Meclis'e sunulan teklif tepki çekti: İşte Rizelinin çay kanunu
Vatan Partisi'nin 108. Üretim Devrimi Kurultayı’nda çayda sorunlar ve çözüm önerileri konuşuldu. Üreticiler fiyatların özel sektörün insafına bırakılamayacağını vurguladı, Çay Kanunu taslağını kabul etmediklerini söyledi
Vatan Partisi 108. Üretim Devrimi Kurultayını Rize’de, İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde topladı. Çayda Üretim Devrimi Kurultayı’na Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, Rize Ticaret Odası Meclis Başkanı Resul Okumuş, Muhtarlar Derneği Başkan Yardımcısı Mustafa Yıldız, Çay Üreticileri Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Mavi ve çay üreticisi Ali Yavaş konuşmacı olarak katıldı.
Rizelilerin yoğun ilgi gösterdiği Kurultaya, MHP ve Saadet Partisi temsilcileri ile muhtarlardan, dernek başkanlarından ve sendikalardan yöneticiler katıldı. Meclisin gündeminde olan Çay Kanununun yoğun olarak tartışıldığı Kurultayda sonuç bildirgesi açıklandı.
'DEVLET ÖZELLE ARAMIZDA TAMPON OLMALI'
İlk konuşmayı yapan Çay Üreticileri Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Mavi, Çay Kanununun gündeme gelişini, hazırlık aşamasını ve varılan noktayı anlattı. Başından beri sürecin içinde olduklarını belirten Mavi “2020 yılında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinin Çay İstatistik Bölümü’ne görev verildi. Bir çay kanunu taslağı hazırlanması istendi. Onlar da oturup başlıklar yazıp odalara, borsalara STK’lara gönderdiler. Biz de burada çay kanununda olması gereken maddeleri arkadaşlarımıza danışarak yazılı olarak sunduk ve süreç başladı.” dedi.
Görüşmelerinde sürecin üreticinin menfaati yönünde ilerlediği izlenimi edindiklerini ifade eden Mavi, ortaya çıkan taslak karşısında şaşkınlığa uğradıklarını söyledi. “Taslağın aslında çok da fazla okunmadığı, bir komisyon tarafından hazırlandığı bilgisi bize geldi.” iddiasında bulunan Mavi, taslağın üreticiyi hükümetle, odalarla karşı karşıya getirebileceği uyarısında bulundu.
Taslakta Ulusal Çay Konseyi’ne fiyat belirleme görevi verildiğini hatırlatan Mavi “Şimdi zaten Ulusal Çay Konseyi’nin Rize’deki konumu ve otoritesi tartışmalı. Borsanın çatısı altında. Rize’deki çayın paydaşlarının içinde olduğu bir konsey. Biz de çay üreticileri derneği olarak tarım alt grubunda yer alıyoruz. Gerçi oy hakkımız askıya alındı konseye borcumuz olduğu için. Yani orada üretici susturulmuş durumda. Yani biz orada sizin için oy kullanamıyoruz. Ulusal Çay Konseyi'ne yetki verildiği takdirde oradan ne üreticinin ne tüketicinin lehine karar çıkmaz. Çünkü sonuçta onlar ticaretçi, sanayici... Onlar kendi kârları için politika izlerler.”
KONSEY YERİNE ÇPDK ÖNERİSİ
Kendilerinin üniversitenin kanun taslağına, çay konseyi yerine Çay Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurulu (ÇPDK) oluşturulması önerisi yaptıklarını belirten Mavi şöyle sürdürdü:
“Burada Tarım Bakanlığı, ÇAYKUR, özel sektör, Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, üretici tarafı olsun istedik. Tüketicinin de olmasını istedik. Böyle bir kurulun oluşmasını, bütün erklerin eşit oy hakkına sahip olmasını ve ani kriz ortamlarında toplanıp karar verebilmesini, herkesin saygı duyacağı, kabul edeceği bir kurul olmasını istedik. Ama maalesef görüş olarak benimsense bile hayata geçirilemedi ve bu görev Ulusal Çay Konseyi’ne verildi. Konuştuğum üreticilerin hiçbiri bu konuya sıcak bakmıyor.”
