Lübnanlılar yeniden tarih yazmaya hazır

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın şehit olmasından sonra Lübnan’da kararlılık hâkim. Savaşın ön cephesindeki liderlerini kaybetmelerine rağmen “Hepimiz Nasrallah’ız” diyorlar. Lübnanlıların cesaret ve kararlılığı tarihe yeniden şekil veriyor. Zayıfladığı iddia edilen direniş kuvvetlerinin dökülen her bir damla kanla beraber daha da büyüdüğünü görülüyor.

YER GÖK DİRENİŞ

Beyrut havalimanından ayağınızı dışarıya attığınızdan itibaren direnişin sembolleri sizi karşılıyor. Şehrin merkezine doğru giderken yol boyu direniş şehitlerinin fotoğraflarını, Lübnan, Filistin ve Hizbullah bayraklarını görüyorsunuz. Kafe ve dükkanlarda çalınan marşlar hiç susmuyor. Yer yer kavşaklarda insanlar bayraklar sallayarak sloganlar atıyor. Araç ve motosikletlerin neredeyse hepsi direnişi simgeleyen fotoğraf ve bayraklarla donatılmış.

YUMRUKLAR BOMBA YÜKLÜ JETLERE KALKTI

Önceki gün Kamil Şamun Stadyumu’nda Nasrallah ve Haşim Safiyüttin’in cenaze töreni sırasında İsrail ne kadar pervasız olduğunu bir kez daha kanıtladı. Stadyum ve çevresinde toplanan 1 milyonu aşkın insanı korkutacağını hesap eden İsrail 4 savaş jetiyle iki kez alçak uçuş yaptı. Fakat İsrail, korkunun yerine kararlılık gördü. Uçakların geçmesiyle birlikte yumruklar havaya kalktı ve “İsrail’e ABD’ye ölüm, Nasrallah’ın çağrısına yanıt veriyoruz.” sloganı atıldı. İsrail jetleri yetmedi bir daha alçak uçuş yaptı. Lübnanlıların sloganları daha gür çıktı.

DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN AKIN

Beyrut havalimanı en yoğun günlerini yaşadı. Uçaklar birbiri ardına iniş yaptı. Havalimanında onlarca metre kuyruk oluştu. Dünyanın dört bir yanından gelen dini, mezhebi, dili, kökeni farklı insanlar Nasrallah’ın sadece Lübnanlı bir önder olmadığını, mazlum halkların bir sembolü olduğunu gösterdi. Beyrut’a gelen insanların havalimanından sonraki ilk durağı otelleri olmadı. İnsanlar, Nasrallah’ın şehit olduğu enkaz bölgesine gitti. Orada Nasrallah ve beraberinde şehit olanlar için dualar okundu, sloganlar atıldı.

SALDIRININ İZLERİ

Nasrallah’ın hedef alındığı Dahiye bölgesindeki hasarlı binalar, kullanılamaz hale gelen araçlar, molozlar göze çarpıyor. Bu tabloyu gören insanların İsrail’e karşı olan mücadele azmi perçinleniyor. O noktada konuştuğumuz Lübnanlılar, Nasrallah’tan bahsederken onun yılmaz mücadelesine atıfta bulunuyordu. Özellikle genç kuşağın Nasrallah’a olan ilgi ve bağlılığı dikkat çekiyordu.

‘BİZ DÖNDÜK AMA ONLAR DÖNEMEDİ’

Güney Lübnan’da sınırın sıfır noktasına indik. 5-10 dakikalık yürüme mesafesinde olan işgal edilen toprakları çıplak gözle gördük. İsrail savaş sürecince giremediği güney Lübnan’a ateşkesi fırsat bilerek birkaç yüz metre girmiş. Girdiği yerlerde binaları bombalarla yerle bir etmiş. Ardından oradan çekilmek zorunda kalmış. Maroun El Ras köyünde güney Lübnanlılarla konuştuk. Bu köy savaş sırasında onlarca kez bombalandı. Yaklaşık 80 sivil hayatını kaybetti. Bundan dolayı köy boşaltıldı. Ateşkesten sonra köy halkı tekrardan evlerine döndü. Söyledikleri şey de şu oldu: “Bizim zaferimizin en büyük kanıtı, biz güneydeki evlerimize dönerken, işgalci İsrailliler kuzeydeki evlerine dönemediler.”

ULUSLARARASI BASININ BÜYÜK İLGİSİ

Cenaze töreni için dünyanın birçok yerinden gazeteci Beyurt’a geldi. Brezilya’dan İrlanda’ya, Fransa’dan Japonya’ya birçok gazeteci bu büyük tören için stadyumda hazır bulundu. Gazetecilerin ilgili o kadar yoğundu ki akreditasyon kartlarını alırken neredeyse izdiham yaşanıyordu. Sabahın erken saatlerinde gazeteciler 7’den 70’e Lübnanlılara mikrofon uzattı. Röportaj veren her Lübnanlı hep bir ağızdan direnişe olan bağlılığını vurguladı.