Kurşunlu Han’da 'Insane'
Savaşı sanat diliyle tartışmaya açan sergi “insane”, Kurşunlu Han’da ziyarete açıldı. Eylül Zamanı’nın izlenimlerini kaleme aldığı serginin küratörü Filiz Ağdemir, 3 Şubat Cumartesi günü Ulusal Kanal’da Zafer Bilgin’in hazırlayıp sunduğu Sanat Hayatı’nın konuğu olacak.
“Sanat Hayatı” adlı programa konuk olduğum gün, sevgili Zafer Bilgin ile sohbetimiz
“İnsane” başlıklı sergi üzerine başladı. Serginin açılışına katılıp, ardından program çekimine
gelen sevgili Zafer Bilgin’in önerisi üzerine ben de “İnsane” adlı sergiyi gezdim. Günümüz
yüzyılına ve dünyayı büyük çapta etkileyen olaylara dair sorgulamalar yaşadığım “insane”
sergisi, 17 Şubat’a kadar Kurşunlu Han’da ziyarete açık olacak.
Sergi ziyareti öncesinde, serginin manifestosunu okudum. Burada yer alan “insane”
kelimesinin beni düşündürdüğünü itiraf etmeliyim. İlk defa karşılaştığım bu kavramın çıkış
noktası ve insan kelimesinden türetilmesiyle dikkat çekilmek istenen noktanın ne olduğunu
anlamlandırmaya çalıştım. Bildiriyi okumayı tamamladığımda ise sergiyi hazırlayan
sanatçılara hayranlık duyduğumu itiraf etmeliyim. İnsanı, varoluşuyla birlikte akıl kavramı
doğrultusunda ele alan sanatçıların, savaş kavramını, savaşa neden ihtiyaç duyulduğunu,
savaşın akla uygun bir eylem olup olmadığını, sonuçlarını kısacası savaş kavramının kendisini
sorgulatması, serginin çıkış noktası olarak oldukça etkileyici bir şekilde izleyicilere sunulmuş.
Sergiyi gezerken bana eşlik eden sevgili Nilhan Seselan’la hem insane kelimesi üzerine
sohbetimiz hem de bildiri metninde yer alan açıklamalar ışığında, iki ayrı sorgulamanın ortaya
çıktığını söyleyebiliyorum: Birincisi, akıl, insanın düşünme ve kanaate varma gücünü temsil
ediyorsa insanlık neden savaşla, kayıplarla ve ölümlerle karşı karşıya bırakılıyor? İkincisi
sanatın tarafsız duruşu, aklımız ve yeteneklerimizle birleştiğinde, birey olarak farkındalık
yaratacak bir duruş ve ifade ortaya nasıl konmalıdır?
İlk olarak şunu söyleyebilirim ki, serginin sahip olduğu manifesto ve yaratmak istediği
farkındalığı göz önüne aldığınızda, serginin neden Kurşunlu Han’da düzenlenmiş olduğunu
anlayabiliyorsunuz. Kurşunlu Han hakkında araştırma yaptığınızda, hanın 1200’lü yıllarda,
Ceneviz’liler tarafından inşa edildiğini, Bizans’lılar tarafından bazı düzenlemelere tabi
olduğunu ve 1500’lü yılların ortalarında da Mimar Sinan tarafından yapılmış ilavelere sahip
olduğu bilgisine ulaşabilirsiniz.
Hanın içerisinde farklı alanlarda çalışan ve ticaret yapan esnaf var olmakla birlikte, üst katın
genel olarak sanatsal aktivitelere hitap edecek şekilde geliştiğine ve hanın tarihsel yapısının
sanatla buluştuğuna tanıklık edebiliyorsunuz. Vitray, heykel, resim atölyeleri, sanat galerileri
ve çeşitli mimarlık ofisleri bulunan handa, ofisini sergi dahilinde kullanıma açan mekanların
da olması, sevindirici bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor çünkü burada insanların, yakın
çevrelerinde gerçekleşen ve duyarlılık göstergesi olan sanat projelerinden bağımsız kalmak
istemediklerini ve savaşa hep birlikte, yükselen bir sesle dikkat çekmeyi amaçladıklarını
gözlemleyebiliyorsunuz. Örneğin Nilhan hanımın “Shalom” adlı eserinin mimar Emre
Doğan’ın ofisinde sergileniyor olması bu duruma gösterilebilecek güzel bir örnek olarak
karşımıza çıkıyor.
Sergide çalışmaları ve enstalasyonları bulunan diğer sanatçılardan bahsetmek gerekirse
Selçuk Artut, Nejat Çınar, Cengiz Yüzsever, Çetin Korkmaz, Ayşegül Altunok, Rugül Serbest
ve Caner Kaya’dan bahsetmek gerekir. Her bir çalışma hakkında detaylı, dikkat çekici,
evrensel ve insanları düşünmeye sevk eden sorgulamaları gördüğünüzde, çalışmaların, hanın
yapısıyla nasıl bütünleştiğine şahitlik ediyorsunuz. Kurşunlu Han’ın sahip olduğu ortalama
sekiz yüz yıllık bir geçmiş, eminim ki nice hükümdarlara, iktidarlara, olaylara ve çatışmalara
şahitlik etmiştir. Dile kolay deyimini bu anda kullanmak yerinde olacaktır. Aynı hanın,
insanlığın yüzyıllardır devam eden acı ve dramı, kendisi gibi eski olan tarihi yapısında
sergilemesi, insanlara geçmişten günümüzde iletilen ve çözüme ulaştırılması gereken bir
mesaj olarak verdiği görüşündeyim. Geçmişten gelen ve günümüzde hala devam eden küresel
sorunların, deyim yerindeyse akl-ı selim ve sağduyulu bir şekilde çözümü için aklın
kullanımını destekleyen, yüce gönüllü olan bir sergi çerçevesinde.
Kurşunlu Han’a gittiğinizde ziyaret edilmesi gereken bir sergi olarak Arthan Sanat
Galerisi’nde gerçekleşen ve Nuray Özler Yolcu’ya ait olan “Gezinen Bir Gölgedir Hayat” adlı
sergi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca 6 Şubat 2024 tarihinde, Kahramanmaraş depreminin
yıldönümünde aynı mekanda aktivist fotoğrafçı Mustafa Gülek’in “Hayallerim Yıkılabilir”
adlı sergisi açılacak. Depremleri, savaşları, acıları ve insanlığa dair temaları ele alan
sanatçının da fotoğraflarının görülmeye değer olduğunu ve Kurşunlu Han’da ziyaret edilmesi
gerektiğini düşünüyorum.