Aramızdan ayrılışının 9. yılında usta tiyatrocu Levent Kırca: Parti göreviyle sahadaki 50 gün
Levent Kırca, 2014’te İşçi (Vatan) Partisi’nin belediye başkan adaylığı görevine var gücüyle sarıldı. Kırca’yla İstanbul sokaklarında dolu dolu 50 gün çalıştık
Levent Kırca ile tanıştırıldığımda, belediye seçimleri için başkan adaylığı teklifi edilmiş, Levent Kırca epeyi düşündükten sonra Parti görevi deyip kabul etmişti. Hemen çalışmalara başlamak istiyordu ama henüz hiçbir hareketlilik yoktu. Parti’yle, Levent Kırca’nın çalışma tarzı uyumlu değildi.
Çünkü işler onun hayal ettiği bir şekilde ilerlemiyordu. Derhal seçim çalışmalarına başlanmasını istiyordu. Onun için Partinin verdiği görev çok büyük ve çok önemliydi. Oysa daha seçim kurullarına adaylık başvuruları bile yapılmamıştı. Adayımızın bu heyecanı ve isteği hepimizi etkiledi.
Partimiz, adayımızın eleştirilerini görüp kısa sürede eksikleri giderdi. Beni de Levent Kırca seçim çalışmasının örgütlenmesi için görevlendirdi. O dakikadan itibaren Levent Kırca’nın özel kalem müdürüydüm.
Levent Kırca ile ilk toplantımızda, o beni süzdü, ben ona baktım. Sahiplenildiğini hissetti ve gözlerinin içi gülmeye başladı. “Sanatçı kaprisleri var mıdır? Çalışma tarzı nasıldır?” diye düşünürken ayağa kalktı ve içten bir şekilde boynuma sarıldı.
Sanki ne düşündüğümü anlamış gibi, “Merak etme çok uyumlu bir adamım, seni üzmem” diyerek memnuniyetiyle beni rahatlatmaya çalıştı. Soluk almadan, dinlenmeden, gecemiz gündüzümüz birbirine karışmış halde, ama bir o kadar da planlı programlı çok yoğun bir seçim çalışmasına giriştik.
Ana ekip olarak yedi kişiydik. Simit yedik, ayran içtik, üzüntülerimizi, sevinçlerimizi birlikte yaşadık. Gülmeyi ve gülerken düşünmeyi, paylaşmayı, dayanışmayı, halkçı aydının alçak gönüllüğünü, sanatçıdan nasıl siyasetçi olduğuna tanıklık ettik.
SEÇİM ÇALIŞMASI VE İLK HEYECAN
İBB başkan adayımız Zeki Levent Kırca…
9 Şubat 2014 Pazar. Sabah saat yedi. Lütfi Kırdar Kongre Salonu’ndayız. Ekip olarak Levent Kırca ile birbirimizi tanıdığımız ve kaynaştığımız ilk etkinliğimiz. O gün adayımız erken saatlerde salona geldi.
Yanında kumral, orta boylu, açık alınlı, üzerinde pelerin, bizimle tanışmak isteyen ‘ben Levent’in hayat arkadaşıyım’ der gibi, korumacı bir edayla bakan sempatik bir kadın vardı. Adı Aslı Çetiner…
İkisiyle de kucaklaştık…
Levent Kırca hemen sahne etrafını, girişlerini bakışlarıyla kontrol ederek konuşma yapacağı yeri belirledi ve
“-Emine arkadaşım konuşma metni için bir şeyler karaladım.” diyerek, el yazısıyla yazılmış, elinin teriyle nemlenmiş, kırış kırış olmuş bir tomar kâğıt uzattı.
“-Kız ben bunları okuyamam. Doğaçlama yapacağım. Yanlış yaparsam kaş göz işareti yap, ben anlarım.” dedi.
MİZAH USTASINDAN SİYASETÇİ OLACAK MIYDI?
Arkasından gülmeye başladı, yüzünde büyük bir heyecan vardı. Sanki yaşamının en büyük mizahını yapacak gibiydi. Bu görev onun için bir vatan göreviydi. Namus göreviydi. O güvenle ve sorumluluk bilinciyle sahneye doğru ağır ağır yürümeye başladı.
