27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Maarif damgası eğitimi kurtarmadı

2024'te eğitimde Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli en önemli gündem oldu. Hepimizin Sendikası Grubu Sözcüsü Zafer İncebacak, 'Maarif Modeli yaşayarak uygulama esaslı eğitimi savunuyor. Buna itirazımız yok. Ancak sistemin genel yapısı buna uygun değil.' dedi

Maarif damgası eğitimi kurtarmadı... Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve Öğretmenlik Mesleği Kanunu ile eğitim sistemimiz gelişti mi?

2024'te eğitimde Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve Öğretmenlik Mesleği Kanunu en önemli gündem konuları oldu. Eğitim sistemimiz gelişti mi? Öğrencilerimiz ne kazandı?

Hepimizin Sendikası Grubu Sözcüsü Zafer İncebacak “Marif Modelinin teorik çerçevesine baktığımız zaman, hepimizin savunduğu, yaparak, yaşayarak uygulama esaslı bir eğitimi savunuluyor. Buna bir itirazımız yok. Ancak eğitim sistemimizin genel yapısı buna uygun değil. Her şeyden önce eğitim sistemimiz sınav sistemine dönüşmüş durumda.” dedi.

Okulların fiziki koşullarının yaparak, yaşayarak öğrenmenin önündeki en büyük engel olduğunu belirten İncebacak, neoliberal sistemin de etkilerine dikkat çekti.

İncebacak, eğitimin her aşamasının yeniden planlanması gerektiğini vurguladı:

Maarif damgası eğitimi kurtarmadı - Resim : 1

SINIFA, KİTABA, DEFTERE HAPSEDİLMİŞ ÇOCUKLAR

- 2024’te eğitimde bir ilerleme kaydedebildik mi?

-Maarif Modeli, nisan ayında gündeme geldi ve 2024-2025 eğitim-öğretim yılında kademeli olarak devreye sokuldu. Okul öncesi, ilkokul 1. sınıf, ortaokul 5. sınıf ve lisede 9. sınıflarda uygulamaya konuldu. Yıl henüz tamamlanmadı.

Marif Modelinin teorik çerçevesine baktığımız zaman, hepimizin savunduğu, yaparak, yaşayarak uygulama esaslı bir eğitimi savunuluyor. Buna bir itirazımız yok. Ancak eğitim sistemimizin genel yapısı buna uygun değil. Her şeyden önce eğitim sistemimiz sınav sistemine dönüşmüş durumda.

Bir sınıfa, kitaba, deftere hapsedilmiş çocuklar ve kademeler arası geçişin sınavlarla gerçekleştiği bir eğitim sistemi. Öğrenciyi temel eğitimden lise eğitimine geçerken LGS ile sınıyoruz veya yüksek öğretime geçişte yine merkezi eleme sınavları yapıyoruz. Bu çerçeve içinde kalarak uygulama esaslı bir eğitim yapılamıyor.

LABORATUVARIN ATÖLYEN SPOR SALONUN VAR MI?

Fiziki koşullara bakalım. Okullarımızda ikili eğitim var, kalabalık sınıf sorunu var. Dersliklerimiz tahtadan, sıradan ibaret. Okullarımız laboratuar, atölye gibi çeşitli derslerin içeriğine uygun olanaklara kavuşturulabilmiş değil.

Kaç okulumuzda enstrümanların olduğu müzik sınıfı, resim atölyesi veya dil laboratuarı, açık veya kapalı spor salonu, spor alanı var? Bunlardan yoksunken nasıl arzu eden eğitim verilebilecek? Birçok okulda norm kadro olmadığı için resim, müzik derslerine o branşın öğretmeni girmiyor.

Bu durumda öğrencilerin o alandaki becerilerini nasıl açığa çıkaracağız, bir üst eğitim basamağa geçerken öğrenci hakkında nasıl doğru raporlama yapacağız?

Bütün bu koşullar, Maarif Modelini sahada görmemizi engelliyor.

NEOLİBERAL SİSTEM ENGEL

Neoliberal sistemin getirdiği istihdam sorunları, aileleri yüksek öğretime, akademik eğitime şartlamış durumda. Velilere bu program tanıtılamadı. Veli beklentisi, Model tanıtılmadan yönetilemez. Veliye güven aşılayacaksın. Veliler, çocuğu yeteneğine göre yönlendirmeye yanaşmıyor. Çocuğu resme yeteneği var, müzik yeteneği var ama güzel sanatlar eğitimine yönelmesini istemiyor, ‘çocuğum oradan geleceğini kuramaz, işsiz kalır’ diyor.

Maarif Modeli bu bedene uymadı.

ÖĞRETMEN EĞİTİMLERİ DÜZGÜN PLANLANAMADI

Öğretmen eğitimleri maalesef düzgün planlanamadı. Yeterli eğitici yok. Maarif Modeli, ezberci sisteme sözüm ona karşı, öğretmenler bir odada toplandı, slaytlarla model özeti okunup geçildi. Hani yaparak öğrenmeyi getiriyordu sistem?

