MEDYANIN HALLERİ... Sadece sanal bahsi bitirmek yetmez

Sanal bahsi bitireceğiz deniliyor, yasa dışı bahis siteleri için ünlülere operasyon yapılıyor. Ama maalesef devlet eliyle de bahis oynatılıyor. Türkiye uyuşturucu, kumar, bahis gibi gençlerimizi, ailelerimiz hedef alan yapılarla kararlı mücadele etmeli, seferberlik başlatmalıdır.

Yayınlanma: 28 Ocak 2025, 12:16 Güncellenme: 28 Ocak 2025, 17:41

MEDYANIN HALLERİ... Sadece sanal bahisi bitirmek yetmez

A⁺ A^-

NADİR TEMELOĞLU

Sadece sanal bahsi bitirmek yetmez

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Gençlik Kolları Kongresi’nde sanal bahse karşı mücadele edeceklerini söyledi.
Sabah gazetesi bu sözleri manşetine taşıdı, “Sanal kumarın kökünü kazıyacağız” sözleriyle.
Aynı konuşmada LGBT vurgusu da yaptı Cumhurbaşkanı.
2025, bilindiği gibi aile yılı ilan edildi. LGBT, bahis, kumar, uyuşturucu… Aileye en büyük zarar veren illetler. Hükûmetin bu konularda kararlı adımlar atması hepimizin beklentisi. Ama maalesef bunlar sözde kalıyor.
Örneğin hâlâ LGBT propagandasını ve örgütlenmesini yasaklayan bir yasa çıkmadı.
Uyuşturucuya karşı mücadelede topyekûn seferberlik başlatılmadı.
Gençleri çürüten emperyalizmin kültürel saldırısının önüne geçilemiyor.
Sanal bahisi bitireceğiz deniliyor, yasa dışı bahis siteleri için ünlülere operasyon yapılıyor. Ama maalesef devlet eliyle de bahis oynatılıyor. İnsanlar parasını ha yasa dışı bahis sitelerine kaptırmış ha yasal iddialara, spor totolara, lotolara kaptırmış… Değişen bir şey yok. İnsanlar umutlarını yılbaşı biletlerine, maç sonuçlarına, sayıların yan yana gelmesini bağlıyorlar. Ama sonucu hüsran oluyor. Devlet yasal da olsa kumar, bahis oynatmaz.
Sanal ve yasa dışı kumar gençlerimizi elimizden alıyor da yasal bahis geleceğimizi tehdit etmiyor mu?
Sanal ve yasa dışı kumar aileleri parçalıyor da yasal bahis parçalamıyor mu?
Sanal ve yasa dışı kumar suç oranlarını artırıyor da yasal bahis artırmıyor mu?
Sanal ve yasa dışı kumar millî değerlerimizi dinamitliyor da yasal bahis altımızı oymuyor mu?
Türkiye uyuşturucu, kumar, bahis gibi gençlerimizi, ailelerimiz hedef alan tüm yapılarla kararlı mücadele etmeli, bu konuda eğitimler düzenlemeli, seferberlik başlatmalıdır. Başka yolu yoktur.

***

Para/toner Trump

BERCAN TUTAR-SABAH

ABD Başkanı Donald Trump'ın çıkışları şimdiden Asya, Latin Amerika ve Avrupa'daki blokları kenetlenmeye itiyor. İlk olarak Trump'ın Gazze'ye yönelik Siyonist teklifi Arap dünyasından kolektif tepki gördü. ABD Başkanı'nın Gazze halkını Mısır ve Ürdün başta olmak üzere farklı ülkelere sürgün etme küstahlığına hemen herkes karşı çıktı.
Trump'a karşı birleşen diğer dünya ise Latin Amerika. Göçmenlerin elleri kelepçelenerek Meksika, Brezilya ve Kolombiya'ya gönderilmesine ilk ciddi tepki Gustavo Petro'dan geldi.
ABD'ye isyan bayrağını çeken Kolombiya Cumhurbaşkanı, Trump'a "Açgözlülüğün insan türünü yok edecek. Ekonomik gücünüz ve kibrinizle Şili Devlet Başkanı Salvador Allende'ye yaptığınız gibi bir darbe yapabilirsiniz ama ben şerefimle ölürüm. İşkenceye ve size direnirim. Bize asla hükmedemeyeceksiniz" diyerek savaş ilan etti. (…)
Almanya, İngiltere, Fransa, Finlandiya ile ABD'nin Grönland'ı istediği Danimarka gibi NATO üyesi ülkeler arasında da Trump'a karşı yeni bir ittifak kuruluyor. "Kimse sınırları değiştiremez" diyen Finlandiya, Danimarka'ya güçlü şekilde arka çıkan ilk ülke oldu.
Öyle anlaşılıyor ki Trump'ın güce dayalı yeni dünya düzeni barışçıl bir cennet bahçesinden çok vahşi bir Darwinci ormana benzeyecek. Bu çıkışlar ABD'nin büyük bir güç olarak elbet sonunun geldiği anlamına gelmiyor. Ancak Trump'ın 'özgürlük karşıtı zora dayalı hegemonya' stratejisi Pax Americana'nın alacakaranlığının özellikle de müttefikleri nezdinde daha da kararacağına işaret ediyor.
Ne var ki Trump, ABD'yi yaklaşan bu felaketten Rusya, Türkiye ve hatta Çin gibi büyük güçlerle Faustvari uzlaşılar yaparak kurtarmayı planlıyor. Fakat bir para/toner gibi şimşekleri üzerine çeken Trump'ın sadece kazanmaya endeksli hesap hataları ABD için çok daha vahim sonuçlara da yol açabilir. Hâsılı kelam nereden bakılırsa bakılsın ABD'yi de dünyayı da zor günler bekliyor.

