29 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

LGBT - cinsiyet hoşnutsuzluğu

Emperyalizm, toplumun, özellikle en enerjik ve üretken çocuk ve genç bireyler kesimini, bu vahşi cinsiyet değişimi planını hayata geçirmek için bilinçli olarak seçti... Hegemonya kurmak için irade teslimini ancak böyle yapabilirler.

LGBT - cinsiyet hoşnutsuzluğu
A+ A-
GÜLTEN KOLÇAK / Analitik Psikolog Psikoterapist

Gazete haberlerimiz, Batı'nın LGBT dayatmasının Türkiye'deki sonuçlarıyla günlerdir çalkalanıyor.

Bunu konu edinen 15 Ağustos 2023 tarihli Aydınlık Gazetesi'nin haberine bir göz atalım: Çocuklardaki ve gençlerdeki cinsiyet hoşnutsuzluğu Türkiye'de üniversite kliniklerinde vahşete varan 'tedavi'-metodları ile ele alınıyor. Örneğin İstanbul Üniversitesi, bu şikâyeti olan gençlere, ergenliklerini baskılayıcı çapraz hormon tedavisi uyguluyor. Onların cinsiyetlerini, cinsiyet değiştirme masasında değişime uğratıyor. Ameliyatla kızların memeleri alınıyor, erkeklerin sesi ve yüzü kadınlaştırılıyor ve onlara meme büyütme/implant ameliyatı yapılıyor.

Bu hoşnutsuzluğun nedenleri, ameliyat öncesi araştırılmadığı gibi, değiştirilmiş cinsiyetin genç çocuktaki etkileri ameliyat sonrası da konu edilmiyor.

Buna karşın 22 ergende ergenlik gelişimi durdurma hormonal tedavisi, cinsiyet değişikliği ameliyatı da 18 yaşından küçük 7 ergende gerçekleştirilmiş (bkz. yukarıda adı geçen gazetenin haberi).

Nerde kaldı ki cinsiyet hoşnutsuzluğu pubertal geçici bir sorun. Bu gerçeğe karşı, cinayet vakalarıyla eşdeğer olan tüm bu “bilimsel” uğraşılar, gereksiz ve gereksiz olduğu kadar da doğa ve etik dışı. Üstelik bu “bilimsel” adımlar TCK'nın 40./41./89./90./101./ ve 257. maddesine göre de suç!

CİNSİYET HOŞNUTSUZLUĞUNUN NEDENLERİ

Bu ruhsal sorunun kökeni yalnızca çocuğun/gencin kimlik gelişimiyle ilgili değil. Esas pay onların ebeveyninin ve de aile ortamının cinsiyet konusuna kognitif ve ruhsal bakış tarzı.

Hemen bu nedenlere bir göz atalım ve de olanakları sıralayalım:

1. Ebeveyni çocuğun/gencin cinsiyetini saygı ve sevgi ile onaylıyor mu? Eğer değilse o kendi cinsiyetine, ebeveynin gözü ile mi bakıyor ve bu talihsiz değerlendirmeyi içselleştirerek böylece o, cinsiyet hoşnutsuzluğu duygusuna mı kapılıyor?

2. Ebeveyn kendi cinsiyetini kendisi, acaba onaylamıyor, çocuk/genç de onun bu hoşnutsuzluğunu kendi cinsiyet duygusuna mı yansıtıyor?

3. Ebeveyn cinsiyetleri ayrı 2 çocuğundan birini, örneğin kızını hoşnut tutarken, oğlunu sık sık fırçalıyorsa, oğlan çocuk kız kardeşinin cinsiyetinin daha değerli olduğu kanısına mı kapılıyor, böylece o kendi cinsiyetinden hoşnut mu olmuyor?

İşte bu ve hoşnutsuzluk konusunu tetikleyen buna benzer nedenler çocukta/gençte diğer cinsiyetten olma isteğini yaratabilir. Bu nevrotik arzuları, çapraşık çapraz ameliyatlarla dönüşü olmayan sonuçlara sürüklemek doğa/etik ve bilim dışı bir saldırı olur. Bu da neticede apaçık cinayetten başka bir şey değildir. Bu nevrotik sorun, nerde kaldı ki, analitik psikoterapi ve/veya analitik aile terapisi ile, çocuğu/genci bu nevrotik duygusundan özgürleştirilerek ortadan kaldırılır.

Emperyalizm, toplumun, özellikle en enerjik ve üretken çocuk ve genç bireyler kesimini, bu vahşi cinsiyet değişimi planını gerçekleştirmek için bilinçli olarak seçmiş ki bu bireyler, onun, zaten zayıflamaya başlayan hegemonyal gücüne ileride set çekmesiler diye!

Emperyalizmin bu ölümcül metodlarını savunanlar, cinsiyet değiştirme ameliyat masasına önce kendileri yatsınlar, o bedensel-duygusal acıyı önce kendileri tatsınlar, bu acı vahşeti, ameliyat sonrası acaba halen savunmaya devam edebilecekler mi?

Bu konuda toplumun, din, ırk, sosyal konum farkı gözetmeden her kesimine düşen görev, hiç vakit kaybetmeden bu insanlık dışı ahlâk yoksunu VAHŞETİ hemen sonlandırmaktır. Ancak, cinayet olarak yorumlanabilecek, etik değerleri de yok sayan bu insan dışı girişimler konusunda bizleri haberdar eden Sayın Ürolog Prof. Dr. Zeki Bayraktar Bey'e burada şükranlarımı sunarak yazımı sonlandırıyorum.

LGBT emperyalizm