Madencinin feneri çözüme ışık tutuyor
‘Sizin tecrübeniz, Türkiye’ye ışık tutmaktadır. Biz sadece madenlerden kömür çıkaran kişiler değiliz. Yalnızca tekstil atölyelerinde çalışan işçiler değiliz. Biz Türkiye’yi bu karanlıklardan kurtaracak önderleriz, madencileriz.’
Vatan Partisi, Üretim Devrimi Programı’nı madencilerle buluşturdu. Hafta sonu mücadelenin başkenti Zonguldak’ta düzenlenen Üretim Devrimi Kurultayı’na çok sayıda maden işçisi, baretleriyle ve sloganlarıyla katıldı. GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil’in konuşması, madenciler tarafından sık sık alkışlandı. İşçiler tarafından coşkuyla karşılanan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, madencilere ‘can kardeşlerim’ diye seslendi, madenci fenerinin Türkiye’yi aydınlatacağını söyledi.
Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen kurultaya işçilerin yanı sıra, çok sayıda sendikacı, sanayici, esnaf ve vatandaşlar da ilgi gösterdi. Kurultaya, CHP temsilcisi Atınç Kayınoğlu, İyi Parti Zonguldak İl Yöneticisi Murat Aydın, Enerji Bir-Sen Şube başkanı Sedat Güngör, Kadın Kooperatifleri Başkanı Sevgi Alay, Zonguldak Kent Konseyi yöneticisi Seren Akçel, 10 Temmuz Mahallesi Muhtarı Tacettin Köroğlu, Türk Hava Yolları adına Nihat Aygün, GMİS merkez yöneticileri, şube yöneticileri ve temsilcileri, Karaelmas Üniversitesi öğretim üyelerinden Müge Harman ve Prof. Dr. Mehmet Harman katıldı.
İşçilerin kurultay boyunca attıkları “Madenci feneri sönmeyecek”, “Emeğin başkenti şanlı Zonguldak” sloganları salondaki heyecanı artırdı.
‘KÖMÜRÜ ÇIKARTMAK MİLLİ GÖREVİMİZ’
Kurultayın açılış konuşmasını yapan Vatan Partisi Zonguldak İl Başkanı Gökhan Yılmaz, dünyanın enerji krizine girdiği bu günlerde taş kömürünün fiyatının 280-300 dolara dayandığını belirterek, “Zonguldak’ın altında 1.5 milyar ton taş kömürü rezervi ve milli kaynak yatmaktadır. Ekonomik zorlukların içinde olduğumuz koşullarda yerin altındaki kömürü çıkarmak ve ekonomiye kazandırmak milli görevimizdir” diye konuştu.
Zonguldak’taki izlenimlerini anlatan Vatan Partisi İşçi Sendika Bürosu Başkanı Hüseyin Karanlık, bölgede kömür üretiminin yeniden ayağa kaldırılması için tam bir fikir birliği, güç birliği ve heyecan birliği olduğunu aktardı. Karanlık, “Artık zamanı geldi bu kömür çıkacak, bunu hiçbir güç engelleyemez. Şunu da fark ettik, bu kurultayımızı tam zamanında toplamışız. Hem fikir bakımından hem işin heyecanı bakımından hem de kararlılık bakımından bütün Türkiye’ye anlamlı bir mesaj olacak ve kömür üretiminin ayağa kaldırılmasında itici bir kuvvet olacaktır” ifadelerini kullandı.
‘ÜRETİM DÜŞTÜ İŞSİZLİK EN BÜYÜK SORUN’
GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, konuşmasında 1940 yılında havzanın devletleştirilmesiyle üretimin artışını anlattı, 1967 yılında 5 milyon tona ulaştığını ifade etti. 1980 sonrasında uygulanan politikalardan taşkömürü havzasının da nasibini aldığını ve üretimde düşüşün başladığını belirten Yeşil, şöyle devam etti: “İşçi sayısı, resen emeklilik uygulaması ile hızlı bir şekilde 36 binlerden 2000 yılında 19 binlere ve bugün 7 bin 400’e kadar azaltılmıştır. İşçi sayısında yaşanan bu azalma, üretime de yansımıştır. Satılabilir taş kömürü üretimi, 5 milyon tonlardan bugün geldiğimiz nokta, 8 yüz 70 bin tondur.”
