01 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

MEDYANIN HALLERİ... Hükûmet işi vatandaşa bırakamaz: Boykot değil müdahale

Erdoğan, fahiş fiyat konusunda çözüm olarak boykotu gösterdi. Bu sözler, uygulayıcı makamda olan biri için kabul edilemez. Bu AK Parti Hükûmeti’nin acizliğini göstermektedir. Boykot çağrısıyla sorun halkın üzerine atılamaz

MEDYANIN HALLERİ... Hükûmet işi vatandaşa bırakamaz: Boykot değil müdahale
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

Asgarî ücret 22 bin 104 lira.

AK Parti Bursa İl Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son günlerin en çok tartışılan konusu 22 bin 104 TL olarak belirlenen asgari ücret rakamıdır. Hemen birileri çatladı, patladı, kusura bakmasınlar çatlasanız da patlasanız da biz atacağımız adımları hesaplayarak atarız.” dedi.

Erdoğan, fahiş fiyat konusunda çözüm olarak boykotu gösterdi: “Bu konuda en etkili yöntem milletimizin fahiş fiyat artışı yapan ürün ve hizmetleri boykot etmeleridir.”

Bu sözler, uygulayıcı makamda olan biri için kabul edilemez.

Bu AK Parti Hükûmeti’nin acizliğini göstermektedir.

Yazarımız, ekonomist Serhat Latifoğlu, şu bilgileri veriyor:

“Türkiye’de büyük şirket sayısı toplam şirket sayısının içinde yüzde 0,3’tür. TÜİK verilerine göre büyük şirketlerin toplam cirodan aldıkları pay yüzde 67,5’dir. Büyük şirketlerin ekonomideki toplam üretim değeri yüzde 63,7’dir. Ekonomide istihdamın yüzde 70,6’sı KOBİ’ler tarafından sağlanmaktadır. KOBİ’lerin imalat sanayi içindeki payı son yıllarda artış göstermiş olmasına rağmen oldukça düşüktür. Büyük şirketler (tekeller diyebiliriz) devasa karlar elde etmiş, büyük sermaye birikimi yapmış, devletten büyük destek ve hibeler almış olmasına rağmen ısrarla düşük teknoloji mal üretimi yapmaya devam ediyor.”

Tekellerin hep bir bahanesi var: Artan ücretler, enerji, döviz…

Bunun temellerinden bir tanesi, 1980 sonrası tüm piyasalardan adeta silinen Kamu İktisadi Teşekkülleri’dir. Piyasa tamamen tekellere teslim edilmiştir.

Hükûmet bunları izleyemez, boykot çağrısıyla sorunu halkın üzerine atamaz.

Enflasyonun maliyetini ücretliler, emekliler ve vatandaşlar öderken bu maliyetin faturasının tek bir kesime yüklenmiş olması toplumda adaletsizlik duygusunu tetiklemektedir.

Büyük kârlar kazanan şirketlerin vergilendirilmesi şarttır.

Türkiye neoliberal zırvalıklardan kurtulmalı, üretim ve kalkınmayı önceleyen daha kamucu planlı bir milli ekonomi modeline geçilmelidir.

TÜRKİYE RÖNESANSININ KIRILMASI

İLBER ORTAYLI - HÜRRİYET

Fatih Sultan Mehmed, Rönesans Avrupa’sında örneği görülmeyen özgün bir aydındı. Arapça ve Farsçadaki mükemmeliyetinin yanı sıra İtalyanca ve eski Yunancayı da iyi bildiği, sadece Türk kaynaklarında değil, yabancı kaynaklarda ve Bizans’ın son döneminde de hayranlıkla ifade edilmiştir. Resim sanatına yakınlığı, gençliğinde bu konuda eskizler yaptığının bilinmesiyle de dikkat çeker.

Doğu Akdeniz’de yaşayan bu özgün aydın hükümdarın çevresini ilk olarak Ali Kuşçu gibi Asya’dan gelen âlimler sardı. Rönesansımız, durgunlaşsa da, 20. yüzyıla büyük bir tarihi kırık ya da uçurumla değil, yoğunluğunu kaybederek ve yavaşlayarak ulaştığı açıktır.

Aksi takdirde, 19. yüzyılda orduda tıbbın, kimyanın, veterinerliğin ve coğrafyanın kendi ölçülerimiz içinde gelişmesini; Batı ilmi ve üniversitesine doğru yüksek okullar aracılığıyla atılan adımları izah etmek mümkün değildir. 20. yüzyıl Türkiye’sinin atılımlarının kökü buradadır. Eksikliklerinin ve gereken yoldan sapmalarının köklerini de burada aramak gerekir.

---

İSRAİL’İN GAZETECİ AVI!..

BELMA AKÇURA - MİLLİYET

1954 tarihli Lahey ve Cenevre Sözleşmeleri gazetecilerin, savaş bölgelerinde siviller gibi korunması gerektiğini belirtir.

Bu sözleşmelerde yer alan maddelerin artık bir değeri yok.