'KAÇAK ÇAY YOK KAÇAK ÇAYLIK VAR'
Kanun taslağındaki bir başka maddeye dikkat çeken Mavi şöyle konuştu: “Kaçak çay ile ilgili taslakta hiçbir şey yok. Ancak nedense kaçak çaylıklarla ilgili paragraf paragraf maddeler var. Üretici çaylığın ruhsatı olmadığı taktirde o çaylığı sökecek, sökmezse devlet makineleriyle gelip sökecek. Bir de dekar başına 5 bin TL üreticiden alacak. Yani bizim kaçak çaylıklarımız Türkiye’ye giren kaçak çaydan daha mı kötü bir durum? İnsan bunu sormadan edemiyor. Kaçak çaylık demek ruhsatsız çaylığımız var demek. Devlet ruhsat vermemiş yıllardan beri... Çünkü benim çaylıklarım çalılık görünüyor tapuda. Bu aslında üreticiye çok ağır bir hakaret gibidir. Çünkü 70 sene önce dedenin diktiği bu çay bizim dedelerimizin mezar taşı gibidir. Bunları gelip kimsenin sökmeye gücü yetmez.
'800 BİN HEKTARIN YÜZDE 30-35’İ SÖKÜLÜR'
“Bu arpa, buğday değil ki 5-6 ay sonra ürün versin... Bunu diktiğimiz zaman 6-7 yıl sonra çay yetişiyor. Bu maddenin de taslaktan tamamen çıkarılmasını istiyoruz. Şayet o şekliyle geçerse Doğu Karadeniz’de 800 bin hektarın yüzde 30-35’i sökülecek duruma gelir. Bu da hem erozyon konusunda hem de iç pazara arz konusunda çok büyük sıkıntılar doğurur.”
'KABUL ETMİYORUZ'
Mavi, çay kanun taslağını tamamen reddettiklerini açıkladı: “Bu şekilde değil kanunlaşmasını, Genel Kurul'a dahi gelmesini istemiyoruz. Bunun tekrar yazılmasını ve bu taslağı kimin yazıp milletvekillerine sunduğunu da öğrenmek istiyoruz. Bunu üniversite mi gönderdi yoksa Tarım Bakanlığı altında ülkeyi yıkmak isteyen kılcal damarların yazdığı bir taslak mıdır?”
'MİLLİ KALKINMA HAMLESİ YAPMALIYIZ'
Ardından kürsüye çay üreticisi Ali Yavaş çıktı. Yavaş konuşmasında dışa bağımlılığa ve fiyat artışlarına karşı milli üretim vurgusu yaptı:
“Tarım bir ülkenin ekonomik kalkınmasının temel taşıdır. Bugün bakıyoruz gıda fiyatları almış başını gidiyor. Gidecek tabi! Üretime değer verilmeyen bir toplumun sonu budur. Bu nasıl düzelecek? Yeniden bir milli kalkınma hamlesi yapmamız lazım.”
Uluslararası anlaşmalara atılan imzalarla tarımımızın küçüldüğüne vurgu yapan Yavaş şöyle devam etti: “Yıllardır bizi idare edenlere buradan sesleniyorum. Avrupa Birliği dediniz... Bilmiyor musunuz Avrupa Birliği'nde tarım arazileri mirasa dahil edilmedi, bölünmedi. Tarım arazilerimizi toplamadan Türkiye’nin ekonomisinin düzelmesi mümkün değildir. Öncelikle millileşeceğiz, tarım bizim değerimiz olacak. Tarım bizim işsizliğimizi dengeler. Bu nasıl olacak? Bu ülke artık beton yatırımı kaldırmaz. İsraf engellenecek, milli savunma dışında, bakım ve onarım dışında kesinlikle ihale yönetimine son verilecek. Israrla söylüyorum işte kaynak. Kesinlikle bu kaynaklar tarıma yatırılmalıdır. Türkiye’nin kurtuluşu da bundadır.”
