MEDYANIN HALLERİ... Gazete köşesinden yıkıcılık
Bercan Tutar gibilerinin, 'Kuvay-ı Milliye' edebiyatının gerisine gizledikleri Halep kışkırtmalarının bize hatırlattığı tek şey, Turgut Özal’ın Irak Savaşı’nda 'bir koyup üç alma' kumarı; daha doğrusu kumar hevesi. Özal’ın avucunu yaladığını bir tek bizim Bercan Tutarlar görmezlikten geliyor
Sabah gazetesi yazarı Bercan Tutar aşka gelmiş, Ortadoğu haritasını yeniden çiziyor. (Ortadoğu’da Yeni Türk Çağı, Sabah, 21 Aralık 2024) İsrail’in işgal ettiği topraklara şimdilik dokunmadan ya da o işgali gözardı ederek, okurun dikkatini Türkiye’nin güney sınırına yöneltiyor.
Ve bombayı patlatıyor: “Lozan parantezi artık paramparça”.
Bu iddiasına kanıt olarak, “MİT Başkanı’nın Şam’daki zafer turu” olarak nitelediği Kalın’ın Colanili Şam seferini gösteriyor. Ne demekse!
Bu yargıya gelmek için önce, 15 Temmuz 2016’dan başlayarak bir güzel “Reis”in Suriye zaferini anlatıyor.
Ardından, geleceğe ilişkin öngörülerini sıralıyor. Başlıca dayanağı Mr. Trump’ın Erdoğan övgüsü. ABD’nin yeni başkanı Trump’ın Sayın Erdoğan ile çok iyi bir frekans yakaladığını iddia ediyor.
Aslında söylediğine kendisinin de inanmadığının kanıtı, bir sonraki satır:
“Her ne kadar Trump'ın kabinesi yeminli İsrail yanlısı neo-conlar ve azılı Siyonistlerle doldurulmuş olsa da, Erdoğan faktörü bütün kirli hesapları altüst ediyor.”
Bu bir inanç mı, yoksa bir kişisel yatırım mı, bilemiyorum. Doğrusu umurumda değil. Benim aklım, “Lozan paramparça” önermesinde. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti ve HTŞ’nin Suriye seferi, nasıl iç içe geçirilebilir?
Bercan Tutar öyle anlaşılıyor ki HTŞ’nin kente girişinden hemen sonra Halep Kalesi’nin duvarına asılan bayraklı özlemi kağıda dökmüş. Yazı, ateşli de olsa, özgün sayılmaz. Bahçeli’nin Musul’a, Kerkük’e, Halep’e plaka dağıtan sözlerinin bir devamı olduğu açık.
Bahçeli’nin-Tutar’ın bu sözlerin ne anlamı geldiğinin idraki içinde olup olmadığı doğrusu net değil. Ne yapmaya çalışıyor bu sivri akıllılar?
Yıllar yılı Türkiye’yi yönetenler, AKP’liler dahil, tarihi anlaşmayı millete “Lozan Türkiye’nin tapusu” diye anlatmışlardı. Şimdilerde yeni tapular mı aranıyor?
Bercan Tutar gibilerinin, “Kuvay-ı Milliye” edebiyatının gerisine gizledikleri Halep kışkırtmalarının bize hatırlattığı tek şey, Turgut Özal’ın Irak Savaşı’nda “bir koyup üç alma” kumarı; daha doğrusu kumar hevesi.
Özal’ın avucunu yaladığı, Türk-İslam dünyasının Saddam’ı yıkan tertibin esas kaybedeni olduğunu bir tek bizim Bercan Tutarlar görmezlikten geliyor.
Türkiye yeni Batı Asya için milli siyaset tespitine, öyle görünüyor ki, işe iç cepheyi sağlamlaştırarak başlamak zorunda. Trump ile Netanyahu ile gerdeğe girme hayalini canlı tutanlarla Türkiye olsa olsa, 1916’daki Sykes-Picot haritasına geri dönebilir.
Ortadoğu’da Yeni Türk Çağı’nın, Menderes ile başlayan, Özal ile devam eden, mevcut hükûmetin de kısmen alet olduğu yıkıcı, bölücü Suriye/Irak politikasını terk etmekten geçtiğini, “zafer sarhoşu” kimi yazarlar bakalım ne zaman anlayacak?
RİZE’DE PETROL SONDAJI BAŞLIYOR
DİLEK GÜNGÖR - SABAH
Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 2025 yılına girerken enerjide hem yuriçi hem de yurtdışında yeni sondajlar yapacaklarını müjdeledi.
Karadeniz'de Sakarya Gaz Sahası'nda bugün itibarıyla üretim kapasitesinin 7 milyon metreküpe geldiğini, 2025'in ilk çeyreğinde 9 milyon metreküpün üzerine çıkacağını anlatan Bakan Bayraktar, "Hali hazırda üretim yaklaşık 2.9 milyon hanenin doğalgaz ihtiyacını karşılıyor. Karadeniz'de dört tane gemi var. Yüzer üretim platformu da geldi. Şu anda Çanakkale'de hazırlıkları devam ediyor. Mayıs 2025'te Filyos'a geçecek ve bir sene işi var. Üzerine adeta fabrika inşa ediyoruz. O gemiyle birlikte günlük üretim 9.5-10 milyon metreküpe, sonra da 20 milyon metreküpe çıkaracak. Bir taraftan yeni kuyular açıyoruz. 2028'e kadarki süreçte 40'ın üzerinde yeni kuyu kazılacak. Keşif amaçlı yeni sondaj konusunda da yoğun bir çalışmamız var. Özellikle Rize Çayeli'nde petrol olduğu her zaman söylenen lokasyonda tespitimiz var. Onun sondajını yapmak istiyoruz" diye konuştu.