‘Liralaşmada’ bir adım daha
Merkez Bankası (MB), “liralaşma stratejisi” kapsamında bankalar için uyguladığı Türk lirası cinsinden menkul kıymet tesisi oranını yüzde 3 seviyesinden yüzde 5’e yükseltti. Güncellemenin ardından 10 yıllık tahvil getirisinde 161 baz puanlık düşüş kaydedildi.
Resmi Gazete'de yayımlanan düzenlemeye göre yapılan 2 puanlık artış üzerinden hesaplanan tutarın 28 Ekim hesaplama tarihinde üçte biri, 25 Kasım hesaplama tarihinde üçte ikisi dikkate alınacak.
Dönüşüm oranı yerine 2023 yılı başından itibaren Türk lirası mevduatın toplam mevduat içindeki payını esas alan hedeflere göre menkul kıymet tesisi uygulamasına geçileceğini belirten Merkez Bankası, yılın geri kalanında ve 2023 yılında da “liralaşma stratejisi” kapsamında adımlar atmaya devam edeceğini bildirdi.
Böylece 7 puan ilave menkul kıymet tesisi TL mevduatın toplam mevduat içindeki payına göre gerçek ve tüzel kişi için ayrı ayrı yüzde 50 altında kalan bankalar için uygulanacak. Bir önceki ilgili düzenlemede söz konusu uygulama, Dövizden TL'ye dönüşüm oranında yüzde 5'in altında kalan bankalar için geçerliydi.
Böylece 2 puan ilave menkul kıymet tesisi TL mevduatın toplam mevduat içindeki payına göre gerçek ve tüzel kişi için ayrı ayrı yüzde 50-60 bandın kalan bankalar için uygulanacak. Önceki düzenlemede bu bant yüzde 5-10 arasındaydı.
SABİT GETİRİLİ TAHVİLE YÖNLENDİRİYOR
Tera Yatırım Baş Ekonomisti Enver Erkan, menkul kıymet tesisi yüzdesinin artırılmasıyla bankaların tuttukları bono miktarının artırılmasının amaçlandığını söyledi. Erkan şu değerlendirmeyi yaptı: “Bunların elbette banka bilançoları açısından kısa ve uzun vadeli etkileri olacak. Ortada bir reel kazanç olması için bankalar kendilerini korumak amaçlı TÜFE endeksli bono almaya başlamışlardı. Ancak getirilen menkul kıymet tesis yükümlülükleri ile beraber faizleri düşük, sabit getirili borçlanma araçlarına yönlendiriliyorlar. Enflasyona eşit bir bono ile korunma şansı varken de enflasyonun çok yüksek olduğu bir ortamda bu tip zorunlu bono tutma yükümlülükleri kârın sadece nominal bazda görünmesine, reel bazda kâr olmamasına neden olur. Kısa vadede, bonoların faizleri aşağı geldi ve bu adımlar sonucunda kâr elde edilmiş görünüyor, şimdi de yüzde 13.5-14 gibi seviyelerden alınan bonoların faizlerinin yüzde 10-10,5 seviyelerine gelmesinden kâr elde edilmiş görünecek. Ancak uzun vadede enflasyonun ortalamada yüzde 10.5 seviyelerine gelmesi zor olacağından aslında reel anlamda düzenli kayıp etkisi olarak yansıyacak.”