Liseliler 29 Ekim’de Ulus’a çıkacak
Türkiye Liseliler Birliği, nam-ı diğer TaLeBe, 10. yaşını kutluyor. Vatansever, Atatürkçü liseliler, ülkesinin geleceğine yön vermek için TLB’de teşkilatlanıyor ve 29 Ekim’in 100’ncü yılına hazırlanıyor. Liselerde çağrılar yapılıyor, kent merkezlerinde masalar kuruluyor, afişler asılıyor
Türkiye Liseliler Birliği (TLB)’nin 10’ncu, 29 Ekim’in 100’ncü yılında “Yeniden Türk Devrimi’ne Yine Ankara’ya” sloganıyla yürüyüş düzenleyen gençler, şehir meydanlarını kırmızı beyaza boyadı. Binlerce gençle birlikte Anıtkabir’e yürüyecek liseliler; sokakları, caddeleri ve meydanları çağrı afişleriyle donatıyor. Liseli önderlerine 10. yılda Türkiye Liseliler Birliği’nin önündeki hedefleri ve “29 Ekim’deki büyük buluşmayı sorduk.
Bugünün liseli liderliği de dün olduğu kadar sağlam. Sorumluluklarına sarılan liseliler yine alanlarda. TLB Başkanlığı görevini yürüten Elif Yılmaz, TLB’nin önündeki hedefleri bizlerle paylaştı.
-
10. yılda Türkiye Liseliler Birliği’nin önündeki hedefler nelerdir?
“Atatürkçü vatansever liselilerin birleştirici gücü, Türkiye’nin biricik liseli örgütü olan TLB 10. yaşına bastı. 200 liselinin katılımıyla kurulan TLB, artık binlerce liseli ile çalışmalarını yürütüyor. Bizleri uyuşturmaya, kültürümüzden, milletimizden uzaklaştırmaya çalışanlara karşı hep mücadele ettik. Gericiliğe karşı okullarımızda, şehirlerimizde sesimizi en gür şekilde duyurduk. Sipere lise sıralarından koşan Onbeşlilerin fedakarlığını kendimize ödev bildik. Doğudan batıya ülkemizdeki kardeşlik köprülerini güçlendirdik. Bugün ülkemizin dört bir yanından mücadelemizi görüp görev almak isteyen, bozuk düzene sessiz kalmak istemeyen birçok arkadaşımız bize ulaşıyor. Yeni 10 yıllarda hayal ettiğimiz gelecek için yeni zaferler kazanacağımızı biliyoruz. Hedefimiz bu zaferler için elini taşın altına koymaya hazır yeni arkadaşlar kazanmak. Geleceğimizi inşa etmek için nice 10 yıllara!’’
‘DEVRİM MİRASINI BÜYÜTEREK GELECEĞE TAŞIYANLARIN TEŞKİLATI’
TGB Liseliden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Almışlar:
“Türkiye’nin en büyük liseli teşkilatı, canımız, kanımız Türkiye Liseliler Birliği’miz 10 yaşında! Nam-ı diğer TaLeBe. Yaşı 10 ama köklerimiz yüzlerce yıl öncesine dayanır. Milletimizin makus talihini değiştiren Genç Osmanlılar, İttihat ve Terakki, Vatan ve Hürriyet varsa bugün de TLB var. O yüzden bilincimiz, heyecanımız, coşkumuz ve kararlığımızın altında 200 yıllık köklü gençlik mirası yatar.
Sırtımızı bu mirasa dayayan, görevi Atatürk’ten alanların teşkilatıdır TLB. Andımız yasaklandı okullarda andımızı okuduk. Gençliğe uyuş dediler biz uyuşma, sporla, sanatla, bilimle yaşa arkadaş dedik. Atatürk’ü liselerden silmeye çalıştılar karşılarına Mustafa Kemal gibi dikildik. Ülkemizi emperyalistlere bölücülere teslim etmek isteyenler oldu karşılarına Tıbbiyeli Hikmet gibi çıktık. İşte TLB devrim mirasını büyüterek geleceğe taşıyanların biricik ve tek liseli teşkilatıdır.
