MEDYANIN HALLERİ… Elini taşın altına koymaktan kaçanların vicdan rahatlatması: Boykot
Boykot ile kaç İsrail tankını imha ettiniz? Kaç topu engellediniz? Kaç binayı yıktırmadınız? Bu ancak boykotla değil devletlerin, özellikle bölge ülkelerinin ABD-İsrail saldırganlığına karşı birlikte hareket etmesiyle olur.

Bu başlığı attık ama boykotun önemsiz bir şey olduğunu elbette söylemiyoruz.
Boykot birincil mücadele yöntemi değildir. Bir mücadelenin önemli bir parçası olabilir. Bunu reddetmiyoruz. Sadece son dönemde gözle görülen bir gerçeğe dikkat çekmek istiyoruz. ABD-İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırganlığından sonra Türkiye’de boykot kampanyaları örgütlendi. Yeni Şafak’tan Hayrettin Kahraman, “Zulme karşı vicdanın sesi: Boykot” başlıklı bir yazı yazdı. Yazısında şunları söylüyor:
“Günümüzde boykot, İsrail’in Filistin’de sürdürdüğü işgal politikalarıyla özdeşleşen, sonrasında küresel sisteme karşı insanlığın adalet arayışının en güçlü ahlaki ifadelerinden birine dönüştü. Boykot hareketleri, bireysel bir tüketim tercihi olmanın ötesine geçerek, küresel ekonomiyi etkileyen stratejik bir yaptırım gücü haline geldi.”
BOYKOT MU SIKILAŞMA MI
Kahraman raporda borsa üzerinden boykotun işe yaradığını belirtiyor:
“Bu analize göre Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin yaklaşık %5’i boykot ediliyor. Verileri analiz edilen 21 hisse senedinin 18’i boykot süresince yatırımcılarına, beklenen getirilere kıyasla oldukça düşük seviyede getiri sağlamış. Bu 18 hisse senedinin piyasa değerleri boykot süresince BİST-100 endeksinden de fazla düşüş yaşayarak ortalama %33 oranında değer kaybetmiş. Borsadaki bu değersizleşmenin, şirketlerin satış ve kârlılıklarındaki düşüşle bağlantılı olduğu ifade edilmiş. Boykotun başlangıcından bugüne 21 şirketten 19’unun öz sermaye kârlılığının da ciddi seviyede düştüğü, 17’sinin de aktif kârlılık oranının kayda değer oranda azaldığı raporun ulaştığı sonuçlar arasında yer alıyor.”
Öncelikle şunu belirtelim. Borsadaki düşüş sıkılaşma nedenlerinin bir sonucu. Borsa uzun zamandır düşüşte. Buradaki düşüşü açıklamak için boykot edilmeyen şirketlerle karşılaştırmak gerekiyor. Ayrıca raporun bir dipnotunda şöyle deniyor: “Raporun ilgili bölümlerinde boykot edilen muhtelif şirketlerin borsa hisse değerlerinin yer yer arttığı olgusuna yer verilmiştir. Boykot edilen şirketin borsa hisse değerlerinin de düşmesini beklemek yanlış değildir ancak borsada hisse değerleri ilgili şirket hisselerinin el değiştirme işleminin gerçekleştirildiği fiyat üzerinden belirlendiği için hisse fiyatı ile boykot arasında bir korelasyon ya da bu ikisi arasında bir nedensellik aramak anlamlı olmayabilir.”
Kaldı ki, bu şirketler zarar etmemiş. Öz sermaye kârlılığından ve aktif kârlılık oranından zarar etmiş. Yani kârdan zarar var. Şirketin zararı yok.
BOYKOT TEK BAŞINA YETMEZ
Evet, boykot ahlakî ve vicdani bir hareket. Fakat boykot bir kişisel tatmine indirgenmiş durumda. Örneğin bu boykotçuların, Polonez gıda haksız biçimde işçileri işten atmasına rağmen başlatılan Polonez boykotuna katıldıklarını gördünüz mü? Kendi emekçimize niye boykot desteğini az sağlıyoruz, buna yanıtları var mı?
-Boykot ile kaç İsrail tankını imha ettiniz? Kaç topu engellediniz? Kaç binayı yıktırmadınız? Bu ancak boykotla değil devletlerin, özellikle bölge ülkelerinin ABD-İsrail saldırganlığına karşı birlikte hareket etmesiyle olur.