***

Antalya

MELİH AŞIK-MİLLİYET

Türkiye’nin turizm merkezi Antalya, Antalya’nın en ünlü sahili ise Konyaaltı’dır...
Bu doğa harikası sahil ne yazık ki giderek büyüyen bir işgal altında...
Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi, sahilde 6 metrekarelik büfelerin bile 100 metrekareyi aşan restoranlara dönüştüğünü belirtiyor... Oda, bu nedenle, Milli Emlak Müdürlüğü, Çevre Bakanlığı İl Müdürlüğü ile Antalya Büyükşehir Belediyesi hakkında suç duyurusunda bulundu...
Hazırlanan raporda, kıyı boyunca etkin denetim yapılmadığı, yasaların öngördüğü yaptırımların uygulanmadığı, yapılan usulsüz uygulamalar ve aykırı kullanım alanları için ecri misil bedeli alınarak işgallerin yasal hale getirildiği belirtildi.
Antalya Belediyesi devlet kurumlarını beklememeli, duruma el koymalıdır...

***

CIA amblemli tişört

SONER YALÇIN-NEFES

Yeni yasa, CIA’in her gün analiz içeren rapor yazıp başkana sunmasını şart koştu. Amerikan başkanları kahvaltı sırasında CIA’in bu raporunu okudu/okuyor… Michelle Obama bu rapora isim buldu: “Ölüm, Yıkım ve Korkunç Şeyler Kitabı.”
Bu kadar bilgiden sonra gelelim bize:
Son günlerde sıklıkla karşılaştığım soruların başında “Suriye’de neler olacak” var?
Esat yıkılınca zafer naraları atıldı. İstihbaratçılarımız Şam’ın müdavimi oldu! Olsun, olmalı burada değilim...
Kafamda şu var:
İstihbarat analizleri, siyasete göre mi yapılıyor? Yoksa iktidar hangi tavrı alırsa alsın, hangi propagandayı yaparsa yapsın, istihbarat raporları hakikat üzerine mi inşa ediliyor?
CIA’in yaptığı gibi istihbaratlar politik propagandaya malzeme sağlamak için eğilip bükülüyor ise sorun büyük demektir…
Bizim istihbarat bilgilerini ve istihbarat analizlerini bilmemiz mümkün değil… Ancak:
Gerek istihbarat teşkilatının “gölgesindeki” Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA)...
Gerek devletin haber kurumu Anadolu Ajansı (AA) vd. analizlerini sıklıkla okuyorum.
Buralarda 2025 yılı güvenlik analizlerinde dış politikaya dair sürekli “Türkiye İran ile çatışabilir” değerlendirmesi var.
- “İran’ın Suriye’den çekilmesi ve etkisinin azalması, İran’ın Suriye’de Türkiye’ye karşı asimetrik unsurları desteklemesine yol açabilir ve bu durum Ankara ile Tahran arasında çatışmacı bir rekabeti tetikleyebilir…”
Sanki olanı değil, olması gerekeni yazıyorlar.
İktidar medyasının geçen yıl “günah keçisi” ilan ettiği İran, anlaşılan bu yıl da hedefte olacak.
Tekrarlamalıyım; bu politik analizin metodolojisi/analitik yöntemi ne? Siyasi iktidardan bağımsız mı? Yoksa politikleşmiş analiz mi?
CIA’in başına gelen MİT’in başına gelmesin! Siyaset istihbaratı yönlendirmesin, sonucu büyük oluyor: Bataklık.

Recep Tayyip Erdoğan AK Parti kumar