Kendinden emin, huzurlu ve mutlu bir ifadeyle herkesi selamlıyordu. Artık sahnedeydi. Bir yandan da sağa sola bakınıyordu. Sanki notlarını arar gibiydi. Sonra başı dikleşti, Partililere ve konuklara doğru baktı. Salon tıklım tıklımdı. Gelenler gülmeye hazır ve ayakta.
Ortalık alkıştan çınlıyordu. Levent Kırca mikrofona yaklaştığında koca salonda çıt çıkmıyordu. Heyecan doruktaydı. Mizah ustasından siyasetçi olacak mıydı?
Ardından bizim anladığımız, ama salondakilerin fark edemeyeceği yumuşaklıkta gözleriyle ‘Tamam, hazırım’ işareti vererek konuşmasına başladı.
Sahnedeki mutlu, salondakiler mutluydu. Gülen gözler adayımızın üzerinden hiç eksik olmadı.
Bütün salon Levent Kırca etrafında kenetlendi. ‘Yaşa Baba Yaşa’, gemileri yaktı ve selamını çaktı…
ÇÜNKÜ İÇİNDE NE AHLAKSIZLIK VARDI NE VURGUN…
Tanıtım toplantısında konuşmasıyla katılanları derinden etkiledi. İşte o anı Mehmet Faraç Aydınlık gazetesindeki köşe yazısında şöyle anlatıyor:
“Siyasetteki kirlenmenin derin paradoksunu bu hicivle dile getiren o adamın kasetini aslında binlerce kişi az önce izlemişti! Hem de kendisi daha sahneye çıkmadan...
İstanbul'un kangrenleşmiş sorunlarını bir mizahçı nasıl en keskin ve en vurucu biçimde deşifre eder; işte o adam bunu, Orhan Veli'nin "İstanbul'u Dinliyorum" şiirinin müthiş bir uyarlamasıyla yaptı...
Yani çarpık kentleşmeye, vurgunculuk ve kirliliğin pis kokularına (özellikle de gaza), rantçı ve de kuru gürültüye dikkat çekerek...
‘Mutlu insan, mutlu şehir’ temasıyla dikkat çeken o kaset, önce kendisinin, sonra da Atatürk'ün, ‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözleriyle biterken, alkış tufanıyla sahneye çıkan adam Levent Kırca'dan başkası değildi...
İşçi Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Levent Kırca, kendi çektiği aday tanıtım kasetini Lütfi Kırdar Kongre Sarayı'nı dolduran binlerce partilisinin yanı sıra canlı yayın üzerinden milyonlara da izletmişti... Herkes çok etkilendi... Çünkü içinde ne ahlaksızlık vardı ne vurgun ne rantiyecilik vardı ne kent suçu, ne takiye vardı ne de hırsızlık!..
Siyasetin, ‘benim hırsızım iyidir’ hastalığının pençesinde kıvrandığı şu günlerde, Levent Kırca'nın aday tanıtım kasetini izleyin ve siyasetin reyting rekorlarını kırdırın!!!..
Bilmem anlatabildim mi?”
ALANLARDA SEÇİM ÇALIŞMALARINDA LEVENT KIRCA VE EKİBİ
Artık seçim çalışması için alanlara çıkma vakti gelmişti. 24 saat çalışma yürütecek uyumlu, güler yüzlü, çalışkan beş kişilik seçim ekibi oluşturduk. Aydınlık Gazetesinden Irmak Mete ve Ulusal Kanal’dan Deniz Çağlayan gelince ekibimiz daha da renklendi. Gece gündüz Levent Kırca’nın “Asla unutamayacağım günler yaşadım. …50 Küsür Gün…” dediği çalışmayı yürütecek yedi kişilik ekip emre amadeydi.
Yaşamımız otobüste geçiyordu. Otobüste derin sohbetlerimiz olurdu. Baba’mız anlık duygularını dahi ekip arkadaşlarıyla paylaşırdı:
“Seçimler, meçimler benim için değil. Aslında partiye sanatsal olarak daha fazla katkı sağlarım.”
