22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kurulacak hükümet için politika önerileri

DGAP'ın hazırladığı rapor yeni hükümete bir Ulusal Güvenlik Konseyi ve Avrupa Ortak Müdahale Gücü kurulmasını öneriyor. Ekonomide 'belirleyici faktör' olarak dijital teknolojilere özel önem veriyor. Çin politikası için radikal bir değişiklik çağrısında bulunuyor

Kurulacak hükümet için politika önerileri
A+ A-
ALİ MERCAN

Alman Dış Politika Topluluğu (DGAP) tarafından oluşturulan bir grup uzman, Hristiyan Birlik, Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller’e ait bakanlıklar ve politikacılardan öneriler alarak strateji belgesi hazırladı. Strateji belgesinde daha müdahaleci, risk alan dış politika önerildi: “Savaş ve barış arasındaki sınır belirsizleşiyor. Yeni hükümet, daha girişken, risk alan bir dış politikaya yönelmeli ve bunun için ‘toplumsal kabul’ yaratmalıdır.”

“Kırılganlıkların normal hale geldiği” belirtilen belgede, “Savaş ve barış arasındaki çizgiler bulanıklaştı. Almanya son birkaç yılda etkisizleşti. Avrupa Birliği (AB)'deki iç çekişmeler, AB'nin dış sınırlarının ötesinde tırmanan krizler, etki kaybının örnekleriydi. Gelecekte, Berlin 'büyük belirsizlik altında bile kararlar almaya' hazır olmalıdır.” ifadeleri yer aldı.

ALMANYA’NIN SEÇİM SONRASI ATLANTİK YÜKLERİ İLE SINAVI

Bütçesi Başbakanlık tarafından karşılanan DGAP’nin hazırladığı “Yeni kurulacak hükümet için öneriler” German Foreign Policy (GFP) dış politika bülteninde iki bölüm halinde yayımlandı. Belge Almanya’nın son dönemlerde geliştirdiği AB’ye özgü, Atlantik’ten bağımsız güvenlik ve dış politika önerilerinin yanında, ekonomik çıkarlar açısından Batı ve Doğu arasında bir denge oluşturmaya çalışıyor. AB ve özellikle Almanya, Atlantik’ten uzaklaşırken geçmiş dönemin ağırlıklarını da omuzlarında hissediyor. Seçimlerden yeni çıkan Almanya, yeni hükümet kurma sürecinde bu ağırlıklardan kurtulma uğraşı vermek zorunda kalacak. Sonuçta Almanya, Angela Merkel dönemiyle özdeşleşen ve Atlantik’ten bağımsızlaşan politikalar yönünde ilerleyecektir.

“Akıllı egemenlik” başlıklı strateji belgesi, DGAP'nin projesi, “Alman Dış Politikası Üzerine Fikir Çalıştayı” kapsamında bir grup uzman tarafından geçen aralık ayından itibaren on ayda hazırlandı. “Yeni hükümete öneriler” sadece dış politika değil, bunlar için araçlar ve ittifaklar da içeren on “eylem”den oluşuyor. Uzman grubu, DGAP Araştırma Direktörü Christian Möller ve eski Direktör Daniela Schwarzer'in başkanlığında bir araya geldi, Avrupa ve ABD'den çeşitli düşünce kuruluşlarından üniversite profesörleri birlikte çalıştı. Üyeleri arasında Federal Cumhurbaşkanlığı Ofisi'ndeki Dış Politika Masası Başkanı Thomas Bagger, Federal Savunma Bakanlığı Yönetim Kadrosu Başkanı Nico Lange ve CDU/CSU, SPD ve Yeşiller'den politikacıların olduğu Proje Mercator Vakfı tarafından finanse edildi.

Kurulacak hükümet için politika önerileri - Resim: 1

Belgede NATO'dan ve ABD'den ayrı bir Avrupa Ortak Gücü inşa edilmesi öneriliyor.

