LGBT dayatmasına geçit vermedik! Millet uyandı sıra Meclis'te!
Prof. Dr. Tülin Oygür, 2024’te milletin LGBT’ye karşı uyandığını söyledi. LGBT örgütçülerinin eskisi gibi rahat davranamadıklarını belirten Oygür, 2025’te propagandanın ve örgütlenmenin önünü tamamen kesebilmek için 20'den fazla ülkenin yaptığı gibi TBMM'den yasa beklediklerini söyledi
Birkaç yıl öncesine kadar her kitle buluşmasında baş gösteriyor, okullarımıza, üniversitelerimize sızıyor, yürüdüğümüz yolları, metro istasyonlarını resimleriyle, afişleriyle donatıyor, sözde ‘özgürlük’ mücadelesi adı altında dikkatleri üzerlerine çekiyorlardı. Şimdilerde pek ortalarda görünmüyorlar.
Türkiye’de LGBT propagandasına ve örgütlenmesine karşı kararlı mücadelesiyle öne çıkan Vatan Partisi’nin Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, LGBT’cilere geri adım attırdıklarını söyledi.
2024’te milletin uyandığını belirten Oygür, 2025’te ise propagandanın ve örgütlenmenin önünü tamamen kesebilmek için Meclis’ten yasa beklediklerini ifade etti. Oygür, sorularımızı yanıtladı:
MÜCADELE SONUÇ VERMEYE BAŞLADI
- LGBT’ye karşı mücadelenizde 2024'te ne yaptınız, 2025'in hedefleri neler?
İlk başlarda konu, insanın cinsel tercihinin ne olacağı konusunda bir özgürlük savunusu olarak gösterilmeye çalışıldı. Kitleler de böyle gördüler. Cumhuriyet Kadınları Derneği, kitle örgütleri içerisinde bu konuya en başından itibaren dikkat çekti. Siyasi partiler içinde de konunun dillendiricisi ve toplumu uyarıcı bilgiler yayan tek parti Vatan Partisi oldu. LGBT'nin ne olduğunu topluma anlatma hususunda büyük bir mücadele başlattılar ve birkaç yıldır da bu mücadelemiz gittikçe sonuçlarını vermeye başladı.
EMPERYALİST HEGEMONYAYA KÖLECE BAĞLI İNSAN YARATMAK
- Nedir bunun sonuçları?
Bir kere toplum uyandı. Bu çok önemli. Toplumda direnç oluşmaya başladı. LGBT'nin bir emperyalist proje olduğunun, toplumları cinsiyetsizleştirme projesi olduğunun ve yeni bir dünyaya, emperyalist hegemonyaya adeta kölelik tarzında tam bağlı bir insan yaratma projesi olduğunun farkına varıldı. LGBT propagandasının gerçek hedefini topluma anlatabildik.
MİLLİ DEVLETLERİ ZAYIFLATMA PROJESİ
- LGBT, sömürgeleştirilmek istenen toplumu yıkma araçlarından biri mi?
Kesinlikle. Çünkü emperyalizmin hedefi milli devletler. Çünkü emperyalizmi alt edecek olan milli devletler. Bu hegemonik güç, milli devletleri her şekilde zayıflatmanın projelerini üretti. Buna sivil toplumculuk anlamında ‘demokrasi’ şemsiyesi verildi. Demokrasi sahteciliği içinde sunuldu. ‘Bireylerin cinsiyetlerini seçme özgürlüğü vardır.’ sloganıyla bilime aykırı, doğaya aykırı, insanı bitiren yabancılaşma akımına eklemlenen bir proje geliştirdiler.
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Serdar Üsküplü, emperyalizmin ‘demokrasi’ projesini, planlarını mükemmel şekilde araştırmış ve yakın zamanda en ince ayrıntısına kadar topluma anlatmıştır.
Bütün bu çalışmalarımız sonucunda geniş kesimler LGBT'nin bir ideolojik hareket olduğunu kavradılar. Bunun, bireyin cinselliğinin nasıl yaşadığıyla ilgisinin olmadığını gördüler. Nesilleri dönüştürmek, insanı dönüştürmek, aileyi parçalamak ve nihayet millet dokusunu zayıflatmak, gevşetmek yoluyla devletlere bir hücum, bir saldırı olduğunu anladılar.
Daha sonra bu hareketimize katılan başka kesimler, başka sivil toplum örgütleri de oldu. 2022 Mayısında da Büyük Aile Platformu kuruldu ve derneğimiz Yürütme Kurulu’nda yer aldı. İstanbul'da üç yıl art arda büyük Aile Buluşmaları yaptık. Burada toplanan insanlarımız, LGBT gerçeğini bir kez daha dinlediler ve buna izin vermeyeceklerini, toplumumuzun, milletimizin buna izin vermeyeceğini bir kez daha haykırdılar.
O halde LGBT, devletin de mücadele etmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
FONLANDILAR BESLENDİLER ARTIK BİR HÜKÜMLERİ YOK
- İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı, devletin, bunun farkına vardığını mı gösterir?
