24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Küresel borçlar krizi - II: Dolar sistemini devre dışı bırakmanın yolları aranıyor

Ekonomi yazarı Jan Krikke'nin 14 Kasım 2022 günü Asia Times'da yayınlanan “Finansal sınırlama yakın” başlıklı makalesini Hakan Topkurulu okurlarımız için tercüme etti. Yazıyı dün sizlerle paylaştık.

Küresel borçlar krizi - II: Dolar sistemini devre dışı bırakmanın yolları aranıyor
A+ A-
EKONOMİ SERVİSİ

Krikke'nin aynı yayında 15 Kasım 2022 günü “Borç bizi ayırana kadar” adlı devam niteliğinde bir makalesi daha yayınlandı. Yazarımız Hakan Topkurulu'nun dünkü köşesinde de önemine işaret ettiği üzere bu makaleyi (Manşet başlıkları ve ara başlıklar tarafımızdan yazıldı.) sizlerle paylaşıyoruz:

“Son 500 yıldır, Avrupa'da ortalama her yüz yılda bir yeni bir hâkim veya rezerv para birimi ortaya çıktı. Sömürge döneminde; Portekiz, Hollanda, Fransa ve İngiltere paraları sırayla hâkim para oldu. Bir baskın para biriminden diğerine geçişe tipik olarak savaşlar ve toplumsal karışıklık eşlik etti.

20. yüzyılın büyük bir bölümünde ABD doları dünyanın baskın para birimiydi. Tarih, doların doğal döngüsünün sonuna yaklaştığını gösteriyor. Bu sefer meydan okuma Asya'dan geliyor. Çin, küresel finansal sistemi bölecek paralel bir parasal sistem geliştirme çabasına öncülük ediyor.

Çin'in güçlü müttefikleri var. BRICS ülkeleri, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika, dünya nüfusunun yüzde 41'ini temsil ediyor. Sözde 'dolarizasyondan arındırma koalisyonu', dolar sistemini baypas etmek için para takası kullanmaya başladı. Bir sonraki adım, katılımcı ülkelerin para birimlerinden oluşan bir sepete dayalı bir BRICS para birimi olabilir.

De-dolarizasyon eğilimi BRICS ile sınırlı değil. Afrika, Latin ve Orta Amerika ve Orta Doğu'daki ülkeler muhtemelen katılımcılardır. Suudi Arabistan, BRICS koalisyonuna katılabileceğini açıkladı.

Elli yıl önce Suudiler, petrodoları yaratmak için ABD ile ortaklık kurdu. Bu sefer bir petro-BRICS para birimi yaratmada etkili olabilirler. Diğer OPEC ülkelerinin de bunu takip etmesi muhtemeldir ve bu da 7 trilyon dolarlık petrol piyasasının yeniden fiyatlandırılmasına yol açabilir.”

EN BÜYÜK ÜRETİCİLER VE TÜKETİCİLER

“Küresel ısınmayla ilgili onlarca yıllık uyarılara ve yeşil teknolojiye yapılan milyarlarca dolarlık yatırıma rağmen, fosil yakıtlara olan bağımlılık devam ediyor. Petrol, 'siyah altın' lakabını haklı nedenlerle aldı. Bir ülkenin zenginliği, tükettiği petrol miktarıyla doğrudan ilişkilidir.

100 dolardan daha ucuza satılan 42 galonluk (159 litre) bir varil petrol, 25 bin saatlik insan işgücüne eşdeğer enerjiyi gösterir. Bu, Sanayi Devriminden önce bütün bir yıl boyunca 12 kişinin çalışmasına denk. Neredeyse tüm küresel tedarik zinciri dizel yakıta dayanıyor.

BRICS, dünyanın en büyük enerji ithalatçıları olan Çin ve Hindistan ile dünyanın en büyük enerji üreticileri olan Rusya ve Suudi Arabistan'ı bir araya getiriyor. Aday üyeler eklenirse, BRICS yalnızca küresel petrol piyasasına değil, buğday, gübre, sanayi metalleri, uranyum ve altın gibi çok sayıda başka emtiaya da hakim olacaktır.

BRICS ülkelerinin dolar sistemine bağımlılıklarını azaltmak için çeşitli nedenleri var. Petrol dolarla alınıp satıldığı sürece ABD, küresel petrol piyasası ve diğer birçok emtia için genel gişedir. Zaten ABD'nin küresel ekonomi üzerinde ciddi bir etkisi var.

FED faiz oranlarını yükselttiğinde, dolar diğer ülkelerin para birimleri karşısında değer kazanarak petrol ve diğer temel ihtiyaçların ithalatını daha pahalı hale getiriyor. Benzer şekilde, dolar cinsinden kredileri olan ülkeler ve şirketler borçlarını ödemek için kendi para birimlerinde daha fazla ödeme yapıyor.

BRICS ülkeleri de doların değer kaybetmesinden endişeli. 2008 mali krizi ve 2020 Kovid krizi, ABD borcuna trilyonlar ekleyen devasa para basımına yol açtı. ABD'nin doları altından ayırdığı 1971'den bu yana doların değeri yaklaşık yüzde 70 oranında düştü.”

DÖVİZ SWAPLARI NEDEN ÖNEMLİ?

“BRICS ülkeleri, dolar sistemini bypas etmek için giderek daha fazla döviz swapı kullanıyor. Ayrıntılar net değil, ancak bir sonraki aşama, bir para sepetine dayalı bir ödeme sisteminin getirilmesi olabilir.