ALMANYA BAŞKALARININ HEDEFLERİNİ ÜSTLENMEMELİ

Belgeye göre, “ABD ile Çin arasındaki güç mücadelesi, yakın gelecekte en önemli uluslararası çelişme olmaya devam edecek.” Belge, Çin ve Rusya gibi diğer devletlerin de “güçlerini korumak ve artırmak için bölgesel düzenleyici yapılarını” kurduklarını belirtiyor. Aynı zamanda, “Almanya da dahil olmak üzere çok sayıda başka devlet yaratıcı güçlerini kaybetti. Bu süreç artık durdurulmalıdır.” deniliyor. Uzmanlar bunu, “Amaç, başka bir stratejik bozulmayı önlemek” diye açıklıyor: “Almanya, kilit alanlarda başkalarının hedeflerini üstlenmek zorunda kalmamalı, kendi hedeflerini tanımlayabilmeli ve uygulayabilmelidir.” Gelecekte federal hükümet, “Giderek sınırlı olan güç kaynaklarını, daha fazla kapsam ve etki kaybını önleyecek şekilde hedefli bir şekilde kullanmalıdır. İşbirliği yoluyla yeni eylem seçenekleri açılmalıdır. Kendi küresel nüfuzunu güvence altına alma yöntemi yerine ittifak kümelerinde 'akıllı egemenlik' olarak bulunulmalıdır.”

Belgeye göre Almanya, AB'nin uluslararası politikada kendisine verdiği ağırlığa bağlıdır ancak, “Avrupa dışında hareketi doğrudan içeride hareket etme yeteneği ile bağlantılıdır.” AB zaten Brexit tarafından zayıflatıldı. Fransa'yı ve AB'yi dışlayan AUKUS Paktı, Birleşik Krallık'ın Birlik'ten çıkmasıyla bağlantılıdır:

“İstikrarsız Avrupa ortamı, Kuzey Afrika ve Orta Doğu üzerinden Orta Asya'ya yoğunlaşacak: AB'nin etrafında doğudan güneye uzanan çatışma yayı genişledi ve yoğunlaştı. Avrupa'nın yaşam biçimini ve güvenliğini sorgulayan krizlerin sayısı arttı. AB'nin yakın çevresindeki pek çok devlet, Rusya, Çin ve Türkiye'ye bağımlı hale geliyor. Kuzey Afrika, Batı Asya ve Güneydoğu Avrupa'da durum böyledir. Almanya, ulusal ve uluslararası alanda giderek manevra alanı kaybediyor.”

KARAR VERME YETENEĞİNİ GELİŞTİRMEK

“Güvenlik açığı normal hale geldi; sektörel ve sınır ötesi şoklar gelecekte kaçınılmaz: Savaş ve barış arasındaki çizgiler bulanıklaşıyor. Bu nedenle Almanya, zararın sınırlandırılması için proaktif politikaya geçmelidir. Bu aynı zamanda riskleri paylaşma isteği ve büyük belirsizlik altında bile karar verme yeteneği anlamına gelir.” Belgede, yeni “aktif” dış politikanın yalnızca “dışarıdan gelene” karşı değil, aynı zamanda “içeriden gelen saldırılara” karşı da “savunulması” gerektiği ifade ediliyor.

Uzman grubunun eylem planı, bir Ulusal Güvenlik Konseyi ve Avrupa Ortak Müdahale Gücü kurulmasını öneriyor. Ekonomide “belirleyici faktör” olarak dijital teknolojilere özel önem veriyor. Çin politikası için radikal bir değişiklik çağrısında bulunuyor. Sivil toplumun kapsamlı bir propaganda oluşumuna yönelik planlar önemli bir rol oynamaktadır. Örneğin, iddialarla ilgili “haberin doğruluğu” için medyayı “değerlendirecek” bir “derecelendirme kuruluşu” oluşturulacaktır.

