MEDYANIN HALLERİ… Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu
Beş teğmen ve 3 amirin Türk Silahlı Kuvvetlerinden uzaklaştırılması gündemi koruyor. Yeni Şafak da bu konuyla ilgili bir analiz yapmış.

Yeni Şafak’ın analizi “TSK’da disiplinin ötesinde bir tehdit: Yemin töreni olayı ve hükümete karşı planlanan provokasyon” başlığını taşıyor, şu ifadeler yer alıyor: “2024 yılında gerçekleşen yemin töreni sırasında yaşanan olay, sadece bir disiplin sorunu olarak değil, Türkiye’nin siyasi istikrarını hedef alan daha derin bir provokasyon olarak değerlendirilmelidir. Beş teğmenin yürürlükten kaldırılmış bir yemin metnini resmi törenin ardından okumaları, basın önünde organize bir eyleme dönüşerek hükümetin kamuoyu nezdindeki itibarını zedeleme girişimi haline gelmiştir.”
İşin ilginç yanı, “Olayın toplumsal yansımaları ve dezenformasyon tehlikesi” arabaşlığı altında sıralanan maddelerde yatıyor. 2. madde şu:
“2. ‘Hâlâ TSK’da Cuntacılar Var’ İddiası:
Diğer bir kesim ise bu olayı TSK içinde hâlâ darbe yanlısı unsurların var olduğu şeklinde yorumlamıştır. Bu da TSK’nın kamuoyu nezdinde güvenilirliğini sarsmakta ve askerî kurumu siyasi tartışmaların içine çekmektedir.
Bu dezenformasyonlar, olayın sadece askerî bir mesele değil, aynı zamanda toplumun farklı kesimlerini karşı karşıya getirmeyi amaçlayan bir siyasi araç olduğunu göstermektedir.”
İlginçtir ki, Yeni Şafak bugün eleştirdiği tavrın ilk sözcülerinden biri.
Sadece bu konuda değil daha önce birçok meselede de TSK içinde cuntacıların olduğu yaygarasını koparanlardan.
14 Aralık 2023 günü, “Teğmen cuntası” başlığını kendileri atmıştı.
Tuzla Piyade Okulu’nda Teğmen Cuntası olduğunu kendileri iddia ediyordu.
Yeni Şafak sık sık ordu üzerinden iç cephe yıkıcılığına hizmet eden manşetler atıyor maalesef.
Eh, medyamız o hale geldi ki, kendini tekzip eden gazeteleri bol bol görüyoruz artık.
Yanlış, doğru ve sonuç
AHMET HAKAN-HÜRRİYET
- YANLIŞ: Teğmenler, Mustafa Kemal’in askeriyiz dedikleri için ihraç edildiler.
- DOĞRU: Teğmenler, disiplin ihlali yaptıkları için ihraç edildiler.
- SONUÇ: Keşke bu işin sonu ihraç olmasaydı. Keşke uyarı cezasıyla yetinilseydi.
Trump ve eski düzenin çöküşü
BERCAN TUTAR-SABAH
ABD Başkanı Donald Trump aldığı kararlarla içeride ve dışarıdaki siyasi ortodoksiyi allak bullak etmeye devam ediyor. Şimdiden ABD'nin ulusal ve küresel müesses nizamına dair tartışmaları ateşledi. Foreign Affairs'ten Ivo H. Daalder ve James M. Lindsay gibi birçok Batılı analistin de işaret ettiği gibi Pax-Americana dönemi bitti.
7 Aralık 1941'de Japonların Pearl Harbor'a saldırmasıyla doğan ABD liderliğindeki uluslararası kurallara dayalı liberal düzen Donald Trump'ın ikinci kez seçilmesiyle birlikte sona erdi. (…)
Bugün tek kutuplu dünya artık yok. Yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor. Burada ABD'nin önünde iki yol var. Ya geri çekilerek kendini dünyadan tecrit edecek ya da yeni bir restorasyona girişecek. İzolasyonist politikalara karşı çıkan Trump, kâbuğuna çekilmek yerine revizyonist bir mantıkla ABD'yi ve dünyayı yeniden düzenlemeyi amaçlıyor.
Bunu yapabilmesi için de Çin'i sınırlandırmayı sınırlaması, Hindistan'ı yanına çekmesi, Rusya ile ateşkese varması, Türkiye ile geçici de olsa bir 'modus vivendi'ye ulaşması ve Avrupa'yı ise yeniden şekillendirmesi gerekiyor.
Dolayısıyla Trump'ın Avrupa dışındaki cephelerde başarıya ulaşma şansı hayli yüksek.
Bu da yeni dönemde en büyük meydan okumanın Avrupa'dan geleceğini gösteriyor.
Zira eski müttefiki tenzili rütbeye karşı direnecektir. Hâsılı kelam, gidişat küresel kasırganın Atlantik'te kopacağına işaret ediyor.
Mustafa Kemal’in askeri olmayanlar
NAİM BABÜROĞLU-SÖZCÜ
105 yıl önce...
31 Temmuz 1920...
Düzenli ordunun kurulma dönemi...
Mustafa Kemal, Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’ndedir.
Subaylara bir konuşma yapar:
“Milletimiz, ordusundan yoksun bırakılma girişimi ile karşı karşıyadır.
Orduyu imha etmek için, mutlaka subayını mahvetmek, aşağılamak lazımdır.
Komutanlarımıza ve subaylarımıza tecavüz ve taarruza başladılar...
Millet, bağımsızlığının korunmasını ordudan, ordunun ruhunu oluşturan subaylardan ister...
Subaylar, özverili insanların en önünde bulunmak zorundadırlar.
Çünkü düşmanlarımız herkesten önce onları öldürürler, onları aşağılarlar ve hor görürler...”
Yıl, 1920...
Mustafa Kemal’in askeri olmak suçtu...
Hem de, idamı gerektiren bir suç...
İşgal kuvvetleri, Mustafa Kemal’le beraber mücadele edenlere “Kemalist” adını verirlerdi.
Yakaladıkları sivil, asker “Kemalist”leri kurşuna dizerlerdi.
Kurşuna dizme anının fotoğraflarını, ibret olsun diye, gazetelerde yayımlatırlardı. Fotoğrafın altına şu not yazılıdır: “Kemalist bir Türk’ün idamı.”
İşgalciler, Mustafa Kemal’in askeri olmayanları ve işbirlikçileri çok severlerdi. (…)
Mustafa Kemal’in askeri olmayanlar, 15 Temmuz 2016’da hain darbe girişiminde bulundular.
Mustafa Kemal’in askeriyim diyemeyen bir ordu çöker.
Bu coğrafyanın hükmü: Ordu çökerse, devlet yıkılır ne vatan kalır ne de makam.