Medeniyetlerin gözde kenti: Patara
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2020’nin ‘Patara Yılı’ olarak ilan edildiğini duyurdu. Likya’ya başkent olan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Patara’nın 2020’ye adını vermesi sevinçle karşılandı. Patara’nın önemine ilişkin arkeolog Nezih Başgelen’le konuştuk.
2020 yılı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan açıklamayla 'Patara Yılı' olarak ilan edildi. 2019 Göbeklitepe, 2018 ise Troya Yılı olmuştu. Patara Yılı açıklaması büyük sevinçle karşılaştı. Likya’nın başkenti, Helenistik dönemin, Roma ve Bizans uygarlıklarının gözde kenti olan Patara Antik Kenti, ilk ve teklere ev sahipliği yapan bir kent.
Patara’nın yer aldığı Antalya Kaş’ın belediye başkanı Mutlu Ulutaş, “Patara, turizm açısından çok büyük bir potansiyele sahip. Alınan karar bu potansiyelin ortaya çıkartılması açısından önemli olacaktır. İlk demokratik meclisin bulunduğu yer olan Patara’nın birçok tarihi kalıntısı gün yüzüne çıkmayı bekliyor. Yerin altındaki tarihi zenginliklerin de çıkartılmasıyla Patara eski ihtişamına kavuşacaktır” dedi.
Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı Yeliz Gül Ege ise Patara’nın, Likya’nın başkenti sıfatıyla bu onuru çoktan hak etmiş bir antik kent olduğunu söyledi. Patara’nın antik çağda çok önemli bir ticaret merkezi olduğuna dikkati çeken Ege, “Meclis binasının ayağa kaldırılmış olması, tiyatrosunun hayatta olması ve en eski deniz fenerleri ile telsiz istasyonun burada yer alması tesadüf olamaz” dedi. Patara’da uzun yıllardır devam eden kazı çalışmaları yapıldığını, önemli bir kısmının gezilebildiğini anlatan Ege, Patara Plajı’nın da antik kente ayrı bir değer kattığını bildirdi.
Patara’nın önemine ilişkin Arkeolog Nezih Başgelen, Aydınlık’a konuştu.
- 2020 yılının “Patara Yılı” olarak ilan edilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nezih Başgelen: Temalı yıl uygulamalarının yararlı olduğuna inanıyorum. Gerek Troya Yılı gerekse Göbeklitepe Yılı etkinlikleri, her açıdan katkı sağladığı gibi ekonomik hareket de getirmiştir.
- Patara’nın ilk inşasında hangi topluluğun yer aldığını söyleyebiliriz?
Nezih Başgelen: Kentin adının M.Ö.13. yüzyıla ait Hitit metinlerinde “Patar” olarak geçmesi onun Tunç Çağından itibaren var olan bir yerleşim olduğunu göstermektedir.
- Patara’nın Likya’nın önemli bir kenti olması, başkentlik yapması hangi özelliklerinden kaynaklanıyor?
Nezih Başgelen: Patara Likya bölgesinin altı büyük şehrinden biriydi ve Likya Birliği’nin toplantıları çoğu zaman burada yapılırdı. M.S. 43 yılında Roma eyaleti olan Likya, M.S. 74’de Pamphylia ile birleştirilerek tek eyalete dönüştürülünce de Patara başkent olmayı sürdürmüştür. İmparatorluğu sırasında çıktığı iki büyük seyahatte, Anadolu şehirlerini de dolaşan Hadrian, Patara’ya da gelmiş ve karısı ile bir süre burada kalmıştır. Şehirde onun zamanından kalma limanın batısında yer alan büyük bir ‘granarium’ (silo) bulunmaktadır. Şehir Akdeniz dünyasında, Apollon kehanet merkezi olması ile de ün kazanmıştı. Yaz aylarında efsanevi Delos adasında faaliyet gösteren bu bilicilik merkezi kışın Patara’da hizmet veriyordu. Likyalı ünlü zengin Rhodiapolis’li Opramoas Patara’daki bu merkezin gerilemesi üzerine burada daha büyük bir Apollon tapınağı yaptırdığı tarihi kaynaklardan bilinmektedir. Bu tapınağın yeri henüz bulunamamıştır. İnanç turizmi açısından önem taşıyan bir husus Aziz Paul’un Roma’ya gitmek için buradan gemiye binmesidir. Batı dünyasında Noel Baba olarak tanınan Saint Nicholas (Santa Claus) da yaklaşık M.S. 270’de Patara’da doğmuştur.
BÜYÜK TİCARET MERKEZİYDİ
- Roma ve Bizans döneminde de Patara önemini koruyor. Bu dönemde kentin belli başlı yapıları nelerdir?
Nezih Başgelen: Şehirde bugün gördüğümüz kalıntıların çoğu Roma dönemi eserleridir. En iyi korunmuş yapıların başında bataklıkla sahil arasındaki tepenin kuzeyindeki yer alan tiyatro binası gelmektedir. Sahne binasının doğu duvarındaki yazıttan M.S. 147 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Vespasian Hamamı, Korinth Tapınağı, ana cadde ve antik liman yapıları önemlidir.İmparator Hadrian ve eşi Sabina tarafından M.S. 2. yy.’da yaptırılan tahıl ambarıdır. (Granarium) Tiyatronun kuzeyindeyse Patara’nın başkent olarak toplantılara ev sahipliği yaptığı Meclis Binası yer alıyor. Kente yaklaşık 20 kilometre uzaklıktan su getiren antik su yolları da mimari açıdan ilginçtir. Şehir antik devirde aynı zamanda büyük bir ticaret merkezi olup önemli bir limana sahipti. Bu limana ait kalıntılar bugün de görülebilmekte, bir bölümü kumla dolmuş bir bölümü de bataklık haline gelmiştir. Antik kent 1988’den itibaren Prof. Dr. Fahri ışık ve eşi Prof. Dr. Havva İşkan Işık başkanlığında Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından titizlikle kazılmaktadır. Antik kent sit alanı olarak da korunmaya çalışılmış ve çevresindeki turizm amaçlı kaçak yapılaşma bir ölçüde engellenebilmiştir.
EN ESKİSİ PATARA STADİASMOS’U
- Patara’da yer alan anıt ve yapılara baktığımızda bölgede yer alan diğer antik kentlerden ne gibi farklar barındıyor?
Nezih Başgelen: En ilginç eserlerin başında 1994 yılında Patara’ da parçalar halinde bulunan Stadiasmus Patarensis (Patara Stadiasmos’u) anıtı gelmektedir. Eskiçağ araştırmaları tarihinde ünik olan bu anıt antik seyahat rehberlerine (itineraria) ilişkin benzeri örnekler arasında en eski belge olma özelliğini taşımaktadır.
Patara Stadiasmos anıtı, Roma İmparatoru Claudius’un Likya Eyaleti’nde yaptırdığı devlet yollarının bir listesidir. Anıt birkaç basamaklı bir kaide üzerinde ,10 sıra en az 59 bloktan örme tekniği ile meydana getirilen prizmatik gövdesinin üç yüzü yazıtla kaplıdır. Anıtın üzerinde imparator Claudius’un atlı ve büyük olasılıkla bronzdan bir heykelinin durduğu tahmin edilmektedir.
İLK VE TEKLERİN KENTİ
Patara Antik Kenti Fethiye-Kalkan arasında Xanthos Vadisi’nin güneybatı ucunda bugünkü Ovagelemiş Köyü’nde yer alıyor. Kent, Likya’nın en önemli ve en eski şehirlerinden biri. Akdeniz Üniversitesinden Prof. Dr. Fahri Işık ve ekibi tarafından 1988 yılından beri kazıları sürdürülen Patara Antik Kenti, arkeolojik ve tarihsel değerlerinin yanında Akdeniz kaplumbağaları Caretta-Carettaların milyonlarca yıldır yumurtalarını bırakıp yavruladıkları ender sahillerden biri olması ile de ayrı bir öneme sahiptir. Günümüzde ise Patara Antik Kenti kazıları Prof.Dr Havva İşkan Işık başkanlığında yürütülüyor.
XANTHOS VADİSİ’NİN DENİZE AÇILAN TEK YERİ
İ.Ö.13’üncü yüzyıla ait Hitit metinlerinde şehrin adı Patar olarak geçiyor. Tepecik Akropolü’nde ele geçen seramik parçaları, Orta Tunç Çağı özelikleri içerirken, yine Tepecik’in doğu yamacı eteklerinde ortaya çıkarılan, Demir Çağı öncesine ait taş balta Patara’nın tarihinin ne kadar eskilere gittiğini gösteriyor. Homeros’un İlyada Destanı’na konu olan, UNESCO listesinde yer alan Xanthos Vadisi’nde denize açılabilecek tek yer olması nedeniyle tarih boyunca önemli kent olma özelliğini her çağda devam ettirmiş. Patara’nın yazıt ve sikkelerde Likya dilindeki adı Patara olarak geçer.
Patara İ.Ö. 3’üncü yüzyılda Ptolemaios egemenliğine girmesiyle Likya’nın önder kenti durumuna gelir. İ.Ö. 2’nci yüzyılın başında Likya’nın Seleukos Krallığı tarafından kontrol edilmeye başlanmasıyla Patara, Likya’nın başkenti gibi kabul görür. Bu durum Patara’nın Roma’ya karşı özerkliğini ve Rhodos’a karşı da bağımsızlığını kazandığı İ.Ö.167/168 yılında resmileşir ve Patara Likya Birliği’nin başkenti olur. Başkentte Helenistik Dönem’de inşa edilen Meclis Binası, dünyanın ilk demokratik meclis binası olması özelliğini taşıyor. Roma egemenliğine geçtikten sonra da önemini yitirmeyen Patara, Roma Valiliklerinin adli işlerini gördüğü bir merkez oluşu yanında Roma’nın doğu eyaletleriyle bağlantısını kurduğu bir deniz üssü olarak da önemini korudu. İ.S. 43 yılında Likya, Roma eyaleti olurken, İS. 74’de Likya ile Pamphylia birleştirilerek tek eyalet haline getirilir ve Patara’nın başkentliği devam eder.
NOEL BABA’NIN MEMLEKETİ
Apollon’un önemli bir kehanet merkezi olarak ün yapmış olan Patara aynı zamanda Anadolu’dan Roma’ya nakledilen tahılların depolandığı ve saklandığı bir limandır. Bizans Dönemi’nde de önemini devam ettiren kent Hristiyanlar için önemli bir merkez olmuştur. “Noel Baba” diye anılan Saint Nicholaos, Pataralı’dır. Ayrıca St. Paul Roma’ya gitmek için Patara’dan gemiye binmiştir. İmparator Konstantin’in başkanlık ettiği İ.S. 325’teki İznik Konsülü’nde Lykia’nın tek imza yetkilisi Piskopos Eudemos’un Patara Piskoposu oluşu kentin bu devirde de gözde oluşunun kanıtıdır. Ortaçağ boyunca önemini sürdüren Patara, Türklerin gelmesiyle de önemli bir merkez olarak günümüze ulaşmıştır.
GİRİŞ ZAFER TAKI’NDAN
Şehre günümüz kalıntılarına giriş, görkemli ve çok iyi korunmuş Roma Zafer Takı’ndan yapılmaktadır. İ.S. 100 yıllarında bölge valisi adına inşa edildiği, kitabelerinden anlaşılmaktadır. Tak’ın batısındaki tepenin yamaçlarında, Likya tipi lahitlerin bulunduğu mezarlık alanı uzanır. Kentin en güney ucunda Kurşunlu Tepe’ye yaslanmış olan tiyatronun depremden sonra İ.S. 147 yılında yeniden inşa edildiği yazıtlardan anlaşılmaktadır. Tiyatronun yaslandığı Kurşunlu Tepe şehrin genel görünümünün seyredildiği en güzel köşedir. Buradan şehrin diğer kalıntıları; Vespasian Hamamı, Korinth Tapınağı, ana cadde, liman ve tahıl ambarı rahatlıkla izlenebilir. Tepenin kuzeybatısındaki bataklığın arkasındaki tahıl ambarı (granarium), Patara’nın günümüzde kalmış anıtsal yapılarından biri olup, İmparator Hadrian ve eşi Sabina tarafından İ.S. 2.y.y.’da yaptırılmıştır. Tiyatronun kuzeyinde Likya Birliğinin başkenti olan Patara’nın, toplantılara ev sahipliği yaptığı Parlamento Binası yer almaktadır. Şehrin suyu yaklaşık 20 kilometre kuzeydoğusundaki İslamlar Köyü yakınlarında, Kızıltepe yamacındaki kayalıktan getirilmiştir. Kaynakla şehir arasında, Fırnaz iskelesinin kuzeyindeki “Delik Kemer” olarak adlandırılan bölüm ise su yollarının en anıtsal bölümüdür.