ŞEKER KANUNU NEYE YARADI?
Çay Kanunu taslağını eleştiren Yavaş “Bakın bir şeker kanunu çıkarıldı, şeker kurtarıldı mı? Daha beter battı, fabrikalar satıldı. Devletin vazifesi nedir? Vatandaşının canını, malını, neslini, sağlığını korumakla mükelleftir. Devlet kurumlardan oluşur. Biz diyoruz ki idarecilerimize, biz size oy veriyoruz ama siz bizim vekilimizsiniz, aklımızı size teslim etmiyoruz. Sizi seçiyoruz, siz devletin kurumlarını güzel bir şekilde yöneteceksiniz, o kurumlar halka hizmet edecek, halk da kalkınacak.” dedi.
'BAKANLIĞIN KARAR VERMESİNİ ÖNERDİK'
Ticaret Borsası Meclis Başkanı Resul Okumuş, Ulusal Çay Konseyi'nin karar merci olma talebinde bulunmasığını söyledi, “Görüşümüz şu idi; Ulusal Çay Konseyi görüşünü bildirsin, bakanlık bu görüşler üzerine kararını versin ve açıklasın.” dedi.
Konseyde dokuz üye olduğunu belirten Okumuş “2’si çay kurumundan, 2’si ziraat odalarından, 1 tane Tarım Bakanlığından, 2 tane özel sektör temsilcisi, bir de Rize Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı var. Konsey başkanının borsa başkanımız olmasının sebebi şu; ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Bey ayrıldıktan sonra yeni genel müdürümüz vekaleten görevdeydi daha sonra da işlerinin yoğunluğundan dolayı görevi kabul etmedi. Biz Ulusal Çay Konseyi başkanının doğal olarak ÇAYKUR genel müdürünün olması gerektiğini savunuyoruz. Dolayısıyla bu kadar bilgi kirliliğine gerek yok.” diye konuştu.
Kaçak çaya değinen Okumuş “Bir gıda ürünü kaçak yollardan geliyorsa hiçbir araştırma gerek görülmeden imha edilmelidir. En fazla zararı bize veriyor. İran çayından çekmediğimiz kalmadı. Şu anda yine yurt dışından gelen çaylar Mersin gümrüğünden transit geçiş diye gidip bize geliyor.” ifadelerini kullandı.
'SİSTEM BİTTİ ÇÖZÜM ÜRETEMİYOR'
Son olarak söz alan Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, Çay Kanunu’nun Üretim Devrimi Kurultayında yazılacağını söyledi.
“Mecliste bir yasa var ancak kimse memnun değil. Üretici isyan ediyor, sanayici isyan ediyor, muhtarlar isyan ediyor, fabrika sahipleri isyan ediyor, demek ki sistem bitmiş. Demek ki TBMM çözüm üretemiyor. O zaman buradaki meclisi, Üreticilerin Milli Hükümeti yapacağız.” diyerek sözlerine başlayan Bursalı, sistemin içinde çaya çözüm çıkmayacağını vurguladı. İki programın çarpıştığını ifade eden Bursalı, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki çay atılımını hatırlattı:
“İzmir İktisat Kongresi, Cumhuriyetin ilanından önce yapıldı. Cumhuriyet hükümetinin ilk Tarım Genel Müdürü Zihni Derin 1923’te Rize’ye geldi ve çay atılımını başlattı. Üreticiyi baş tacı eden planlı ve kamucu program 1984 Çay Kanunu’na kadar sürdü. Bugün yıllardır beklenen yasa taslağı çöken sistemin taslağıdır.”
RİZELİNİN KARAKTERİ LAZIM
“Önümüzde çetin bir dönem var. Büyük zorlukları buradaki insanların inatçı, dirençli, kararlı, faziletli karakteriyle aşacağız. Bu açıdan Rize’nin insanı örnektir, eşsizdir. Karamsarlığa geçit yok, Türkiye’ye bu kurultayın iklimini yayacağız. Vatan Partisi önümüzdeki dönem hükümette anahtar parti olacak ve Üreticilerin Milli Hükümeti Üretim Devrimini başaracak.”