-Aksa Tufanı’ndan sonra İncirlik’ten Agratur’a, oradan da Tel Aviv’e silah taşındı. Kürecik İsrail’e bilgi sağlamaya devam etti. Bu lekeyi hangi deterjanla temizleyebilirsiniz? Kolanın, kahvenin, deterjanın öldürdüğü dünyamızda ABD üsleri öldürmüyor mu? İncirlik ve Kürecik’in TSK denetimine alınması için niye seferberlik başlatmıyorsunuz?
-Kur’ân-ı Kerim yakan İsveç’i NATO’ya aldık. İsveç eylemlerine devam etti. Bunu kolayla örtebilir misiniz? NATO’dan çıkmak için boykota başlamayı neden akıldan geçirmiyorsunuz?
-Bir TÜİK rakamı verelim. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre işgalden beri Türkiye yaklaşık 10 milyon TL değerinde dikenli teli işgalcilere yolladı. İsrail ne yaptı? Bab el-Asbat olarak da bilinen Aslanlı Kapı yakınlarındaki Mescid-i Aksa yerleşkesinin bitişiğindeki çitlere dikenli teller yerleştirdi. Bu dikenli tellere boykotunuz var mı?
-Yeni Açılım süreci başlatıldı. Bu durum sınırlarımızda bir İkinci İsrail kurulmasına yol açabilir. Açılıma ses çıkarmayın, destek verin ama “ben boykot yaptım.” Oh ne âlâ memleket.
Örnekleri çoğaltabiliriz ama boykot biraz havanda su dövmeye benziyor. Neden mi? Hükûmet üstüne düşeni yapmıyor. Gazze’de, ekonomide “boykot” çağrısı yapıyor. Tepkileri yumuşatıyor. Vatandaş da boykotla uğraşıyor. Vicdanını rahatlatmış oluyor.
Gelin gerçek bir temizlik yapalım.
NATO’dan çıkalım. Açılımı bitirelim. İkinci İsrail girişimini bertaraf edelim. İncirlik ve Kürecik’ten yabancı güçleri çıkaralım. Bölge ülkeleriyle sağlam ilişkiler kuralım. Filistin’i güçlendirelim. Ayağa kalkalım. Kalkalım ki, boykot bir amaca hizmet etmiş olsun.
ABD’nin yeni ‘şamar oğlanı’
BERCAN TUTAR-SABAH
ABD Başkanı Donald Trump ve Savunma Bakanı Pete Hegseth'in Ukrayna savaşını bitirmeye yönelik Rusya ile başlanan müzakerelere dâhil etmeyip aşağıladığı Avrupa'ya bir darbe de J.D. Vance'tan geldi. Hem de ne darbe! Trump bile yardımcısı Vance'ın Münih Güvenlik Konferansı'nda Avrupalı siyasi elitlere ideolojik ve kültürel ayar veren sert fırçasını "Harika bir konuşmaydı" diye takdir etti.
Zira yeni Amerikan yönetimi en büyük düşmanının post-liberalizmi, radikal solu, ahlaki ve dini değerleri inkâr eden transgender anlayışı, biyolojik ayrımı yok sayan cinsiyetçiliği, anarşik çevreciliği ve aileye saldıran nihilist feminizmi savunan Avrupa'nın küreselci ideolojisi olduğunu cuma günü resmen dünyaya ilan etti. Böylece Trump ve Hegseth'in çıkışlarıyla jeopolitik deprem yaşayan Brüksel şimdi de Vance'ın kültürel ve siyasi azarlamasıyla adeta ideolojik tsunamiye maruz kaldı. (…)
Halkının iradesinden korkan, ifade özgürlüğünü sansürleyen ve anti küreselci adayların kazandığı seçimleri iptal eden Avrupa'yı adeta şamar oğlanına çeviren Vance, son ölümcül darbeyi ise şu ifadelerle indirdi: "Kendi seçmenlerinizden korkarak yarışıyorsanız Amerika'nın sizin için yapabileceği hiçbir şey yok. Aynı şekilde sizin de beni ve Başkan Trump'ı seçen Amerikan halkı için yapabileceğiniz hiçbir şey yok."
NOT: Sabah Yazarı Melih Altınok’un annesinin vefatını öğrendik. Altınok’a, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.