23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Makine Hatıraları’tartışması büyüyor

Refik Anadol’un ‘Makine Hatıraları: Uzay’ sergisi, yoğun ilgi gördü. Sergi çerçevesinde, teknoloji ile sanatın ilişkisi, sanat felsefesi yeniden konuşulmaya başlandı.

‘Makine Hatıraları’tartışması büyüyor
A+ A-

Refik Anadol’un Pilevneli Galeri’de açtığı ‘Makine Hatıraları: Uzay’ sergisi, son günlerin en çok konuşulan sanat olayı oldu. 19 Mart’ta açılan sergi, ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı ve salgın tedbirleri de devreye girince kapıda uzun kuyruklar oluştu. Yapay zekanın kullanıldığı, izleyicinin başını döndüren bu sergi, sanat felsefesi alanında tartışmaları da beraberinde getirdi.

Refik Anadol, eleştirmenlere sosyal medya hesabından şöyle yanıt verdi: “Sevgili dostlar yine aynı elitist sanat akademisyenleri maalesef sergimizin başarısını hazmedemiyorlarmış. Normaldir. Yokluktan, hiçlikten ve negatifikten beslenirler. Yeni hiçbir şey söylemezler! Sanat halka inince hep böyle yaparlar.”

SÖNMEZ: BİZ KİMİZ?

Eleştirmen Ayşegül Sönmez, kurucusu olduğu ‘Sanatatak’ta kaleme aldığı “Refik Anadol’un Makine Hatıraları’nın Hatırlattıkları” başlıklı dört bölümlük yazıda, sergiyi şu sözlerle tanımladı: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği, NASA’ya giriş kartı bulunan yeni medya sanatçısı Refik Anadol’un iki farklı veri heykeli yerleştirmesinden oluşan Makine Hatıraları sergisi…”

“Bir sergi fiziksel olduğu kadar düşünsel kuyruklar da oluşturmalı” diyen Sönmez, bunun bir sanat olmadığını söyledi ve şu soruyu sordu; “İnsanlık için yararlı faaliyetlerin toplamı olan veri bilimi, sanat için yararlı olmayan bir etkinliğe sanat adında bir alana göç ederken biz izleyici neredeyiz ve belki de en mühimi kimiz?”

ARTUN: ANADOL’UN HAMİSİ GOOGLE

Ali Artun’un E-skop’ta yayımladığı ‘Refik Anadol ve Algoritma Sanatı’ adlı yazısında “Anadol’un hamisi, her türlü bilgiyi, sanatı, iletişimi dijitalleştirip denetleme ve yönetme peşinde olan Google” ifadelerini kullandı. Yazısında kapsamlı bir inceleme sunan Artun, geçmişten şu örneğe de yer verdi: “Bilbao Müzesi’nin cepheleri, Refik Anadol’un Gehry’nin bir başka yapısı olan Walt Disney Filarmoni’nin cephelerini ‘verileriyle boyamasından’ çok önce ‘düş görmeye’ başlamıştır; dev ekranlar olarak kullanılmıştır. Ama ne Bilbao halkı, ne turistler bu gösteriyi bir sanat olayı filan gibi görmezler; olsa olsa bakıp geçeceğiniz bir eğlencedir.”

ÖZER: ANADOL DÜNYA SANATÇISI

Öte yandan, Aydınlık’a açıklamada bulunan Küratör/Sanatçı Denizhan Özer şunları kaydetti:

“Refik Anadol'un Dolapdere'deki Pilevneli Galeri'de açılan ‘Makine Hatıraları: Uzay’ başlıklı sergisi üzerine yapılan tartışmalarda işin öznesinden uzaklaşılarak sanatçıya yapılan eleştiri ötesi aşağılama hatta yok etmeye yönelik itibar sarsıcı saldırıları doğru bulmuyorum. Şu bir gerçek ki Refik Anadol bana göre günümüz gerçeği ve estetiğine göre yapıt üreten bir dünya sanatçısı. Yapıtlarını bilgi, akıl, zeka ve duygu ile bir araya getirerek ürettiği, ortada olan bir gerçek. Yazdığı algoritmalarla oluşturduğu görsel dünyanın gençler tarafından da sevilmesinin ve Pilevneli Galeri önünde uzun kuyruklar oluşmasının en önemli nedeni de bu. Şimdi bu gerçeği bir tarafa bırakıp anlık bir kararla yazdığı ‘Onlara buradan 70 metrelik DNS anteni hediyem olsun’ sözünü çok büyütmemek gerekiyor. Bu talihsiz söylemi genç bir sanatçının duygu durumu olarak görmek lazım. Hangimiz gençken hatalı davranışlarda bulunmadı ki.

“Sanat üzerine geçmişte de çok tartışmalar oldu. İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan'ın koli bantı ile galeri duvarına yapıştırdığı ‘Muz’un 120 bin dolara satılması, Banksy'nin ‘Kırmızı Balonlu Kız’ adlı eserinin müzayedede parçalanmasına rağmen 1 milyon sterline satılması ya da Esat Tekand'ın sergideki bir resmine bir sanatçının sprey boya ile dolar işareti yapması, bence üzerine daha çok düşünülmesi gereken bir durum. Birileri sahneyi çalarak ön plana çıkıyor ve biz bunu göremiyoruz. Savaş, göç, pandemi ve ekonomik krizlerle boğuşan insanlara zaten her gün birileri o antenden daha fazlasını hediye ediyor. Biraz dikkatli olup gerçeklerin arkasındaki esas gerçeği görmek lazım.”

‘Makine Hatıraları’tartışması büyüyor - Resim: 1

BİLGİN: SANAT İÇİN AYRIM NEREDE?

Sanat yönetmeni Zafer Bilgin, çağı anlamak gerektiğini, doğru sorularla düşünen insanların fikir belirtmesi gerektiğini söyledi. Sanatçının her zaman yaşadığı çağa uygun formlara ve malzemelere ihtiyaç duyduğunu belirten Zafer Bilgin, konunun tartışılabilmesi için sorular yönelterek sanatçılara ve eleştirmenlere çağrı yaptı. Aydınlık’a konuşan Zafer bilgin şunları söyledi:

“Refik Anadol’un Pilevneli Galeri’deki ‘Makine Hatıraları: Uzay’ sergisi, küresel salgın günlerinde yanlı bir tartışmaya yol açan, önemli bir etkinlik. Bu sergi değerlendirilirken, kendi düşüncelerini doğru sorularla açan, net bir biçimde ortaya koyan, düşünen insanlara ihtiyaç var. Sanatçı yaşadığı çağın duygu, düşünce ve felsefesine uygun form bulmak, malzeme kullanmak mecburiyetindedir. Öncü sanatçılar farklı önerilerde bulunabilirler, bulunmuşlardır. Fotoğraf ve sinema ile ilgili yaşanan tartışmaları hatırlayalım. Mağara resminden bugüne, insanlığın yarattığı güzel olan her şey bizim.

“Çağı anlamak, dijital teknolojinin geldiği noktada, yapay zekanın konuşulduğu günlerde, sanat ve teknoloji ilişkisini anlamak, yeni bir durum. Buna uygun düşünmek durumundayız. Bununla birlikte çağımızda sanatçının, aydın ve entelektüel sorumluluğunu görerek bakmak zorundayız. Geçmişin avangardları bugün ortalama sanatçıda bile mecburiyet halinde. Peki günümüzde üretilenin, sanat olabilmesi için ayrım nerede? Üretilen yapıt, sanatçı sorumluluğuyla, yeniden kurulan dünyada insanlıkla ilişkisinde neye hizmet ediyor? Yeni kurulan dünya içindeki değerleri anlıyor mu?

“Teknik oyunun ötesine geçen yeni durum var mı?”

Sanat kültür