15 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

MEDYANIN HALLERİ… 14 Ocak 2025, köşe yazılarından öne çıkanlar

Beşitaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın adının karıştığı soruşturma, dizi-reklam sektöründe yaşananlar, İsrail, Suriye… 14 Ocak 2025 gazete köşe yazılarında öne çıkanlar…

MEDYANIN HALLERİ… 14 Ocak 2025, köşe yazılarından öne çıkanlar
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

‘Üstad’ gazeteciden Beşiktaş olayı... Bakalım Rıza Akpolat’ı kim kurtaracak

YALÇIN BAYER-HÜRRİYET

Beşiktaş Belediyesi’nin ünlü başkanı Rıza Akpolat hakkında uzun zamandır beklenen ‘skandallar’ dün patladı ve gözaltına alındı.
CHP milletvekili Erdoğan Toprak’ın ‘seçme ve gözde’ isimlerinden olan ve ikinci dönem aday gösterilmesi karşısında Beşiktaş’ta hayli tepkilere yol açan Akpolat hakkında o kadar çok yazı yazdık ki, ne Genel Başkanlık ne de İstanbul örgütü ile Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu gibi üst isimler tınmadılar bile... İmar kaçakçılığı, rant pazarlıkları ve siyasetçilerin kızdığı ‘aşk’ hikayelerini biz yazarken utanmıştık... (…)
İmamoğlu’nun konuşmasında bazı açıklamalar dikkatimizi çekti. Rüşvet operasyonunda örgüt lideri olarak anılan işinsanının, İBB’ye bağlı İmamoğlu’nun başkanı olduğu bazı şirketlerden ihale aldığını açıkladı ve “Buradan yola çıkarak bana bir operasyon düşünüyorsanız sizi uyarıyorum, sonuçları ağır olur” dedi. Yine ilginç bir şey söyledi, “Belediye başkanı ihalelerden sorumlu değildir, birim müdürleri ve daire başkanları sorumludur” diye de ekledi. Bu açıklama bürokratları ateşe attığı şeklinde yorumlandı. Ancak bilinir ki ihaleler yapılırken, başkanın haberi olmadan yapılamaz. Bu açıklamadan sonra bakalım bürokratlar ricalar üzerine attıkları imzaları atmaya devam edecekler mi? Özgür Özel süreci eleştirdi ve “Rıza Akpolat’ın ‘ikindiye’ kadar ifadesinin alınıp görevinin başına dönmesi gerekiyor” dedi.
Gözaltında bulunan 46 kişi ile ilgili bir şey söylemedi. Anlaşılıyor ki varsa yoksa Akpolat!... Operasyonun Beşiktaş Belediyesi Beltaş İşletmecilik Sanayi ve Ticaret AŞ’nin önceki yönetim kurulu başkanı, şu an Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’e uzanabileceği konuşuluyor. Bakalım, yeni oluşturulacak Levent ilçesi için hangi mahalleleri elinden alınacak Beşiktaş’ın... O zaman Beşiktaş’ın tadı kalır mı?

Dışarıya oyuncu verilmez, istemeyiniz!

SALİH TUNA-SABAH

Sadece yurtdışına dizi satışından 1 milyara yakın kazanan bir sektörden bahsediyoruz.
Hâliyle, kıyasıya rekabet olacak, gayet doğal.
Gelgelelim, rekabet başka şey piyasayı kontrol etmek amacıyla yapımcıdan kanala, menajerden reklam şirketlerine kadar (hadi "çeteleşmek" demeyeyim) "devre kurmak" başka şeydir.
Devre dışında kalanlara amiyane tabirle "ekmek yok" ama niteliksiz, kifayetsiz muhteris veya çapsızlara kapılar ardında kadar açık!
Devre değilsen, değil yerli kanallara, Netflix'e bile iş yapman mümkün değildir.
Dahası hiçbir büyük markanın reklam yüzü de olamazsın.
Hele ki devreyi kuranların mesafeli olduğu yapım şirketleri veya kanallarda izinsiz yer alırsan aforoz edilmen işten bile değildir.
Devrede değilsen, yönetmen ve oyuncu menajerleri tarafından "Dışarıya takım verilmez, istemeyiniz" muamelesine maruz kalırsın.
Serbest piyasa gereği rekabet olacak elbette. Fakat serbest piyasanın da kuralları var, kimsecikler haksız rekabet yapamaz. Yaparsa da işte böyle Rekabet Kurumu yakasına yapışır.

