22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşte Başsavcı'nın kararı: Kurban ile cellat aynı kefede

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı beklenmedik biçimde İsrailli yetkililerin dışında Filistinli liderleri de suçlayarak, beş kişi hakkında tutuklama talebinde bulundu

Kurban ile cellat aynı kefede...

UCM Başsavcısı Kerim Han, 7 Ekim'de İsrail'e düzenlenen Aksa Tufanı Operasyonu ve ardından Gazze'de yaşanan savaş nedeniyle HAMAS ve İsrail'in önde gelen isimleri hakkında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri gerekçesiyle tutuklama emri çıkarılmasını istiyor. Yargıçlar heyetinin onaylaması halinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Galant, HAMAS'ın siyasi lideri İsmail Heniyye, Gazze'deki lider Yahya Sinvar ve silahlı kanat el-Kassam Tugayları’nın lideri Muhammed Dayf İbrahim el-Masri hakkında tutuklama emri çıkarılacak.

Süreç; Güney Afrika, Bangladeş, Bolivya, Komorlar ve Cibuti'nin kasım ayı ortalarında İsrail'in Filistin'de savaş suçu işlediğine dair yaptığı ihbarla başladı. UCM Başsavcısı Kerim Han'ın İsrail yönetiminden isimlere yönelik tutuklama kararı çıkarılmasını talep edeceği uzun bir süredir bekleniyordu. Bu kişiler arasında İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin adı geçiyordu fakat Komutan davanın kapsamına alınmadı. Ancak asıl şaşırtıcı olan HAMAS liderleri hakkında da tutuklama istenmesi oldu. Bu durum ister istemez sürece dış müdahale mi yapıldı sorusunu akıllara getiriyor. İsrail ve ABD aylardır UCM'ye tehditler savurarak İngiliz Başsavcı üzerinde baskı oluşturuyordu.

İşte Başsavcı'nın kararı: Kurban ile cellat aynı kefede - Resim : 1

YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR

Han'ın makmeden önce üç yargıçtan oluşan heyetten arama emri talep etmesi gerekiyor. Heyetin kanıtları değerlendirmesi ve davanın ilerleyip ilerleyemeyeceğine karar vermesi ortalama iki ay sürüyor. Netanyahu ile Galant'a yapılan suçlamalar şunlar: “Sivillerin kitlesel açlığa maruz bırakmak, acı çektirmek ve kasten suç işlemek, kasten öldürmek, sivil halka yönelik kasıtlı saldırılar, aşırılık ve toplu katliam çağrıları, insanlığa karşı suç işlemek.” Başsavcı pazartesi günü CNN'e verdiği röportajda HAMAS liderlerine yönelik ise şu suçlamaları yaptı: “İmha, cinayet, rehin alma, tecavüz ve gözaltında cinsel saldırı." Han'a bakılırsa İsrail, "rehineleri geri alma konusunda her türlü hakka ve yükümlülüğe sahip ancak bunu yasalara uyarak yapmak zorundaydı."

DİRENİŞ ŞİDDETLE KINADI

HAMAS yaptığı açıklamada, Başsavcı'nın kararını “şiddetle kınadı” ve Roma Sözleşmesi'nin konuya ilişkin 25, 27 ve 28. maddelerine atıfta bulunarak, "Emir veren işgalci liderler ve suçlara iştirak eden askerlerin tümü hakkında tutuklama kararı çıkarılması talep edilmeliydi." gözleminde bulundu. Hareketin önde gelen isimlerinde Sami Ebu Zuhri Reuters'e verdiği demeçte, UCM'nin Filistin hareketinin üç lideri hakkında tutuklama emri çıkarılmasını da talep eden kararının "kurban ile celladı aynı kefeye koyduğunu" söyledi. Zuhri, Başsavcı'nın yaklaşımının "İsrail'i soykırım savaşını sürdürmeye teşvik ettiğini” de ekledi.