Evet. İstanbul Sözleşmesi'nin aslında kadınlara yönelik şiddetle mücadele için değil, kadına şiddet gerçeği arkasına saklanarak ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ adı altında LGBT ideolojisini milletlere adeta yutturan bir sözleşme olduğu ortaya çıktı.
LGBT'nin İstanbul Sözleşmesi'yle birlikte son on yılda ülkemizde epey bir yol aldığını görmüştük. İktidar da bunun farkına varınca, Cumhurbaşkanlığı Kararı’yla sözleşmeden çıkıldı. Batıcı güçler büyük yaygara kopardılar.
Sözde kadına yönelik şiddetin engelleyicisi bu sözleşmeymiş gibi bir tavır aldılar ve hâlâ da bu tavrın içinde olduklarını görüyoruz. Bunu bilerek kullananlar Batı’dan fonlanıyorlar. Onlar İstanbul Sözleşmesi'nin bir kalkan olduğunun çok iyi farkındalar. Çünkü bu gürültüyü çıkartsınlar diye fonlandılar, beslendiler. Ama artık bir hükümleri yok, kalmadı.
Kadına yönelik şiddetle mücadelenin esas zemini, esas aracı 6284 sayılı yasamızdır.
Böylece LGBT konusu, kadına yönelik şiddetle mücadele konusundan net bir şekilde ayrıştırılmış oldu ki, bu çok olumlu bir adımdır. Şimdi önemli olan, milletin de artık farkına vardığı bu LGBT ideolojisiyle nasıl başa çıkılacağıdır.
Hiç kuşkusuz milletin, toplumun bu konuda bir direnç geliştirmiş olması en önemli husustur.
YASA ÇIKARSA MÜCADELE KESKİNLEŞİR
- Şimdi artık devletin bir adım daha mı atmasını bekliyorsunuz?
Biz 2024 yılındaki Büyük Aile Buluşması’nda, esas yapılması gerekenin doğal olmayan cinsiyetlerin propaganda ve örgütlenmesini engelleyecek bir yasanın, bu mücadelenin bel kemiğini oluşturacağını vurguladık. Mitinge katılan aileler, mitinge katılan yurttaşlar tarafından çok büyük destek gördük.
LGBT’ye karşı mücadele, yasanın çıkarılmasıyla daha da gelişecek, keskinleşecek.
Meclis’te, bir yasa çıkarılması konusunda bir ayak sürüme var. Anayasa değişikliğiyle, “Aile kadın ve erkekten oluşur.” diye bir ifadenin konulmasının yeterli olacağını düşünenler var. Böyle bir ifade eşcinsel evliliklerin önünü kesmek için yeterli olabilir ama LGBT propagandasına, örgütlenmesine karşı mücadelede yasaya ihtiyacımız var.
Mitingde, biz bunu söyledik kürsüden, Vatan Partisi'nin hazırladığı yasa maddelerini de okuduk. Her kesimden insan, çarşaflı kadınlar gelip kolumuza sarıldı, “Helal olsun size!” diye desteklerini belirttiler. Ancak Meclis’te şimdiye kadar bir adım atılmadı.
- Yasa somut olarak ne işe yarar, örnek verebilir misiniz?
Örneğin bazı belediyelerin “toplumsal cinsiyet eşitliği” adı altında LGBT eğitimleri verdiklerini, vermeye çalıştıklarını biliyoruz. Derneğimizin de doğrudan müdahalesiyle şimdilerde bu yıkıcıların rahatlarını kaçırdık. Bunlar toplumun baskısıdır, bu anlamda önemli bir yol alındı. Eskisi kadar sesleri çıkmıyor. Bazı şehirlerde Büyük Aile Platformu’nun baskısıyla LGBT savunuculuğunun yapıldığı konserler iptal ettirildi.
Bakıyorsunuz, Valilik izin vermiş. Valiliğin gözünden kaçabiliyor. Yasa çıkarsa herkes farkına varacak. Karşı taraf da sanatsal, kültürel, film festivali gibi, konser gibi etkinliklerin arkasına sığınamayacak. Elde bir yasa olmayınca devlet bürokrasisi de yeterince uyanık davranamıyor.
AİLEYİ GÜÇLENDİRİRSEK BATAKLIĞI KURUTURUZ
- Aile Bakanlığı da bazı adımlar atıyor mu?
Emperyalist kapitalist düzenin saldırıları sonucu çok ciddi değer kayıpları var toplumlarda. Bir ahlaki çöküş, değerlerin yitirilmesi yönünde riskler ortaya çıktı ve bizim gibi ülkelerde ailenin önemi tekrar kavrandı. Devletin de ailenin güçlendirilmesi yönünde önemli çalışmaları var.
