22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kütüphane Haftası: Kitap okumanın soyut düşünmeye katkısı

Kütüphane Haftası: Kitap okumanın soyut düşünmeye katkısı
A+ A-
NAİL TOPAL / YAZAR

Kitap okuyarak olayların ve gelişmelerin temel nedenini öğrenen kişiler, özgüveni yüksek kişilerdir. Özgüven, kişilerin düşünce ufuklarını geliştirir. Olayları inceleme yeteneği kazandırır. Çok kitap okuyan insanların sözcük hazinesi gelişir. Söz dağarcığı gelişmiş insanların anlatımı, daha düzgün ve etkileyicidir. Sözcük hazinesi geniş insanlar, daha fazla kavramla düşüncelerini etkili bir şekilde ortaya koyabilirler.

Yarınlarımızın güvencesi sevgili gençler! Ben 41 yıl Türkçe öğretmenliği yapan, Mahmut Esat Bozkurt’la ilgili kitaplar yazan bir büyüğünüzüm. Kütüphane haftası nedeniyle sizler için yazma gereği duydum.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Türk Ulusunu düşman saldırılarından ve işgalinden kurtaran Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, başarılarının sırrını şu sözleriyle açıklıyor: “Çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini, eğer kitaplara vermeseydim bugün yaptığım işlerden hiçbirini yapamazdım.” Atatürk’ün çok sayıda kitap okuyarak, dünyayı, evreni tanıması, O’nun en büyük kazanımlarıdır. Atatürk’ün başarı sırları, gerçekçiliği ve geleceği görme yeteneğidir. Daha öğrencilik yıllarında çağdaş Türkiye projesini düşünmeye başlamıştır. 21 yaşında girdiği Kurmay okulunda, ruhu çatışmalar yaşamakta, geceleri uyuyamamakta, sabahın erken saatlerine kadar düşünmektedir. Bu nedenle sabahları kalk borusu çaldığında uyanmakta güçlük çekmektedir. Bu konuyla ilgili arkadaşlarına şöyle demektedir: “Arkadaşlar, ben yatağa girdikten sonra sizler gibi rahat uyuyamıyorum. Sabaha dek gözlerim açıktır. Tam dalacağım zaman, kalk borusu çalınıyor, onu da işitemiyorum. Sağ elinde sopa tutan bir adamın, karyolamı sarsması ile uyanır gibi oluyorum.”

Atatürk, askeri okul yıllarında çok kitap okumuştur. Osmanlı devletinin akıl ve bilimden uzaklaştığını, bu yüzden geri kaldığını, zamanla Batı’ya bağımlı düştüğünü görmüştür. O’na göre bundan sonra yapılması gereken, yıkılmakta olan Osmanlı’nın küllerinden yeni ve çağdaş bir devlet kurmak için çalışmaktır. Bunun için yüzünü Batı’ya dönmüş, akıl, bilim ve çağdaşlık üzerine yazılmış kitaplar okumuştur.

Keşke yıllarca bizlere ve çocuklarımıza anlatılan, karga kovalama öyküleri yerine bunlar anlatılsaydı. Atatürk’ün yukarıdaki sözleri vurgulansaydı her zaman ve her yerde… Çocukluğunda eline geçen paranın yarısını kitaplara verdiği için 35 yaşında General, 40 yaşında Başkomutan, 42 yaşında Cumhurbaşkanı, 46 yaşında dünyanın tanıdığı en büyük dil devrimcisidir, Mustafa Kemal Atatürk. 53 yaşında Büyük Nutuk adlı yapıtını beş gün beş gece Kurultayda aralıklarla 36.5 saatte okuyan, halkı için yaptığı çalışmaların hesabını belgelerle veren, dünyadaki tek liderdir Mustafa Kemal Atatürk.