İngiliz The Guardian'a konuşan Filistin İnsan Hakları için Avukatlar kuruluşundan Daniel Machover şunları söyledi: “Bu büyük bir haber fakat İsrailli potansiyel sanıkların listesi yetersiz ve Batı Şeria'daki yerleşimlerle bağlantılı uluslararası suçlar özellikle yok ama umarım UCM dairesi başvuruyu en kısa sürede kabul eder ve daha fazla suçlama ve sanık eklenir.”

TEL AVİV ÇOK ÖFKELİ

İsrail tarafında ise büyük öfke var, siyasiler birkaç isim dışında alınan karara tepkili. Muhalif Ortak Liste Partisi Milletvekili Ofer Cassif, Kerim Han'ın yakalama kararı başvurusunu "doğru ve beklenen bir karar" olarak nitelendirdi. Netanyahu ise UCM'yi “antisemitizm” ile suçladı. Tutuklama emri “tüm İsrail Devletine” ve “askerlerine yönelik” diyen Başbakan, “Bu karar bir skandaldır. Fakat beni ya da bizi durduramayacak.” şeklinde konuştu. Dışişleri Bakanı Israel Katz gelişmenin “Sonsuza kadar hatırlanacak tarihi bir utanç” olduğunu öne sürdü. Kabine Üyesi ve geçen gün Netanyahu'ya ültimatom vererek hükümetten çekilmekle tehdit eden Benny Gantz, İsrail ordusu ve yargısının “tarihteki en ahlaki mücadeleyi verdiğini” iddia etti ve kararı kınadı.

Aşırılıkçı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich' e bakılırsa “Nazi propagandasından bu yana böyle bir ikiyüzlülük ve Yahudi nefreti görülmedi.” Bir diğer sivri isim Ulusal Güvenlik Bakanı Ben Gvir “Antisemit Başsavcı'nın görmezden gelinmesi” ve “HAMAS'a yönelik saldırıların arttırılması gerektiğini” söyledi. Ana muhalefet lideri Yair Lapid, İsrailli liderlerin “HAMAS ile kıyaslanmasını kabul etmeyeceğini” söyledi ve Amerikalıları kendi taraflarında yer almaya çağırdı.

FRANSA KARARI DESTEKLİYOR

Nitekim ABD Başkanı Joe Biden ve diğer Amerikalı yetkililer derhal kararı protesto etme yarışına girdi. Biden, tutuklama emri çıkarılması talebini “çok çirkin” sözleriyle değerlendirdi. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani İsrail hükümetini HAMAS ile bir tutmanın “kabul edilemez bir saçmalık” olduğunu ileri sürdü. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, “Bu eylem, çatışmaların durması, rehinelerin kurtarılması ya da insani yardımların ulaştırılması açısından yararlı değildir.” açıklamasında bulundu. Almanya başvurunun “yanlış bir eşdeğerlik izlenimi” yarattığını ve İsrail'in meşru müdafaa hakkı olduğunu savundu. Tel Aviv'in baş müttefiklerinden Fransa ise Başsavcı'nın kararını “desteklediğini” ve ortaya koyulan eylemlerin “cezasız kalmaması” gerektiğine işaret etti.

TEK DİKKAT ÇEKEN KONU 'REHİN ALMA' SUÇLAMASI

UCM Başsavcısı'nın aldığı kararı, Hacettepe Üniversitesi Kamu Hukuku Bölümünden Milletlerarası Hukuk uzmanı Doç. Dr. Erdem İlker Mutlu'ya sorduk. Kerim Han'ın pazartesi günü CNN'e verdiği röportajı değerlendiren Mutlu, Başsavcı'nın HAMAS'a yönelik suçlamaları arasında “kitlesel yok etmenin” olduğunu ve İsrail'e atfedilen suçları HAMAS da işliyormuş gibi gösterdiğini belirtiyor. Bu silahlı çatışma sırasında Filistinli grubun eylemlerinin İsrail nüfusu üzerinde “yok etme” düzeyinde bir etkisi olmamıştır diyen uzman, suçlamalar arasında tek dikkate değer konunun Cenevre Sözleşmesi'ne aykırı olan silahlı çatışma sırasında rehine alma meselesi olduğunu belirtiyor.