‘Türk-İsrail savaşı’ mı?

İBRAHİM KARAGÜL-YENİ ŞAFAK

Türkiye’nin Suriye ve Lübnan’ı güçlendirmesi, bir ortak ekonomik/güvenlik havzası oluşturması, dalga dalga genişleyecek ve “İsrail Garnizonu”nu daha da çaresiz bırakacaktır.
Bunu boşa çıkarmak için her zaman olduğu gibi yine bazı Arap yönetimleri ile işbirliği yapıp Arap gücünü istismar etmeye, Türkiye-İran çatışması tezini işlemeye, PKK’yı pazarlamaya, ABD ve Avrupa gücünü Türkiye üzerine provoke etmeye çalışacak. Çünkü İsrail kurulduğundan bu yana sadece bu tezlerle hareket etmiş başka da bir siyaset üretememiştir. (…)
İsrail güç kaybediyor, kendini kuşatılmış hissediyor. Kendi gücüyle buradan çıkma ihtimali yok. Dolayısıyla yine ABD askeri gücünü devreye sokacak. Bunu provoke etmek için de sansasyonel bir olay deneyecek. Belki bu 11 Eylül’den bile büyük olacak.
Dünyayı yok oluşa sürüklese bile İsrail’in hastalıklı düşüncesine göre bu zorunluluktur. Ve bu ABD ve Avrupa’da denenecek, bütün Batı’yı infiale sevk edici büyük ve çok acı verici olacaktır. (…)
Türkiye; İsrail’in sınırımızdaki elini kesmek zorundayız. Onu Fırat’ın doğusundan uzaklaştırmak, her zaman tetikçi güç olarak kullanılacak PKK/YPG’yi, bedeli ne olursa olsun, tasfiye etmek zorunda. Çünkü gelecek büyük fırtınalarda küçük şeylerle oyalanma imkânımız hiç olmayacak.

Mezhepçilik ateşine benzin değil su dökülmeli

İBRAHİM KİRAS-KARAR

Bununla beraber, medyanın bir kesiminde “Siyasal Alevi” lafını ortaya atarak Suriye’deki Esad rejimiyle Alevi kimliğini özdeşleştiren, dahası Türkiye’nin Alevi vatandaşlarını böyle bir potaya itmeye çalışan zevat da çok tehlikeli sularda yüzüyor.
Taraflardan birini şeytanlaştırarak kendi kitlenizi bu “tehlike” karşısında konsolide etme siyaseti belki seçimde size fazladan birkaç oy getirebilir ama bu siyasetin ülkeye vereceği zararın boyutları hesap bile edilemez.
Öyleyse vatanseverlik duygusundan bir nebze bile nasibi olan herkesin bu tehlikeli yaklaşıma itiraz etmesi gerekiyor.
Öte yandan, söz konusu kampanyanın şimdilerde Trump’ın da hedefi durumundaki İran’a yönelik boyutu bir başka büyük tehlikenin kapısı.
ABD ve İsrail’in çıkarları gereğince kotarılmaya çalışıldığı bilinen bir bölgesel projenin Türkiye’nin milli menfaatleri bakımından ne anlama geldiğini bilmeden atılabilecek adımlar bu ülkeyi felakete götürebilir. Geçmişteki hatalardan dersler çıkararak bakmak lazım bu meseleye de. Vaktiyle Suriye’de yapılan yanlışların bu sefer İran konusunda tekrarlanmasından, şu ya da bu sebeple milli çıkarlarımızın aleyhinde olabilecek adımlar atmaktan sakınmak mecburiyetindeyiz.
Türkiye hiçbir şekilde bu tuzağa düşmemeli.

Salih Tuna Yeni Şafak