Kısacası nitelikli bir öğretmen eğitimi yapılamadı. Öğretmenin, okulların kısıtlı şartlarında dahi neler yapabileceğine dönük somut örnekler gösterilmedi. En azından bir iki konu seçilip ders işlenişi, ders içeriği hazırlığı sunulabilirdi. Eğitimcilere sadece propagandası yapıldı.

Planlar nasıl hazırlanır, bu modelin gerektirdiği, öğrencilerin gelişimine yönelik raporlar nasıl hazırlanır, nelere dikkat edilir, bunlar konuşulabilirdi. Eğitimlerin işe yaramadığı sahada görüldü, ara tatilde Öğretmen Bilgi Ağı’na (ÖBA) videolar konulup izlenmesi istendi… Sonuç ne? Sahada öğretmen yine bildiği gibi yapacak.

Sonuç olarak sahada ne velilerin beklentileri değişti ne okulların koşulları değişti ne öğretmenlerle ilgili bir eğitim, ciddi bir çalışma yapıldı. Eski yapının üstüne Maarif damgası vurulmuş oldu. Model kademeli olarak uygulanıyor. İlerleyen dönemlerde daha farklı yansımalarını da göreceğiz.

MESLEK BECERİLERİ ERKEN YAŞTA KEŞFEDİLMELİ

- Mesleki ve teknik eğitime yönelik bir takım adımlar atıldı. Bununla bir ilerleme kaydedebildik mi?

- 2024 yılına özgü yenilik ortaokul düzeyinde meslek eğitiminin, Güzel Sanatlar Ortaokulu'nun açılması gibi uygulamalar oldu. Öğrencinin erken yaşlarda bir takım yeteneklerinin tespit edilip buna göre yetiştirilmesi gerekli.

Ortaokulun içinde siz atölye kuramıyorsunuz ama uygun meslek liselerinin bünyesindeki atölye imkanlarından yararlanıyor çocuklar. Oradaki atölyedeki alet edevatı tanıyor, çalışma ortamını tanıyor. O çocukların yeteneği varsa açığa çıkması için bir fırsat oluyor. Ancak bunlar henüz pilot uygulamalar. Sonuçları hakkında bir şey söylemek için erken.

Biz, bütün okullarımızda bütün öğrencilerin genel meslek ve el becerileri dersi görmeleri gerektiğini düşünüyoruz. En azından beşinci, altıncı sınıftan başlayarak. Yedinci, sekizinci sınıftan itibaren de çocuklar, yeteneğine göre kendi okulu içinde veya farklı okullara nakil yoluyla mesleki eğitime veya bir spor ya da sanat okuluna kaydırılabilmeli.

AKADEMİ DE YAPARAK ÖĞRENMEYE DAYANMALI

- Milli Eğitim Akademisi kuruldu. Nasıl bir kurum, ne yapacak?

-Öğretmenlik Meslek Kanunu içinde Milli Eğitim Akademilerinin kuruluşu yer alıyordu. Merkezli düzeyde kuruldu, il bazında kuruluyor. Hizmet içi eğitime akademik bir nitelik kazandırıyor. Öğretmenlerin mesleki gelişimiyle ilgili ihtiyaç duyulan her alanda edebiyattan sanata, pedagojiye kadar eğitimler verilecek. Önümüzde uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik eğitimleri var, oralarda verilecek.

Ancak isim değiştirmek yetmiyor. Hizmet içi eğitimde teorik içerikten kurtulmamız lazım. Kuru bilgileri okuyup, geçmekle olmuyor. Yaparak, yaşayarak öğrenme anlayışı içinde de bir hizmet içi eğitimin kurulması, inşa edilmesi lazım.

ÖĞRETMENLER LEHİNE BİR DÜZENLEME

- 2025’te 200-300 bin uzman öğretmen ve başöğretmen ataması yapılacak. Bu konuyu açabilir misiniz?

- Uzmanlık ve başöğretmenlik başvuruları başladı. Öğretmenlik Meslek Kanunu 2020'de çıkarılmıştı, 18 Ekim tarihinde yeniden değiştirdiler. Değişiklik, öğretmenler lehine. 2022'de öğretmenlerin uzman veya başöğretmen olabilmeleri için sınava girmeleri gerekiyordu, şimdi sınav kaldırıldı.

10 yılını tamamlamış olan öğretmenler uzman öğretmen olacaklar, 20 yılını tamamlayan öğretmenler de başöğretmen olacaklar, tabii eğitimlerini tamamladıktan sonra. Önceki kanun, bir öğretmen 18. yılında uzman olduysa ancak 28. yılında başöğretmen olabilir diyordu. Yeni kanuna göre öğretmen hiç uzman olmasa da direkt olarak başöğretmen olabiliyor.