Mutlu'ya göre bu, kişiyi hürriyetinden alıkoymak anlamına geldiği için doğru bir değerlendirme fakat “kitlesel yok etme, cinsel saldırı, tecavüz suçlamaları, tarafsız haber kaynaklarında yer almamış iddialardır.” Uzman sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle toplu yok etme konusunda

HAMAS, İsrail toplumunu veya bir grubu nasıl ortadan kaldırmayı başarabilir, savaş Gazze topraklarında sürmektedir, bu somut gerçeklikle bağdaşmıyor.” Başsavcı Han'ın HAMAS'a yönelttiği suçlamaları “orijinalliği tespit edilmiş” video, görsel ve olaydan kurtulanların getirdiği delillere dayandırdığını söyleyen uzman, “Bu materyallerin orijinalliğini teyit etmek tüm dünyada mahkemelerin işidir, savcının değil.” gözleminde bulunuyor.

İşte Başsavcı'nın kararı: Kurban ile cellat aynı kefede - Resim : 2

'KONU İSRAİL'E GELİNCE TON DEĞİŞİYOR'

Mutlu, Netanyahu ve Galant'a yönelik suçlamalar açıklanırken retoriğin bir anda değiştiğini şu şekilde açıkladı: “Başsavcı, HAMAS hakkında konuşurken suçlamalardan tümüyle ikna olmuş gözüküyor. CNN muhabiri neden soykırım ifadesini kullanmadığını sorduğunda, eldeki veriler ile sınırlı olduğunu ve yeni deliller ortaya çıktığı takdirde değerlendireceğini belirtiyor. Konu İsrailli yetkililerin tutuklanmasına gelince 'o yargıçların kararı' diyor, çok da motive olmadığı gözlemleniyor. Onlar hakkındaki suçlamanın da aynı HAMAS'a yapılan gibi 'kitlesel yok etme' olduğunu söylüyor. İsrail 35 bini aşkın sivili öldürdü, kitlesel yok etme işte böyle bir şeydir, HAMAS'ın eylemlerine benzetilemez. İsrail'e yöneltilen soykırıma en yakın suçlamadır.”

Ayrıca suçlamalar arasında yardımların, yiyeceğin, suyun ulaşmaması nedeniyle Filistinlilerin açlık haline bırakılması da var. Başsavcı, 17 Mart tarihinden itibaren onlarca çocuk ve bebeğin açlıktan öldüğünü söyledi. Mutlu'ya göre “açlıktan ölen sayısı o kadar fazla ki normal şartlarda barış döneminde korkunç bir rakam. Ama İsrail zaten bu rakamların o kadar çok üzerinde sivili öldürdü ki özellikle açlık konusundan bu kadar söz edip, silah ve bombalarla 35 bin insanın öldürülmesine Başsavcı'nın bu kadar az atıfta bulunması oldukça ilginç.”

SUÇLAMALAR İSRAİL'İN ARGÜMANLARI ÜZERİNE KURULU

Bu noktada Mutlu şu çok önemli gözlemi aktarıyor: “Kerim Han HAMAS'la ilgili suçlamalarını doğrudan İsrail tarafının argümanları hizasında kurgulamış. İsrail'le ilgili suçlamaların merkezinde ise insani yardım örgütlerinin şikayetleri var, saldırılarının mağdurları olan Filistinlilerin değil. CNN'in haberinde belirtildiği gibi bu süreçte birçok görüşme yapıldı. Başsavcı'ya İsrail tarafının argümanları ulaştırıldı, özellikle rehine ailelerinin kurduğu oluşumlar tarafından. İsrail tarafı HAMAS ile ilgili delilendirme çalışmasını şeffaflıktan ciddi anlamda bir bilgi depolaması yaptı. Kamuoyuna şeffaf bilgi verilmeden yaşandı. Kaldı ki Başsavcı'nın HAMAS'la ilgili anlattığı şeylerin hepsi gerçekten benim ilk defa duyduğum ve ilk defa karşılaştığım hususlarr. Özellikle İsrail toplumu üzerinde kitlesel imha iddiasını ne şekilde ileri sürecekler bilmiyorum, göreceğiz.”