Havzada ‘Rödovans Usulü Üretim’ yöntemiyle bazı üretim alanlarının özel sektöre verildiğine dikkat çeken Yeşil, “Bugün geldiğimiz yer itibarıyla; ölümlü kazaların arttığı, kaçak ocak çalışmalarının önlenemediği görülmektedir. Bölgede yaşanan işsizlik, insanları bu kötü şartlarda, iş sağlığı ve iş güvenliğinden yoksun, sigortasız ve sendikasız çalışmaya sevk etmektedir. Bir maden işçisinin ‘Yeraltında ölüm, yerüstünde açlık. Yeraltında ölüm olasılık ama yerüstünde açlık kesin’ ifadesi Zonguldak bölgesindeki işsizliğin geldiği son noktadır” dedi.
‘16 YILDIR 1 TON BİLE ÜRETMEDİLER’
Önemli rezervlere sahip büyük sahalar olan Amasra-B, Bağlık-İnağzı, Gelik Dik Kanat ve Alacaağzı kömür sahalarının özel sektöre açıldığını ancak bugüne kadar üretime ve istihdama katkı veremediklerini belirten Yeşil, şöyle devam etti: “TTK ve bölge halkı olarak yer tesliminden sonra 16 yıl geçmesine rağmen 1 ton kömür dahi üretmediğini birlikte görmekteyiz. Amasra-B sahasındaki kömür rezervi üretilerek ekonomiye kazandırılmalıdır. Bu amaçla saha kısa sürede Türkiye Taşkömürü Kurumu’na devredilmelidir.”
Yeşil, şu önemli bilgileri de verdi: “Ülkemizin taşkömürü tüketimi, 39 milyon tonun üzerinde olmasına rağmen ürettiğimiz 2021 yılında özel sektörle birlikte 1 milyon 200 bin tondur. TTK’nın yıllık üretim kapasitesi, 5 milyon ton olup ülkemizin taşkömürü ihtiyacının önemli bir kısmını Zonguldak havzasından karşılamak mümkündür.”
“Ülkemizin içinde bulunduğu bu ekonomik sıkıntıdan kurtulmasının yolu ithalatın azaltılarak daha çok üretmekten geçmektedir” diyen Yeşil, Türkiye’nin, kömür ithalatına her yıl yaklaşık 5-6 milyar dolar ödediğini bildirdi. Yeşil şöyle devam etti: “Yerli kömür üretimi artırılarak dışa bağımlılığın azaltılması gerekir. Kömürün; ekonomik değeri, istihdam imkânları, gerekse ticareti, taşınması ve tüketilmesi aşamalarında yarattığı katma değerin ülkemizde kalması sağlanmalıdır. Uluslararası kömür piyasalarında, yükselen kömür fiyatları, yerli üretimin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.”
ADIMLAR BİR AN ÖNCE ATILMALIDIR
Rödovans işletmecisi Alaattin Kurnaz da kurultayda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Mevcut durumda işletmelerinde çalışan sayısı 2 bin 500 civarında olup yıllık ortalama üretim miktarımız 4 yüz bin ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye taşkömürü havzası geneline baktığımızda 2021 yılında TTK, 8 yüz 70 bin ton kömür, Rödovans işletmecilerinin tamamı toplam 3 yüz 75 bin ton olmak üzere toplamda 1 milyon 2 yüz 45 bin ton üretim yapıldığını görmekteyiz. Ülkemizin yıllık yaklaşık 40 milyon ton taşkömürü ve yaklaşık 5 buçuk ton taşkömürü kokuna ihtiyaç olduğu düşünüldüğünde havzada gerçekleştirilen taşkömürü üretiminin ihtiyaç duyulan miktara çok uzak olduğunu söyleyebiliriz.
Taş kömürü ithalinin ülkemizin döviz rezervleri kayıpları yaşanmasına neden olduğu aşikardır. Öncelikle Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun güçlendirilmesi ve gerekli yatırımların yapılmasıyla çalışan sayısının 15 bine çıkarılması, üretim artışı sağlaması açısından atılacak en önemli adım olduğunu belirtmek isterim. Üretim artışına yönelik atılacak adımlar bir an önce atılmalıdır.”
‘ÖLÜMÜN AĞZINDAN EKMEK ÇIKARANLARSINIZ’
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, kurultaya baretleriyle katılan maden işçilerine “can madenciler” diye seslendi. “Zonguldak’a gelip giderken hep çok değişik duygular hissederim. Zonguldak dağının altı, yalnız kömür ile yüklü değildir, duygularla yüklüdür” diyen Perinçek, sinema yönetmenlerine Zonguldak’ın hikayesini ekranlara taşıma önerisi yaptı. Perinçek, “Trajedileri, acıları ve aynı zamanda eve ekmek götürmenin mutluluklarını yaşayan insanların yeri Zonguldak. Zonguldak’ta renklerin de ayrı bir dili vardır. Her yerde ekmek, undan yapılır beyazdır ama Zonguldak’ta ekmek kömürden yapılır. O ekmeği kömürden çıkaran, ölümün ağzından ekmek çıkaran insanlarsınız sizler. Bunlar çok derin duygular… Vatan hep yeryüzü diye düşünülür. Zonguldak’ta vatan yerin altındadır” dedi.