Plan, tasarruf, yatırım, istihdam, ve üretim odaklı bir ekonominin sancılarının yaşandığını belirten Bursalı, “Bütün bu kararları alacak bir hükümet gerekiyor. Bu sistem faizciyi efendi yaptı, üreticiyi ezdi. Artık sistem bitti. Üreticiler çözüm ve adres arıyor. Vatan Partisi, Üretici Baş Tacı ve Ekmek Teknesini Koruma programıyla anahtar parti olacaktır. Hepsi bir hükümet iradesidir. O bakımdan durumu değiştirecek olan, üreticilerin siyasete ağırlığını koyması olacaktır.” dedi. Vatan Partisi Genel Sekreteri konuşmasını Çay Kanunu için önerileriyle tamamladı.
ÜRETİCİ KANUNU YAZDI!
İşte sonuç bildirgesi ve çözüm önerileri:
1- Taban fiyatın altında yaş çay alımı yasaklanmalıdır ve üretici korunmalıdır.
2- ÇAYKUR'un günlük çay işleme kapasitesi en hızlı şekilde artırılmalı ve yeni fabrikalar kurulmalıdır.
3- Çay fiyatlarını belirleme yetkisi Ulusal Çay Konseyi’ne verilmemelidir. Fiyatlar doğrudan üreticiler ve devlet tarafından belirlenmelidir.
4- Ruhsatsız bütün üretim alanları ruhsatlandırılmalı ve üretim teşvik edilmelidir.
5- Gübre alımı-satımı ve dağıtımı ÇAYKUR’a devredilmelidir.
6- Çaylıkların yenilenmesi planlı olarak, devlet desteği ile yapılmalıdır.
7- Yenileme yapılacak çay arazileri için doğal afetlerden korunmak amacıyla Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ile birlikte hareket edilmeli.
8- Çay Kanunu tasarısındaki yeni çay borsalarının kurulma talebi geri çekilmelidir. Çay borsası Rize'de olmalıdır.
9- Sözleşmeli tarımdan vazgeçilsin.
10- Mevsimlik işçiler kadroya alınsın.
11- Milli servetimiz olan Türk çayının değeri korunmalı, çayın kaçak olarak yurdumuza girişi, dağıtımı ve satışının engellenmesi için tedbirler alınmalıdır.
İKİ TALEP: ÇAYKUR'U VE ÜRETİCİYİ KORUYALIM
Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, altı dönemdir oda başkanlığı yaptığını, Ulusal Çay Konseyi'nde kurulduğundan beri bulunduğunu söyledi. Kanun hazırlıklarında görüşmelere katıldığını belirten Paliç şöyle konuştu: “Bu 38 madde konuşuldu ama önümüzde kayıtlı yazılı bir şey yok. Ben yazılı bir e-posta istedim, aldığım yanıt 'sen güvensizlik yapıyordun' oldu. Maalesef bizden kaçırıldı. Şu anda önümüze çıkan taslağa şaşırdım. Zaten o görüşmelerde önümüze gelse herkes karşı çıkardı. “Burada ne yapılmak isteniyor? Ben 22 yıldır mücadele ediyorum. Neden? Üretici özel sektörün insafına bırakılmasın. ÇAYKUR bizim lokomotifimizdir, ÇAYKUR’a zarar verecek bir şey yapılmasın. Tek talebimiz bu iki madde. Bugüne kadar kaçak çaydan dolayı çok yakalanan oldu, hiç ceza çekeni duymadım. Kalitesiz çaylara, üreticinin çayını alıp kaçanlara caydırıcı bir cezanın verilmesini talep ediyorum. Bizim amacımız üretici yaşayabilir durumda olsun, sorunlar düzeltilsin.”
