07 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Levent Kırca’ya mezarda da sansür

Levent Kırca’ya karşı sürdürülen ambargo, öldükten sonra da son bulmadı. Usta sanatçının 'Sarhoşum Gel Beni Al' isimli filmi bir yıldır vizyona girmeyi bekliyor

Levent Kırca’ya mezarda da sansür
A+ A-

Veysel Boğatepe

Politik güldürü dendiğinde akla ilk gelen kuşkusuz Levent Kırca’dır. Fenomen haline gelen “Sarhoş” tiplemesi de aslında bir sokak filozofudur. Skeçler halinde birkaç kuşağın severek izlediği tiplemenin sinema versiyonu olan “Sarhoşum Gel Beni Al” adlı sinema filminin çekimleri Nisan 2015’te tamamlanmış, vizyon tarihi ise 26 Ağustos 2015 olarak duyurulmuştu. Fakat üzerinden bir yıl geçmesine rağmen vizyona çıkartılmadığı gibi yapımcı ile Kırca arasındaki sorundan tutun da, Kırca’nın anısına zarar vereceği, dağıtım firmaları ve ailevi anlaşmazlıklar gibi spekülasyonlar da yapıldı.
Bu ve benzer gerçekler ışığında hepimizin aklına gelen ilk soru da filmin neden vizyona çıkartılmadığıdır. Nedenlerini, gerekçelerini aydınlığa kavuşturmak gerekiyordu çünkü yapımcısı dışında Levent Kırca, büyük bir unutuluşa terk edilmişti. Albatros Film’in sahiplerinden Serdar İbişler ile yaptığım görüşmeden ve filmi izledikten sonra ortaya çıkan somut gerçek, “kapitalizmin rehin aldığı ellerin vicdanı unutturduğu ve yalnızca cüzdanı düşündürdüğü” şeklinde açıklanabilirdi.

KÜLTÜREL EMPERYALİZM VE TEKELLEŞME

Filmin dağıtımı için İbişler ile Kırca ilk olarak Mars Medya ile görüşerek filmin kopyasını bırakmışlar ancak dönüşleri olumsuz... Gerekçe olarak da Kırca’nın politik duruşu nedeniyle filmin iş yapmayacağını göstermişler. Levent Kırca’nın ölümcül hastalığa yakalanmasıyla Serdar Bey, görüşmeleri tek başına yürütmüş. Sonrasında Warner Bros ve UIP ile de görüşüyor ancak “vizyona çıkacak film değil” gibi benzer gerekçelerle geri çevriliyor. BKM’den Necati Akpınar’ın devreye girmesiyle Mars, filmi vizyona çıkartacağını ve tarih olarak da 26 Mayıs 2016’yı öneriyor. İbişler’in itirazı üzerine 26 Ağustos 2015 tarihinde karşılıklı anlaşma sağlanıyor fakat toplamda 5 defa görüşülen Mars, söz konusu tarihte filmi vizyona çıkartmıyor. Özetle; Kırca’nın politik duruşunu gerekçe gösteren Mars, oldukça sığ politik gerekçelere başvurarak ve sanki hatır gönül işiymiş gibi bir tutum takınarak bezdirme politikası uyguluyor. Bu üç firmanın öne sürdüğü benzer gerekçelerden de anlaşılıyor ki, Levent Kırca’ya karşı sürdürülen ambargo, öldükten sonra da sürdürülmekte...
Bir diğer engelse sanatın tüm alanlarındaki dağıtım tekellerinin sinema endüstrisinde de varlığı ve kültürel emperyalizmiyle kenetlenmiş oluşu...

DÜN ELEŞTİRİLEN TAVIR, BUGÜN ALKIŞLANIYOR

Levent Kırca’ya yapılan saldırılar genellikle “Sarhoş” tiplemesi ve siyasete bulaşması üzerinden sürdürüldü. Toplumcu gerçekçilikten, Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerinden ödün vermeyen, bu sebeple de ağır bedeller ödeyen Kırca’nın politik duruşuna tavır alanların, sövenlerin, ambargo uygulayanların, 15 Temmuz 2016’dan sonra onu benimsemeleri tam da Levent Kırca’lık bir mizah...
Bu da demek oluyor ki, sorgulanması gereken, Kırca’nın politik duruşu değil, FETÖ’nün kıskaca aldığı kişi ve kuruluşların kendi duruş ve bakış açılarıdır. Kaldı ki Kırca’nın sanatsal Yöneliminin temelini ve temasını politik güldürünün oluşturduğunu hatırlatmaya da gerek yoktur.
Sinema endüstrisindeki hızla tekelleşmeyi aşmak üzere kolları sıvamak, cüzdan üzerinde sabitlenen ellerin vicdana uzanmasını sağlamak gerekiyor. Levent Kırca klasiğinin sonuncusu “Sarhoşum Gel Beni Al”ın Türk seyircisiyle ve Kırca sevenlerle buluşturulması hepimizin görevidir...

Son Dakika Haberleri