Cumhuriyetimizin 100. yılına giriyoruz. Liseliler bugün de ülkemize ve dünyamıza dönük tehditleri görüyor. Çözümü Atatürk Devrimleri’nde görüyor. Çözüme sahip çıkmak isteyen liseli arkadaşlarımız da 29 Ekim günü Ankara’ya gelecek. Sorunlarını haykıracak, çözümlerini dile getirecek. Türkiye’nin içinden geçtiği çetin günlerde gençlik, milletimize umut ve cesaret vermiştir. Liseliler umut ve cesaret vermek için 29 Ekim günü Birinci Meclis’te buluşacak. Sadece bir anma değil, Türkiye’nin aydınlık geleceğini kurma iradesini paylaşmak için tüm halkımızı 29 Ekim’e davet ediyoruz.”
Yeni yaş coşkusunun meydanlara taştığı bu günlerde bugünün önderlerine, liseli gençlere de birkaç soru ayırdık. 29 Ekim’in 100. yılında Yüzyılın Yürüyüşü gibi önemli bir yürüyüş programı var önümüzde. Önce ev sahibinden başlayalım dedik. TLB Ankara İl Yöneticisi Fatih Tural’a sorduk:
-
Ankara’da çalışmalar nasıl gidiyor?
TLB Ankara İl Yöneticisi Fatih Tural:
“Başkentimiz Ankara'da, büyük bir gayret ile yürütmekte olduğumuz çalışmaya liseli arkadaşlarımız tarafından yoğun ilgi ile karşı karşıyayız. Bu ilginin karşılığını zaten 29 Ekim günü Birinci Meclis önünde göreceğiz. 29 Ekim'de bizi duymayan kimse kalmayacaktır. Cumhuriyet’in 100. yılında tarihe çok büyük bir damga vuracağımız, Atatürk Devrimleri’ni tamamlama kararlılığını tüm dünyaya ve Türkiye'ye göstereceğimiz yürüyüş düzenliyoruz.
100 yıl önce yine Ankara'da kurulan devrimci iradeyi, yine 100 yıl sonra liseli arkadaşlarımızla birlikte göstereceğiz. Tüm Ankara halkını ve liseli arkadaşlarımızı bu yürüyüşe davet ediyoruz.”
Şehir meydanlarında açılan masalar, lise sıralarında kulaktan kulağa yayılan yürüyüş duyuruları… Peki insanların ilgisi nasıl? TLB Düzce İl Yöneticisi Ozan Doruk’a sorduk:
-
Şehirlerde masalar açıyorsunuz, insanların tepkisi nasıl oldu?
TLB Düzce İl Yöneticisi Ozan Doruk:
“Şehir meydanlarında masalarımızı açmaya devam ediyoruz. Öncelikle bize masa açmak gibi bir imkan sağlayan herkese çok teşekkür ederim. Açtığımız masaya gelen tepkiler Düzce ekibini çok motive etti. Masalarda 29 Ekim yürüyüşümüz için broşürler dağıtıp, liseli arkadaşlarımıza TLB'yi ve yürüyüşümüzü anlatıyoruz. Broşürü alan her gencin broşürleri incelemesi, bu vatanın evlatlarının TLB'yi tanıması ve 29 Ekim'deki yürüyüşümüze ilgi duyması bizi gurur ve mutluluğa boğdu. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında binlerce arkadaşımızın bizlerle omuz omuza yürüyeceği güne sayılı günler kaldı. Cümlelerime son verirken buradan bütün liselileri 29 Ekim yürüyüşümüze ve her yerde etkili olan masalarımıza davet ediyor, Atatürkçü liselilerin birliği TLB'nin Cumhuriyetmizin 100. yılını tüm içtenliğimle kutluyorum. 10.Yılda Atatürk'ün yolundan gitmeye devam edeceğiz.”
Bir genç neden bu yürüyüşte yerini almalı? Bu sorumuzun cevabını ise TLB İzmir İl Yöneticileri Onur Mete Ergün ve Çınar Sürer’den aldık.
LİSELİLER BU YÜRÜYÜŞE NEDEN KATILMALI?
Çınar Suer: “Liseli arkadaşlarımızın hem ekonomik olarak hem eğitim alanında yaşadığımız eksiklikler ve sorunlar var. Bu sorunlar sistemin eseri. Sistem bizi bir fanusun içine koyuyor ve bu sorunlarla uğraş diyor. Bunu kabul etmiyoruz. Liseli arkadaşlarımız bu yürüyüşe katılarak, Türkiye'nin sorunlarını ve liselilerin yaşadığı sorunların çözümünü haykıracak.”