Sahada bir karşılığı yok, hepsi hikaye…

Son yıllarda dünyanın yeniden paylaşım savaşlarının en mağduru hem siviller hem de savaş suçlarını belgelemek ve sivillerin yaşadığı dramı dünyaya duyurmak isteyen gazeteciler oldu.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’na göre bu yıl dünya genelinde 104 gazeteci yaşamını yitirdi. Bu gazetecilerin 55’i Filistin’de hayatını kaybetti.

Ancak Türkiye Gazeteciler Sendikası’na göre insanlığa karşı işlediği suçların kayıt altına alınmasını engellemeye çalışan İsrail’in saldırıları sonucu 201 gazeteci hayatını kaybetti.

Rakamların bir önemi yok, sayı kaç olursa olsun bir tek gazetecinin bile öldürülmesi uluslararası hukuka aykırı.

Dünyaya haber akışını kesmeyi amaçlayan İsrail ise gazetecileri kasıtlı olarak hedef haline getirdiğini kabul etmiyor.

Ölenlerin militan gazetecilikle iç içe faaliyet gösterdiğini öne sürerek bu saldırıları savunuyor.

---

FAKİRLİĞE METHİYE!

RAHMİ TURAN - SÖZCÜ

Fakirliğin ne kadar yüce bir şey olduğunu söyleyip, fukaralığı övmüyorlar mı, tüylerin diken diken oluyor.

Çok sıkıntı çeken ama sabreden fakirler, zenginlerden 500 yıl önce cennete gireceklermiş!

Yoksul hayat, kutsal hayatmış!

Fukaralığın çok iyi bir şey olduğunu telkin eden, bu konuda gerçek olmayan hadisler gösteren sözde din adamlarına, bir takım siyasilere ve ülkenin dinci zenginlerine sormak lâzım:

Fakirlik o kadar yüce bir şeyse, sizler neden çılgıncasına para kazanmaya çalışıyor, mala mülke doymuyor, lüks içinde yaşıyorsunuz? Sizler cennete girmek istemiyor musunuz?

----

YAPAY ZEKA ÇAĞINDA ÇOCUKLAR NASIL BÜYÜYECEK?

TİMUR SIRT - SABAH

Çocuğun derdi ekran, ailenin derdi zaman... Yaramazlık yapan çocuğuna tüm yolları kapatan toplum, ekranı karşısına koyup onun iletişim sorunları yaşamasına sebep oluyor. O zaman kendimizi kandırmadan yanıt bulalım: Yapay zeka dünyasında çocukları nasıl eğitelim? (…)

Mümkün olduğu kadar geç başlamak genel olarak doğru bir yaklaşım. Özellikle okul öncesi dönemde çocukların fiziksel, sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimleri için gerçek dünya deneyimlerine, oyunlara ve sosyal etkileşimlere öncelik verilmelidir.

Amerikan Pediatri Akademisi, 2 yaşından küçük çocuklar için ekran önerilmediğini söylüyor. Ancak yaştan çok çocuğun yaşadığı çevre önemli hale geliyor. Eğer daha iki yaşından önce ekranı önüne konulursa, ailenin sınırlama koymak için daha çok çaba göstermesi gerekiyor.

2-5 yaş arası çocuklar için günlük ekran süresinin 30 dakikadan az, okul döneminde ise 1 saat ile sınırlandırılmasını tavsiye ediliyor.

Unutmayın, her çocuk farklıdır ve teknolojiye karşı farklı tepkiler verebilir. Çocuklarınızı gözlemleyin, ilgi alanlarını keşfedin ve onlara uygun aktiviteler sunun. Teknolojiyi kontrollü ve bilinçli bir şekilde kullanarak, çocuklarınızın gelişimine katkıda bulunabilirsiniz.

---

BÜROKRATLARIN KİMİ AKP KONGRESİNDE, KİMİ İL BİNASINDA

SAYGI ÖZTÜRK - SÖZCÜ

Bürokratlar siyasi parti il binalarına, kongrelerine gitmez, hatta bakanlar parti binasına gideceği zaman yanlarından ayrılırdı. Ancak günümüzde bürokratlar öylesine partili olmuş ki, onların iktidar partisinin kongrelerinde, il başkanlıklarında görülmesi artık haber değeri bile taşımıyor. (…)

Ne yazık ki bazı valiler, AKP il başkanı, kaymakamlar ilçe başkanıyla birlikte köylere gidiyor. Yapılacak işler konusunda kaymakama, valiye talimat verenler çıkıyor. Bugün AKP il, ilçe yöneticileriyle yürüyen kamu görevlileri, iktidar değişikliğinde onlardan uzak duracaktır. Devlet Memurları Kanunu’nda yer alan hükümlerin yok sayılması, bürokrasiyi çürütüyor, onları siyasetçilerin emrinde olmaya zorluyor. Aslında bu durum, en çok AKP’ye zarar veriyor, Devlete olan güveni sarsıyor.

Boykot Vergi Cumhurbaşkanı KOBİ Medyanın Halleri