Maden Mühendisleri Odasından Erzincan açıklaması! TMMOB: Maliyetten kaçılmış, altın madeni kamu eliyle işletilmeli!
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, Erzincan İliç Çöpler Altın Madeninin kapatılması ve işletme ruhsatlarının iptal edilmesi çağrısı yaptı. Oda'nın açıklamasında kazaya dair önemli ayrıntılar yer aldı.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, Erzincan İliç'te Çöpler Altın Madenindeki toprak kaymasıyla ilgili açıklama yaptı. Oda tarafından oluşturulan heyetin 14 Şubat sabahı işletmeye ulaştığı söylenen açıklamada, “Teknik konularla ilgili yetkili personel tarafından bir bilgilendirme sunumu yapılması talebimiz uygun bulunmamış, olay yerine girişimize ve inceleme yapmamıza izin verilmemiştir.” bilgisi paylaşıldı.
Erzincan, İliç'te Lidya madencilik ile Kanada asıllı SSR Mining firmalarının ortaklığında faaliyette bulunan Anagold Madencilik firması tarafından Çöpler Altın Maden İşletmesinde altın üretimi yapılıyordu. 13 Şubat’ta liç prosesi için oluşturulan yığının bir bölümünde kayma meydana gelmiş, 6 işçi kayan siyanür içerikli yığının altında kalmıştı. İşçileri kurtarmak için yürütülen çalışmalar risk nedeniyle dün akşam durdurulmuştu.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu açıklamasında şu bilgilere yer verildi:
2010'DA BAŞLADI
"İliç ilçesinde işletilen altın madeninde 2010 yılında fiili altın üretim faaliyetlerine başlanmış olup, o tarihten bu yana üretim faaliyetleri sürdürülmektedir. Çöpler altın madeni Sicil:847, Sicil:49729 ve Sicil:20067313 işletme ruhsat numaralı sahaların içerisinde olup, üretim faaliyetleri Sicil:847 sayılı ruhsat sahasında gerçekleştirilmekte, diğer ruhsat alanlarında ise tesisler ve şantiye alanları bulunmaktadır.
"Sahada, kazı yöntemleri ile üretilen altın cevherini de içeren kayaç kırma-eleme işlemleri ile boyutlandırılarak yığın haline getirilmekte ve içerisindeki altın cevherini elde etmek amacıyla, siyanür kullanılarak yığın liçi işlemi ile altın kazanımı gerçekleştirilmektedir.
TEK LİÇ YIĞINI KULLANILDI BAKANLIK İZİN VERDİ
"Üretime başlandıktan bugüne kadar sahada tek bir yığın liç alanı kullanılmakta olup, 2014 ve 2021 yıllarında hazırlanan ÇED Kapasite Artışı Projeleri ile yığın liç tesisi için de kapasite artışı talebinde bulunulmuş ve her iki talep de Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca uygun bulunarak onaylanmıştır.
PLANLANAN 34 MİLYON TONDU ARTIŞ İLE 85 MİLYONA YÜKSELTİLDİ
"Projenin başlangıcında planlanan yığın liç alanı kapasitesi 34 milyon ton olup, 2014 yılındaki kapasite artışı ile 73 milyon tona, 2021 yılındaki kapasite artışı ile 85,3 milyon tona yükseltilmiştir. Söz konusu kapasite artışları sonucunda yığın liç alanı her biri 8 metre yükseklikte yaklaşık 34 basamaktan oluşan toplam yüksekliği ise 250 metreyi aşan devasa bir yüksekliğe ulaşmış durumdadır. Meydana gelen facia bu devasa büyüklüğe ulaşmış olan yığın liç alanının sadece bir bölümünün doğu-batı yönünde çift taraflı kayarak akması sonucunda oluşmuştur. Kalan yığının da kayma riski bulunmakta olup arama-kurtarma çalışmalarını da riskli hale getirmektedir.
"Facianın meydana geldiği tarihten önce kaymanın yaşandığı alanda yarık ve çatlakların oluştuğu, iş güvenliği uzmanı ve çalışanlar tarafından işverene bu konuda bilgi verildiği resmi ağızlarca da doğrulanmış olmasına rağmen sahanın tamamen tahliye edilmediği, liç yığını akıntısı altında kalan 9 işçinin hayatının riske edildiği anlaşılmaktadır."
'AŞIRI KAR HIRSIYLA LİÇE SİYANÜRLÜ ÇÖZELTİ UYGULAMASI SÜRDÜ'
Facianın yaşandığı bölümde oluşan yarık ve çatlaklar hatırlatılan açıklamada "Kayan liç yığınının suya doymuş bir çamur yığını şeklinde akmasından anlaşılacağı gibi yoğun sıvılaşmanın gerçekleştiği, aşırı kâr hırsı nedeniyle üretimi artırmak amacıyla liç yığınına siyanürlü çözelti uygulanmasına devam edildiği, yer yer basamak yüksekliklerinin 8 m’yi aştığı, projeye uyulmadığı, sahada yer hareketlerini izleyen radarın akmanın gerçekleştiği Sabırlı deresi bölümünü izlemediği, özetle gerekli önlemlerin alınmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır." denildi.