Onur Mete Ergün: “Cumhuriyetimizin 100. Yılına özel Anıtkabir yürüyüşümüze arkadaşlarımızın katılması iyi olacaktır, sebebi ise Atatürk'ün Cumhuriyet’i emanet ettiği gençlik bu vazifeyi almalıdır. Geçmişten bugüne devrimlerin devamcısı ve ilerleticisi lise çağlarındaki arkadaşlarımız olmuştur. Bu yüzden bu sorumluluk ve bilinç ile “Yeniden Türk Devrimi'ne Yine Ankara'ya” diyoruz. Bütün liseli arkadaşlarımızı 29 Ekim günü saat 14:00'da Birinci Meclis önünde buluşmaya davet ediyoruz.”
MEMLEKETİN NEFESİYİZ BİZ TLB’YİZ
Kimimiz 15, kimimiz 17 ama hepimiz kanımızın deli aktığı yaşlardayız. Hızımızı, gücümüzü, sevincimizi, öfkemizi verdiğimiz bir mücadelemiz var. “Artık bir şeylerin değişmesi lazım, bir şeyler yapmam lazım” diyerek adım attığımız teşkilatımız var. Bize Türk devrimini öğreten, Atatürk’ü tanıtan, arkadaşlığı yeniden keşfettiren teşkilatımız var. O teşkilat memleketin nefesi, liselilerin ortak sesi, Türkiye Liseliler Birliği şimdi 10 yaşında!
‘TECRÜBESİ 10’DAN BÜYÜK’
Yaşının küçük durduğuna bakmayın birikimi 250 yıla dayanır. Milli mücadele için adım atmayan öğretmenleriyle çarpışan Hıfzı Veldet Velioğlu’nun cesareti TLB’de. Sarıkamış Harekatı'nda, orduya destek için çarşaflardan çuval yaparak sırtlarında erzak taşırken şehit olan liselilerin fedakarlığı TLB’de. Fransızların Kahramanmaraş’ı işgali sırasında "yaşım küçük ama imanım büyüktür anne” diyerek şehit olacağını bile bile cepheye koşan Şekerci Ökkeş’in kararlılığı TLB’de. Lise sıralarındayken dergi çıkarıp hürriyet için örgütlenen Mustafa Kemal’in teşkilatçılığı TLB’de.
TLB, Türk gençliğinin markası olmuş Jön Türk devrimciliğinin bugünkü adıdır. 19 Ekim 2013’te ülkenin geleceğini eline almak için söz verdi. Atatürk’ün gençliği olarak hep ileri gitmeyi kendisine ödev bildi. Andımızı kaldırdılar, okullardan “Varlığım Türk varlığına armağan olsun!” seslerini yükseltti. 10 Kasımlar’da yas tutmadı, Atatürk’ün mücadelesini zafere ulaştırmak için daha çok çalıştı. Liselilerin kalemini konuşturdu, sistemin tüketim çılgınlığına karşı yazdı, çizdi ve üretti. TaLeBe dergisini sıraların üstüne koydu. Sıra arkadaşlarımızı şehit eden, dağa kaçıran PKK’nın siyasi kolu HDP’nin kapatılması için meydanlara çıktı. “Erenler yaşasın, HDP kapatılsın” sloganıyla liselileri teröre karşı mücadelede örgütledi. “Gelecek Köprüleri” kurdu, uyuşturucuya, teröre teslim etmek istedikleri bölgelere kardeşlik elini uzattı. Uyuşturuvuya ve uyuşmaya karşı mücadeleyle “YAŞA”maya çağırdı. Z kuşağı balonunu patlattı, Türk gençliğiyiz dedi. On beşlilerin adımlarına takip ederek 10. yılına geldi.
“SEMBOLİK BİR ‘10. YIL’ DEĞİL”
Deniz’lerin, Mustafa Kemaller’in anti emperyalist hareketinin devamcısı olan TLB bugün dünyadaki anti emperyalist her hareketin yanındadır. Teşkilatımızın onuncu yılına girdiği şu saatlerde Filistinli sıra arkadaşlarımızın okulları, evleri, hastaneleri başlarına yıkılmaktadır. Mehmetçiğimize kurşun sıkanlarla Filistin’e bomba atanlar aynıdır. Katil İsrail ve ABD’nin oyanttığı kuklalar uyuşturucuyu da terörü de milletlerin başına bela olarak getirmektedir. TLB’nin 10. yılında o kuklaların ipleri tek tek kesilmektedir. Emperyalizm, postallarıyla kan taşıdığı her cephede kaybetmektedir.
