Yandex
26 Nisan 2025 Cumartesi
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

MEDYANIN HALLERİ... Âh bir halife gelse her şey çözülecek!

Yeni Şafak Yazarı Aydın Ünal ve hilafetçilerin halifeliği diriltme çabaları, aklımıza Vizontele sahnesini düşürdü. Kütüphanesiz kütüphane müdürü! Halife adayınız kim? Nasıl belirlenecek? Seçimle mi? Babadan oğula mı? Ya kadınlar?

MEDYANIN HALLERİ... Âh bir halife gelse her şey çözülecek!
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

Vizontele filminin en sevdiğim sahnelerinden biridir. Hep akıllarda kalacak diyaloglar şöyleydi:
- “Güner Bey af edersiniz, sizi ne görevle gönderdiler acaba?”
- “Ben şehrin yeni kütüphane müdürüyüm efendim.”
- “Kütüphane mi!”
- “Kütüphane müdürü mü!”
- “Kütüphaneeee!”
- “Hay maşallah!”
- “Vay ne şeref ya, ne şeref, ne şeref… Güner Bey tebrikler…”
- “Senin alacağın olsun Güner abi. Bak garajdan beri beraberiz, demiyorsun ben kütüphane müdürüyüm ya. Ver elini öpeceğim senin.”
- “Artık aslanlar gibi bir kütüphane müdürümüz var.”
- “Dünyanın en uzun kütüphane müdürü bizdedir.”
- “Tebrikler canım”
- “Sağolun teşekkür ederim.”
(Biraz sessizlik)
- “Demek ki bir de kütüphanemiz olsa, işte bitti.”
- “Değil mi!”
- “Yok mu?”
- “Maalesef”

Bu hatırlatmayı şu yüzden yaptım. Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, Yeni Şafak iki gündür cihat çağrısı yapıyor.

Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal, bugünkü köşe yazısında hilafet konusuna değindi. “Halifesiz günler” arabaşlığında Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin fetvasına değindi. Bunun karşılıksız kalacağını belirten Ünal şu ifadeleri kullandı:

“Fetva önemli ama bir karşılık bulacak mı? Maalesef hayır. İsrail Mekke’yi işgal edip Kâbe-i Muazzama’yı yıksa, en fazla birkaç gün kitlesel protesto olur, bir de İslam Konferansı Örgütü vs. toplanıp ‘şiddetle’ kınama yaparlar. O derece bir vurdumduymazlık, o derece bir aymazlık…
Başımıza ne geldiyse halifesizlikten geliyor.

“Hilafet eski haliyle geri gelmez ama Dünya Müslüman Alimler Birliği gibi bir şuranın hilafet makamı gibi konumlandırılması mümkün olabilir. Neden olmasın?”

İNCİRLİK VE KÜRECİK’İ KAPATMAK İÇİN HİLAFET’İ Mİ BEKLİYORSUNUZ!

Ünal ve hilafetçilerin halifeliği diriltme çabaları, yukarıdaki Vizontele sahnesi kadar saçma.

Yeni Şafak grubu, daha önce de Gerçek Hayat dergisi kapağında “Hilafet için toplanın” diye yazmıştı. Bazı liberal çevreler de hilafet söylemini dillendiriyor. Hatta Taha Akyol gibi “demokrasi etkeni” olarak sunanlar bile var.

Hilafet isteyenlere soralım:

Ee açık söyleyin, halife adayınız kim? Nasıl belirlenecek? Seçimle mi? Babadan oğula mı? Ya kadınlar? Cumhurbaşkanı ne olacak? TBMM ne olacak? Siz hilafet ilan etseniz kim kabul edecek? Kim arkanızdan gelecek? Birinci Dünya Savaşı’ndaki cihat çağrılarınıza kim kulak verdi? Osmanlı’ya karşı Lawrence’la hareket edenlere karşı, cihat çağrınız nasıl karşılık buldu? Çanakkale’de karşımızda, İstanbul’un işgalinde emperyalistlerin Müslüman kuvvetleri sizi mi dinledi?