O her koşulda ve her zaman okuma alışkanlıklarını sürdürür. Örneğin Çanakkale Anafartalar’da savaşın en yoğun günlerinde Macar ve Fransız dil bilginlerinin yazdığı Türkçe dilbilgisi kitaplarını okur. 1916 yılında Bitlis’te Ruslarla çarpışırken kadın haklarıyla ilgili kitaplar okur. 1922 yılında Başkomutanlık Meydan Savaşı sırasında, çadırında dinlenme aralarında, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı romanını okur. İşin bizim için ilgi çekici yönü, roman kahramanı Feride öğretmenin Kuşadası’nda çalışması ve romanın bir bölümünün Kuşadası’nda geçmesidir.

‘NE OKUDUĞUN DEĞİL NE ANLADIĞIN ÖNEM TAŞIR’

Atatürk’ün uzun yıllar genel sekreterliğini yapan Hasan Rıza Soyak’ın anlatımına ve tanıklığına göre; “Okumak Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük keyfi denilebilirdi. Kişisel kitaplığında 6.000-6.500 dolayında kitap vardı. Ömrü boyunca on bin kitap okumuştur. Kendisiyle bir gün bir konuda konuşuyorduk. Kendisine ne okuduğunu sormuştum. Verdiği yanıt: ‘Ne okuduğun değil, ne anladığın önem taşır’ olmuştu”.

Bir geziden Ankara’ya döndüğümde doğrudan Köşk’e gitmiş, Atatürk’ün özel hizmetine bakanlara ne durumda olduğunu sormuştum. “İki gün iki gecedir hiç durmadan kitap okuyor; yalnız birkaç kere banyo yaptı ve koltuğunda dinlendi” dediler.

Kütüphane Haftası: Kitap okumanın soyut düşünmeye katkısı - Resim: 1

Atatürk’ün önemli konularda çalışırken, devrimler yaparken sınır tanımayan bir çalışma temposu vardır. Bunun en önemli bölümü okumadır. Hem de ne okuma? Önemli yerlerin altı çizilmiş, sayfa kıyılarına ve altlarına not düşülmüş. Ayrıca şunu da belirtelim. Yapacağı önemli çalışmalarda, mutlaka yerli ve yabancı o alanda yazılmış kitapları taradığını, okuduğunu, notlar çıkardığını ve konunun uzmanlarına danıştığını görüyoruz. Çok okuyan Atatürk’ün kitaplar da yazdığını görüyoruz. Askerlikle ilgili yazdığı kitapların yanı sıra geometri kitabı yazdığını, burada kullanılan üçgen, dörtgen, silindir, koni, açı gibi 48 geometri terimini, bir dilci gibi çalışarak kendisinin türettiğini, Medeni Bilgiler adlı bir Yurttaşlık Bilgisi kitabı yazdığını da söyleyelim. Atatürk’ün Çankaya Köşkü’ndeki kitaplığında üç adet Kuşadalı kitap da yer alıyor. Bunlar Kuşadası’nın yetiştirdiği büyük devlet adamı, Atatürk’ün İktisat ve Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un yazdığı doktora tezi olan “Osmanlı Kapitülasyon Rejimi” adlı 3929-3930-3931 demirbaş numaralı kitaplardır.

EN ETKİN ÖĞRENME YÖNTEMİ

Sevgili Gençler!

Kitap okumak, doğumdan başlayarak birçok eğitim süreci geçiren insan için en kolay ve en etkin bir öğrenme yöntemidir. Sahip olduğumuz bilgilerin yüzde 60’ını bu yolla ediniriz. Gelişmiş ülkeler, okuma alışkanlığı yüksek bireylerden oluşur. Geri kalmış ülkeler ise genellikle eğitimsiz ve okuma alışkanlığı kazanamamış bireylerden oluşurlar.

Kitap okuyarak olayların ve gelişmelerin temel nedenini öğrenen kişiler, özgüveni yüksek kişilerdir. Özgüven, kişilerin düşünce ufuklarını geliştirir. Olayları inceleme yeteneği kazandırır. Çok kitap okuyan insanların sözcük hazinesi gelişir. Söz dağarcığı gelişmiş insanların anlatımı, daha düzgün ve etkileyicidir. Sözcük hazinesi geniş insanlar, daha fazla kavramla düşüncelerini etkili bir şekilde ortaya koyabilirler.