‘TÜRKİYE’YE ÖNCÜLÜK EDECEKSİNİZ’
Doğu Perinçek, ‘Bu böyle gitmez’ hikayesinin en güzel örneğinin Zonguldak’ta yaşandığını belirtti ve şöyle devam etti: “Zonguldak dağının altında kömür yatıyor ama biz o dağın altındaki kömürü çıkartmıyoruz. Rusya’dan, Ukrayna’dan, Güney Afrika’dan gemilerle kömür getiriyoruz. Kendi insanımıza ekmek kapısı sunmuyoruz. Bu dağın altındaki kömürü biz çıkartacağız, üretim yapacağız, istihdam yapacağız, on binlerce işçiye daha ekmek kapısı sunacağız, on binlerce inanımız çocuklarına bakacak. Türkiye, kendi ülkesinde üretecek, bunun için yatırım yapacak bunun için tasarruf yapacak bu amaçla istihdam yapacak. Türkiye böyle bir çözümün içindedir o bakımdan sizler tekrar madenci yürüyüşlerindeki gibi Türkiye’ye öncülük edeceksiniz, böyle bir tarihi görevin eşiğindesiniz.”
‘ÜRETİMİ SUÇLADILAR EMEKÇİYİ SUÇLADILAR’
Madenci fenerinin çözümlere ışık tutacağına dikkat çeken Perinçek, programı şöyle açıkladı: “Madencinin emeği ile üretmek aynı zamanda ihracatı arttıracak dış ödemeler açığımıza bir çare bulmak, doların peşinde koşma dönemine son vermek, Türk lirasını tekrar Türk çarşılarının sultanı yapmak… Önümüzdeki program budur ve bu programda da Türkiye’nin en güvenilir gücü, en sağlam gücü, en akıllı gücü büyük tecrübeler yaşamış olan siz maden işçilerisiniz ve başlarında da Genel Maden-İş Sendikası bulunuyor. Siz yalnız o madenlerin kuyularını aydınlatmayacaksınız, Türkiye’nin geleceğini aydınlatacak bir tecrübeye sahipsiniz.”
Vatan Partisi Lideri şöyle devam etti: “1990 öncesine kadar madenlerimiz de 40 bin madenci çalışıyordu. 90’dan bu yana 33 yıl geçti. 60-70 bin işçiye ihtiyaç varken bir program geldi başımıza, kaya gibi düştü. O programda emekçiler suçlandı, çiftçiler suçlandı, ‘tarım üreticileri kamburdur’ denildi. ‘Bu maden işletmeleri, kamu iktisadi işletmeleri de sırtımızda kambur’ dediler. Türkiye’de çıkarmak maliyetli diye Türkiye’nin üretimi suçlandı. Şimdi ise 450 milyar dolar borca batmışız.”
“Önümüze kömür çıkartmayı değil Türkiye’yi karanlıklardan aydınlığa çıkarmayı görev olarak koyalım” diyen Perinçek, madencilere şöyle seslendi: “Sizin tecrübeniz hiçbir yerde yok. Sizin o tecrübeniz aynı zamanda Türkiye’ye ışık tutmaktadır. Dolayısıyla kendi işimizi ve görevimizi yeniden tarif edelim yani biz sadece madenlerden kömür çıkaran kişiler değiliz. Yalnızca tekstil atölyelerinde çalışan işçiler değiliz. Biz Türkiye’yi bu karanlıklardan kurtaracak önderleriz, madencileriz. Genel Maden-İş Sendikası da Türkiye’mizin yıldızıdır. Alnı açık bir sendikamızdır.”