Adım atmak için illa hilafeti mi beklemek zorundasınız? Adım atmayanları da “hilafetsizlikle” aklamaya çalışmak yerine, adım atacaklara niye destek olmuyorsunuz?

Neden dünyanın en çok Müslüman öldüren örgütü olan, Kur’ân-ı Kerim yakan NATO’dan çıkalım diyemiyorsunuz?

Neden bir Haçlı örgütü olan Avrupa Birliği’nin kapılarında Türkiye’nin onurunu ayaklar altına alınmasına sessiz kalıyorsunuz?

Türkiye’de mafyalaşan ekonomiye, faizcilere, sıcak para vurguncularına hilafet olmadan karşı çıkamıyor musunuz? Sizin irade ve yetiniz bu kadar mı?

Aksa Tufanı’ndan sonra İncirlik Üssü’nden Agratur’a oradan Tel Aviv’e silahlar taşındı. Bunu engellemek için niye hilafeti bekliyorsunuz? En azından bunu dile getirmek için illa halifenin ağzına mı bakmak zorundasınız?

Hilafet gelene kadar İsrail’in gözü kulağı olan Kürecik Üssü’ne göz mü yumacaksınız?

Niye hiç İslam ülkeleri ile güvenlik mimarisinden bahsetmiyorsunuz da, Avrupa Güvenlik Mimarisi için cansiperane savunmalar yapıyorsunuz?

İsrail’le ticaretin çeşitli yöntemlerle sürmesine tepki göstermek için illa halifenin ağzından çıkacak söze mi bakacaksınız?

Her gün sayfalarınızdan İsrail’i vuran tek ülke olan İran'a düşmanlık yapıyorsunuz. Müstakbel ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın “Türkiye, Başkan Trump'ın İran'ın Orta Doğu'daki nüfuzuna karşı yürüttüğü azami baskı kampanyasında önemli bir ortak.” sözlerine niye sözünüz yok? İran düşmanlığınızın, Yemen düşmanlığınızın, Hizbullah düşmanlığınızın sınırı yok. Halifeyle beraber, ABD’yle kol kola İran’a sefere mi çıkacaksınız?

Peki ya hilafet başka bir ülkede olsa, Türkiye’nin çıkarına aykırı olsa onunla birlikte mi olacaksınız?

Türkiye Cumhuriyeti’ni mi savunacaksınız? Halifenin çıkarlarını mı?

Diyelim ki bir halife, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik yapısını hedef aldı. Türkiye’ye savaş ilan etti. Halifenin askeri mi olacaksınız?

Hilafet planları, FETÖ propagandası ile geldi bu ülkeye. FETÖ de hilafet peşindeydi. Yeni Şafak olarak “sözde hilafet sarayı” diye haberler yapıyordunuz. Yazar Latif Erdoğan, “Gülen, halife olma kavgasını veriyor." diyordu. FETÖ darbesi başarılı olsa, hilafet ilan etse peşinden mi koşacaktınız?

TÜRKİYE’YE DÜŞMANLIK TALEBİ

Âh bir halifemiz olsa her şey çözülecek!

Komedi… Ucuz bir güldürü…

Gerçekler acıtır ama acı konuşalım.

Siz hilafet isteğiyle, Türkiye Cumhuriyetine düşmanlık yapıyorsunuz.

Siz hilafet isteğiyle, İslam aleminin başına bir papa geçirmeye çalışıyorsunuz.

Siz hilafet isteğiyle, İslam dünyasını birleştirmek değil daha da parçalamak istiyorsunuz.

Bu talebinizi ne Türk milleti, ne herhangi bir İslam ülkesi kabul eder.

Hayal dünyasından çıkın!

Siz bu gerçekçi olmayan taleplerle, çözümü taca atıyorsunuz.

Türkiye ve İslam dünyası, millî devletlerini koruyarak, bağımsızlıklarını pekiştirerek ve Avrasya uygarlığı içinde bir araya gelip sorunlarını çözebilir.

Filistin başta olmak üzere, ezilen milletlerin çözümü var.