ORTAK GÜÇ KURULMALI

Belge, önerilerle devam ediyor: “Silah ihracatını onaylaması gereken Federal Güvenlik Konseyi, federal hükümetin merkezi dış politika koordinasyon çerçevesine yükseltilecek. Bu da yıllardır ortaya atılan Milli Güvenlik Kurulu talebine denk geliyor. Her yasama döneminin başında bir dış ve güvenlik politikası stratejisi sunmalıdır. Meclis yıllık ulusal güvenlik haftası düzenlemelidir.”

Belge, toplumu, derinleşen kriz ve savaşlar için cihazlandırmak için somut tedbirler önermektedir. Bu öneri için Çin ve Rusya’nın da küresel etkisi örnek gösterilmektedir. Ayrıca “savaşlar, krizler ve iç çatışmalar” sadece AB dışında değil, “Avrupa'nın kendisinde” (Ukrayna, Doğu Akdeniz) de vardır. “AB ve NATO ilişkilerinde sadece niteliksel bir sıçrama” değil, aynı zamanda yeni bir askeri birlik (Avrupa Ortak Gücü) inşa edilmelidir. Bu, “görünür bir siyasi, askeri ve teknolojik odak noktası” olarak, “Avrupa'da toplu savunma ve askeri kriz yönetimi için gerekli olan konvansiyonel yeteneklerin yüzde 50'sini” sağlamalıdır.

TEKNOLOJİK ALANDA İŞBİRLİĞİ VE İKİLEMLER

“Özellikle dijital sektör” sadece bugün “yeniliğin itici gücü” değil, aynı zamanda geleceğin rekabet gücü, ekonomik güç ve dayanıklılık için belirleyici göstergedir. Almanya ve AB'de kendi teknolojilerinin gelişimini güçlendirmek için her şey yapmalıdır. “Dijital teknolojiler (...) güvenlik yetkilileri ve ordu için zorunludur.” Ancak, “ABD şirketlerine bağımlılığı azaltarak kendi teknolojik yeteneklerinizi geliştirmek (...) kısa vadede gerçekçi değil, yüksek riskler ve maliyetler içeriyor.” “ABD ve Çin arasında ayrı bir yol belirleme” girişimi, “Almanya ve AB'yi kalıcı olarak Çin ve Amerikan çıkarları arasındaki çatışma alanı haline getirecek.” Ayrıca, “teknoloji sektöründe ABD ile daha yakın ittifak, kaçınılmaz olarak Çin ile daha keskin çatışmalara yol açar.”

TİCARİ KAYGILARIN YARATTIĞI İKİLEM

Belge şöyle devam ediyor: “Yeni federal hükümet Almanya'nın Çin politikasını değiştirmeli, aksi halde, Çin'in gelecekteki yeni teknolojileri için bir pazar olmak, diğer yandan ABD için önemini kaybetmek tehlikesi doğar. AB'de oluşturulan bir Çin öncü grubu ortak bir yaklaşım tanımlamalıdır. Öte yandan Berlin, benzer düşünen insanlarla işbirliği yapmalıdır. Çin ile çelişmeler için kapsamlı bir sivil toplum propagandası oluşturulmalıdır. Örneğin, Çin yatırım teklifleriyle karşı karşıya kalan belediye yönetimlerinden okullara farklı sosyal gruplar için hedeflenmiş Çin bilgi alışverişi oluşturulacaktır. Aynı zamanda bu yurtdışındaki Çinliler, örneğin öğrenciler için de gereklidir.”

Son olarak belge, toplumun içsel oluşumuna büyük önem vermektedir. Bunun için öncelikle “dezenformasyon ve propaganda kampanyalarını” savuşturmak sorunudur. “Haberlerin gerçek doğruluğu” gibi kriterlere dayanan bir “medya değerlendirmesi” gerçekleştiren bir “hükümet dışı derecelendirme kuruluşu” oluşturmayı önermektedir. Federal hükümet “gelecekte sosyal ağların olanaklarını ve erişimini vatandaşlara güvenilir içerik sağlamak için” daha fazla kullanmalıdır.

Almanya Çin AB Avrupa DGAP alman dış politika topluluğu Merkel