Ne mutlu bize ki 10. yılımız, gençliği uyuşturmaya çalışan, gençliğin hayatlarını elinden çalan emperyalist sistemin çöküşünü görüyor. Emperyalizmin kaybedişi, Filistin’den Türkiye’ye, ülkesinin yarınlarına umut eken, memleketine nefes olan teşkilatların mücadelesi kutlu olsun!
Liseliden Sorumlu TGB Genel Başkan Yardımcısı Ebda Okutur
‘ATATÜRK’ÜN YOLUNDAYIZ’
Çalışmalar güzel gidiyor, insanların ilgisi yüksek. Peki liseliler hangi sloganla çağrı yapıyor? Bu slogan ne anlama geliyor? Bu soruları TLB Uşak İl Başkanı Şahin Özyurt ve TLB Bursa İl Yönetici Sude Soydam’a yönelttik:
-
Afişinizde Liseliler Atatürk'ün Yolunda yazıyor. Bugün Atatürk'ün Yolunda olmak ne demek?
TLB Bursa İl Yöneticisi Sude Soydam:
“Liselilerin ülkemizin geleceği için her zaman kafasına koyduğu belirli işler vardır. Geleceğin mimarları biz olacaksak rehberimiz de elbette Atatürk olacak. Atatürk’ü unutturmamak, Atatürkçü yeni nesiller yetiştirmek ve devrimlerinin gerçekten izcisi olmak için gece gündüz çalışıyoruz. Bu yüzden afişimizde “Liseliler Atatürk Yolunda” sloganını kullandık. Bugün içimizde veya henüz bizimle tanışmayan binlerce liseli her akşam Atatürk Devrimleri’ni tamamlama hedefiyle kafasını yastığa koyup sabahları yine bir umutla uyanıyor. Bugün Atatürk’ün yolunda olmak sadece onun ilke ve inkılaplarıyla yaşamak değil, Atatürk ülkesinde ne olursa olsun elinde fırsat olsa dahi bırakıp gitmemektir. Devrimleri tamamlayacak kuşaklar olarak tarihe sadece “Genç Mustafa Kemaller” olarak kayda geçmek için çabalıyoruz. Biz zapt edilemeyen, karşı konulamayan son kale olan gençleriz. Kafamızda bir, ruhumuzda bin Mustafa Kemal ile yaşıyoruz.”
TLB Uşak İl Başkanı Şahin Özyurt:
“Atatürk'ün yolunda olmak demek onun devrimlerine onun ilkelerine uymak demektir. Bize armağan ettiği bu Cumhuriyet’i korumaktır, onun bizlere miras olarak bıraktığı özgürlüğü yaşatmaktır. Bizler, Atamızın başlattığı devrim sürecini tamamlamak için mücadele ediyoruz. Atamızın ilkelerine uyan nesiller yetiştirmek ve geleceğe miras bırakmak için mücadele ediyoruz.”
ÖNDERLERİNİN AĞZINDAN TALEBE
Önceki dönem genel başkanları 19 Ekim 2013 günü 40 ilden 200 temsilcinin katılımıyla kurulan Türkiye Liseliler Birliği (TLB)’nin kuruluş sürecini, yaptığı işleri anlattı.
-
TLB nasıl ve neden kuruldu? Kuruluş sürecinde neler yaşandı?
