Kurye Hakları Derneği Başkanı: O kadar çok ölüyoruz ki başka şey konuşamıyoruz
Motokuryelerin ilk talebi tehlikeli meslek statüsünde yer almak. Tecrübe önemli, mesleki yeterlilik çok daha önemli. Çünkü sektör kuralsız, denetimsiz, güvencesiz…
Kurye Hakları Derneği Başkanı Mesut Çeki, Ulusal Kanal’da Emek Dünyası programımıza konuk oldu. Derneği, hazırladıkları raporlardan tanıyoruz. Ölümle sonuçlanan motokurye kazalarına ilişkin, mesleğin sorunları ve çözüm önerileri için onlarca kurye örgütlenmesi ile temas ederek hazırladıkları raporları yakından takip ettik. Son olarak 6 Şubat tarihli Kahramanmaraş merkezli depremin ardından deprem bölgesindeki gönüllü kuryelerin deneyimlerine ilişkin hazırladıkları raporla da ufuk açtılar. Motokurye Yunus Emre Göçer’in Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun kullandığı aracın arkadan çarpmasıyla yaşamını yitirmesinin ardından gündeme gelen tartışmaları, bilimsel ve gerçekçi bakış açıları nedeniyle kendileriyle konuşma talebimizi kırmadılar, başladık konuşmaya…
RESMİ VERİYE ULAŞMAK İMKANSIZ
Ölümlü iş kazalarına ilişkin, raporlarını hatırlatan Kurye Hakları Derneği Başkanı Mesut Çeki, en son 2022 raporlarına göre 58; bu sene ise 61 motokuryenin yaşamını yitirdiğini kaydetti. Ancak bu verilerin “en az” olduğunu vurgulayan Çeki, sitemini de şöyle dile getirdi:
“Şuna dikkat çekmek istiyorum. Kuryelik alanı o kadar denetimsiz, oturmamış, yasal güvencelerden o kadar yoksun ki… Türkiye’de kaç kurye çalıştığına dair rakamlar dolaşsa da bir cevabı yok. Kaç ölüm, yaralanmalı kaza oluyor bunların raporları da maalesef henüz tam olarak tutulamıyor. Trafik Şube Müdürlüğünün her ay yayımladığı trafik kazası raporunda, her ay ortalama 5 bin motosiklet kazası olduğunu görüyoruz. Ancak ölümlü ya da ağır hasarlı gibi ayrılmıyor. Türkiye’deki kurye sayılarına, ölümlerine ilişkin net bir veriye sahip değiliz resmi olarak. Biz de doğal muhabirlerimiz, gönüllülerimiz aracılığıyla ölümleri tespit etmeye çalışıyoruz.
‘YAS TUTMAKTAN YORULDUK’
“Kamuoyunda Yunus Emre Göçer’in ölümünün ardından kuryelerin sorunları daha fazla görünür hale geldi ama Yunus Emre’nin kaza geçirdiği 30 Kasım’dan bu yana 4 arkadaşımızı daha kaybettik. Bunlardan biri 17 yaşında bir çocuk, diğeri Safranbolu’da üniversite öğrencisiydi… Biz artık ölüm haberlerinin sayısını takip etmekte zorlanıyoruz, arkadaşlarımızın yasını tutmaktan da yorulduk.”
FARK EDİLSEN DERT EDİLMESEN DERT…
Mesut Çeki, yayınımıza yeleğiyle katıldı, üzerindeki peçte “motosikletlileri fark edin” yazıyordu. Hemen sorduk: Trafikte en büyük probleminiz fark edilmek mi? Çeki, şöyle yanıtladı:
“Fark edilmek ya da edilmemek gibi ciddi bir sorunumuz var. Bir öğretmen okulda, doktor hastanede çalışıyorsa bizim de iş yerimiz trafik. İş yerlerindeki varlıklarını belirtme mücadelesi yürüten başka bir sektör görmedim ben ama biz trafikteki yerimizi kabul ettirme çabası içindeyiz. Diyoruz ki ‘bizi fark edin’. Ama bu tek sorun değil. Tüm sorunların birbiriyle bağlantılı olduğunu düşünüyoruz.”
‘HIZI DÜNYAMIZA SOKAN FİRMALAR’
Tüm sorunlar birbiriyle bağlantılı olunca, konu mesleğin gelişimine de geldi. 1990’lı yıllarda eczaneden hastaneye ilaç taşıyan gümrükten gümrüğe evrak taşıyan bu sektörün 2000’li yıllarda e-ticaret ile gelişmeye başladığını, Kovid-19 ile beraber de geri dönülmez biçimde genişlediğini vurgulayan Çeki, şöyle anlattı:
“Her ay on milyonlarca sipariş veriliyor. Çevrim içi ticaret yapmayan, motokuryelik hizmeti vermeyen ya da almayan yer kalmadı ama hala yasal hiçbir güvencemiz yok. Çünkü bu kadar kritik bir sektör olmamıza rağmen ciddi bir denetimsizlik var. İnsanlar bizi ‘kuralsız ve hız yapan’ olarak tartışıyor. Ama bunların hepsi bir sonuç. Firmalar hız temelli reklamlar veriyor, hep bir hız baskısı var. Kuryelik ve hızı dünyamıza sokanlar firmalar; kuryeler değil. Doğal olarak müşteri de o hız vaadi karşılığında bir hizmet istiyor.”
