Rus Dışişleri Bakanı, 'Orta Doğu'dan ayrılmıyoruz' dedi... TürkAkım saldırısının ardında ABD var diye ekledi
Lavrov, Suriye'den TürkAkım saldırısına, 'kurallara dayalı düzen'in batışından çok kutupluğun yükselişine, yeni ABD yönetiminin Ukrayna ihtilafına bakışından tüm Avrasya'yı kapsayan birleşik bir yapıya ayrıca Batı ile Rusya'yı karşı karşıya getiren temel nedenlere kadar birçok konuya değindi.
Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov salı günü Moskova'da yerli ve yabancı gazetecilerle bir araya geldi. Bakanlığının son bir yıldaki çalışmalarını özetledi ve ülke diplomatlarının ilgilendiği konularla ilgili soruları yanıtladı.
Türkiye'yi yakından ilgilendiren, Lavrov'un üzerinde durdurduğu en önemli konu Suriye'deki gelişmelerdi. Meseleye, “Orta Doğu'dan ayrılmıyoruz.” sözleriyle giriş yapan Lavrov, “Astana formatını” oluşturulmasından bu yana geçen on yıl boyunca siyasi süreçte yavaşlama yaşandığını, ve “hiçbir şeyi değiştirmeme eğiliminin” hakim olduğunu söyledi. Bakan, “Biz bunun yanlış olduğuna inanıyorduk.” diye ekledi.
'AYRILIKÇILARIN FİNANSÖRÜ ABD'
2018'de Soçi'de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nden sonra kurulan Suriye Anayasa Komitesi'nin “sessizliğe gömüldüğünü” ve Esad yönetiminin çalışmaları ilerletmeye istekli olmadığını vurguladı. Bu gecikmelere “kötüleşen sosyal sorunlar” da eşlik etti diyen Rus diplomat, Suriye'nin kuzeydoğusundaki duruma şu şekilde değindi:
“ABD'nin çirkin yaptırımları Suriye ekonomisini boğuyordu. Ülkenin petrol açısından en zengin ve verimli olan doğu kesimi Amerikalılar tarafından işgal edilmişti ve halen de işgal altında. Çıkarılan kaynaklar, Suriye'nin kuzeydoğusundaki ayrılıkçı eğilimleri finanse etmek için kullanılıyor.
“Kürt örgütlerine merkezi hükümetle köprü kurmalarına yardımcı olmayı teklif ettik. Amerikalıların her zaman orada olacağına ve orada kendi yarı-devletlerini kuracaklarına inandıkları için bu konuda pek istekli değillerdi.”
'NE ŞAM NE KÜRTLER HEVESLİYDİ'
Bu noktada “onlara ne Türkiye'nin ne de Irak'ın bir Kürt devletinin kurulmasına asla izin vermeyeceğini anlattık.” ifadelerini kullanan Lavrov, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kürt sorununun tüm bölgeyi havaya uçurabileceği ortaya çıktı. Suriye, Irak, İran ve Türkiye'deki Kürtlerin haklarının özellikle tartışılmasını ve güvenilir bir şekilde güvence altına alınmasını savunduk. Fakat ne Şam ne de Kürtler, müzakereler konusunda çok hevesliydi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından çözüm sürecinin doğrudan katılımcıları olarak belirtilen çeşitli platformlar (Moskova, Kahire, İstanbul) arasında da çok az temas vardı. Tüm bunlar bir boşluk oluşmasına ve bir “patlama” yaşanmasına yol açtı. Gerçekleri kabul etmeliyiz.”