FIRAT NEHRİNE ULAŞMASI RİSKİ
Tesisin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan “Maden Atıkları Yönetmeliği” kapsamında olduğu belirtilen açıklamada “Yığın liç tesisinin izin süreçleri, denetlenmesi ve izlenmesi ile ilgili yetki ve sorumluluk Çevre ve Şehircilik Bakanlığındadır.” Curgusu yapıldı. Kapasite artışlarının da Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylandığı ifade edilen açıklamada çevre riskine dikkat çekildi:
“Yığın liç alanının tabanı kil tabakaları ve jeomembran serilerek geçirimsiz hale getirilmek zorundadır. Ancak, yığın liç alanından kayarak akan yaklaşık 10 milyon m3’lük siyanür içerikli yığın geçirimli doğal ortamla temas halindedir. Söz konusu siyanürlü çözelti içeriğinin, gerek temas halinde bulunduğu doğal ortamın geçirimli yapısından kaynaklı olarak toprağa karışması gerekse de yağmur ve kar suyu ile taşınarak yeraltı sularına ulaşması, yeraltı suları ile birlikte de Sabırlı deresine oradan da Fırat nehrine ulaşması riski bulunmaktadır.”
ANA NEDEN İKİ KAPASİTE ARTIŞI
Açıklamada öne çıkan diğer vurgular şöyle:
"Facianın gerçekleşmesinin ana nedeni, iki kez kapasite artışı yapılarak liç yığını üzerindeki yükün arttırılması, yüksekliğinin yaklaşık 250 metre üzerine çıkarılması sonucunda stabilite ve duraylılığının sağlanmasının oldukça zorlaştığı, sıvılaşmayla birlikte oluşan yarık ve çatlaklara rağmen gerekli tedbirlerin alınmaması ve acil eylem planının devreye sokulmamasıdır.
‘YENİSİNİ AÇMAMA SEBEBİ MALİYETTEN KAÇMAK’
“İkinci ve üçüncü yığın liç alanı oluşturmak yerine maliyetten kaçmak ve daha fazla kâr hırsı ile mevcut yığın liç alanını kullanarak iki kez kapasite artışını yapan, oluşan deformasyon üzerine işçilerin ve iş güvenliği uzmanının uyarılarına rağmen faaliyetlere devam eden işletmeci firma ile söz konusu kapasite artışı taleplerini onaylayarak uygulanmasına izin veren, denetleme sorumluluğu bulunmasına rağmen bu görevlerini yerine getirmeyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı facianın asli sorumlularıdır.
'YERALTI SUYU HARİTASI ÇIKARILMALI'
“Yığın liç alanından kayarak geçirimli doğal ortam üzerine akan yaklaşık 10 milyon m3’lük siyanür ve ağır metal içeren yığının çevre ve insan sağlığına olası etkilerinin izlenmesi için bölgenin yeraltı suyu haritası çıkarılmalı, etki alanından, kontrol kuyularından, Sabırlı deresi ve Fırat nehrinden periyodik olarak numuneler alınarak ölçümlerin yapılması, sonuçların şeffaf olarak kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir.
'TAŞERON İŞ BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZAR'
“Diğer alanlarda olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de işlerin bölünerek taşeron firmalar aracılığıyla yapılması, iş bütünlüğünü bozmakta, koordinasyonu engellemekte, telafisi imkansız sorunlara neden olmaktadır. Maden işletmelerinde taşeronlaştırmaya izin verilmemelidir.
‘KAMU ELİYLE İŞLETİLMELİ’
“Stratejik madenlerin tanımlaması yapılmalı, altın stratejik madenler kapsamına alınarak kamu eliyle işletilmelidir.
'YABANCI ŞİRKETLER BU ÜLKEYİ BİZİM KADAR ÖNEMSEMEZ'
"Yıllarca ülke kamuoyuna altın madenciliğini çevreyle tamamıyla barışıkmış algısını yaratmaya çalışan çevrelerin manipülasyonları, yaşanan bu faciayla açığa çıkmıştır. Benzer şirketlerin ekonomik ve sosyal olarak gelişmiş ülkelerde yürüttükleri madencilik faaliyetini, ülkemizde aynı hassasiyetle yürütmedikleri; bu ülkeyi bizim kadar önemsemedikleri açıktır. Onların sadece ve her zaman olduğu gibi yalnızca 'yaratılan artı değeri' düşündükleri ortadadır. ÇED izin süreçlerinde tanınan kolaylıklar, verilen teşviklerle alınmayan vergiler kamu erkinin burada yaratılan pespaye duruma yaklaşımını gözler önüne sermektedir.”