Yandex
24 Nisan 2025 Perşembe
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Le Pen kararından sonra sıra AfD‘de mi?

Marine Le Pen’e getirilen siyasî yasak Almanya’da gündem oldu. Devlet kanalında, ülkede birinci parti haline gelen AfD için de yasaklama gelip gelmeyeceği tartışılıyor. Seçimlere katılma hakkının iptal edilmesi, Hıristiyan Birlik ile SPD arasındaki mevcut koalisyon müzakerelerinde de rol oynuyor

Le Pen kararından sonra sıra AfD‘de mi?
Fransa’nın, Le Pen’i siyasî bir kararla mahkûm etmesi, Atlantikçi Batı’nın bütün yönleriyle çökmekte olduğunu izaha gerek kalmadan ortaya çıkarttı.
ALİ MERCAN

Fransa’nın Le Pen’i seçimlerden mahrum etme girişimi, Atlantikçi Batı’nın bütün yönleriyle dökülmekte, çökmekte olduğunu izaha gerek kalmadan ortaya çıkardı. Ancak kararla Le Pen’in gelişmesinin engellenemeyeceği görüldü.

Gelişmenin yönü bu kadarla sınırlı değil: Fransa ile birlikte AB’nin lideri konumunda olan Almanya’da daha da belirgin bir durum ortaya çıktı. İPSOS şirketinin 5-6 Nisan’da yaptığı kamuoyu yoklamalarına göre milliyetçi olan Almanya için Alternatif Parti (AfD), yeni hükûmeti kuran Hıristiyan Birlik (CDU-CSU)’i yakalamak şöyle dursun, geçmiş durumda. CDU-CSU yüzde 5 oy kaybı ile yüzde 24’e gerilerken AfD oyunu 3 puan artırarak yüzde 25’i yakaladı. Bu durumda Le Pen’e getirilen yasaklar Almanya’da nasıl uygulanabilir, yasal olanak var mıdır tartışmaları başladığı sırada, son anket sonuçlarına göre AfD Hıristiyan Birlik’in önüne geçti.

Avrupa’da Atlantikçi partiler küresel güç olmak gibi içi boş iddialar ileri sürerlerken, Doğu Avrupa, Güney Kafkasya gibi köklü ilişkilerinin olduğu alanlarda dâhil etkilerini kaybediyorlar. Toplum olarak bölünme ve iflas içindeler. Ekonomik verilere göre Almanya, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından bu yana en yüksek bütçe açığıyla karşı karşıya kaldı. Avrupa’nın çöküşünün daha ayrıntılı analizini daha sonra yapmak üzere güncel olan Marine Le Pen kararının yankılarını değerlendirmek gerekiyor.

Son Fransa seçimlerinde en yüksek oyu alan Le Pen’i cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin dışında bırakmak için alınan mahkûmiyet kararı, Batı’nın demokrasi maskesini bütünüyle düşürdü. Bunun yanında milliyetçiliğin devam eden yükselişini daha da hızlandırdı. Doğrudan Alman-Fransız-AB düşünce kuruluşlarının verilerine göre milliyetçiliğin yükselişi durmadan sürmeye devam edecek. Almanya’da da değişik yöntemlerle, anti-demokratik tavrın da ötesinde zorbalık yöntemleri uygulanıyor.

Le Pen kararından sonra sıra AfD‘de mi? - Resim : 1
Almanya’da AfD, Hıristiyan Birlik’i geride bıraktı. Tartışmalı da olsa 5 puanda kalan BSW ile birlikte milliyetçilerin oyu yüzde 30’a ulaştı.

ALMANYA’DA AFD CDU-CSU‘YU GERİDE BIRAKIYOR

Çöken Batı sisteminin demokrasi-adalet gibi geleneklerinin artık aldatmacaya dönüştüğü görülmektedir. Benzer baskılara hedef olan AfD, 23 Şubat seçimlerinde birinci olan Hıristiyan Demokratlar (CDU-CSU) ile arasında az bir farkla ikinci olmuştu. Daha başından itibaren “AfD ile koalisyon yapılamaz!” kararıyla yasalara ve geleneklere aykırı tutumlarla karşılaştılar. Forsa Araştırma Şirketi’nin RTL televizyonu ile mart ayı sonunda yaptığı anket sonuçlarına göre, AfD ile Hıristiyan Birlik partilerinin oyları başa baş duruma geldi. Yukarıda belirttiğimiz gibi son anketlerde AfD, Hıristiyan Birlik’i geride de bıraktı. Tartışmalı da olsa 5 puanda kalan BSW ile birlikte milliyetçilerin oyu yüzde 30’a ulaştı.