ÖRNEK YIL
Özel şirketlerin 37 yıldır sektörde olduğunu, üreticinin sadece iki yılını şikayetsiz geçirebildiğini vurgulayan Paliç şöyle devam etti:
“Burada özel sektörün kapasitesi 16 bin ton. ÇAYKUR’un kapasitesi 9 bin 200 ton. Çayla ilgili bu sene hiç şikayetçi yok. 2017’de de yoktu. Ne yaptılar? Sadece ÇAYKUR fiyatına çay aldılar. ÇAYKUR ile fabrikalarını açtılar. Kontenjan ve kota sorunu olmadı, kalite sorunu olmadı, çünkü çayı taze işleme imkânı oldu. Fiyat sorunu olmadı, vatandaşın bekleme sorunu olmadı. 45-50 günde biten çay bu yıl 20-25 günde bitti.”
108 KURULTAYIN EN HARARETLİSİ
Kurultaya katılan çok sayıda vatandaş söz aldı, konuşmacılara sorular yöneltti. Karşılıklı fikirlerin çarpıştığı Kurultayda, Ticaret Borsası Başkanı ve Ziraat Odası Başkanı arasında Çay Kanunu’na ve Ulusal Çay Konseyi’nin yapısına dair önemli tartışmalar yapıldı. Özgür Bursalı Rize'dekinin şimdiye kadarki 108 kurultay içinde en hararetlisi olduğunu söyledi. Konuşmacılar dışında salondan çok fazla katkı yapıldığını belirten Bursalı, Rize’ye yakışan bir kurultay yapıldığını vurguladı. Katılımcılar da konuşmalarında üreticiyi düşünerek kurultaylar düzenleyen Vatan Partisi'ne teşekkür etti.
'KÖYE DÖNÜNCE O KAFA HAPLARI DA BİTECEK!'
Rize Muhtarlar Derneği Başkan Vekili Mustafa Yıldız, Çay Kanunu teklifinde Rize, Trabzon, Ordu, Giresun ve Artvin milletvekillerinin imzasının olduğunu belirtti, “Üreticiyi koruyacak bir kanun beklerken, özel sektörün eline teslim eden, taban fiyatından hiç söz etmeyen bir kanun taslağının sunulması gerçekten çok acı.” dedi.
ÇAYKUR'UN ROLÜ
ÇAYKUR'un verimin düşük olması nedeniyle sezon sonuna kadar kontenjan uygulamadığını hatırlatan Yıldız “Böyle bir durum yaşandığında neyi gördük? Daha önceki yıllarda çayı rica minnet sattığımız özel sektör, bu sene devletin açıkladığı taban fiyatın üzerinde fiyattan çay aldı. Demek ki ÇAYKUR isterse gerek zamanı uzatarak gerek kapasitesini zorlayarak kotayı 600 kg yapabilir ve kontenjanı ya hiç koymadan ya da daha ılımlı koyarak çay sezonunu bitirebilir. Rize çaysız çay da ÇAYKUR’suz olmaz. Devlet eğer bizlerin babasıysa babalık görevini yapmalı, özel sektörle bizim aramızda tampon görevini sürdürmelidir.” diye konuştu.
'GENÇLER UZAKLAŞIYOR'
Çaydaki kazancın azalmasının gençleri üretimden uzaklaştırdığını, köylerden büyük şehirlere göçün arttığını vurgulayan Yıldız, şöyle konuştu: “Şehirdeki işsizlik ordusunu artırdık. Kalabalık arttı. Köylerdeki yaşam şartları güzelleştirilmeli. Isınma, barınma, ulaşım daha rahat hale getirilmeli. Şehirden sıkılan insan bu sayede köyüne döner ve orada üretim yapmak için çaba harcar. Ve bu milli ekonomiye katkıdır. Kafa hapı dediğimiz hapların kullanımı arttı diyorlar. Ben inanıyorum ki o insanlar köyüne döndüğünde daha mutlu olacak! O hapların, uyuşmanın sayısı azalacak!”
Çay fiyatının nisan ayında açıklandığını, üreticinin ürününü mayısta sattığını, haziranda parasını alacağını anlatan Yıldız “İkinci sürgüyü temmuz-ağustosta, üçüncü sürgüyü eylül-ekimde alacağız. Peki Türkiye’de enflasyon aynı şekilde duruyor mu?” diye sordu.