Küresel enflasyon dalgası TL üzerinde baskı kuruyor
Küresel emtia fiyatlarının rekor seviyeleri görmesinin ardından gelişmiş ülkelerde enflasyon dalgası başladı. ABD'de enflasyonun beklentilerin üzerinde gelmesi tetiği çekti.
Türkiye son üç yıldır yüzde 15-24 arasında dalgalanan enflasyonla boğuşurken bir de üzerine Kovid-19 krizi nedeniyle küresel tedarik zincirindeki bozulmadan kaynaklı emtia fiyatları dalgası geldi. Nisan ayında yüzde 17.1 olan yıllık enflasyonun yüzde 20'lere doğru yol alması bekleniyor. Dünyada ise uzun yıllardır düşük enflasyon hatta dönem dönem dezenflasyon süreci hakimdi. Bu nedenle küresel merkez bankaları rahatlıkla parasal genişleme yapıyorlar, faiz oranları tarihi düşük seviyelerde kalmayı sürdürüyor, hatta negatif reel faiz bile konuşulur hale geliyordu. Ancak Kovid çöküşü sonrası toparlanmaya başlayan gelişmiş ekonomilerin yarattığı talebin de etkisiyle enflasyon yeniden küresel ekonominin gündemi haline geliyor. ABD'de Nisan ayında tüketici fiyatları yıllık olarak yüzde 4.2 artış kaydetti. Böylelikle ülkede tüketici enflasyonu 2008'den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin beklentisi ülkede yıllık enflasyonun yüzde 3.6 olması yönündeydi. ABD'de çekirdek enflasyon da yüzde 3 oldu. Geçen hafta yüzde 1.56 olan 10 yıllık ABD Hazine tahvilinin faizi enflasyon verisi sonrası yüzde 1.69'a kadar çıktı. Ancak bu oran mart ayı sonunda yüzde 1.74'lük zirvenin oldukça altında olsa da hızlı yükselişin önümüzdeki hafta sürüp sürmeyeceği merak konusu.
CARİ DENGE YUMUŞAK KARNIMIZ
ABD'de enflasyonun ve getiri eğrisini pozitifte tutmak için piyasa de faizlerinin yükselmesi demek, dövizin kaynağına geri dönmesi anlamını taşıyor. Bu durum Türkiye gibi döviz ihtiyacı olan ülkelerin para birimleri üzerinde baskı yaratıyor. Hafta içinde mart ayı ödemeler dengesi raporu açıklandı. Burada cari açığın martta 3.33 milyar dolar olduğunu gördük. Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, Türkiye'de cari dengenin 17 ay üst üste açık verdiğini not etti ve “Cari işlemler dengesi, geçen yıla göre mart ayında ve birinci çeyrek bazında daha iyi rakamlara işaret etmektedir. Bu senenin genelinde de daha olumlu bir yıllık cari açık seviyesi gerçekleşebilir. Tabii belirleyici olan iki faktörün eğilimi ve ağırlığı burada önemli olacaktır: Turizm ve ihracat. Pandemi dönemi içinde vaka sayılarının artmasının sebep olduğu durum ve aşılamanın yeterli seviyede olmaması turizm sezonu açısından aşağı yönlü risk oluşturabilir. 17 Mayıs’tan sonra yeniden açılma öngörülse de, bazı ülkelerin Türkiye’ye ilişkin karantina önlemleri içeren kararları seyahatleri de olumsuz etkileyebilir. Buna karşın; yurtiçinde beklentiler turizm sezonu için daha olumlu. Geçen seneye göre turizm gelirlerinde bir miktar düzelme olacaktır, ancak 2019 normalinin altında da kalacaktır” dedi.
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Turizm gelirlerinde cari dengeyi pozitife yaklaştıracak düzeyde bir düzelme olmazsa ülkenin yüksek dış kaynak ihtiyacı sürecek demektir. Bu da Türk lirası üzerinde ilave baskı demek. Mart ayı ödemeler dengesinde ülkeden 5.7 milyar dolarlık net fon çıkışı olduğunu gördük. Ülkede zaten çok fazla yabancı pozisyonu kalmadı. Kasım sonrası gelenlerin çıktığı söylenebilir. Ancak çıkıştan çok cari dengeyi ve borç çevrimlerini finanse edecek dış kaynak elde edilememesi halinde içeride bir döviz kıtlığı görülebilir. Nitekim geçen süreçte rezervlerini yakan Merkez Bankası'nın, eylülden bu yana altın rezervi sattığı da bir gerçek. ABD enflasyon verisi sonrası birden yükselişe geçerek 8.50 TL'yi aşan dolar kuru da yaşanacakların habercisi gibi. Türkiye'nin ilk çeyrekte yüzde 6.5 büyüdüğü tahmin ediliyor. Kredi ile finanse edilen büyüme dış kaynak ihtiyacı doğurduğundan TL üzerindeki baskıyı artırıyor. Merkez Bankası'nın ilave faiz artırımı yapmaması ve faizi yüzde 19'da tutması da sıcak parayı çekebilecek bir politika değil. Ancak paranın geldiği merkeze döndüğü bir dönemde faizin ne kadar etkisi olur, gelen ne kadar kalıcı olur, girerken de çıkarken de kriz yaratan sıcak para akımları yaraya pansuman olsa da daha büyük kangrenlerin yaşanmasına sebep verir mi?
ENDEKSLER DÜŞTÜ, ABD'DE REKOR AÇIK
Elbette enflasyon sadece ABD'de artmıyor yakın zamanda küreselde bir enflasyon dalgası görmemiz şaşırtıcı olmayacak. Bu yüzden geçen günlerde size hem IMF Başkanı'nın hem de ABD Merkez Bankası FED'in aylık raporundaki uyarıları aktardık. Orada da özetle enflasyon geliyor, faizler artacak, deniyordu. Elbette bazı uzmanlar bu enflasyon dalgasının kalıcı olmayacağını ifade ediyorlar. Yani Kovid etkilerinden ileri gelen bir süreç ve gelip geçici diyenler de çoğunlukta. Fakat Türkiye ve benzeri kırılganlıktaki gelişen ekonomiler bu dalgayı nasıl göğüsleyecek? Sadece Türk lirası değil, ABD verisi sonrası Tayland bahtı ve Güney Kore wonu da negatif ayrıştı yani değer kaybetti. ABD hisse senetlerinde de kayıplar oldu. New York borsası, beklenenden yüksek gelen nisan ayı enflasyonunun ardından günü sert düşüşle tamamladı. Kapanışta Dow Jones endeksi, 680 puanın üzerinde değer kaybetti ve yüzde 1.99 azaldı. S&P 500 endeksi yüzde 2.12 ve Nasdaq endeksi yüzde 2.67 kayıp yaşadı. Bunun yanında, ABD federal hükümetinin bütçe açığı nisanda 226 milyar dolar oldu. Ülkede, 2021 mali yılının yedinci ayı olan nisan itibarıyla toplam bütçe açığı 1.9 trilyon dolara ulaştı. Türkiye ise nispeten dengeli giden bütçesi ile bu süreçte ikiz vermemek için kemerleri sıkıyor. Cari denge tarafında bir toparlanma TL üzerindeki baskıyı hafifletecektir.