CİDDİ SONUÇLARI ORTAYA ÇIKMAYA BAŞLAYAN LE PEN KARARI

Alman yarı resmî dışpolitika kuruluşlarından German Foreign Policy (GFP), Le Pen kararının Avrupa içinde ciddi sonuçları olacağını belirten bir açıklamayı kamuoyuna duyurdu. Gerçekleri yansıtan açıklamada özetle şu görüşlere yer verildi:

“Avrupa çapında yayın yapan düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR), Marine Le Pen’e karşı kararın Avrupa için ciddi sonuçları olacağı konusunda uyardı. Konsey, ‘Sistem karşıtı hareketlerin güçlenmesi devam ediyor.’ açıklaması yaptı. ECFR’nin yakın tarihli bir açıklamasına göre, Le Pen'i derhal yürürlüğe girecek şekilde seçimlere katılma hakkından mahrum bırakan kararın ardından, ‘Avrupa genelindeki düzen karşıtı hareketler için’ ani bir yükseliş beklenebilir. Anketlere göre, Fransa'daki nüfusun neredeyse yarısı, kararın siyasî olarak motive edildiğine inanıyor. AB'nin dört bir yanından milliyetçi liderler, aralarında başbakan ve başbakan yardımcıları da dâhil olmak üzere Le Pen'e desteklerini açıkladılar. ABD ve Güney Amerika’dan da Le Pen’e destekler geldi.”(1)

Le Pen aleyhindeki karar Fransa gibi Avrupa’da da derin tedirginlik ve hoşnutsuzluk yarattı. Karara göre Le Pen, beş yıl boyunca seçimlere katılma hakkından mahrum bırakıldı ve karar temyiz mahkemesi beklemeden hemen yürürlüğe girecek. “Fransa siyasî tarihinde Le Pen böyle bir cezadan etkilenen ilk kişi değil. Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve eski Başbakan François Fillon da benzer cezalar aldı ancak üst düzey görevler için aday olma imkânlarını kaybetmediler. Ulusal Birlik Partisi (RN) politikacısı Le Pen, bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimleri için tercihleri belirleyen anketlerde bile öndeydi. Anket Enstitüsü Odoxa tarafından 31 Mart Pazartesi günü sunulan sonuçlara göre, Le Pen şu anda yüzde 37'lik onay oranlarıyla Fransa'nın en popüler politikacısı. Eski Başbakan Édouard Philippe'in (yüzde 36) hemen önünde ve partisi RN'nin lideri Jordan Bardella'nın (yüzde 35) önünde.”(2)

KARAR FRANSA TOPLUMUNDA DERİN BİR BÖLÜNME YARATTI

31 Mart Pazartesi günü yapılan ilk anket, nüfusun yüzde 46'sının Le Pen'e karşı siyasi bir eylem yapıldığı ve özellikle bunun çok sert olduğu inancında olduğunu belirtti. “Karar yasal olarak nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin, Fransız halkı içindeki bölünmeyi derinleştirdi ve yeni sempatizanları aşırı sağa (milliyetçi cepheye) itme tehdidi oluşturuyor. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR), bu kararın bir sonraki seçimden önce RN tabanını harekete geçirmeye yardımcı olacağını düşünüyor.”(3)

Le Pen kararı Avrupa’da milliyetçilerin saflarını sıklaştırmasına yol açıyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, İtalya Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini ve Partij voor de Vrijheid'i (PVV) Hollanda'nın hükûmet koalisyonunun bir parçası olan Hollandalı politikacı Geert Wilders'ten destekleyici açıklamalar geldi. Orbán'ın Fidesz partisi, Salvini'nin Lega Partisi ve Wilders'in PVV'si, Le Pen'in RN'sinin de örgütlü olduğu, AB çapındaki Avrupa İçin Vatanseverler (PfE) ittifakının üyeleridir. PFE'nin diğer partileri de Le Pen lehine tavır aldı. Örneğin, FPÖ Milletvekili Harald Vilimsky “skandal bir karardan” bahsetti. Vlaams Belang'ın lideri Tom Van Grieken, mahkeme kararını "demokrasiye saldırı" olarak nitelendirirken, İspanyol partisi Vox'un lideri “Fransız halkının susturulmayacağını” ilan etti.(4) ECFR, Le Pen aleyhindeki kararın “uluslararası alanda ve Avrupa çapında daha geniş sonuçlarının” olacağını belirtti.

ALMANYA’DA LE PEN KARARI UYGULANABİLİR Mİ TARTIŞMASI

ECFR’nin tespit ettiği gibi Le Pen kararının Almanya’da uygulanabilirliği tartışmasıyla birlikte AfD, hükûmeti kuran partinin önüne geçti. Almanya’daki tartışmaları açıklayan Alman 1. Devlet Kanalı’nın haber ve yorumlarını özetleyelim:

“Marine Le Pen aleyhindeki karara göre temyiz mahkemesi aksi yönde karar vermedikçe beş yıl boyunca seçimlere katılmasına izin verilmiyor. Ancak ne bu hapis cezası ne de yanında verilen 100 bin avroluk para cezası ortalığı karıştırdı. Seçilme hakkının beş yıl boyunca mahrum bırakılması, tartışmalara ve gösterilere neden oldu.