Türkiye’nin de çözümleri var.

Hilafet tartışmalarıyla kamuoyunu boş yere meşgul etmeyelim.

Türkiye’yi güçlendirmek için Üreticilerin Millî Hükûmeti’nin kurulması için çabalayalım.

Yiğidim aslanım olmuyor, oturmuyor

AHMET HAKAN-HÜRRİYET

“Yiğidim aslanım burada yatıyor” çok güzel bir dize.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Nâzım Hikmet için yazdığı şiirde geçiyor.
Zülfü Livaneli, kocaman şiirin bir kısmını bestelemiş.
Şarkı şahane.
Pek severim ve arada sırada mırıldanırım.
Sonra o beste, alçakça katledilen Uğur Mumcu için söylendi hep bir ağızdan.
Çok da yakıştı Uğur Mumcu’nun anısına.
Bu dizeyi şimdi de Ekrem İmamoğlu’na uydurmaya çalışıyorlar.
Ama olmuyor.
Hem de nasıl da olmuyor.
Oturmuyor, tutmuyor, yakışmıyor, yakıştırılamıyor, münasip kaçmıyor, “hah işte bu” dedirtmiyor,
Özgür Özel daha fazla zorlamasa mı acaba?

Saraya yeni ekonomi kadrosu

NURAY BABACAN-NEFES

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomik programı sabote eden siyasi operasyonun sonuçlarıyla boğuşurken, Saray’ın yeni planlar yaptığı iddia ediliyor.
Merkez Bankası Başkanlığı döneminde pek de uyumlu çalışamadığı Hafize Gaye Erkan’ın atanacağı iddia edilen yeni görev, kulislerde dalgalanmaya neden oldu. Ayrıca Erkan’ın bu göreve getirilmesinde ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’la dostluğunun etkili olacağı iddiası, tartışma yarattı. (…) Şimdi, 28 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanan kararnameyle, Dijital Dönüşüm Ofisi, Finans Ofisi, İnsan Kaynaklan Ofisi ve Yatırım Ofisi birleştirilerek, “Yatırım ve Finans Ofisi” oluşturulmasının ardından Erkan’ın ismi yine ortaya atıldı. Ofisin başkanlığına getirileceğine ilişkin kulis bilgileri haber olarak paylaşıldı. (…)
Erkan’ın bu ofisin başkanlığına getirilebileceğini savunanlar, ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’la iyi ilişkilerini gerekçe gösteriyor. ABD ile yeni dönemde kurulacak ekonomik ilişkilere özel anlam yükleyen çevrelerin, bu ilişkinin faydası olacağı tezini işlediği ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı da bu noktadan ikna etmeye çalıştığı öne sürülüyor.
Farklı açıdan bakanlar ise endişeli. Erkan’ın yatırım ofisinin başkanlığına getirilmesinin, Saray’da ‘alternatif bir ekonomi yönetimi’ oluşmasını sağlayacağı, iki başlı ekonomi yönetiminin zaten zor kontrol edilen ekonomiyi yoldan çıkaracağını dile getiriyorlar.
Çünkü ekonomiyi yakından izleyenler, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı politika konusunda zaman zaman Saray yönetimini ikna etmekte zorluk çektiğini biliyor.
Sorunun, eski ekonomi yönetiminin temsilcisi olan Merkez Bankası eski Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun Şimşek’e rağmen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na atanmasıyla başladığını da unutmamak gerekir.
Kavcıoğlu’nun yerine Merkez Bankası Başkanlığına getirilen ve kısa sürede görev anlayışı, ailesinin müdahaleleri ve kişisel yaklaşımlarıyla sorun olan Hafize Gaye Erkan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla bu göreve getirilmesini ‘yeni cephe açmak’ olarak nitelendirenler var.
Özellikle, Cumhurbaşkanının ekonomi danışmanlarının da Şimşek ve ekibinin ekonomi yönetim anlayışıyla pek uyuşmadığı ve sık sık ters düştükleri de hesaba katılarsa…

Yeni Şafak Aydın Ünal
Yorumlar (8 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...