24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

MEB tabloları nasıl yorumlanmalı?

MEB ‘Cumhuriyetin 100. Yılında Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim’ başlıklı bir çalışmayı bir gurur tablosu gibi yayımladı. 141 tablo arasında ikisini seçtik, tam bir utanç tablosu: kapanan köy okulları ve taşımalı eğitim. İlkokulu ve ortaokulu taşımalı sistemle okuyan genç, Aydınlık’a konuştu.

MEB tabloları nasıl yorumlanmalı?

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) yayımlanan "Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim 1923-2023" başlıklı çalışmanın verilerine göre, Cumhuriyetin ilk yıllarında 361 bin 514 olan öğrenci sayısı 2023'te 19 milyon 126 bin 106'ya ulaştı. Cumhuriyetin ilan edildiği yıl 12 bin 266 olan öğretmen sayısı, 100 yılda 1 milyon 146 bini geçti.

Bakanlığın "https://yuzuncuyilgalerisi.eba.gov.tr" adresinden yayımlanan çalışma ‘Türkiye'de 100 yılda yaklaşık olarak öğrenci sayısı 53, öğretmen sayısı 93 kat arttı’ denilerek, bir gurur tablosu gibi sunuldu. Anadolu Ajansı, tabloların duyurusunu yaptı…

MEB tabloları nasıl yorumlanmalı? - Resim : 1

BİLİMSELLİKTEN UZAK

MEB, Cumhuriyet’in büyük bir savaştan yeni çıkmış, yetişkin insan gücü neredeyse kalmamış olan toplumuyla 21. Yüzyıl Türkiye’sini karşılaştırıp öğretmen sayılarıyla övünüyor. Günümüzde devletin yetiştirip de işsiz bıraktığı 1 milyona yaklaşan öğretmen kadrosu, asgari ücretin altında çalıştırılan ve adına ‘sözleşmeli öğretmen’ denen uygulama yok sayılıyor. Övünmek şöyle dursun utanılması gereken başka durumlar da var. Lise giriş sınavlarında 500 tam puan alıp da Türkçe cümle kuramayan öğrenciler gibi…

MEB yetkilileri, erinmemiş, 141 tablo hazırlamış. Ancak bilimsellikten uzak. Yıllar keyfi bir biçimde seçilip mevcut iktidarı başarılı göstermeye yönelik karşılaştırmalar yapılmış. Karşılaştırmaya esas olan tabloların yıl yıl ayrıntılı dökümü verilmemiş. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’ne şikâyet edilebilecek bir sunum!

141 tablo arasında ikisini seçtik, tam bir utanç tablosu! Kapanan köy okulları ve taşımalı eğitim. Tabloda görüldüğü gibi 1972-1973 yıllarında 36 bin 466 olan köy ilkokulu sayısı 2022-2023 eğitim öğretim yılında 5 bin 578’e düştü. Her 7 köy ilkokulundan 6’sı kapatıldı!

MEB tabloları nasıl yorumlanmalı? - Resim : 2

SEKİZ YIL BOYUNCA SABAH ALTI AKŞAM SEKİZ

Köyde okul kapatılınca, taşımalı sistemle ilçedeki okula gitmek zorunda kalan bir genç şunları anlattı:

“2003 yılında okula başladığımda köy okulumuz kapanmıştı. Bu yüzden ilçeye taşımalı olarak gitmeye başladık. Tam 8 yıl… Her sabah saat 6’da kalkar servise biner okula gider, akşam saat 8 gibi evde olurduk. Kış ayları daha zordu. Karda, tipide yollar çekilmez olurdu. Akşam geç saatte eve gelir, yemek yedikten sonra hemen uyurduk. Ödevlerimi sabah serviste okula giderken yapardım…”

TIP FAKÜTESİNİ KAZANDI AMA DOKTOR OLAMADI

“Servise para verecek durumu olmayan aileler de vardı köyde. Onlar ilçede yeni açılan yurda kaydettiler çocuklarını. Servise verilecek paradan daha uygundu o yurtta kalmak. İlçede açılan tek yurt FEM dersanesinin yurduydu, yani FETÖ yurdu.

“Çok yakın bir arkadaşım da o yurtta kalmaya başladı. Yedi yaşından 14 yaşına kadar orada kaldı. Çok iyi bir liseyi, daha sonra da Tıp Fakültesini kazandı. Ama arkadaşım doktor olamadı. Çünkü 15 temmuzdan sonra tutuklandı, FETÖ’den yargılandı, şu an bir markette çalışıyor.