“Alman ceza hukuku da seçimlere katılma hakkının kaybedilmesini bir yan etki olarak kabul ediyor. Ceza Kanunu'na (StGB) göre, ‘Bir suçtan dolayı en az bir yıl hapis cezasına çarptırılan herkes, beş yıllık bir süre için kamu görevinde bulunma ve kamu seçimlerinden hak elde etme yeteneğini kaybeder.’ Suçlar, yasada en az bir yıl hapis cezası verilen suçların tümüdür.

“Bununla birlikte, Almanya'da uygulama yalnızca nihai mahkûmiyetle yapılabilir. Yasal itiraz yolları mümkün olduğu sürece, kişinin -şu anda Marine Le Pen'in aksine- seçimlere katılmasına hâlâ izin verildiği anlamına geliyor. Bu arada, karar kesinse, mahkûm olan kişi bu süre zarfında herhangi bir partiye üye olamaz.

“Seçime katılma hakkının bu otomatik olarak mahrum bırakılmasına ek olarak, Ceza Kanunu ayrıca bazı ‘kabahatler’ ve en az altı aylık bir mahkûmiyet durumunda, mahkemenin onları mahkûm ederek seçime katılma hakkını geri çekme olasılığını da öngörmektedir - iki ile beş yıllık bir süre için.

“Bunlar, vatana ihanet veya seçim sahtekarlığı, seçmenlere veya milletvekillerine rüşvet verme, devleti ve sembollerini karalama ve diğerleri gibi belirli siyasî suçlardır. Oy kullanma hakkının iptali için belirleyici faktör siyasî referanstır.”(5)

Seçimlere katılma hakkının iptal edilmesi, Birlik ile SPD arasındaki mevcut koalisyon müzakerelerinde de rol oynamaktadır. İçişleri, Hukuk, Göç ve Entegrasyon çalışma grubunun sonuç belgesinde şu cümle yer alıyor:

“Demokrasimizin dayanıklılığının güçlendirilmesinin bir parçası olarak, nefreti kışkırtma suçundan birden fazla mahkûmiyet durumunda seçimlere katılma hakkının geri çekilmesini düzenliyoruz.”

Bu nedenle, ceza kanununun yakında bu noktada sıkılaştırılması oldukça olasıdır.

Avrupa’nın yönlendirici konumundaki Almanya ve Fransa’nın ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel, çevre gibi bütün alanlarda çöktüğü bir süreç apaçık ortada iken CHP ve yandaşlarının AB kapılarında çare aramaları küresel gerçeklerin tam tersi adımlardır. Türkiye’ye karşı bütün boyaları dökülmüş Avrupa’nın tarafında saf tutmaktır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da Avrupa Güvenlik Mimarisine katkılar sunmak gibi Türkiye karşıtı sonuçlar doğuracak çabalar içinde olması, Atlantikçi Cephe ile Avrasyacı Yeni Dünya arasında bocalamalar, Türkiye’nin aleyhinedir. Krizlerden çıkmak için harcanacak zamanları heder eden adımlardır. Türkiye’nin yeri her bakımdan Avrasya’dadır. Doğu Akdeniz’in Trump Yönetimi tarafından ana hedef olarak belirlenmesi ve kuşatma faaliyetlerine hız vermesi Avrasya ile ve komşularımızla ilişkileri hızlandırmamızı zorunlu kılmaktadır. Tek başına Türkiye’yi hedef alan ve Suriye’nin kuzeyinde planlanan 2. İsrail planı ortadan kalkmış değildir. Türkiye bu kuşatmaya karşı İran, Irak, Suriye, Rusya gibi komşularıyla ittifaklarını sağlamlaştırmalı, Avrupa’da da yükselen milliyetçi akımlarla tutarlı ilişkiler geliştirerek Avrasya’ya yönelişi desteklemelidir. Türkiye’nin yararına ve aynı zamanda Avrupa’nın da yararına olan tutum budur.

DİPNOTLAR:

(1) Germen Foreign Policy (GFP), 02 Nisan 2025

(2) Sondage : 60% des adhérents RN déclarent préférer Jordan Bardella à Marine Le Pen. publicsenat.fr 31.03.2025.

(3) Célia Belin, Camille Lons, Pawel Zerka: Slip of Le Pen: How the conviction of the French politician will fuel Europe’s far right. ecfr.com 01.04.2025.

(4) Thomas Adamson: Le Pen verdict triggers uproar from far right in France and beyond. apnews.com 31.03.2025.

(5) Kolja Schwartz, ARD-Rechtsredaktion, 08.04.2025

Fransa Marine Le Pen
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız