05 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Madımak katliamının tanığı Aydınlık'a anlattı: 19 yaşında GLADYO'yla burun buruna

O dönem 19 yaşında olan Murat Demirbaş, 1 Temmuz'u 2 Temmuz'a bağlayan sabah Madımak'a uğurladı arkadaşı Hasret Gültekin'i... Katliamın üzerinden 30 yıl geçti. Demirbaş 'Burada hedef kesinlikle Türkiye’ydi. Türk milletiydi.

Madımak’ı anlamak için FETÖ Gladyosuna bakmalı

2 Temmuz 1993’te tertiplenen Sivas’taki Madımak Oteli katliamının üzerinden 30 yıl geçti. Türkiye’ye yönelik bir Gladyo tertibi olan katliamda ikisi otel çalışanı 35 insanımız hayatını kaybetti. Acı günün 30. yılında çok sayıda kitle örgütü ve kanaat önderi mesaj yayınladı. Kışkırtıcıların hedef aldığı Pir Sultan Abdal Kültür Şenliklerinin düzenleme heyeti üyesi tiyatrocu, Vatan Partisi Sanat Bürosu Başkanı Tahsin Murat Demirbaş yaşadıklarını Aydınlık’a anlattı. O günlerde 19 yaşında olan Demirbaş, yaşı ilerledikçe katliamın planlı bir Gladyo eylemi olduğunun farkına vardığını söyledi. Yakın tarihteki olaylarla bağlantılarına dikkat çekti. “Sivas olaylarını daha iyi anlamak için Fetullahçı Gladyo'yu anlamak gerek” diyen Demirbaş “Bu gibi kışkırtmalar şimdi niye olmuyor?” diye sordu.

‘ÖNEMLİ GÖSTERGELER VAR’

Murat Demirbaş, söze “Ben 19 yaşında bir gençtim. O zaman Anadolu Sanat Ortamı’nda (ASO) tiyatro yapıyordum. Her şeyi çok iyi hatırlıyorum ve hiç unutamıyorum.” diye başladı. 2 Temmuz 1993 öncesi Sivas’ta hem sol hem de sağ gruplar açısından güçlü bir siyasi hava olduğundan bahsetti. 1978’deki olaylar nedeniyle ciddi bir kutuplaşma yaşandığına değinen Demirbaş, merkezinde Fetullahçıların olduğu çeşitli tarikat ve cemaatlerin dershane ve yurtlar aracılığıyla kentte örgütlendiğini kaydetti.

Demirbaş şöyle konuştu:

“2 Temmuz 1993’ten önceki Sivas’ı da konuşmak gerek. Orada çok önemli göstergeler var. Mesela merkezinde Fetullahçıların olduğu çeşitli tarikat ve cemaatlerin özel dershane ve yurtlar aracılığıyla kentte örgütlendiğini çok iyi hatırlıyorum. 1978 olaylarından kalma bir kutuplaşma vardı. 12 Eylül darbesinin en çok gençlerini ezdiği şehirlerden biri Sivas’tır. Ama ona rağmen 90’lı yıllarda sağ olsun sol olsun güçlü bir siyasi hava vardı. Kavga, dövüş olurdu ancak böyle bir eylemin olacağı kimsenin aklına gelmezdi. Ben de o dönem sol grupların içindeydim. Şenliklerin duyuru afişlerini Sivas’ın tüm cadde ve sokaklarına biz asmıştık. Tüm hazırlık çalışmalarında vardım.”

Madımak katliamının tanığı Aydınlık'a anlattı: 19 yaşında GLADYO'yla burun buruna - Resim : 1
Demirbaş o dönem 19 yaşındaydı.

AKARSU’NUN UYARISI

“Hasret Gültekin’le öncesinden arkadaştık. Hem arkadaşlığımız hem de düzenleme ekibinde olmam nedeniyle aydınlarla yakın temas etme şansım oldu. 30 Haziran’da meydandaki medrese çay bahçesinde ufak bir kışkırtma olmuştu. Aziz Nesin kitaplarını imzalarken sataşılmıştı. Ancak kolay bir şekilde çözülmüştü. Asım Bezirci hastaydı ve medreseden otele yalnız gitmemesi için ona eşlik etmiştim. 1 Temmuz akşamı 4 Eylül Spor Salonunda şenliğe gelen tüm ozanların konseri vardı. Sunucusu da bendim. Konser sonrası ben, Hasret, o dönem Aydınlık Gazetesi’nin sanat sayfasını yapan Kadir ve bazı arkadaşlar bir eve geçmeye karar verdik. Otele uğradık, kapının önünde Muhlis Akarsu ile karşılaştık. Otelin önündeki kırmızı arabasının bagajından, araç da yakıldı, hırkasını almaya çıkmıştı. Bizi görünce takıldı. ‘Aman gençler çok takılmayın şenlik daha bitmedi haa…’ diye uyardı. Evde gece boyu türküler söyledik. Sabaha karşı Hasret’le Kadir’i otele bıraktım ve tekrar eve geçtim. Öğlen kültür merkezinde Arif Sağ Dinletisi olacak, sonra da Banaz Köyü’ne hareket edilecekti. Hala pişmanlık duyarım, ‘Keşke o gece onları otele bırakmasaydık’ diye. Bir daha da buluşamadık…”

‘KENDİ İMKANLARIMIZLA PÜSKÜRTTÜK’

Demirbaş, kışkırtmanın öğle saatlerinde başladığını ve uzun sürdüğünü aktardı. Kültür merkezi önündeki saldırıları kendi imkanlarıyla püskürttüklerini bildirdi:

“12.30 gibi kültür merkezine giderken valiliğin önünde 10-15 kişilik küçük bir grup toplanmıştı. Hiçbirimiz o zaman olayların bu kadar büyüyeceğini düşünmemiştik. O gruba sonradan yeni kalabalıklar da eklenmiş ve oradan kültür merkezine gelmişlerdi. Saldırdılar. O zamanlar Sivas küçük yerdi. Herkes birbirini tanırdı. Tanıdığımız birkaç sivil polis geldi. Müdahale etmeden ayrıldılar. Biz kendi imkanlarımızla saldırganları püskürttük. Elimizde bir tek binanın alçak çatısından söktüğümüz kiremitler vardı. Sonra köşedeki Pir Sultan Abdal heykelini yıkıp parçaladılar. Bir ara o zamanki Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu geldi, konuştu. Güya sakinleştirmek için gelmişti ama ‘Gazanız mübarek olsun’ şeklinde kalabalığa hitap etti. Direncimizi görünce grup dağıldı. Biz de öncelikli olarak kadınlar ve çocukları tahliye ettik. Bağlantımız kopmuştu. Herşey iptal olmuştu. Bir süre sonra biz de dağıldık. Meğer o grup otelin önünde tekrar toplanmış. Otelden dumanlar çıkınca biz durumun daha da ciddi olduğunu fark ettik. Sonrasında ise her şey için çok geçti. Sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Kimseyle haberleşemiyorduk. Gece boyu silahlı çatışma sesleri duydum. Olanları ertesi gün öğrendik.”

Madımak katliamının tanığı Aydınlık'a anlattı: 19 yaşında GLADYO'yla burun buruna - Resim : 2

‘YURT ve DERSHANELERDE ÖRGÜTLENENLER’

Demirbaş, “2 Temmuz Katliamı benim Aydınlıkçı bilincimin oluşmasına neden olmuştur.” diye devam etti. Zamanla katliamın bir Gladyo eylemi olduğunu anladığını belirtti. Demirbaş, Yakın tarihteki olaylarla bağlantılarına dikkat çekerek şöyle bitirdi:

“Bunlar yalnızca benim yaşadıklarım. Daha pek çok ayrıntı var ama artık bir önemi yok. Bugün önemli olan bunun planlı bir Gladyo faaliyeti olduğunun farkında olmak. Burada hedef kesinlikle Türkiye’ydi. Türk milletiydi. Yalnızca Aleviler değil. Bunu sonradan parçaları birleştirdiğimde daha iyi anladım. Devletin içine çöreklenmiş unsurlar harekete geçirilmiş ve bir şeylerin zemini hazırlanmak istenmişti. Daha 4 ay önce Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis öldürülmüştü. Bunu 3 gün sonra PKK eliyle yapılan Başbağlar katliamından da anlayabiliriz. Yurt ve dershanelerde örgütlenen kitle sistemli olarak kışkırtılıyordu. Aziz Nesin tamamen işin bahanesiydi. Her zamanki gibi devlet içerden felç edilmiş ve hareket kabiliyeti yine içerdekiler tarafından engellenmişti. Sivas olaylarını daha iyi anlamak için Fetullahçı Gladyoyu iyi anlamak gerek. 2 Temmuz’u anlamak için 15 Temmuz’u doğru görmek gerek. Şu anda hapishanelerdeki 120 bin FETÖ’cünün 15 Temmuz’dan önce devletin içinde ne işe yaradığını sormak gerek. Bu gibi kışkırtmalar şimdi niye olmuyor? CIA’nın Ortadoğu’da kimi kime kırdırarak iktidarları yönetmeye çalıştığını ve kimleri maşa olarak kullandığını iyi görmek gerek. Bu topraklarda gericilik ve bölücülük hep emperyalizm destekli olmuştur.”

‘VAZGEÇEMEDİKLERİ TEZGAHLARDAN BİRİ’

Türkiye’nin saygın sanatçıları Ekrem Ataer ve Tuluyhan Uğurlu, Madımak katliamında yitirdiklerimizi andı.

Tuluyhan Uğurlu “İnsanlık tarihinin yüz karası olan bir sahneydi. Önceden kurgulanmıştı.” dedi, şöyle konuştu: “Son derece acı bir olaydı. Ardı ardına birçok felaketin yaşandığı bir dönemdi. Madımak vakası ise insanlık tarihinin yüz karası olan bir sahneydi. ‘Sahne’ kelimesini bilerek kullanıyorum çünkü önceden kurgulanmış bir şeydi. Bu acının olumsuz etkileri hala yaşanıyor. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın. Türkiye hoşgörü ve güzellikler ülkesidir. Büyük sanatçı ve ilim insanlarını bağrından çıkarmış bu topraklara çok ağır bir darbeydi. Bu ızdıraplardan ders aldığımızı ve Türkiye’nin geleceğinin parlak olduğunu düşünüyorum. Bu vesileyle bir kez daha yitirdiğimiz insanlarımıza rahmet diliyorum.”