Her bir para biriminin ağırlığı, katılımcı ülkelerin GSYİH'sı, uluslararası ticaretteki payları, nüfus, bulunduğu bölge, doğal kaynaklar ve altın dahil çeşitli mallar ile orantılı olacaktır.

BRICS ülkeleri, yeni sistemin mimarisi hakkında ağzını sıkı tutuyor, ancak Çin'in merkez bankası dijital para birimi (CBDC) bir model olabilir.

BRICS para birimi, kısmen örtüşen Avrasya Ekonomik Birliği (EAEU) ve Şangay İşbirliği Örgütü (SCO) ülkelerine genişlerse, dünya nüfusunun yarısından fazlasını ve dünya mallarının aslan payını içerecektir. Petrol, emtia ve altının BRICS para biriminde yeniden fiyatlandırılmasına yol açabilir.

Ancak BRICS ülkeleri için öncelik, katılımcı ülkeleri Batı yaptırımlarından daha iyi koruyacak, çoğu dolar ve diğer G-7 ülke para birimlerinden oluşan 300 trilyon dolarlık sürdürülemez bir borçla yüklü küresel dolar sisteminin çökmesine karşı, en kötü durum senaryosu için bir yedek görevi görecek paralel bir uluslararası ödeme sistemini devreye sokmak.

Ukrayna krizinden önce Avrupa, BRICS bloğunun ekonomik ortağı olmak için iyi bir konumdaydı. Avrupa liderliği, alternatif kaynakları bile güvence altına almadan önce açıklanamaz bir şekilde Rus enerjisini keserek bu olasılığı ortadan kaldırdı.

Avrupa Birliği, Rusya'nın muazzam kaynaklarına erişimi kaybederek, Avrupa yaşam standartlarında ciddi bir düşüş yaşıyor. Almanya, ekonomik modelini, Wirtschaftswunder'ı (ekonomik mucizesini) ve bununla birlikte daha geniş Avrupa ekonomisini riske attı.

Avrupa'nın kendi kendini yok etme politikasına açıklamaya çalışan makro iktisatçı Luke Gromen, Avrupa liderliğinin, taviz vererek Avrupa'nın çıkarlarına karşı hareket ettikleri tahmininde bulundu.

Başka bir açıklaması ise, kibirli AB liderliğinin makroekonomiden anlamaması olabilir. AB, Avrasya ile Kuzey Amerika arasında sıkışacak ve bugünkü durumuyla varlığını sürdüremeyecek.”

DOLARIN DEĞER KAYBI ORTADA

“Makroekonomist Jan Nieuwenhuis, aşırı borçlu ülkelerin borç krizini çözmek için altı seçeneğe sahip olduğuna inanıyor; ekonomik büyüme, temerrüt, yüksek vergiler, kemer sıkma, borç azaltma ve enflasyon. Bu altı seçenekten sonuncusu şu anda kol geziyor ve milyonlarca insanın yaşam standartlarını ve emekli maaşlarını tehdit ediyor ve toplumsal huzursuzluğa yol açabilir.

Nieuwenhuis, 'Düşük gelirli insanlar geçimlerini sağlayamadıklarında isyan etme eğiliminde oluyorlar.' diyor. 'Sosyal istikrarsızlık siyasi istikrarsızlığa yol açar, bu da parasal istikrarsızlığa yol açar, bu da daha fazla toplumsal istikrarsızlığa yol açar. Amerika Birleşik Devletleri gibi birçok ülkede bu kıyamet döngüsünü şimdiden gözlemleyebiliyoruz.'

Merkez bankaları şimdi açıkça bilançolarını ve dolayısıyla para birimlerini desteklemek için altın varlıklarını yeniden değerlendirmekten bahsediyorlar. Çoğu merkez bankasının bilançosundaki altının ons başına 35 dolar değerinde olduğu, ABD'nin doları altından ayırdığı 1971'deki resmi fiyatla aynı. Şu anki bin 800 dolarlık fiyat, doların son 50 yıldaki değer kaybını yansıtıyor.

BANKACI ALTINI TERCİH EDER

“Londra'daki değerli metal tüccarları, merkez bankalarının altın alımlarının hızlandığını bildirdi. Bu yılın üçüncü çeyreğinde, 1967'den bu yana tek bir çeyrekteki en yüksek miktar olan 400 metrik ton altın satın aldılar. Ticari bankalar ve kurumsal yatırımcılar da altın varlıklarını artırdı.

Altın getiri sağlayan bir yatırım değil, değer kaybeden veya düşen para birimlerine karşı bir sigorta poliçesidir. Altın alıcıları, mevcut finansal sistemin donacağından ve bunu parasal bir sıfırlamanın takip edeceğinden korkuyor. Bu sıfırlama için referans olarak altının doların yerini almasını bekliyorlar.

Dünyanın birçok yerinde, altın tarihsel olarak kriz zamanlarında bir değer deposu olarak görülmüştür. Bu statüyü Asya'da ve bankacılar arasında her zaman korumuştur. Bir borç alan, bir bankaya borç karşılığında bir kilo altın veya bir kilo gümüş vermeyi teklif ederse, bankacı altını alır.”

Merkez Bankası Avrupa Birliği Ukrayna Rusya ABD Çin