23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Mareşal mi o bir hazinedir’

Atatürk Türk ordusunu ona teslim etmişti. 23 yıl genç Genelkurmay Başkanlığı yaptı. Türkiye'nin son Mareşali Fevzi Çakmak'ı 10 Nisan 1950 günü 74 yaşında kaybettik. Paşa'nın bu yıl 70'inci ölüm yıl dönümü. Türkiye Cumhuriyeti yaşadıkça o da unutulmayacak; milletimizin gönlünde yaşayacak.

‘Mareşal mi o bir hazinedir’
A+ A-
ERCAN DOLAPÇI

Çakmakoğullarından Topçu Albay Ali Sırrı Bey'in oğlu olarak, 1876 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Kuleli Askeri Lisesi'nde tamamladıktan sonra, Harp Okulu'na girerek 28 Ocak 1896'da Piyade Teğmen rütbesiyle mezun oldu. 'Kavaklı Fevzi' Bey, 1898 yılında da Kurmay Yüzbaşı olarak kurmaylık eğitimini tamamladı ve 3. Ordu emrinde çalışmaya başladı. Uzun yıllar Rumeli'de Arnavut ve Sırp çetelere karşı mücadele verdi. İttihat ve Terakki'ye katıldı. Metroviçe'de Cemiyet Başkanlığı yaptı. 1911 yılında Trablusgrap Harbi'nin başlamasıyla Garp Ordusu'nun Kurmay Başkanlığına atandı. Balkan Harbi sırasında 21. Fırka Komutan Vekilliği ve Vardar Ordusu 1. Şube (Harekat Şubesi) Müdürlüğünü yaptı. Balkan dillerini su gibi bilirdi.

ÇANAKKALE'DE KARDEŞİNİ KAYBETTİ

1913 yılında 5. Ordu Komutanlığı’na atandı. 1915 yılında da Mirlivalığa yükseltildi. 5. Kolordu Komutanı olarak Çanakkale Harbi’ne katıldı. Atatürk'ün rahatsızlığı üzerine Anafartalar Grup Komutanlığı'nı da üstlendi. Kardeşi Üsteğmen Mehmet Nazif Efendi, 8 Ağustos 1915 günü Conkbayırı'ndaki kanlı savaşlarda şehit düştü. Komutanı Atatürk, morali bozulmasın diye bir ay sonra başsağlığı mesajıyla Paşa'ya bildirdi. Paşa'nın kardeşlerinden Teğmen Muhtar, Balkan Savaşı sarasında Manastır'da şehit olmuştu. Küçük kardeşi Sami ise Askeri Okulda okurken hayatını kaybetmişti. Fevzi Paşa, daha sonra Doğu Cephesi 3. Bölge Komutanlığı’na atanarak Kafkasya'da Rus birliklerini durdurdu. Burada 2. Kafkas Kolordu Komutanı ve 2. Ordu Komutanı oldu. 5. Ordu Komutanı olarak da Suriye Cephesi'ne atandı. Mustafa Kemal'den sonra da Ekim 1917'de 7. Ordu Komutanı oldu. Başarılı komutanlığı, onun ordu içinde saygınlığını arttırdı. (Hayrullah Gök, Mareşal Fevzi Çakmak'ın Askeri ve Siyasi Faaliyetleri, (1876-1950), Genelkurmay ATASE Yayınları, Ankara, 1997.)

23 YIL TÜRK ORDUSUNUN BAŞINDA GÖREV YAPTI

Mütareke'de İstanbul'daydı. Bir ara Genelkurmay Başkanlığı da yaptı. Atatürk, Samsun'a çıktığında geride Cevat Paşa ile Fevzi Paşa'ya güvendi. İsmet Bey'e de 'sonra gel' dedi. Anadolu'ya silah ve cephane gönderilmesinde aktif rol aldı. Milli Mücadele'yi destekledi. 16 Mart 1920 işgalinden sonra 27 Nisan günü Ankara'ya gelerek Meclis'e katıldı. Büyük törenle karşılandı. 3 Mayıs 1920 günü Milli Müdafa Vekilliği'ne getirildi. Milli ordunun kurulmasında büyük çaba gösterdi. İkinci İnönü Zaferi'nden sonra rütbesi Orgeneralliğe yükseltildi. Sakarya Savaşı'nı Mustafa Kemal Paşa ile birlikte yönetti. Çok iyi planlamacı ve uygulayıcıydı. Buradaki başarısından sonra Atatürk ona 1934'te 'Sakarya' soy ismini vermek istedi, o aile ismi olan Çakmak'ta ısrar etti. 14 Ocak 1922 günü Genelkurmay Başkanlığı'na getirildi. Bu görevini aralıksız 23 yıl yaptıktan sonra 12 Ocak 1944'te 68 yaşında emekliye ayrıldı. Askerliği öylesine sevmişti ki, bu ayrılıktan dolayı İsmet Paşa'ya bile kırıldı. Evine büyük acılar içinde gitti. Paşa onun için yayımladığı teşekkür mesajında, "İleride deruhte buyuracağınız vatan hizmetlerini de şeref ve muvaffakiyetle başaracağınıza eminim" der.

