Kültür emperyalizminde post modern aşama: LGBT’ye giriş
Dünyada ve ülkemizde LGBT furyası aldı başını gidiyor. Her gün bir yenisi karşımıza çıkan harfler, terimler, semboller, propagandalar neyin nesi? Bir proje mi? Kadın ve aile konusunda şimdiden tartışma alanlarından biri olduğuna göre, bazı temel bilgilere kısaca değinelim istedik.
İnternet ansiklopedisi Vikipedi’ye “LGBT” yazınca açılan sayfa şu cümle ile başlıyor: “LGBT veya GLBT ya da LGBTQ+, 1990’larda LGB kısaltmasından sonra ortaya çıktı ve 1980’lerin ortaları ile sonlarından bu yana gey sözcüğü yerine kullanılarak LGBT topluluğunu temsil etmeye başladı.”
Kökeni insanlık tarihi kadar eski “eşcinsellik” üzerinden 1990’larla birlikte ortaya çıkan bir tanımlama. Yanında gökkuşağı renkli bayrağı (bayrakları), sembolleri, sloganları, “kültürü”, “hakları”, “onur” yürüyüşleri, “onur” haftası, “onur” ayı… Lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transseksüel, panseksüel, kuir, non-binary, interseksüel, aseksüel, demiseksüel, aromantik, monoseksüel, heteroseksüel, cisgender, natrans, atanmış cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cisseksizm, monoseksizm, alloseksizm, amatoseksizm, homofobi, lezbofobi, transfobi diye giden alt başlıkları…
Bütün dünyayla birlikte ülkemizde de son 3-4 yılda karşımıza çok fazla çıkan bu harfler, terimler, semboller, propagandalar neyin nesi, bir proje mi, biz mi fazla abartıyoruz, başka iş mi kalmadı diye kendimize soruyoruz. LGBT, kadın ve aile konusunda önümüzdeki dönemin başlıca tartışma alanlarından biri olacağına göre, bazı temel bilgilere kısaca değinelim.
ABD’NİN MODERNİTESİ
1969 yılının Haziran ayında ABD’de, bir polis baskını ardından başlayıp büyüyen sokak gösterilerindeki “hak arama” hareketine dayandırılan LGBT propagandaları esasen, Soğuk Savaş’ın bitip küreselleşme çağının başladığı 1990’dan itibaren Amerika’dan dünyaya, özellikle son 3 Demokrat Başkanı (Clinton, Obama, Biden) tarafından ve “modernite” olarak, derece derece vites yükseltilerek dayatılıyor. Günümüzde artık, ABD Büyükelçiliğinin resmi Twitter hesabından şöyle açıklamalar yapılıyor:
“1 Haziran 2023, ABD’de ve dünya genelinde bugün de devam eden, eşit hak arayışının, o güzel çeşitlilik yelpazesinin, uzun ve çalkantılı tarihinin hatırlandığı #OnurAyının başlangıcıdır. ABD, zorlu bir küresel görev olarak insan haklarını ve temel özgürlükleri herkes için geliştirme taahhüdünün merkezinde yer almayı sürdüren #LGBTQI+ bireylere karşı şiddete, kiriminalizasyona, ayrımcılığa ve damgalamaya son verilmesini savunmaya devam etmektedir.”
Çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık, adalet kavramlarıyla felsefi derinlik kazandırılan açıklama bir dua gibi. “Hoş geldin ya Şehr-i Onur” temalı açılış duası, tüm insanlığın ve neoliberal alemin hayrı ve şerefine sunuluyor. “Onur Ayı” etkinlikleri, ABD ve AB’ye ait kamu binalarıyla büyükelçilik gönderlerinden dalgalandırılan gökkuşağı renkli bayraklar altında ve aynı merkezlerden fonlanan kişiler, kuruluşlar, projeler eliyle gündeme tırmandırılıyor.
SINIFSAL VE İDELOJİK KARAKTERİ
Doğu Perinçek tarafından kaleme alınıp ilk baskısı 2000 yılında yapılan “Eşcinsellik ve Yabancılaşma” adlı kitapta eşcinselliğin toplumsal ve kültürel kökenlerine iniliyor. Eşitlikçi ilkel toplumdan, Çin, Mezopotamya, İran ve Anadolu’nun sınıflı toplumuna, köleci Yunan ve Roma’dan, Ortadoğu’nun kulluk sistemine kadar eşcinselliğin sınıfsal, ideolojik yönleri tartışılıyor.
Kitaptaki başlıklar şöyle sıralanıyor: Cinsler arası eşitsizlik ve eşcinsellik… Kadın, zihinsel üretim ve eşcinsellik… Çürüyen kapitalizm ve eşcinsellik… 12 Eylül patlaması… Sokak çocuğunun ‘cinsel tercih özgürlüğü’… Sistem sanatçısının ve yazarının işlevi… Toplumsal çöküş ve eşcinsellik… İnsanın kendi türünün üretimine yabancılaşması… Biyolojik eşe yabancılaşma… Cinsel aşk ve doğa… Cinsel aşkın zihinsel ve duygusal cephesi… Eşcinsellik, özgürlük ve mutluluk sorunu… Perinçek’in tezlerine eleştiriler ve yanıtları…
BİLİMSEL GERÇEK: TOPLUMU ÇÜRÜTÜYOR
Almanya’nın Sağlık Bakanlığı’na bağlı Robert Koch Enstitüsü’nde, Kanada’nın köklü McGill Devlet Üniversitesi’nde, ABD’nin Sağlık Çalışmaları Bölümü’nde ve San Francisco Eyalet Üniversitesi koordinatörlüğündeki “Aile Kabul Projesi”nde yapılmış bağımsız çalışmalarda, LGBT bireylerde intihar, depresyon, alkol bağımlılığı, uyuşturucu hap ve madde kullanımı, şiddet eğilimi, HIV ve cinsel yolla bulaşan hastalık görülme sıklığının genel nüfusa oranla 5 ila 10 kat arasında değişen oranlarda yüksek olduğu ifade ediliyor.
DAYATMAYA KARŞI AİLELER
LGBT propagandaları yükseldikçe, dayatmalara ve emrivakilere karşı “Aile Platformları” çeşitli ülkelerden sesini yükseltiyor. Küresel merkezlerin ve lobilerin baskısıyla medyalar bu platformların toplantılarına ve taleplerine ilgi göstermese de Sırbistan, Macaristan, Almanya, Avusturya, Polonya gibi Avrupa ülkelerinde; Rusya, Çin gibi büyük devletlerde; ABD’nin çeşitli eyaletlerinde aileler, talepleri için güçlü iradeler sergileyebiliyorlar. LGBT propagandalarının 3-4 yaşında çocuklara kadar indirgenmesine, ideolojisinin ilk ve ortaokul eğitim müfredatlarına konulmasına, LGBT dayatmalarının güvence altına alınmasına karşı yasal ve anayasal sınırlamalar getirilmeye çalışılıyor.
LGBT dayatmasına karşı Türkiye’de ilk “Büyük Aile Yürüyüşü” 18 Eylül 2022’de İstanbul’da, Saraçhane Meydanı’nda yapıldı. Bunu İzmir, Konya, Gaziantep, vd. Anadolu illerindeki buluşmalar takip etti.