TLB Kurucu Genel Başkanı Bora Çelik:
Aslında Türkiye Liseliler Birliği, kurulmadan iki yıl önce bizim gündemimizdeydi. Liselilerin oy çokluğuyla bu öneri reddedilmişti. Burada TGB'nin ve TGB Liseli’nin nasıl bir demokratik yapısının olduğunu görüyoruz. Ancak ikinci kez, 2 yıl sonra tekrar önerildiğinde, Haziran ayaklanması gibi Cumhuriyet değerlerine saldırıların arttığı dönemde toplumsal hareket oldukça yükseldi. Bu yükselmeyle birlikte Türkiye Liseliler Birliği'ni kurma fikri tekrar gündemimize geldi. Bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıda Türkiye Liseliler Birliği’ni kurduk. TGB varken, TGB markasının dışında ayrı bir TLB markası yaratma noktasında herkesin bir endişesi vardı. Fakat yaptıkları eylemlerle, projelerle, kamplarla, yetiştirdiği gençlerle hatta TGB'nin sigortası haline gelmesiyle bu kaygılar çok kısa bir süre içerisinde bitti. Tam bu tartışmalar sürerken genel merkez yöneticilerimiz ile birlikte bir tiyatro oyununa gitmiştik. Tiyatro ise Jeanne D'arc'ın Ötekinin Ölümü oyunuydu. Final sahnesinde Jeanne D'arc'ın diyordu ki: ''Baba benim elimi neden bıraktın?'' Babası da cevap veriyordu: ''Ben senin elini bırakmasaydım mesihliğini ilan edemezdin.''
Bu tiyatro filmini TGB'nin Genel Yönetim Kurulu’na anlatıp, bizim elimizi bırakın mesihliğimizi ilan edelim dedik. Zaten öyle de oldu. TLB şu an liseli hareketinin içerisinde önemli roller aldı ve halen almaya devam ediyor. TGB'nin sigortası demek yanlış olmayacaktır. TGB nasıl Türkiye'nin sigortası ise TLB’de TGB'nin sigortasıdır. TLB üyeleri yıllardır çok köklü ve büyük üniversitelere, “derslerindeki başarı mücadelenizdeki başarıdır” şiarıyla yola çıktılar. Çok iyi de devam ediyorlar.’’
Peki TLB hangi mirasa dayanıyor? Bu sorumuzun cevabını 2. Dönem Genel Başkanı Yıldırım Gençer’den aldık.
-
TLB hangi mirasa dayanıyor?
2. Dönem Genel Başkanı Yıldırım Gençer:
Onbeşliler, genç yaşında vatanı için kendini öne atmış, feda etmiştir. TLB, bu markayı kendisine örnek aldı. Bunun getirdiği büyük sorumluluk var. Kolay değildir Onbeşli olmak. TLB, tıpkı Onbeşliler gibi önce vatan diyendir. Kendinden önce ülkesini, ailesini, arkadaşını düşünendir. Bu tarihsel mirasa yaslanmak TLB’nin başarısının sırlarından biri.
Yaşı küçük, mücadelesi büyük gençlerin mücadele içerisinde karşılaştıkları yaş farkı ve yaşadığı zorlukları merak ettik. Sorumuza 3. Dönem Genel Başkanı Hakkı Erman Ergincan cevap verdi.
-
Bu kadar yaş farkı içerisinde ortak sorumluluklar… Zor olmuyor mu?
3.Dönem Genel Başkanı Hakkı Erman Ergincan:
“ ‘Akıl yaşta değil baştadır.’ TLB’li arkadaşlarımız bu atasözünün canlı örneğidir. Öncelikle onlar yaşıtlarına göre çok daha olgun yetişiyorlar. Çünkü mücadelenin içinde pişiyorlar, yaşıtlarının boşa geçirmeyi tercih ettiği vakitlerini Türkiye'nin geleceğini inşa etmek için sarf ediyorlar. Diğer yandan TLB'de yöneticilik yapmış arkadaşlarımız ya lisesi çağlarından beri örgütlü mücadelenin içinde bulunan ya da yerel teşkilatlarımızda liseli arkadaşlarımızla bolca vakit geçirmiş kişiler oluyor. O yüzden yaş farkı iki taraftan da daralıyor ve olumsuz etkisi ortadan kalkıyor, olumlu olarak birbirini besler hale geliyor. TLB’de yöneticilik yaparken hal ve davranışınıza üniversite mücadelesinde gösterdiğiniz özenden daha fazlasını göstermeniz gerekiyor. Bir ailenin emanetine gözünüz gibi bakmanız, öz kardeşinizden ayırmaksızın sahip çıkmanız lazım. Tüm dünyada gençliği hedef alan yozlaşmaya, ahlaksızlığa, bağımlılığa karşı bir ebeveyn sorumluluğuyla hareket etmeniz gerekiyor. Lisede toplumsal mücadele zemininin şartlarına uyum sağlamak gerekiyor; üniversiteye veya iş yaşamına göre daha sınırlı imkanları olan bu mücadele alanında liselilerin yaratıcılığı, güncelliği, coşkusu sınırları zorlamayı sağlıyor. Türlü zorluklara karşı yeni yöntemler geliştirmeyi öğretiyor. TLB’lilerle beraber mücadele etmiş olmak, Türkiye’nin gelişiminde eğitimin ne kadar önemli yer tuttuğunu akıllardan çıkmayacak şekilde kavratıyor. TLB’lilerle beraber mücadele etmiş olmak, Türk gençliğinin birinci vazifesinin Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek olduğunu her an hatırlamayı sağlıyor.’’