- Çok teşekkür ederiz.

TEHDİTLERE KARŞI DURUŞ MİLLİ DEĞERLERLE OLUR

Maarif damgası eğitimi kurtarmadı - Resim : 2

- ÇEDES programının bu modeldeki yeri nedir?

-Maarif Modelinde değerler eğitimine önem veriliyor. Değerler eğitimi hakikaten önemlidir. Ama ÇEDES programı bir protokol. Marif Modelinden önce 2023 yılı şubat aylarında yürürlüğe giren bir yönetmelikle Gençlik Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Bakanlığı’nın yaptığı işbirliği protokolü.

Değer eğitimine hiçbirimiz itiraz edemeyiz. Ortaçağ tehditlerine karşı, bölünme tehditlerine karşı, küreselleşmenin getirdiği, emperyalist değerler dayatmalarına karşı milli kimliğimizi, milli kültürümüzü, milli değerlerimizi korumak, savunmak hepimizin en temel görevi. Bu konuda hiçbir şüphemiz yok.

Ancak milli değerle kast edilen nedir? Sıkıntı burada. Bu yönetmeliği, projeleri uygulayanların milli değerden kastı sadece Ortaçağ değerleri veya dini değerler. Elbette dinimiz bizim milli kimliğimizin bir parçası. Ancak değerler eğitimi, din eğitimine indirgenemez. Uygulamada büyük hatalar yapılıyor.

TARİKATLARIN ÖNÜNÜN AÇILMASINA ASLA İZİN VERİLEMEZ

Örneğin manevi danışman kim oluyor? Psikolojik danışma deyince, kim olduğu, hangi eğitimden geçtiği, hangi formasyonu nereden aldığı belli. Manevi danışman hangi okuldan mezun oluyor, hangi formasyonu alıyor? İmam denemediği için manevi danışman deniyor. Bunlar ciddi hatalar, ciddi sorunlar.

Gençlerimizi Cumhuriyetimizin değerleriyle yoğurmamız lazım günümüzde. Küreselleşmenin getirdiği tehditlere karşı direnmenin biricik yolu budur. Ortaçağ değerine indirgenen bir eğitimle değil. Zaten toplumun geniş kesimlerinde kabul görmüyor. ÇEDES projesinin gözden geçirilmesi gerekiyor.

Cemaatlerin, tarikatların önünü açan uygulamalara asla izin verilemez.

ATANMA SORUNU PLANLAMAYLA ÇÖZÜLÜR

- Öğretmenlerin atanamama sorunu var. 2024'te bu alanda bir ilerleme oldu mu?

-Olmadı. Öğretmenlerin atanma sorunu planlamayla çözülür. Türkiye'nin en önemli eksiği planlama. Serbest piyasa anlayışıyla çok sayıda eğitim fakülteleri açtık. Fakültelerin birinci öğretimleri yetmedi, ikinci öğretimleri açtık, abartılı kontenjanlar verdik. Nicelik arttı nitelik düştü.

Bugün resmi rakamlara göre 80 bin, 100 bin dolayında öğretmen açığı var. Bir taraftan da MEB diyor ki 104 bin norm fazlası öğretmen var. Bu da planlama eksikliğini gösteriyor. Yeni öğretmenlerin atanabilmesinin yolu, Türkiye'de okul sayısının, derslik sayısının arttırılmasından geçiyor. Zaten sınıflar çok kalabalık. Özellikle İstanbul gibi büyük kentlerimizde 40 kişilik, 50 kişilik, 60 kişilik sınıflar var.

YENİ OKULLAR YENİ BİNALAR YAPACAĞIZ

Belli bir yere binalar yığıldı, bir mahalleyi bir binaya doldurduk, ama bir tane okulla bıraktık. O okula binlerce öğrenci sığdırdık. Mahalle okulu kavramı bitti. Siteler nasıl insan silosu olduysa, belli okullar da öğrenci silosu haline geldi. Derslik sayıları yetersiz olduğu için 50-60 kişilik sınıflar oluştu. O 50 kişilik sınıfı en azından ikiye bölmek zorundasınız. Bu şekilde ancak yeni öğretmen atayabilirsiniz.

Aşırı öğretmen yetiştirmeye de son vermek lazım. Fakültelerimizde ikinci öğretim kapandı. Birinci öğretimlerin de belki bir süre kapatılmasına ihtiyaç var.

Yeni okullar, yeni binalar yapacağız. O zamana kadar da alım sahalarının güncelleyerek 50-60 kişilik sınıflara son vermemiz lazım. Her okulun fiziki şartlarına göre bir kontenjan belirlenip yakındaki okullara öğrenci nakledilebilir.

Öğretmen Eğitim Zafer İncebacak Hepimizin Sendikası Grubu okul