Örneğin uyuşturucu konusunda da bataklığı kurutacak olan esas yapının aile olduğunu görüyoruz. Çocuğun aile ile ilişkileri, ailenin bu konudaki bilinci, sıkı duruşu önemli. Dijital dünyanın yarattığı tehlikelerden çocuğu korumanın yolu da aileye çıkıyor. Esas mesele eğitimin ilk başladığı yer olan ailenin güçlendirilmesidir.
TALEBİMİZ PROPAGANDA VE ÖRGÜTLENMENİN YASAKLANMASI
- Nasıl bir yasa öngörüyorsunuz, LGBT propagandasının yasaklanması mı?
LGBT de demiyoruz yasa önerisinde. Doğal olmayan cinsiyetlerin ve bu ilişkilerin propagandasının ve örgütlenmesinin suç olduğuna dair bir yasa çıkarılmalıdır.
Yasa taslağı, Vatan Partisi tarafından hazırlandı ve Meclis’te de bazı milletvekillerine sunuldu. Biz Meclis’ten 2025 yılında bu konuda artık net bir adım atılmasını, bir yasa çıkarılmasını kesinlikle bekliyoruz.
Aksi durumda LGBT ideolojisi her zaman kendine akacak, dallanacak, budaklanacak mecralar bulabilir, bu risk vardır. Yasanın çıkması şarttır.
Yasa taslağında, kişilerin özel hayatlarına müdahale niteliğinde bir hüküm asla yok. İdeolojik saldırının propagandanın ve örgütlenmenin, dışarıdan fonlanmanın yasaklandığı, bu nitelikteki derneklerin kapatılacağı hükümleri bulunuyor.
Bu yönünde çağdaş, demokratik, milli bir karakteri vardır. 20'den fazla ülkede benzer yasalar, hatta çok daha ağır biçimlerde çıkarıldı. Talebimiz, bir an önce TBMM'den de geçmesidir.
‘BİRLİĞİMİZ EMPERYALİZMİ ALT EDEREK SAĞLANIR’
ASLI ERİŞEN
Büyük Aile Platformu, İstanbul Saraçhane Fatih Anıt Parkı'nda "Çocuklarımız, Ailemiz, İnsanlık İçin" sloganıyla Büyük Aile Buluşmaları düzenlendi. Birçok şehirde basın açıklamaları yaptı. Türkiye'nin dört bir yanından binlerce vatandaş, bu buluşmalara destek vererek mücadele kararlılığı gösterdi.
Cumhuriyet Kadınları Derneği tarafından “Toplumun Televizyon Dizileri, Gündüz Kuşağı Programları ve Sosyal Medya Ağlarındaki Kadına Yönelik Şiddete İlişkin Algısını ve Medyadan Beklentilerini Belirleme Araştırması” yapıldı.
Sonuçlara göre TV yayınlarında, kadına yönelik şiddete rastlama oranı yüzde 90. Şiddetin sıradanlaştırıldığı fikrine katılanların oranı ise yüzde 80. İzleyicilerin yarısı gündüz kuşağı kadın programlarını sakıncalı görüyor. Yüzde 39 başka seçenek sunulmadığı için izlediğini belirtiyor.
Peki 2025’te toplumsal birliğimizi nasıl sağlayabiliriz?
‘TÜRKİYE ÖNCÜ ÜLKEDİR’
“2024 yılı, arakasında büyük dersler bırakarak tamamlanıyor.” diyen Prof. Dr. Tülin Oygür, toplumsal sorunlarımızın çözümünü şu sözlerle anlattı:
“Çöküşe geçen emperyalizm, bölgemizi ateşe vererek kendine can suyu arıyor. 2025 ve devamındaki birkaç yıl, insanlık cephesinin bu ateşten, emperyalizmi boğarak ve demokratik devrimlerle çıkışına şahit olacaktır. Emperyalizme karşı mücadelede Türkiye'miz öncü ülkedir.
"Bugünkü, terörist başına rol biçen senaryonun, en sonunda vatanımızın bölünmesi tehlikesine varacağını görecek kadar devlet aklımız vardır. Toplumsal sorunlarımızın çözümü de bu sorunların kaynağı olan emperyalizmi alt ederek ve milli beraberliğimizin ve vatan bütünlüğümüzün korunmasıyla hayata geçebilir.
"Bunlar lafla olmaz. Büyük bir milli üretim seferberliği ile ekonomik yönden bağımsız olmakla mümkün olur. Atatürk'ün insanlığa öğrettiği de budur.”
LGBT propagandasına bazı belediyelerin katkı sunduğunu söyleyen CKD Maltepe Şube Başkanı Sibel Karaoğlu da “Aile birliğimizi korumak için bu konuda çalışmaya, eylemler planlamaya devam edeceğiz. 2025 yılı vatanımızın birliği bütünlüğü için, tam bağımsız Türkiye için, yeniden ‘Kara Fatmalar’ olma yılıdır.” ifadelerini kullandı.
Dizilerde ve gündüz kuşağı programlarında kadının, ailenin, değerlerimizin örselenmemesi için imza çalışmaları da yapılmıştı.