Lozan’ı türküledik bugünün neferiyiz

Lozan Barış Antlaşması ile uluslararası alanda dünyaya kabul ettirildiğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık belgesinin yayınının ardından yüzyıl geride kaldı. Milletimize kutlu olsun! Anlaşmanın imzalandığı 24 Temmuz 1923 tarihinden bugüne değin geçen 101 yıl, Batı Emperyalizminin saldırılarına karşı mücadelelerle doludur.

Cumhuriyetimizin temelini tam bağımsızlık oluşturdu. Başlatılan bütün devrimler, hayatın her alanı için olduğu gibi kadının toplumsal eşitliğini hedefliyordu. Ancak karşıdevrimcilik de hiç ara vermeden, her fırsatta kendini gösteriyordu.*

Türkiye Cumhuriyeti’nin çimentosunu karan büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk, yürünecek yolun zorluklarla dolu olduğunu görüyordu. Bütün çıkmazlardan çıkış yollarını durmaksızın yazdı, söyledi, anlattı. O’nun yolundan şaşmayanların direngenliği ve gözü pekliği ile bugünlere geldik.

ATLANTİK SALDIRILARINA CUMHURİYET DEVRİMİYLE DİRENDİK

Ateş çemberinden geçişimiz bugün de bütün tehditleriyle sürüyor. Milletin çilesini sırtlanan devrimcilerin yüreği gene manda gönünden, tırnakları toprağa kenetli, gözleri ufuktan şimdi doğacak güneştedir. Pusulaları şaşmadan nöbettedirler.

Atlantik sistemi içinde, NATO bağımlılığıyla ülkemiz darbe üstüne darbe yedi, yine de ayakta kalmayı başardı. Bu sistemli, programlı hain saldırılara yine silahlı devrimimizin ruhuyla karşı koyduk, koyacağız.

FİLİSTİN DİRENİŞİ BİZİM DE DİRENİŞİMİZ

Cumhuriyet devrimimiz bizi Filistinli kadınların zulme karşı haykırışlarıyla buluşturuyor. Ve asla unutmuyoruz küresel canavarın saldırılarını. Suriye ile yeniden örülecek kardeşlik köprüsüne çomak sokanlar yenilecek. Sınır komşularımızla dostluğumuz ve işbirliğimiz sarsılmaz biçimde yeniden hayat bulacak. Bölgemizde ve Batı Asya’da, devletimizin liderliğinin her zamankinden çok daha fazla önemi var.

Bölgemizde kan ve kaos heveslilerinin heveslerinin kursaklarında kalması için, vatanımızın ve komşu devletlerin dış güvenlikleri açısından bir an önce kalıcı ittifakla güç birliğinin kotarılması geciktirilemez.

KADINLAR İNSANLIĞIN ÖN CEPHESİNDE

Kadınlar insanlığın varoluşu, toplumsal ilerleme ve refahtan insanlığın birlikte pay almasından yana iseler üretimlerinin, siyasetlerinin, çalışmalarının, başarılarının bir anlamı ve değeri vardır.

Anlayışları emperyalist emellerin gerçekleştirilmesine hizmet ediyorsa, kadın olmuş erkek olmuş hiçbir farkı yoktur. Ve Yükselen Asya’da Türk, Arap, Fars, Hintli, Çinli kadınlarımızın yan yana dik duruşu, düşmanın yüreğine korku salmaktadır.Bunun insanlığın gidişatında bir kıymetiharbiyesi vardır. Orada, siyahi ya da sarı, beyaz oluş bizi zenginleştirir.

Kadınlarımız üretmeye devam ediyorlar, edecekler. Yeri gelecek meydanlara Filistinli kardeşleri için çıkacaklar, yeri gelecek uyuşturucuya karşı, LGBT belasına karşı duruşlarını koyacaklar. Yeri gelecek 15 Temmuzları bayraklaştırarak emperyalist tehditlere meydan okuyacaklar.

Yine yeri gelecek asker, keskin nişancı, haberci, mücahide olacaklar. Yüzyıllardır değişmediği gibi. Biz türkülerimizi söylemeye devam edeceğiz. Mayamızı bozmaya çalışanlarsa hep avuçlarını yalayacaklar.

*LİBERALİZM MASALI, Mahmut Esat Bozkurt, Kaynak Yayınları, 1.Baskı Mayıs 2008.