'RUSYA, ÇİN VE İRAN DİKKATE ALINMALI'
Rus Büyükelçiliğinin Şam'dan ayrılmadığını hatırlatan Dışişleri Bakanı, durumu normalleştirme çabalarında faydalı olmak istediklerini ancak bunun için “Suriye'de tüm siyasi, etnik, dini güçlerin ve tüm dış aktörlerin katılımıyla kapsayıcı bir ulusal diyalog gerektiğini” belirtti. Ankara dahil bölge başkentlerinin rolüne şu sözlerle değindi:
“Türkiye'den ve Basra Körfezi ülkelerinden meslektaşlarımızla görüştüm. Suudi Arabistan'da Ürdün'den sonra ikinci bir toplantı yaptılar. Arap ülkeleri, Türkiye ve bazı Batılı ülkeler bu toplantıya katıldı. Suriye topraklarında rakipleriyle bir kez daha hesaplaşmak yerine, sürdürülebilir bir sonuca yönelik güvenilir bir süreç başlatmak istiyorlarsa Rusya, Çin ve İran'ın da bu sürece dahil olması gerektiği gerçeğine göre hareket etmeliler.
“Biz bu görüşmeye açığız. Astana formatı pekala kendi rolünü oynayabilir. BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi Georg Pedersen ile 7 Aralık 2024 tarihinde Doha'da yaptığım görüşmede, tüm Suriyelilerin ve tüm dış aktörlerin katılımıyla uluslararası bir konferansa acil ihtiyaç olduğunu söyledi. Bekliyoruz.”
TürkAkım'a sabotaj emri ABD'den
11 Ocak'ta Kiev güçlerinin TürkAkım'a İHA'lar sabotaj girişimine de değinen Dışişleri Bakanı, saldırı emrinin Washington'dan geldiğini söyledi:
"Amerikalılar, Avrupa Birliği (AB)'nin enerji refahını yok edecek terör saldırılarının düzenlenmesine onay verdi ve şimdi Ukraynalı müşterilerini de TürkAkımı'nı iptal etmeye zorluyorlar."
Rus gazını Avrupa'ya taşıyan sabotaj ve yaptırımlarla devre dışı bırakılmasıyla AB'de yaşanan sanayii krizini, ABD'nin kendi çıkarları uğruna yandaşlarına zarar vermesinin bir örneği olarak gösterdi. Washington'ı Avrupa'nın enerji istikrarını baltalayan eylemleri teşvik etmekle suçladı.
OBAMA TAKTİĞİ
Emekliliğine beş gün kalan Joe Biden'ın son dakika çalışmalarından şu ifadelerle bahsetti:
“Biden, Donald Trump'ın Moskova'ya diplomatik olarak yaklaşmasını engellemek için elinden geldiğince kapıyı çarpmaya çalışıyor gibi görünüyor. Barack Obama da 2016'daki ikinci döneminin sonunda Rus diplomatları sınır dışı ederek ve Rus diplomatik mekanlarına el koyarak aynı oyunu oynamıştı.”
Gerginliğin nedeni eski rejimi koruma çabası
Lavrov, Batı'nın rekabeti bastırma ve her ne pahasına olursa olsun ayrıcalıklı konumunu koruma çabalarının mevcut uluslararası gerginliklerin başlıca itici gücü olduğunu vurguladı. Batı ile Rusya da dahil olmak üzere çok sayıda diğer ülke arasındaki sorunun şu ana nedenden kaynaklandığını kaydetti:
“Bir tarafta yeterince tanımlanmamış kurallara dayalı bir düzeni diğer ülkelere dayatmaya çalışan ABD ve müttefikleri ile diğer tarafta II. Dünya Savaşı'nın ardından oluşturulan dünya düzeninin temeli olan Birleşmiş Milletler Şartı'na saygı duyan taraflar arasındaki çatışma.”
'KOLEKTİF BATI KENDİNİ KANDIRIYOR'
Üst düzey diplomat, Batı'nın esas olarak, kendi politikalarına boyun eğmeyen veya herhangi bir alanda kendisinden daha iyi olan her milleti bastırmak istediğini belirtti. “Kolektif Batı”nın, Soğuk Savaş sonrası hakimiyetinin devam edebileceğini umarak kendini kandırdığını söyledi. Ruslar, “Kolektif Batı” tanımlamasıyla ABD'yi ve kendi çıkarlarını korumak yerine Washington'ın emirlerini uygulayan ülkeleri kastediyor.
