Kurtuluş Savaşı’nı ve Çanakkale’yi ilk defa baleye uyarladı
Koreograf Gülnur Bayburt, bale sanatını, yaşamını ve Cumhuriyet'in sanata etkilerini anlattı:
Sanat yolculuğunuzu anlatır mısınız?
Sanat dolu ailede gözümü açtım. Annem ut, babam saz, ablalarım mandolin çalardı. Notayı 4 yaşımda öğrenmiştim. Doktor babam, İstanbul’a tayini çıkınca konservatuara yakın ev tutmuş. Bilinçli ailem sayesinde kardeşimle birlikte 9 yaşında, konservatuarın bale ve piyano bölümlerini kazandık. İstanbul Üniversitesi’ne bağlı Belediye Konservatuarı’ndan mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesini dışarıdan bitirdim. Aynı yıl devlet balesine davet edildim. İlk defa sınavsız solist kadrosuna giren tek bale sanatçısı oldum. 4 yıl çalışıp istifa ettim. ‘Sihirli Pabuçlar Bale Okulu’nu 1978’de kurdum. Türkiye’de ilk dans eden öğretmen olarak sahneyi asla bırakmadım. Birçok eser sahneledim, 6 eserim bale tarihine geçti. Kurtuluş Savaşı'nı ve Çanakkale’yi ilk defa baleye uyarlayan koreografım. Yurtdışında Prag, İtalya, Riga, Montenegro, Almanya ve Barcelona’da yarışmalara katılıp birincilik ödülleriyle döndük. Dünya çapında başarı kazanmış öğrenciler, bale okulu açan sanatçılar yetiştirdim.
Türkiye’de bale sanatına ve kadın bale sanatçılarına Cumhuriyet’in etkisi ve katkısı nelerdir?
Cumhuriyet’ten önce, özellikle sahne sanatlarında Türk kadını yer alamıyordu, ayıp sayılıyordu. O devirde sahneye çıkan kadınlar Rum, Ermeni vatandaşlarımızdan oluşuyordu. Cumhuriyet ilân oldu, Türk kadını hak ettiği haklara kavuştu. 1936 yılında, Atatürk’ün emriyle Ankara’da ilk konservatuar açıldı. Yurtdışından eğitmen sanatçılar getirildi. Bizde de sanatın bale, piyano, keman, opera gibi her dalında dünyaca ünlü kadın sanatçılar yetişmeye başladı. Atatürk, sanatçıları devlet bursuyla destekledi. Bunların ilki piyanist İdil Biret’tir. Bursun adı da İdil Biret bursu olarak anılmaktadır. Dünya çapındaki diğer sanatçılarımız olarak kemanda Suna Kan, operada Leyla Gencer, balede Meriç Sümen’i sayabiliriz.
Bale sanatına erken yaşta başlanmalı deniyor, bu konuda doğru bilinen yanlışlar nelerdir? Çocuklara, ailelerine neler tavsiye edersiniz?
Bir atasözümüz vardır, “çubuk yaşken eğilir”. Elbette, küçük yaşta başlamak daha uygundur. Zira sanat eğitimi çok uzun, disiplin isteyen bir eğitimdir. Bale, piyano eğitimi en az 10 yıl, diğer branşlar en az 6 yıl sürer. Benim fikrim, öğrenmenin yaşı yoktur. Kişiler çok ister ve çalışırlarsa geç yaşta da başlayabilirler. Zaman içinde yetenekleri, çalışmaları sayesinde profesyonel bile olabilirler. Ülkemizde, aileler bale sanatına özellikle erkek çocuklarını yönlendirmemektedirler. Bunu yanlış buluyorum. Çocukları küçükken mutlaka sanatın herhangi bir dalıyla tanıştırmalarını ailelere tavsiye ediyorum. Zira sanat zekâyı geliştirir, beyni dinlendirir, disiplin sağlar, çocuğun öz güvenini yükseltir. En önemlisi de, sanat ruhun gıdasıdır.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hakkında çocuklara ne söylemek istersiniz?
Atatürk, TBMM’nin açıldığı bu çok önemli günü Türk çocuklarına armağan etmekle, onlara çok değer verdiğini ve Ulusal Egemenliğimiz açısından çok güvendiğini göstermiştir. Biz de, bir kadın, bir öğretmen ve sanatçı olarak Atamıza duyduğumuz minnettarlık ve gururla, bütün çocuklarımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı yürekten kutluyorum.