‘TARTIŞILMASINI İSTİYORUZ’
Peki ne yapmalı? Mesut Çeki, tüm raporlarının sorun tespitiyle başladığını; çözümlerle bittiğini hatırlatarak şöyle devam etti:
“Biz bunun daha fazla tartışılmasını istiyoruz. Birçok programda kuryelik tartışılıyor ama ben motokuryelik taraflarının bir araya gelerek bir tartışma programı yapıldığına tanık olmadım. Politikacılar, Çalışma Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, sektördeki firmalar, mahallemizdeki pideci bu işin bir tarafı. Kuryeler olarak bizler de bu işin bir tarafıyız. Bu tarafların bir araya gelerek tartıştığı platformlara ihtiyaç var. Bugün avizeci de yedek parçacı da yemek hizmeti veren de kurye kullanıyor. ‘Esnaf kurye’ denen bir şey çıktı. Normalde bir iş yerine bağlı, sigortalı olarak çalışırsanız, benzininizi, yemeğinizi ve işçilikten kaynaklanan tüm maliyetlerinizi işvereniniz karşılar. Ancak ‘esnaf-patron’ kurye dediğimiz manipülasyona dayalı bu istihdam biçiminde işçinin işçi olmaktan kaynaklı bütün haklarının işveren tarafından rafa kaldırıldığı, işçi maliyetlerinin hepsinin işçiye patronluk payesini paylaşıyormuş gibi yaparak yüklediği bir sistem. Kendi motorun, kıyafetlerini kendin alıyorsun, benzinini, sigortanı, yemeğini kendin ödüyorsun. Üzerine dinlenecek yerin yok. İşveren ne veriyor karşılığında? Ne kadar paket atarsan o kadar para. Ama firmaların brüt olarak paylaştığı rakamlardan kuryenin giderlerini çıktığınızda eline kalan reklamlara yansımıyor. Kuryeler bir mühendisten doktordan çok kazanıyor gibi yansıtılıyor ama böyle bir şey yok. İşte kuralsızlık diyoruz ya, işte tam da bu.
AZRAİL İLE YARIŞ
“Ne kadar paket atarsan o kadar kazandığın sistemde çok paket atmak zorundasın. Haftalaık 45 saat çalışma süresini düşünün günde 7,5 saat… Ben 14-15 saat çalışan kurye biliyorum. 14 saat bir insanın adresten adrese motor üzerinde gitmesini düşünün. Ortalama para kazanması için 50-60 paket atılması gerekiyor, 10-12 saati 60’a bölün? Bu kuryelerin tercihi değil. Tasvip etmiyoruz ve bulunduğumuz her yerde kendilerinin ve başkalarının hayatını riske atmamalarını söylüyoruz. Ama bu silsile içinde sistem sizi ilk olarak zamanla yarıştırıyor, ikinci olarak birbirinizle yarıştırıyor. Ama en kötüsü Azrail ile yarıştırıyor. Sonra da ana haber bültenlerine girecek kadar dikkat çekici bir ölümünüz varsa size 30 saniye ayırırlar ve haber olursunuz…
MESLEKİ YETERLİLİK BELGESİ ŞART
Motokurye camiası olarak en net taleplerinin ne olduğunu sorduk, Mesut Çeki şu ifadeleri kullandı:
“79 kurye örgütlenmesinin 25’inin başkanlarıyla bizzat görüştük. Onlara sorduk, hepsinin ortaklaştığı nokta ‘biz çok tehlikeli bir meslek yapıyoruz’. Bu nedenle mesleki yeterlilik belgesi zorunlu hale getirilmeli. Alandakli denetimler artırılmalı. Bunun dışında da esnaf kuryeliğin kaldırılması ya da güvenceli hale getirilmesini istiyoruz. Kurye örgütlenmeleri olarak şunu soruyoruz: Çok tehlikeli meslek sınıfına girebilmemiz için ne kadar ölmemiz, daha kaç uzvumuzu kaybetmemiz gerekiyor?
‘ÇOCUK ÖLÜMLERİ’ BAŞLIĞINI AÇTI
“Bu statüye alındığımız takdirde işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri daha sıkı alınmak ve denetlenmek zorunda. Kuryeler eğitimli olmak durumunda. Kayıtdışılığın önünü de böylece geçilebilir. Bakın, tecrübesiz çalışmaya ilişkin bir başlık açmak istiyorum: Çocuk kuryeler. Geçen sene 52 çocuk işçi hayatını kaybetti. Bizim raporlarımıza göre de yaşamını yitiren 58 kuryeden 7’si çocuk yaştaydı. Buradaki denetimsizlik bile bile ölüm anlamına geliyor.
SIRA GELMİYOR…
“O kadar çok ölüyoruz ve ölüm konuşuyoruz ki başka şeylere sıra gelmiyor. Trafikte saatlerce egzoz soluyoruz, oturma biçiminden ve rüzgar maruziyetinden kaynaklı ciddi tehlikeler altındayız. O yüzden biz çok tehlikeli meslekler arasında girerek daha sıkı denetim ve güvence istiyoruz. Herkesin ve her isteyenin kurye olamayacağı, bunun ancak mesleki yeterlilik belgesi ile yapılabileceği bir meslek olmasını istiyoruz.