YENİ GÜÇ MERKEZLERİ MEYDAN OKUYOR
"Herhangi bir sağlam siyasetçi, son 30-35 yılda zamanın önemli ölçüde değiştiğinin farkındadır.” diyen Lavrov, "Batı'nın diktelerine karşı muhalefetin” artık yeni ekonomik güç merkezlerinde kendini yeniden konumlandırdığını kaydetti.
Rus siyasetçi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çin, Hindistan ve Rusya da dahil olmak üzere muhalif uluslar daha adil çok kutuplu bir dünya düzeni için çabalıyor. Oyuncuların birbirleriyle eşit bir alanda rekabet edebileceği ve birbirlerinin çıkarlarına saygı gösterebileceği bir sistem istiyorlar.”
'HİÇBİR ŞEYDEN KAÇINMIYOR'
ABD'nin kendisine haksız avantaj sağlayan bir sistemi savunduğunun altını çizen Lavrov, bunu yaparken de “hiçbir şeyden kaçınmadığını” şu sözlerle ifade etti:
“Washington, başka birinin daha ucuza bir şey üreteceğini ve uluslararası piyasalarda daha verimli olacağını düşünmeye başladığında, kendi müttefiklerine karşı bile en ufak bir tereddüt etmeden yaptırımlar uyguluyor. Bu yöntem, her şeye kendi başına karar veren ve emir gönderen [SSCB'deki] Komünist Parti'nin uygulamalarına benziyor.”
Ateşkesin temel öğeleri
Lavrov, Donald Trump yönetiminin düşmanlıkların çözümü için yollar görüşülürken, Ukrayna ihtilafının temel nedenlerine değinilmesi ve sahadaki gerçeklerin kabul edilmesi gerektiğini belirtti. "Sahadaki gerçek durumun artık daha sık dile getirilmesi takdire şayandır." diye ekledi.
Bakan, Rusya'nın henüz Amerikan tarafından somut bir girişim almadığını ancak Trump'ın bu ayın sonlarında göreve gelmesinin ardından çatışmayı çözmeye yönelik her türlü öneriyi incelemeye açık olacağının altını çizdi.
Avrasya güvenliği
Lavrov, Latin Amerika ve Afrika gibi diğer kıtaların aksine, en büyük, en zengin ve en yoğun nüfuslu olan Avrasya'nın tüm toprakları için birleşik bir yapıya sahip olmadığını gündeme getirdi. Bunun yerine, alt bölgesel örgütleri ve yapıları var ancak "hepimizi bir araya getirecek ortak bir çatı yok.” değerlendirmesinde bulundu.
Rus diplomat, şu anda AGİT, NATO ve Avrupa Konseyi gibi örgütlerin fiilen ABD'nin kontrolü altında olduğunu ve sadece Avrupa-Atlantik güvenliğine bağlı olduklarını anlattı.
Lavrov, "NATO ve Washington, her şeyden önce, Avrasya kıtasının tamamının siyasi ve askeri anlamda Avrupa-Atlantik modelinin bir parçası olmasını istiyor" diyerek, kıtada güvenliğin böylesi koşullarda sağlanamayacağını vurguladı. Avrasya'nın Avrupa-Atlantik perspektifinden ziyade kıta içindeki ülkelerin çıkarlarına göre gelişimini sürdürmesi gerektiğine işaret etti.
Grönland meselesi
Lavrov, dev adanın özerk statüsüne atıfta bulunarak, Grönlandlıların BM Sözleşmesi uyarınca diğer halklar gibi kendi kaderini tayin hakkına sahip olabileceğini ifade etti. Eğer Danimarka ile yollarını ayırmaya karar verirlerse ABD'ye katılmak yerine bağımsızlığı tercih edebileceklerini belirtti.
Eski Ukrayna bölgelerinde yaşayanların Kiev'den ayrılıp Rusya'ya katılma yönünde oy kullandığı referandumları anımsatan Lavrov, "Rusya, 2014'te Kiev'de hukuka aykırı bir darbeyle iktidara gelen rejime karşı tavrın ne olduğunu öğrenmek için Kırım, Donbass ve Novorossiya sakinlerinin görüşlerini dinledi." dedi.