Peki ya bu gençlerin önünde neler var? Önümüzdeki süreçte neler göreceğiz? Sorularımızın yanıtını 4. Dönem Genel Başkanı Furkan Kaplan’dan aldık.
-
TLB’nin önündeki hedefler ve görevler nedir?
4. Dönem Genel Başkanı Furkan Kaplan:
‘İttihatçılar ölür, ittihatçılık ölmez.’ diye bir söz var. TLB bu sözün ispatı. Gençliği mankurtlaştırmak için dört koldan yükleniyorlar, sonuç: ‘Ben Talat’ım, Ben Enver’im, Ben Timur’um, Ben Fatih’im, Ben Mustafa Kemal’im’ diyen on binlerce genç… Budandıkça kök salıyoruz. Liseli fırlamadır. Küçük hesapları yoktur. Lafı gediğine oturtur. Bu yüzden liseli mücadelesi çok önemli. Kültürel saldırılara verilecek en iyi yanıt onun karşısında doğru kültürü yaratmaktır. Liselinin yaratıcılığını, mizahını, sanatını, mücadeleyle birleştirmek şart. Değilse bu liseli mücadelesi olmaz.’’
Liderliğin biçtiği önem ve özeni gördük. Peki bir liseli neden TLB’ye üye olmalı? Hayatında nasıl bir etkisi olacak? Sorularımıza cevaplar TLB’nın beşinci ve son Genel Başkanı Barış Dikmen’den geldi.
-
TLB bir liselinin hayatına nasıl etki ediyor? Liseliler TLB’ye gelince ne ile karşılaşıyor?
5. Dönem Genel Başkanı Barış Dikmen:
“Ben de TLB üyesiydim. TLB’ye üye olmadan önce umutsuzdum. Çevremde insanların, yaşıtlarımın yaşadıkları zorlukları gördükçe içimden bir şeyler yapma isteği geliyordu ama elimden birşey gelmiyordu. Çünkü ne yapacağımı bilmiyordum. Sanki çevremde olan bitene de bir tek ben kafa yoruyormuşum gibi hissediyordum. Herkes bir şey söylüyordu ama kimse bir şey yapmıyordu. Ta ki TLB’yle tanışana kadar. TLB’nin benim hayatımda yeri gerçekten farklı oldu. Kendimi ilk defa yalnız hissetmediğim, fikirlerimin değer gördüğü, arkadaşlarımın gerçekten dost olduğunu hissettiğim bir yer oldu. TLB’de aldığım görevlerle birlikte özgüvenim daha fazla arttı. Çevreme faydalı olabilmenin verdiği mutluluğu tarif edemem. TLB’li olduğumda bana verilen ilk görev bütün canlılara saygılı olmak, otobüste yaşlılara yer vermek, yatağımı toplamak ve derslerimde başarılı olmaktı. Çünkü TLB’li her zaman örnek bir genci temsil eder. Önce Türk Gencine yakışır bir insan olacağız ki çevremize faydamız olsun anlayışıyla hareket edilirdi. TLB’de bu kültür hala güncel ve hatta daha da güçlendi.’’
Türkiye Liseliler Birliği’nin yönetim modelinin değişmesiyle birlikte başkanlık görevini yürütenler liseli gençlerden seçilmeye başladı. Bu yeni model, liseliyi liselinin yönettiği, gençlerin liderlik yeteneklerinin daha da geliştiği sonuçlar doğurdu.
