Kuraklığın faturası sonbaharda çıkacak
Hem ülkemizde hem de dünyada yaşanan aşırı hava koşulları tarımsal üretimi vurdu. Rekolte kayıpları zaten artan fiyatları daha da yukarı çekiyor. Gıda enflasyonu durmayacak. Yaz aylarında hissedilmese de sonbaharda ekonomiye faturası ağır olacak
BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün Gıda Fiyat Endeksi, mayıs ayına kadar art arda 12 ay artarak Haziran 2021'de 124.6 puana erişti. Son bir yıllık artış yüzde 34 oldu. Bloomberg'te bu hafta yayımlanan bir makalede, aşırı hava koşullarının, dünya genelinde tarımsal üretimi etkilediği ve maliyetlerin şimdiden son on yılın en yüksek seviyelerine yaklaştığı bildirildi. Gıda enflasyonu uyarısı yapılan makalede, Çin'den Brezilya'ya, ABD-Kanada'dan Almanya ve Belçika'ya kadar yaşanan aşırı hava koşullarına işaret edilerek, tarımsal üretime etkisi ele alındı. Kahve fiyatlarının bu hafta yüzde 17 arttığına dikkat çekilen makalede, bilim insanlarının şu görüşüne yer verildi: İklim değişikliği ve buna bağlı hava değişikliği, en yoksul ulusların tipik olarak en sert darbeyi hissetmesiyle, dünya için yeterli gıda üretmeyi giderek zorlaştıracak. Bazı durumlarda, sosyal ve politik huzursuzluk bunu takip edecek.
BUĞDAYDAKİ KAYIP YÜZDE 30
Buğday tarımı ise adeta alarm veriyor. Kuzey Amerika’dan Avrupa’ya olumsuz hava koşulları buğday fiyatlarının Aralık 2012’den beri en yüksek seviyeye çıkmasına neden oldu. Mardin’de Güneydoğu Un Sanayicileri Derneği ve Dicle Un Sanayicileri Derneği’nin ortak düzenlediği “21/22 Hasat Yılı ve Sonrası” temalı bölgesel toplantısında, kuraklık ve rekolte kaybı dolayısı ile bölgedeki un sanayicilerinin hammadde yönünden sıkıntıda olduğu, TMO’nun bölgeye buğday tedarik etmesinin gerektiği, Mardin’deki 43 un fabrikasının zorlandığı belirtildi. Panelde rekolte kaybının buğday genelinde yüzde 30’larda olduğu vurgulanırken, buğday ekimindeki azalmanın ciddi sıkıntı doğurduğu ve yeterlilik sorunu başladığı ifade edildi. Toplantıda buğday ekim ve üretimini artırmak için 2 milyon hektar civarı ekilmeyen boş arazilerin üretime kazandırılması gerektiği, bunun için kırsala yönelik yeni üretim modellerine ihtiyaç olduğunun ve iklim değişikliğinin tehdit ettiği bölgelerde sulama yatırımlarının tamamlanması gerektiğinin önemi de not edildi.
ENFLASYON YÜZDE 20'YE DOĞRU
Ekonomist Atilla Yeşilada'nın başında olduğu Istanbulanalytics'in hafta başında geçtiği piyasa notunda da gıda enflasyonu ve kuraklığa bir bölüm ayrıldı. Notta Birleşik Kamu-İş Sendikası'nın araştırmasına atıfla son 12 ayda gıda fiyatlarının yüzde 32 arttığına işaret edildi. Notta şu görüşler yer aldı: “Türkiye’de gıda enflasyonu kalıcı hale gelebilir. Eğer çiftçinin 2021 zararları yeterince tazmin edilmezse, gelecek sene daha az ekim yapar. İthalat da çözüm değil, çünkü dolar cinsinden ölçülen gıda emtia fiyatları da hızla yükseliyor. Bir sorun daha var. HES’lerin üretimi durunca, daha fazla doğalgaz çevrim santrallerine yöneldik ve paçal elektrik üretim maliyeti yükseldi. Bayram boyunca spot elektrik pazarında kilowatt fiyatları nihai kullanıcıya fatura edilen fiyatları aştı. Yani, elektriğe de zam gerekecek. Sonuçta, TÜFE’nin bu sene geçici olarak yüzde 20’lere vurduğunu görebiliriz. İthalat faturası da kabaracak, fakat TÜİK’in ikinci bitkisel üretim projeksiyonlarını görmeden, faturayı hesaplayamıyoruz. Özetle, Kovid-19, kredi yavaşlaması ve kuraklık ekonominin malum sorunlarına eklendi. Yazın bu gelişmelerin ekonomik verilere yansıması kolay değil, fakat sonbahardan itibaren büyüme ivmesi keskin şekilde yavaşlayabilir.”
İTHALATLA SORUNU ÇÖZEMEYİZ
Kuraklık ve aşırı yağışları yerinde inceleyerek Aydınlık'a değerlendiren, tarım ekonomisi uzmanı, CHP Edirne Milletvekili Dr. Okan Gaytancıoğlu, “Güneydoğu'da kırmızı mercimek, arpa ve buğday hasadındaydık. Mercimekte sap saman bile yok. Arpalar boş. Buğdayda başak var taneler yok. 41 ilde kuraklık oldu dendi ama daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Bazı bölgelerde de dolu ve sel hakim oldu” dedi. Aşırı doğa olaylarının küresel iklim değişikliği kaynaklı olduğunu ancak izlenecek doğru politikalarla hasarın azaltılabileceğini anlatan Gaytancıoğlu, tarımda ithalata ayrılan bütçenin çiftçi desteklerine ayrılması gerektiğini söyledi. “Bu sene buğdayda 15-16 milyon ton rekolte bekliyoruz. Normalde 20-21 milyon olurdu. 2019-2020'de zaten ithal ettik. 2.5 milyar dolar ödendi. Bunu ÇKS'ye kayıtlı çiftçilerimize destek olarak verip üretimi artırabilirdik” diyen Gaytancıoğlu, Türkiye'nin ciddi bir üretim politikasından yoksun olduğunu dile getirdi. Türkiye'nin sahip olduğu yer üstü suları ile iklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerindeki etkilerini azaltabilecek potansiyele sahip olduğunu anlatan Gaytancıoğlu, Anadolu'da yapılabilecek sulama projelerinden söz etti. “Tarımda maliyetler artıyor. Ekonomi zaten sıkıntılı. Döviz açığı var. Dengesizliği gidermek için turizmi açık tutuyorlar. Dengesizlik yüzünden gümrük vergilerini sıfırlasanız da döviz artınca ithalat maliyetiniz artıyor. Tedarikçiler siz gümrüğü sıfırlasanız da zam yapıyorlar” diyen Gaytancıoğlu, şözlerini şöyle sürdürdü: “Geçen sene yağ fiyatlarını konuşuyorduk. Bir litre yağ 6 liraydı. Şimdi 20 lira oldu. Tarım Bakanı'nı bütçe görüşmeleri sırasında uyardık. 300 dolardı bir ton ayçiçeğin fiyatı 600 dolara çıktı. Devlet tekeli olmadığı için fiyatları özel sektör belirliyor. Yapısal sorunları çözebilecekken, destek bütçelerini artırmak gerekirken ithalat bütçesini artırıyoruz. Bu sene ayçiçek rekoltesi 1.3 milyondan 1.7 milyona çıkacak. Destek verirsek 2.5 milyon tona çıkarırız, ithalata gerek kalmaz. Krizden de bu anlayışla çıkarız” ifadelerini kullandı.