“İlçeye bağlı köylerin dörtte üçünde taşımalı sistem hâlâ devam ediyor!”

‘PLANSIZLIK SAYISAL VERİLERLE ÖRTÜLEMEZ’

Konuyu Aydınlık’a değerlendiren Hepimizin Sendikası Grubu Yürütme Kurulu üyesi, Eğitimci Zafer İncebacak, rakamların tek başına anlam ifade edemeyeceğine dikkat çekti. İncebacak “Hele hele eğitim gibi nitelikle ilgili bir alan rakamlara hapsedilerek değerlendirilemez” dedi.

MEB tabloları nasıl yorumlanmalı? - Resim : 3
Zafer İncebacak

Bu tablolar nasıl görünüyor?

Rakamlar elbette doğru, bugün 1 milyon 154 bin öğretmen görev yapıyor. Nüfus arttıkça doğal olarak okul, derslik ve öğretmen sayısı da artıyor. Ama hâlâ ücretli öğretmen gerçeği de ortada duruyor. Atama bekleyen 750 binin üzerinde öğretmen adayı da gerçeğin bir başka boyutu. İhtiyaç planlaması yapılmadan açılan okul türleri, öğrenci ihtiyaçları gözetilmeden kimi branşların öne çıkarılarak plansızca atanması... Kimi branşlarda kadrolar şişmiş durumda ama okullarımızda rehber öğretmen sorunu çözülemedi. Rehber Öğretmen atanabilmesi için bir okulda en az 150 öğrencinin bulunması gerekiyor. MEB'e baktığımızda ülkemizin her alanında olduğu gibi plansızlık görülüyor. Plansızlık da sayısal verilerle örtülemez.

SAYILAR ARTIYOR NİTELİK DÜŞÜYOR

Öğretmen başına öğrenci sayılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Veriler doğru, fakat bunlar doğal olarak ortalama rakamlar. Ülkemizdeki nüfus yoğunluğu açısından dağılıma bakarsak İstanbul gibi Türkiye'nin en kalabalık şehrinde ortalamanın yüksek olduğu görülecektir. Dolayısıyla bu ortalama rakamlar sahadaki yaşananları anlatmaya yetmez...

Türkiye'nin nüfusu arttıkça derslik sayısı, öğretmen sayısı da hâliyle artacaktır. Fakat niceliğe değil, niteliğe odaklanmamız lazım. Okul sayımız artıyor, derslik sayımız artıyor doğru ama okullarımızın fizikî altyapısı ne durumda? Resim, Müzik, Spor dersleri için gerekli imkân ve ortamlar var mı? Sayısal veriler artıyor, ama nitelik düşüyor. Bu zıtlığı görmemiz lazım. Üniversite mezunu sayımız, üniversite sayımız artıyor ama üniversitelerimiz işsiz yetiştiriyor, sadece diploma veriyor adeta. Genç iş gücümüz ziyan oluyor. Bu gerçekler sayısal verilerle örtülemiyor.

ÖĞRENCİYİ TARİKATA BÖYLE KANALİZE ETTİLER

Kentleşmeyle birlikte köy-kent nüfusunun ve öğrenci oranlarının değişmesi elbette beklenen gelişmedir. Ancak köylerde nüfus azalsa bile temel eğitim olan ilkokulların kapatılması, kabul edilemez. AK Parti iktidarıyla birlikte, tarikatlara öğrenci kazandırmak amacıyla köy okulları kapatıldı ‘taşımalı eğitime’ geçildi. Köyde yaşayan vatandaşlarımız, çocuklarını okula gönderebilmek için tarikat yurtlarına mecbur bırakıldılar. Bu, Türkiye’yi 15 Temmuz’a sürükleyen uygulamaların bir parçası. O yurtlarda yıllar sonra açığa çıkan çocuk istismarları cabası…

Ama yetmedi! Şimdi ÇEDES projeleriyle, bu kez büyük kentlerimiz dahil ülke çapında çocuklarımız, gençlerimiz, ‘STK’ görünümü altındaki tarikatlara yönlendirilmeye çalışılıyor.

Karşılaştırma Atatürk dönemiyle yapılıyor ya… O dönem lise eğitimini de kapsayan ve öncelikle öğretmen yetiştirmeyi esas alan Köy Enstitüleri, ücra köylerde kuruldu. O okullar tarımsal kalkınmanın da kaldıracı oldu. Taşımalı eğitim ise tam tersini, köyden kente göçü teşvik etti, bu yönüyle tarımı baltalayan bir rolü de oldu.

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Cumhuriyet Öğretmen