Tabi merak ettik ve TLB Başkanlığı görevini yürütmüş olan, geçmiş dönem başkanı Ali Onur Eryiğit’e sorduk:
-
TLB’nin yönetim modelinin değişmesiyle birlikte başkanlık görevini yürütenler liseli gençlerden seçilmeye başladı. Bu yeni model, liseliyi liselinin yönettiği, gençlerin liderlik yeteneklerinin daha da geliştiği sonuçlar doğurdu. Liseli olarak liseli mücadelesine önderlik etmek nasıldı?
Ali Onur Eryiğit:
“Bir liseli örgütünü yönetmenin herkes için her zaman zorlukları vardır. Çünkü liselilerin kendine has kaygıları, görüşleri ve sorunları vardır. Bu sorunları kavramadan başarılı bir yönetimden söz etmek de yanlış olur. Bu sebeplerden ötürü benim bir liseli olarak TLB’ye başkanlık etmem olağanüstü zorluklar getirmedi. Aksine, liseli kaygılarını paylaştığım ve deneyimlediğim için o dinamiklere göre hareket ettim. Bugün üniversite çalışmalarında da tüm o yaşadığım pratiklerin meyvelerini alıyorum diyebilirim. Türkiye'nin liselilerine önderlik etmiş olmak, TLB'ye önderlik etmiş olmak eşsiz bir deneyim ve bu deneyimi üniversite çalışmasına uyarladığınızda gerçekten faydasını görüyorsunuz. Üniversitelilerin yaşam stilleri ve hayata bakışları liselilere nazaran daha oturmuş olduğundan onlara yönelik politika izlemek daha istikrarlı olabiliyor. Yani bir liselinin aile ilişkileri, gelecek kaygıları kendilerinden ve ülkelerinden ne bekledikleri daha değişken olduğundan, öyle bir teşkilatı yönetmek daha refleksif olmayı ve özel odaklanmayı gerektiriyor. Bu çalışma pratiğinde, öncüye kattıkları kampüsleri yönetirken büyük tecrübe ve kolaylık sağlıyor.’’
Bu yeni sistemde liselilere her zaman destek olan, tecrübelerini aktaran ve ilerlemelerine önderlik eden TGB’li yöneticiler de vardı. Bir sorumuzu da onlara ayırdık. Geçmiş dönem Liselilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Raşit Ekinci’ye sorduk:
-
Eğitim sisteminin yetersiz ve eksik olduğu koşullarda liselilerin kendini nasıl geliştiriyor? Hangi kaynaklardan yararlanmalılar?
“Türk edebiyatı o kadar zengin ki bu soruya cevap vermek oldukça zor. Fakat her arkadaşımızın başucu kitabı olarak Nutuk'u okuması çok önemli. Nutuk hem tarihsel hem de siyasi olarak Milli Mücadele’nin muhasebesini yaptığı gibi emperyalizmle mücadelemizde de birçok ders çıkarmamızı sağlayan bir başyapıt. Yine aynı şekilde Tugay Şen'in Atatürk ve Teşkilatçılık kitabı Atatürk'ün gençlik yıllarından itibaren mücadelenin merkezinde nasıl olduğunu bize gösterdiği gibi sorumluluklarımızı da hatırlamak için çok kıymetli bir kitap.
"Filler Sultanı ve Kırmızı Sakallı Topal Karınca" Yaşar Kemal'in edebiyatımıza ve gençliğe bıraktığı en önemli eserlerden birisi bence. Okurken tüm arkadaşlarımızın hem romanın içinde kendini bulacağı, hem de günümüzün gerçeklerini tekrardan bilincine çıkaracağı bir eser. Milli Mücadelenin hangi koşullarda verildiğini hissedeceğimiz Çankaya ve Yaban romanları da bir solukta okuyacağımız çok değerli romanlar. Dünyada da ezilen ulusların vermiş olduğu mücadeleri anlatan birçok kıymetli eser var tabi. Ama beni en çok etkileyen eserlerden birisi de John Steinbeck "Bitmeyen Kavga". "Bitmeyen Kavga" emek mücadelesinin erdemlerini her sayfasında hissedeceğimiz çok değerli bir eser şüphesiz. Edebiyatımızda hayal gücümüzü, ufkumuzu genişletecek o kadar eser var ki ne kadar yazarsak yazalım eksik kalacak fakat bu kitaplar güzel bir başlangıç olabilir. İyi okumalar…”