ADAYIMIZIN GÜNAYDINI, MERHABASI; “YAŞA BABA YAŞA”YDI
Partinin seçim sloganlarını atarak, kendinden uzak bir üslupla seçim konuşmalarına başladı Levent Kırca… Biraz eleştirdiğimizde “Bana tiyatro metni gönderin anında oynayayım. Halkın önünde siyasi nutuk atmak çok zor. Ama madem bana Partim görev vermiş, altından kalkacağız” diyerek daha çok çaba gösterirdi.
Beyoğlu, Tepebaşı, Flaş TV önü buluşma yerimizdi. Saat sekiz olduğunda otobüsümüz oradaydı. Levent ağabeyimiz her sabah saat 9’da görevinin başındaydı. Sabah buluşma yerine gittiğimizde Levent Kırca bütün heyecanıyla iki dirhem bir çekirdek hazır bulunurdu. Kim gelirse önce Kırca’nın sesiyle karşılaşırdı. Adayımızın günaydını, merhabası; “Yaşa Baba Yaşa”ydı.
‘HAZIRIZ KOMUTANIM’
Bana da döner, gülen gözleriyle “hazırız komutanım” der ve tüm ekibin hatırını sorardı. Bir gün bile şikâyet ettiğini, hastayım dediğini hiç kimse duymamıştır. “Seçim bitene kadar hastalanmak, dinlenmek yasak bana ve ekibime…” der, sonra bana dönerek “Yaptığın seçim programını bana önceden sorma, şu saatte şuraya gidiyoruz de yeter. Yok program, yok kağıt parçaları bunlarla uğraştırma beni. Ben sana güveniyorum. Kendimi sana teslim ediyorum. Bağlantıları kur, toplantıları ayarla bana saatini söyle, arada sırada replik ver, ben anında oradayım” diyerek iş disiplinini ve bize olan güvenini, kendini teslim ederek gösterirdi.
Kendisi de arada “Bak kendimi nasıl size teslim ediyorum. Farkındaysanız hiç sorun çıkartmıyorum değil mi? Ekibime çok güveniyorum.” deyip gülen gözlerle söylediklerini onaylamamızı isterdi.
…MÜTEVAZİ SEÇİM OTOBÜSÜMÜZLE TANIŞTIK
Ayağımızı yerden kesen, elli gün ikinci evimiz olan, içinde simitle akşamı yaptığımız, ‘Olacak O Kadar’ müziği ile İstanbul’un bütün sokaklarında halkı selamladığımız, mütevazi seçim otobüsümüzle tanıştık.
Otobüsün arka yüzü her gün bize güç veren Partimizin Genel Başkanı Doğu Perinçek’in fotoğrafı, diğer üç tarafında Levent Kırca fotoğrafı ve seçim sloganlarıyla giydirilmiş adayımızın emrine hazır otobüs. Şoförümüz gecenin on ikisinde gel dediğimizde gelen, git dediğimizde giden, güler yüzlü, sakin, fedakar, emekçi kardeşimiz Sinan Eriş.
BİZİ HALK İLE BULUŞTURAN ‘OLACAK O KADAR’ MÜZİĞİ…
41 yıldır yediden yetmişe halkın dilinde şarkı ‘Olacak o Kadar’….
Bir Grup Gündoğarken bestesi. Sözlerin uyarlaması ise Levent Kırca’nın kendisine ait. Parçayı çaldığımızda müziği duyan gülerek otobüsün yanında beliriyor. Eee, tabi geleni hemen tanıyorlar. Bir anda Levent Kırca halkın sevgi yumağı içinde kayboluyor.
Seçim şarkımızın uyarlanmış sözleri:
‘Olacak İstanbul’
Aç gözünü seyret, tekrarı yok bunun
Derdimiz İstanbul, efkarı yok bunun
Arada bir oyunuz gitmişse rantçıya
Doğrusunu bulacak, oylar Levent Kırca’ya
Olacak olacak olacak İstanbul
Kırca’yla mutlu şehir olacak İstanbul
Niyetimiz hizmettir, çalmak değildir
Rantçılara, hırsıza susmak değildir
Arada bir oyunuz gitmişse rantçıya
Doğrusunu bulacak, oylar Levent Kırca’ya
Olacak olacak olacak İstanbul
Kırca’yla mutlu şehir olacak İstanbul”