'ÜYE DEVLETLER KARARA UYMAYABİLİR'

Peki şimdi ne olacak? Uzman, “Devletler, Roma Sözleşmesi'ne imza attıktan sonra kendi anayasal yetki alanlarında Savcılığın tutuklama istediği bir kimse varsa yükümlülüğünü yerine getirmeli. Fakat aynı Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) olduğu gibi UCM'nin de bir yaptırımı yok. Diplomatik yaptırımı var, yalnızlaştırma, yalıtım, Güvenlik Konseyi kararlarıyla baskı yapma gibi.” Mutlu, tıpkı UAD'nin kararında olduğu gibi bir devletin UCM kararını da yerine getirmeyeceğini söylüyor.

Uzman, soykırım konusunda ise şunları belirtiyor: “Ceza yargılamasına ait ilkeler vardır. Çok önemlidir bu. Kişinin suçluluğu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanmış olmalıdır. Bu tip bir sonucu silahlı çatışma alanında elde etmeniz çok zordur, çatışma sona erdikten sonra delil de bırakmazlar. Başsavcı, ilerleyen aşamada 'yeni deliller bulunması halinde soruşturmanın niteliğinin değişebileceğini söylese de Mutlu'ya göre bu soruiturmanın bir soykırım suçlamasını içerme olasılığı oldukça çok düşük.

KARAR ÇIKARSA NE OLACAK?

İsrail ve ABD, UCM'ye üye değil. Ancak Lahey'deki mahkeme, Filistinli liderlerin 2015 yılında UCM'nin kuruluş ilkelerine bağlı kalmayı resmen kabul etmelerinin ardından Gazze, Doğu Kudüs ve Batı Şeria üzerinde yargı yetkisine sahip olduğunu iddia ediyor. Bu durumda ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Adı geçen beş kişi hakkında tutuklama emri çıkarılırsa UCM’ye üye olan herhangi bir ülkenin bu kişileri kendi topraklarında tutuklaması ve Lahey'e iade etmesi gerekiyor. Roma Statüsü'nü imzalayan tüm taraflar mahkemenin kararlarıyla tam bir işbirliği yapmakla yükümlü.

Bu durum Netanyahu ve Gallant'ın, İsrail'in en yakın müttefikleri arasında yer alan Almanya ve İngiltere gibi ülkeler de dahil olmak üzere uluslararası seyahatlerini zorlaştıracak. Sinvar, Heniyye ve Dayf ABD, İngiltere, Japonya, Kanada, Avrupa Birliği gibi güçler tarafından resmen “küresel terörist” olarak tanınıyor, dolayısıyla zaten seyahat yasağı, mal varlıklarının dondurulması ve çeşitli yaptırımlar altındalar. Sinvar ve Dayf’ın yeri bilinmese de Heniyye Doha'da yaşıyor ve Katar da İsrail gibi UCM üyesi değil dolayısıyla olası bir tutuklama kararını uygulama yükümlülüğü yok.

CLOONEY YİNE DEVREDE

ABC News'a göre avukat Amal Clooney, Başsavcı'ya Netanyahu ve Galant ile HAMAS liderleri için tutuklama emri çıkarmasını tavsiye eden hukukçulardan biri. Clooney'in de içerisinde yer aldığı bir grup “uluslararası hukuk uzmanı”, Kerim Han'ın tutuklama emri çıkarılması için başvuruda bulunma kararını destekleyen bir rapor da yayınladı. Amal Clooney, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in İsviçre’de “Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır” dediği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşınan ve 2015'te görülen davada yer almış, sözde “Ermeni soykırımı” tezlerini savunmuştu.

İsrail HAMAS Binyamin Netanyahu Filistin Gazze