‘ÜLKENİN GELECEĞİNE YAPILMIŞ’

Ekrem Ataer de şunları vurguladı: “2 Temmuz Türk Milleti’nin tarih boyunca düzenli olarak uğradığı provokasyonlardan biridir. Her toplumda olduğu gibi bu toplumun da sinir uçları vardır. Sivas 1993’te o sinir uçlarının en tehlikelisine dokunulmuştur, tıpkı Maraş ve Çorum’da olduğu gibi. Alevi-Sünni kışkırtması Osmanlı’dan beri Türk illeri üzerinde gözü olanların vazgeçemedikleri tezgâhlarından biridir. Katliam Alevilere değil, ülkenin aydınlık geleceğine karşı yapılmış bölücü ve yıkıcı bir girişimdir. Sivas olayları sonrası sanat dünyası affedilmez hatalar yapmıştır. Her an için uyanık, kol kola ve birlik içinde olmak zorundayız. Zahiri yaşanan olayların altındaki asıl sebeplerin ve müsebbiplerinin peşine düşmemiz gerekirdi yapmadılar. Hünkâr ne güzel söylemiş... Ara bul.”

‘SHP DE SORUMLU’

Horasan Erenleri Federasyonu Genel Sekreteri Ali Rıza Özkan katliamı şehitlerini saygıyla andığını belirtti. Olaylara müdahalede yetersiz kalındığı için dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve hükümet ortağı SHP’nin de sorumlu olduğunu savundu:

“Bu saldırı saatlerce sürmüştür ve uzunca bir süre sadece izlenmiştir. Kolluk kuvvetlerinin olaylara müdahalesi çok gecikmiştir ve telafisi olmayan sonuçlar ortaya çıkmıştır. Tanıklar ve medyadan öğrendiğimize göre dönemin Başbakan Yardımcısı, Sosyal Demokrat Halkçı (SHP) Parti Genel Başkanı Erdal İnönü ile SHP’nin diğer önde geleni Murat Karayalçın’a ulaşılamadığı iddia edilmiştir. Tansu Çiller kadar Erdal İnönü ve SHP’nin de bu olayın sorumlularından olduğunu düşünüyorum.”

‘TAM BİR EMPERYALİST KIŞKIRTMAYDI’

Alevi kanaat önderleri yaşananların tesadüf olmadığını vurguladılar. Tunceli Cemevi Başkanı Ali Ekber Yurt, “Anadolu tarihinin en karanlık günüdür. Herkesin gözünün önünde, dönemin devletinin gözünün önünde saatlerce süren bir olay. Bu toplumsal bir çatışma için planlanmış bir eylemdi. Zaten akabindeki Başbağlar Katliamı da bunu ele veriyor. Gericilik ve bölücülük kullanıldı ve bir tezgah yapıldı. Şükür ki kimse bu oyuna gelmedi.” dedi.

Hüseyingazi Cemevi Dedesi Hüseyin Öz de şunları aktardı: “Madımak Katliamı tam bir emperyalist kışkırmaydı. Böylesi bir olayın devlet içinden yardım alınmadan, göz yumulmadan olması mümkün değildir. Türk milleti Alevisiyle Sünnisiyle devlet içine çöreklenen Gladyo uzantılarından çok çekti. 2 Temmuz’da Sivas’ta, üç gün sonra 5 Temmuz’da Erzincan’da canlarımızı yitirdik. Bu tesadüf değildi. Neyse ki Türk aydınlarının kararlı mücadeleleri ile Türk devleti içinde Gladyo ezildi ve bugün yeni kışkırtmaları yaşamıyoruz. Hem Sivas hem Erzincan şehitlerimizi saygıyla anıyorum.”

‘TUZAĞA DÜŞÜLMEDİ’

Ocakzadeler Meclisi Sözcüsü Ali Timurtaş Özmen katliamın hedefinin birliğimiz olduğunun altını çizdi: “Madımak Oteli'nde katledilen masum ve mazlum canlarımızı asla unutmayız ve unutturmayız. Alevilerin inancına, huzur ve birliğine yönelik azgın ve insanlıktan nasibini almamışların işlediği suçların tamamı, 30 yıl geçmesine rağmen cezalandırılamamıştır. Bunun hesabının er ya da geç Hakk Divanı’nda sorulacağından hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Bu katliamın ardından Başbağlar’da yapılan katliam da göstermiştir ki asıl hedef vatanın bölünmez bütünlüğü ve birliğidir. Aleviler ve Sünniler olarak bu tuzağa düşülmemiş olması da kadim kardeşliğimizin kanıtıdır.”

FETÖ