‘TÜRKİYE’Yİ KARANLIKLARDAN ÇIKARACAĞIZ’
“Önümüzdeki program açık, kamu iktisadi teşekküllerini yeniden canlandıracağız. Plan yapacağız ve gümrüklerimizle içerdeki üretimi koruyacağız. Dışarıdan getirmek yerine yatırım yapıp içeride üretim yapma programını tekrardan Türkiye’nin başına geçireceğiz. Türkiye’de üretilenleri, madencilerin ekmeğini paylaşması gibi halkla paylaşacağız. Ben o madenin dibinde kesesini açıp ekmeği paylaşarak yemenin tadına doyamadım. Hiçbir ekmek onun kadar lezzetli gelmedi bana. Türk milletinin kararlılığıyla Türkiye’nin geleceği aydınlanacaktır. Türkiye’yi kuyulardan, karanlıklardan aydınlıklara hep birlikte çıkaracağız. Türkiye’nin başına Türk emekçileri geçecek, Türkiye’yi sıcak para komisyoncularına, faizcilere bırakmayacağız. Türkiye’nin geleceğine madenci feneri ile ışık tutacağız, bu kararı burada alıyoruz...”
HEDEF 10 MİLYON TON ÜRETİM OLMALI
GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, taşkömürünün daha fazla üretilmesi, üretimin sürekliliğinin sağlanması ve hazineye olan yükün en aza indirilmesi amacıyla çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
◾Üretimi artıracak işçi açıkları acilen giderilmelidir. Kurumun 14.000 norm kadrosuna göre işçi açığı 6.571’dir.
◾Kurumun, hazır haldeki pano boyu 2.807 metre olup bunun ancak 1.040 metresi çalışılabilmektedir. İşçi alınması halinde çalışan ayak boyunun artırılarak daha fazla üretim yapmak mümkün olacaktır.
◾Kurumun idari yapısı ele alınarak yeniden yapılandırılmalıdır.
◾Kurumda üretim ve verimliliği artıracak, maliyetleri aşağı çekecek Mekanize/Yarı Mekanize Sistemlerin yayınlaştırılmasına devam edilmelidir.
◾Üretim hedefi; TTK tarafından 5 milyon ton, özel sektörce 5 milyon ton olmak üzere toplam 10 milyon ton üretim olmalıdır. Bu amaçla yerli üretim hedefine yönelik kamu ve özel sektöre gerekli destek sağlanmalıdır.
◾Yerli ve milli koklaşabilir kömür üretilerek dışa bağımlılık azaltılmalıdır.
◾TTK, TKİ ve MTA gibi madencilik sektöründe deneyimli kurumlar korunmalı ve geliştirilmelidir.
DR. NECDET BİÇER'İN RAPORU DA OKUNDU
Kurultay’dan bir gün önce hayatını kaybeden TTK ETÜD eski Daire Başkanı Dr. Necdet Biçer, kurultayda hazırladığı kömür raporunu açıklayacaktı. Biçer’in raporundaki öne çıkan başlıkları, Vatan Partisi İşçi Sendika Bürosu Başkanı Hüseyin Karanlık, özetledi:
“Hedef üretimin gerçekleşmesini sağlayacak temel politika belirlenmelidir. Bu politikaların gerçekleşmesi, gerekli ekonomik ve siyasi kararların alınarak hükümet programında yer alması ile mümkündür.
Dünya çelik üretiminin yüzde 71’i koklaşabilir özellikli taş kömürü kullanarak üretilmektedir. Koklaşabilir özellikli taş kömürünün ikamesi bulunamamaktadır. Yani taş kömürü yerine başka bir madde ile çelik üretimi mümkün olmayacaktır.
“Taş kömür sektörüne en büyük darbe Nisan 1994 tarihinde vurulmuştur. Bu programa göre Türkiye’de taş kömürünün özelleştirme imkânları bulunmaması halinde üretim faaliyetlerinin belirli işletmelerden başlayarak durdurulması ve tümüyle tasfiyesi kararlaştırılmıştır. Büyük mücadeleler sonucunda özelleştirme mümkün olmadı ama buna rağmen üretimin tasfiyesi doğrultusunda bir yol izlendi.
“Üretim seviyesi, tasfiyenin fiili halde olduğunu göstermektedir. Bu, hükümet politikalarının yanı sıra KİT statüsünde olan TTK’nın da yeni bir yapılanmaya kavuşturulmasının zorunlu olduğunu ve ayrı bir başkanlık halinde örgütlenmesi gerekiyor.”
Biçer raporunda hem yeni ocakların açılmasının gerekliliğini hem de mevcut ocakların iyileştirilmesi doğrultusunda iki ayaklı bir çalışma yürütülmesi gerektiğini vurguluyor. Derin taş kömürü işletmeciliği ve açık işletmecilik şeklinde ikisi birden yapılarak bu üretimin üst seviyelere çıkartılabileceğini ifade ediyor ve bunun nasıl yapılacağına ilişkin çok ayrıntılı teknik bilgiler sunuyor.