SİYASETE ATILDI BAŞARILI OLAMADI

Amerikalılar "Büyük askerler ölmezler, sönerler" derler ya, o da siyasete atıldı. Başarı gösteremedi. 1946'da Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili olarak Meclis'e girdi. DP'ye 'siyaseti yozlaştırmayacağına güvendiği için" girmişti. Bir sözünden dolayı Celâl Bayar'a kızarak 1948'de Partiden ayrıldı ve Millet Partisi'ni kurdu. Mitinglerini büyük kalabalıklar izledi ama oy vermedi. Türk milleti onu hep asker olarak sevdi. İnsan Hakları Derneği kurucusuydu. 'Komünistlikle' bile suçlandı. Oysa samimi dindar insandı. Oi her konuşmasında zor günlerdeki Sovyet yardımlarından ve dostluğundan bahsetti. Bu tavrı DP'lileri rahatsız etmişti... Ona "sakın böyle şeyler söyleme" dediler... Aldırmadı... Beklediği saygıyı göremiyordu. Kırılmıştı... 10 Nisan 1950 günü de geçirdiği rahatsızlık sonucu hayatını kaybetti. İsteği üzerine Eyüp Sultan Mezarlığı'na defnedildi. Özel hayatında son derece sade insandı. Evde görseniz "Bu mu Fevzi Paşa" dersiniz. Çünkü sıradan aile babası gibiydi. Kibirsiz ve iltimazsız... (Ercan Dolapçı, Devrimin Öncüleri, Kategori Yayıncılık, İstanbul, 2017, s.77-81.)

‘Mareşal mi o bir hazinedir’ - Resim: 1

ATATÜRK'ÜN REİSİCUMHUR ADAYIYDI

Atatürk'ün Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'a göre, Atatürk, onun kendisinden sonra Cumhurbaşkanı olmasını ister. Atatürk, hasta yatağında vasiyetini yazdırdıktan sonra Devlet Reisliği konusunda şunları söyler: "Elbette bunda söz ve intihap hakkı sadece milletin ve onun mümessili olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir; yalnız ben bu meseledeki mütalaamı ifade edeceğim. Evvela akla İsmet Paşa gelir; evet! O, memlekete pek büyük hizmetler ifa etmiştir. Fakat nedense umumun sempatisini kazanamadığı görülüyor; bu yüzden durumu pek de cazip olmasa gerek. Bir de Mareşal Fevzi Çakmak var. O, hem memlekete büyük hizmetler etmiş, hem de herkesle iyi geçinmiş, selahiyet sahiplerinin mütalaalarına daima kıymet vermiştir; kimse ile münazaa halinde değildir. Bu itibarla bence, Devlet Başkanlığı için en münasip arkadaş odur. Filhakika kendisi ordu işleriyle uğraşmaktan çok hazzeder, belki ordudan ayrılmak istemez... Ama Cumhurreisliği’nde, aynı zamanda Başkomutanlık mevkiinde de olacağı için bu meşguliyetine devam imkânı daima mevcut demektir; binaenaleyh, kanuni bir yol bulup kendisi namzet gösterilir ve seçilirse çok iyi olur zannederim." (Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, Yapı Kredi Bankası A. Ş. Yayınları, İstanbul, 2.Cilt, 1973, s.758.)

Fevzi Paşa, İsmet Paşa'nın adaylığına itiraz bile etmedi. Çünkü herkes onun Reisicumhurluğu'nda hemfikirdi. Zor günlerin lideri oldu. Yanında da Fevzi Paşa vardı. Ankara'da İsmet Paşa, savunmada da Fevzi Paşa. Trakya'da kurduğu savunma hattına "Çakmak Hattı" denmişti.

CİHAD BABAN: 'O BİR HAZİNEDİR'

Eski Kültür Bakanlarımızdan gazeteci yazar Cihad Baban ise onu şöyle anlatır: "Üniformasını sırtından çıkarmadığı halde sırmaya aldırış etmezdi. Evinde basit bir vatandaş gibi yaşar, hele hele 'bana Mareşal desinler' gibi, uydurma tavırlar takınmayı aklından geçirmezdi. (...) Bütün ordu onu tabiatüstü kabiliyetli insan, derin, çok derin bilginin sahibi tanırdı. Mareşal mi o bir hazinedir." (Cihad Baban, Politika Galerisi Büstler ve Portreler, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1970, s.91-92.)

Mareşal Fevzi Paşa, 1935 yılında Harp Akademisi'nde verdiği bir konferansta, Cihan Harbi ve Kurtuluş Harbi yıllarındaki mücadeleyi şu ifadelerle anlamlandırır: "Bu muharebelerde çok değerli arkadaşlarımızı kaybettik. Çok kanlar döktük. Dökülen bu kanlar boşa gitmemiştir. Birinci Dünya Harbi'nde diğer cephelerde olduğu gibi, buradaki çetin muharebelerde de bize çok değerli deneyimler kazandırmış; istiklâl ve hürriyet uğrunda canını esirgemez bir millet olduğumuzu dünyaya ispat etmiş; Osmanlı İmparatorluğu yıkılmakla beraber daha kuvvetli bir Cumhuriyet yaratmıştır." (Mareşal Fevzi Çakmak, Birinci Dünya Savaşı'nda Doğu Cephesi, Genelkurmay ATASE Yayınları, Ankara, 2005, s. 252.)

Atatürk Kurtuluş Savaşı Milli Savunma Bakanı mareşal fevzi çakmak büyük taarruz fevzi paşa genelkurmay başkanı milli mücadele sakarya meydan muharebesi