11 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

MEB ve Tecâhül-i Ârif

Eğitimin parasızlığı Anayasamızın 42. Maddesiyle güvence altına alınmıştır. Gelin görün ki daha okula kayıt aşamasında veliden para isteniyor. Eğitim sendikalarımız da bardak ve takvim bastırmak dışında pek bir işe yaramıyor

MEB ve Tecâhül-i Ârif
A+ A-
Furkan KAPLAN / Vatan Partisi Eskişehir İl Başkanı

Tecâhül-i ârif, bilip de bilmezlikten gelme… İsminin ilginçliğinden midir, toplum olarak sık maruz kaldığımız bir şey olduğundan mıdır, en akılda kalan söz sanatlarından biridir. Millî Eğitim Bakanlığımız (MEB), bu söz sanatını derslerde öğretmekte usta olduğu gibi uygulamakta da usta. Velilerden ve öğretmenlerden gelen sıkıntıları duyunca “Öyle miymiş ya, Allah Allah… Ne diyorsunuz?! Olmaz öyle şey, hemen ilgileniyoruz.” diyerek şaşkın tepkiler veriyor ve sonucunda bir şey yapmıyor. Birkaç örnek üzerinden bu sanatı inceleyelim.

MEB ve Tecâhül-i Ârif - Resim : 1
Seçim öncesinde okul öncesi (anaokulu) öğrencileri için 5 gün 1 öğün ücretsiz yemek uygulaması başlatılmıştı. Şimdi yemek için çeşitli gerekçelerle para toplanıyor.

OKUL KAYIT ÜCRETLERİ

Eğitimin parasızlığı Anayasamızın 42. Maddesiyle güvence altına alınmıştır. Gelin görün ki daha okula kayıt aşamasında veliden para isteniyor. Süreç şöyle işliyor:
1. Okul kayıt haftası başlıyor. Veliler çocuğunu okula yazdırmaya gidiyor.
2. Okul idaresi kayıt esnasında para istiyor. Devlet okulunun kalitesine göre bu para değişiyor.
3. İlk hafta veliler öyle ya da böyle veriyor. Sonra bazı veliler böyle şey mi olur diye homurdanmaya başlıyor. Olay ana akım medyanın gündemine giriyor.
4. Mesele gündem olunca bakanlık kamera karşısında parmak sallıyor: “Böyle iş olmaz, soruşturuyoruz.” diyor ancak bir şey yapmıyor, el altından izin veriyor. İl ve ilçe Millî Eğitim Müdürlüklerine (MEM) şikâyet edildiğinde ilk kez duymuş gibi kızıyorlar ama bu işten ceza alan okul idarecisi görülmemiştir.
5. Kayıt haftası bitiyor, gürültü de bitiyor. Örneğin Eskişehir'de 3-4 okulun (Devlet Okulu) sadece kayıt ücreti 30 bin TL. Öğretmen seçimi “opsiyonel”: +5 bin TL farkla öğretmen de seçmek ister misiniz? İşin açığı veliler o kadar şikayetçi değil. Gariban veli zaten bu gözde okullar için uğraşmıyor. Mahallesindeki okula gönderip geçiyor. Varlıklı veli de özel okuldan daha kârlı gördüğü için parayı veriyor. Hâl böyle olunca MEB kimi neden soruştursun?

OKUL ÖNCESİ YEMEK ÜCRETLERİ

Seçim öncesinde okul öncesi (anaokulu) öğrencileri için 5 gün 1 öğün ücretsiz yemek uygulaması başlatılmıştı. Erken çocukluk döneminde yetersiz beslenme bilişsel ve bedensel gelişimi kalıcı olarak olumsuz etkiliyor. O yüzden iyi bir uygulamaydı. Süreç şöyle işledi:
1. Okullarda yemek dağıtılmayacak diye bir yazı yollanmadı ama okullara yemek ödeneği de yollanmadı.
2. Okullar sorunu çözmek için velilerden aidat adı altında para istedi.
3. Veliler biz neden para veriyoruz diye söylenmeye başladı.
4. Mesele gündem olunca bakanlık kamera karşısında parmak salladı: “Böyle iş olmaz, soruşturuyoruz.” dedi ancak bir şey yapmadı, el altından izin verdi. İl ve ilçe MEM'lere şikâyet edildiğinde ilk kez duymuş gibi kızdılar ama bu işten ceza alan okul idarecisi görülmemiştir.
5. Para öyle ya da böyle toplanıyor, olay gündemden düşüyor.

ÖZEL EĞİTİM VE KAYNAŞTIRMA

Kaynaştırma konusu tek başına ayrı bir yazının konusu ama burada da süreç benzer işliyor. Kaynaştırmayı en az kısıtlayıcı eğitim ortamı olarak özetliyoruz. Yani özel gereksinimli çocuğun akranlarına, ailesine en yakın olduğu eğitim ortamı. Süreç şöyle işliyor:
1- Rehberlik Araştırma Merkezi’nin (RAM) çocuk hakkında kaynaştırma kararı veriyor.
2- Veli sevinçle çocuğunu okula kaydetmeye götürüyor ama okul idareleri kaydetmek istemiyor. Sınıfa ya da özel alt sınıfa almak istemiyorlar, ölüye yatıyorlar. Çocuğu yakar top gibi birbirlerinin üstüne atıyorlar.
3- Çocuğuyla okul okul gezen çaresiz veliler tepki göstermeye başlıyor.
4- Mesele gündem olunca bakanlık kamera karşısında parmak sallıyor: “Böyle iş olmaz, soruşturuyoruz.” diyor ancak bir şey yapmıyor, el altından göz yumuyor. İl ve ilçe MEM'lere şikâyet edildiğinde ilk kez duymuş gibi kızıyorlar ama bu işten ceza alan okul idarecisi görülmemiştir.
5- İnatçı aile ısrarla çözüm buluyor, mazlum aile kaynaştırma hakkını kullanamadan başının çaresine bakıyor.
6- Engelliler günü gibi özel günlerde herkes duyar yarıştırıyor ama icraatta herkes kafasını kuma gömüyor.

MEB ve Tecâhül-i Ârif - Resim : 2

ARTI MASRAFLAR

Devletin verdiği kitabın haricinde kaynak kitap alma zorunluluğu, fotokopi parası, kömür parası vb. birçok konuda aynı süreci yazabiliriz. Dikkat ederseniz 4. madde hep aynı. MEB tecâhül-i ârif ustası. Toplumumuz yeterince örgütlü olmadığı için ailelerin bireysel çabaları da bu vurdumduymazlık karşısında sönüp gidiyor. Eğitim sendikalarımız da bardak ve takvim bastırmak dışında pek bir işe yaramıyor. “Vatandaş örgütsüz olduğu sürece aidat alan çok” olur diyerek malum atasözümüzü kibar haliyle ifade edelim. Tecâhül-i ârifin kamu yönetiminden çıkıp edebiyata hapsolması dileğiyle… Sürçü lisan ettiysek affola.

MEB Eğitim