MEDYANIN HALLERİ... ‘İttihatçı kafası’ cihan devleti verdi
İttihat Terakki düşmanlığının sebebi var. Bu Osmanlıcılık hayalleri değil. Cumhuriyet Devrimi düşmanlığıdır. Türkiye, İttihat Terakki'ye bir İstiklal Savaşı borçlu. Türkiye’deki en tehlikeli kafa, Fuat Bol gibilerin kafasıdır. Türkiye’nin devrimci, milli, bağımsızlıkçı birikimini hedef alanlardır.

‘İttihatçı kafası’ cihan devleti verdi
Hürriyet yazarı Fuat Bol, İttihatçıları hedef aldı.
“Bizi Cihan Devletimizden eden İttihatçı kafası, o gün bugündür içimizdedir.” diyor Bol. Şöyle devam ediyor Bol: “Aşağıdaki satırlar ünlü tarihçi, yakın dostum Yılmaz Öztuna’nın değerlendirmesidir: (…)
İki milyon Türkü öldürüp gömdükten sonra, üzerinde yirmi küsur devletin kurulduğu imparatorluğu parçalatıp mahvettikten sonra ve düşman top seslerinin Polatlı’ya kadar getirdikten sonra defolup gidiyorlar.
Üç kıta, yedi iklimde hükümran olan, altı küsur asırlık koca bir imparatorluğu yalnızca 9-10 yıl içinde paramparça edip yıkıyorlar ve sonra da kaçıp defolup gidiyorlar. İşte hala kimilerinin hafızasında kahraman olarak yer alan İttihatçıların özeti budur.”
İttihat Terakki düşmanlığının sebebi var. Bu Osmanlıcılık hayalleri değil. Cumhuriyet Devrimi düşmanlığıdır. Türkiye’nin en önemli atılımları, Birinci Meşrutiyet (1876), Hürriyet Devrimi (1908), Kemalist Devrim (1920-1938)’dir.
Jön Türk, yani Genç Osmanlılar hareketi Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması üzerine gelişti. Birinci Meşrutiyet, Anayasa getirdi ve millî demokratik devrimimizin kapısını açtı. 1908 Devrimi ve İttihat Terakki, yükselen Milliyetçiliğin ürünüdür. Milliyetçilik, 1908 Devrimiyle yükselişe geçti ve özellikle Birinci Cihan Savaşında emperyalizme karşı büyük direnişlere önderlik etti. 1908 Devrimi, Kemalist Devrimin yolunu açtı. Fual Bol ve Yılmaz Öztuna’nın hedef aldığı, İttihat Terakki’nin önderleri, Türk Milliyetçiliğinin düşünürleri, eylemcileri ve fedaileri, bu devrimle tarih sahnesine çıktılar.
Eğer İttihat ve Terakki devrimciliği olmasaydı, 18 Mart zaferi olmazdı. Devrimci Milliyetçilik bize 1. Cihan savaşında bize o direnci sağladı, verdi.
İttihat Terakki Hükümetinin kurulması, Türk Ordusunun gençleştirilmesi, bir İnkılâp Ordusu haline getirilmesi, Cihan Savaşı başlayınca kapitülasyonların kaldırılması ve milli iktisadın yürürlüğe girmesi.
Türkiye’de demokrasi devrimle kuruldu.
1908 Devrimi ile, 1912'de İttihat Terakki'nin bütün iktidarı ele alması sayesinde Türk ordusu gençleşti ve bir savaş ekonomisi uygulandı. O sayede Türkiye, ideolojik olarak büyük bir direnme kabiliyeti kazandı.
Osmanlı’yı Avrupa zaten “hasta adam” olarak görülüyor, paylaşma hesapları yapıyordu.
İttihat ve Terakki, Osmanlı’yı parçalayan Reval görüşmelerine karşı hürriyet fikirleriyle harekete geçri.
