgedeki, tüm canlıların, sadece insanın değil, yaşam hakkına saygı göstermek ve onların sağlıklı bir ortamda yaşamasını sağlamak zorunda.
“Üretim çiftlikleri denetlenecek dendi, denetlenmedi. Hayvanlar yurt dışından kaçak getirildi, tırlarla! İnsanlar hayvanları çocuğuna oyuncak gibi satın aldı, zorlayıcı bazı durumlar ortaya çıkınca sokağa saldılar köpekleri. Maalesef kötü ekonomik durum da son zamanlarda hayvanların bu şekilde sokağa atılmasını artırdı. Hayvanların sahiplenilmesini artırmanın en önemli ayağı, insanların hayvanları ile ilgili sağlık hizmetleri ve beslenmeye en ucuz yoldan ulaşmalarını sağlamaktır. Hayvan mamaları ve sağlık hizmetleri ile ilgili vergi oranları düşürülebilir.”