Bilimle ilgili kitaplar, bilgimizi, görgümüzü artırırken, sanatla ilgili kitaplar, roman, şiir ve öykü kitapları, yaşam biçimimizi etkiler, sanat anlayışımızı geliştirir. Duygularımızı eğitir. Kitap seçerken yaşımıza uygun, sıkıcı olmayan yaşama karamsar bakmayan, mizah yönü gelişmiş kitaplar seçmeliyiz. Küçük yaşlarda kitap okurken, seçerken büyüklerimizden yararlanmalıyız.

Çocuklar, okuma alışkanlıklarını, yakın çevrelerinden edinirler. Evde anneniz, babanız kitap okuyorsa, okulda öğretmeniniz sınıfta kitap okutuyorsa, anlattırıyorsa, okul ve sınıf kitaplıkları öğrencilere açıksa ve amacına uygun kullanılıyorsa okuma alışkanlığı ediniriz. Bu alışkanlığımız gelişir.

UYGARLIK YAPISININ TEMELİ

Çevremizde olup bitenleri öncelikle duyu organlarımız yoluyla algılarız. Bunlar işitme, görme, koklama, dokunma ve tat alma organlarımızın aldıkları duyumlarla algıladıklarımızdır. Bunlara somut kavramlar diyoruz. Zamanla okuma alışkanlığımız geliştikçe, kullandığımız sözcük hazinesi geliştikçe soyut kavramları da kullanıyoruz. Düşüncemizi ve duygularımızı soyut kavramlarla akıl yürüterek, anlatma ve yorumlama yollarını seçeriz. Örneğin özgürlük sözcüğünü ele alalım. Sözlüklere göre, yasalarca kısıtlanmayan, başkalarına zarar vermeyen her şeyin yapılabilmesi olarak tanımlanıyor. Sizin herhangi bir nedenle evinizden dışarı çıkmanız engellenmişse, o zaman özgürlüğün değerini ve içerdiği kavramı daha iyi anlarsınız. Soyut olan bir kavram sizin için somuta dönüşür. Şimdi de bağımsızlık kavramını ele alalım. Bu kavram, devletler için kullanılır. Sözlüğe göre, Bayrağı, Ulusal marşı, vatanı olan, kendisini yönetenleri seçen, ülkesiyle ilgili kararları serbestçe alan ulus diye anlatılır. Eğer bir savaş sonrası ülkeniz, yabancılar tarafından işgal edilmezse bunun bilincinde bile olamazsınız. İşte bu soyut kavramları, duygu ve düşünceleri kitap okuyarak algılayabilir ve geliştirebiliriz.

Bilgimizi, duygu ve düşüncelerimizi geliştiren, bizleri olumlu yönden değiştiren kitaplar, bizleri aydınlatan, bizleri uyaran çok önemli kaynaklardır. Kitaplarla ilgili özlü sözlerle yazımı sonlandırıyorum.

“Kitaplar hiç aldatmayan dostlardır.” “Kitapsız büyüyen çocuk, susuz ağaca benzer.” ”Uygarlık yapısının temeli kitaptır.” “Kitapsız yaşamak, kör, sağır, dilsiz yaşamaktır.” “Yasalar ölür, kitaplar ölmez.” “İyi bir kitap insana can veren kandır.” “Kitaplar beynin çocuklarıdır.” “Okuduğunuz kitap, bir yumruk gibi bizi uyarmıyorsa ne işe yarar?”

Sevgili Gençler, kitaplar yolunuzu ve yaşamınızı aydınlatsın! Size kitaplarla aydınlanmış sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyorum. Kütüphane haftanız kutlu olsun!

Kitap kütüphane kütüphane haftası okuma alışkanlığı