“Cihan Devleti, Abdülhamit’in istibdad döneminde paramça olmuştu zaten. Cihan devletinden geriye bir şey kalmamıştı. Fuat Bol’lar böyle çarpıtmalarla tarihi eğip bükmeye çalışıyorlar.
II. Abdülhamid döneminde toprak kayıpları 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın sonunda imzalanan Berlin Antlaşması ile başladı. Bu antlaşma ile Bulgaristan toprakları üç bölgeye ayrıldı, Yunanistan’a bir miktar toprak verildi. Karadağ’ın, Sırbistan’ın ve Romanya’nın bağımsızlığı kabul edildi. Kars, Ardahan ve Batum’u harp tazminatı olarak Rusya’ya bırakıldı, Kotur ise İran’a verildi. Bunun yanında Kıbrıs’ta İngiliz hakimiyeti pekişti, 1881’de Fransa Tunus’u, 1882’de İngiltere Mısır’ı işgal etti. 1885’te İtalya Habeş’i işgal etti. Bulgarlar ise aynı yıl Doğu Rumeli’yi işgal ederek bağımsızlıklarını ilan ettiler.
İttihat ve Terakki olmasaydı, emperyalistlerin fiilen parça parça, Abdülhamit despotluğunun ülkenin 3’te ikisini kaybettiği Osmanlı’dan bir bugün Türkiye Cumhuriyet’ini yani bugün güçlü, bölgede ve dünyada sözü geçen bir ülke çıkarmak imkansızdı.
Türkiye, İttihat Terakki'ye bir İstiklal Savaşı borçlu.
Türkiye’deki en tehlikeli kafa, Fuat Bol gibilerin kafasıdır. Türkiye’nin devrimci, milli, bağımsızlıkçı birikimini hedef alanlardır.
***
SETA raporundan görev devşirenler
Siyaset, Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (SETA), “Güvenlik Radarı” raporlarının sonuncusunu yayınladı. Raporda “Türkiye, Rusya ve İran’la karşı karşıya gelecek, ABD ile yakınlaşacak. Hatta Türkiye, Suriye’de PKK sorununu ABD ile çözecek” fikirlerine yer veriliyor.
SETA’nın biçtiği görevin psikolojik savaş elemanı Yeni Şafak oldu.
Gazete, Eski İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin eşi Cemile Alemulhuda'nın "İran'ın Türkleri tarih boyunca bir düşman olarak gördüğünü" söylediğini iddia ettiği bir röportaj servis etti. Mahmud Hüdayi Uysal imzalı haberde, “Alemülhüda, mevzubahis röportajda 'İran'ın Türkleri tarih boyunca bir düşman olarak gördüğünü' ifade ediyor.” denildi.
Benzer bir haber, 16 Haziran 2023’te Yeni Akit’te, “İran Cumhurbaşkanı’nın eşi: Türkler İran’ın daimi düşmanıdır” başlığıyla verilmiş.
Oysa röportajda böyle bir şey yok. Cemile Alemulhuda şöyle diyor: "Biliyorsunuz, bir kültürü koruyan her zaman ailedir. Ülkemiz İran, yüzyıllar boyunca pek çok gücün işgaline tanık olmuştur. Moğollar, Araplar, Türkler farklı ülkelerden gelenler... Çünkü çok özel bir stratejik konuma sahipti İran. Ancak hiç kimse kültürümüzü, dilimizi, geleneklerimizi değiştiremedi. Aile prensiplerini koruyan bir kültürümüz var."
Washington ruhuyla yazılan SETA raporunun Türkiye ile İran’ı karşı karşı getirme planını, Yeni Şafak görev edinmiş.
Böylesi bir rapordan görev devşirip psikolojik savaş elemanlığı yapanlar bilsinler ki, bin yıllık Türk ve İran dostluğunu bozmaya güçleri yetmeyecek.
Kaşgarlı Mahmud’un büyük eseri Divan-ı Lugat-ı Türk'ten satırlarla bitirelim:
Börk başsız, Türk Farssız olmaz!