Yandex
16 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Kürtler dil konusunda yeterince çaba göstermiyorlar'

Her ne kadar Prof. Dr. Kıran farklı yorumlasada şu cümlesine ekleyeceğimiz bir şeyimiz yoktur, 'Bir ara Kürt bir yurttaş, öğretmen bir arkadaşıma şöyle demişti: Kürt dili ekmek kapısı olmadığı sürece, hiç kimsenin dikkatini çekmez ve Kürtçeyi de bir şey saymaz.'

'Kürtler dil konusunda yeterince çaba göstermiyorlar'
A+ A-
MURAT İNCE

Yukarıdaki başlık bize ait değil. Kürtçe üzerinde çalışma sürdüren Muş Alpaslan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Kıran’a ait. PeyamaKurd internet sitesinin sorularını yanıtlayan Kıran Kürtçenin geleceğini iyi görmüyor.

Kürtçe, Zazaca vb dereler Türkçe ırmağına akıyor ve karışarak daha büyük zenginliklere kapı aralıyor. Ana kütle ile birleşen parçaların uyumu ortak yaşamı kolaylaştırıyor. Tarihsel olarak dillerde milletler gibi birbirine karışarak ve azalarak sönümlenecek, daha büyük dillerin oluşumunu sağlayacak.

'KÜRTÇE EĞİTİM DİLİ OLMALI'

Prof. Dr Abdullah Kıran Kürtçe eğitimi savunanlar kervanında yer alanlardan. Çözüm sürecini doğru bulan Kıran, “İlköğretimden doktoraya kadar Kürtçe eğitim gören akademisyenimiz yetişmeyene değin, Kürtçe eğitim konusu sembolik kalacaktır. Bugün iman gücü ve fedakârlık göstererek yürütüyoruz çalışmaları” diyor.

Türkiye Kürtçesinin resmi dil olarak kabul edilmesini savunan çevreler, bir dilin yeterliliğini ölçmeden bölücülere yaranmak için böylesi öneriler getirmekte. Eğer bir öneri getiriliyor ise hayatta karşılığı olmalı ve uygulanabilir olmalıdır. Ben bunu savunuyorum kabul edeceksiniz tavrı bilimsel değildir, dayatmacılıktır.

'KÜRTÇEYE STATÜ VERİLSİN'

Prof. Dr. Kıran, “Bu topraklarda Kürtçeye bir statü verilmediği sürece; Kürtçe’nin bu talihsizliği ve perişanlığı devam edecek görünüyor. Kürtçe’nin resmi olarak bir statüsü yok; devletimiz de Suriye’deki savaştan kaçıp gelen Kürtleri’de burada Araplaştırıyor!” diyerek yeni bir tartışma başlatıyor. T.C. devleti ülkemize gelen Kürtleri nasıl Araplaştırıyor, hangi verilere dayanarak bu tespitte bulunuluyor? Kaynak göstermeden sırf Türkiye karşılığı yapacağım diye hayali analizler yapmak ne kadar doğru?

Türkiye’de Kürtçenin, Zazacanın ve benzerlerinin resmi dil olmaları mümkün değildir. Farklı Kürtçü çevrelerin ve Prof.Dr. Kıran’ında teslim ettiği gibi bu saatten sonra zor ve imkânsız! Kıran, “Ne yazık ki Kürtler dil konusunda yeterince çaba göstermiyorlar. Kürtler bu konuda çok pasif kalıyorlar. Bugün Kürtlerin en büyük trajedisi çocuklarıyla Kürtçe konuşmamalarıdır. Emsali görülmemiş bir başka acaip durumda şudur ki; köyde yaşayan Kürt çocukları da Türkçe konuşuyor” sözleriyle bir gerçeği dile getiriyor. İşte bu Türkiye gerçeğidir, Türkçe gerçeğidir. Ayrıca, Kürdümüzün ezici çoğunluğunun Türkçeyi esas alması acaip değildir, pasifliklerinden değildir ve trajedi hiç değildir ve de gayet normaldir.

TÜRKÇE YABANCI DİL DEĞİLDİR

Ülkemizde “Kürdistan” adıyla legal olarak kurulmuş ve çok doğru olarak haklarında kapatılma davası açılmış particikler ile PKK’nın HDP’si Diyarbakır’da düzenledikleri toplantıda Türkçeyi yabancı dil olarak görmüş ve artık her yerde Türkçe yerine Kürtçeler kullanılmasını önermişlerdir. Peki, karşılığı ne oldu? Kocaman bir hiç! Kürdümüze rağmen dayatmalarda bulunulur ise olacağı budur.

Prof. Dr. Unvanlı Abdullah Kıran’ın şu ibretlik açıklamalarını dikkatlerinize sunuyoruz: “Artık çocuklarımız kendi dilleriyle değil, yabancı bir dille konuşuyor. Devlet dün Kürtleri asimile etmek için birçok yol ve yönteme başvuruyor, büyük masraflara giriyordu; fakat bugün Kürtler kendi paralarıyla bir televizyon alıyor ve Kürtçe diziler sayesinde Türkçeyi öğreniyorlar ve asimile oluyorlar. Asimilasyon Kürtlerin belini bükmüş durumda ve Kürtçe hepimizin gözleri önünde yitip gidiyor.”

Türkiye’den Almanya’ya veya diğer Batılı ülkelere göçenlerin orada doğan çocuklarının aklına Almanca veya diğer yaşadıkları ülkenin dilleri yabancı dil olarak görülmez, akıllarına dahi gelmez. Almanya’da doğan üçüncü ve dördüncü hatta beşinci kuşaklar ortak anlaşma dili olarak Almancayı görürler ve bunu tartışma konusu dahi yapmazlar. 60 yıldır Almanya’da yaşayanların çocukları Almancayı yabancı dil olarak görmüyor ama asırlardır Türklerle birlikte yaşayan Kürtler için Türkçe yabancı dil sayılmaya çalışılıyor.

Artık her yönüyle iç içe geçmiş bir olmuş Türklerle Kürtlerin arasına nifak sokmanın kime ne faydası var? Gerçi ABD/İsrail haydut devletlerini işine çok yarar fakat böylesi bir cahş’lığı hiç kimseye yakıştırmayız!

TÜRKÇE EKMEKTİR SUDUR

Türkiye halkı geri dönülmez bir biçimde Türkçede birleşmiştir. Daha doğrusu Türkçe Türkiye’yi birleştiren ana unsurların başında gelir. Kürtçüler ne kadar direnirlerse dirensinler başarı şansları yoktur.

Kürt kökenli vatandaşlarımız Kürtçülerin tersine gerçekçidir ve hayata bakarak karar verirler. Her ne kadar Prof. Dr. Kıran farklı yorumlasada şu cümlesine ekleyeceğimiz bir şeyimiz yoktur, “Bir ara Kürt bir yurttaş, öğretmen bir arkadaşıma şöyle demişti: Kürt dili ekmek kapısı olmadığı sürece, hiç kimsenin dikkatini çekmez ve Kürtçeyi de bir şey saymaz.”

Son Dakika Haberleri