MEDYANIN HALLERİ... Halep'in çocukları mı siyonizmin çocukları mı?
İsrail Lübnan'a saldırdığında moral bozan manşetler atan, Hizbullah kazanınca da kafasını korkaklar gibi kuma gömen Yeni Şafak, İsrail güçleri Halep'te harekete geçince bu manşeti atıyor. Alkışladığınız Halep’in çocukları değil, emperyalizmin ve siyonizmin çocukları!
ABD-İsrail piyonu Heyet Tahrir Şam (HTŞ) Halep’e girince, “Halep’in çocukları geliyor” reklamları başladı.
Halep şu an HTŞ’nin kontrolünde. Türkiye de HTŞ’yi terörist sayıyor. Hatta Türkiye’nin destek verdiği ÖSO’cular dahi, “Halep’i biz yönetmek istiyoruz.” diyor. Yani Halep şu an terörist ve terör yuvası. Şer odağı. ABD-İsrail’in hâkim olduğu bir şehir.
Ama mezhepçi basın fetih sloganlarıyla terör örgütü HTŞ’yi allayıp pulluyor.
Son olarak Yeni Şafak, “Halep’in çocukları geri dönüyor.” manşeti attı. Hama’ya da 4 kilometre kaldığını iddia ediyor.
Yeni Şafak son dönemde iyice Siyonizmin propaganda aracı haline geldi.
İki çarpıcı örneği dikkatinize sunuyoruz:
Tarih 30 Eylül 2024. Nasrallah şehit düştükten sonra İsrail bütün gücüyle Lübnan’a saldırıyor. Hizbullah ve Direniş Güçleri aslanlar gibi savaşıyor. İsrail askerlerini tepeliyor. Tel Aviv güçleri sınırdan içeri giremiyor. Ancak hava harekâtı yapabiliyorlar.
O gün Yeni Şafak’ın Neslihan Önder imzalı manşeti: “Lübnan umudunu kaybetti.”
Ne yazıyorlardı? Hükûmet ve ordu çaresizmiş. Ülkede derin karamsarlık varmış. Süreç tersine çevrilmezmiş! İç savaş çıkarmış!
Ne oldu? Kasım sonunda İsrail ateşkes imzaladı. Hizbullah zafer kazandı. O dönem Netanyahu’nun, Biden’in, İsrail Savaş Kabinesi’nin alkışlayacağı bu manşeti atan Yeni Şafak Hizbullah’ın zaferi karşısında sustu.
Ateşkesle bir cephede kaybeden İsrail bir başka cepheyi açtı.
İsrail’in Suriye’de vurduğu yerlerden ilerleyen terör örgütü HTŞ, Halep’e girdi.
İşte İsrail saldırısında Lübnan’ın yenilmesi için elinden geleni yapan, moral bozan manşetler atan, Hizbullah kazanınca da kafasını korkaklar gibi kuma gömen Yeni Şafak, İsrail güçleri harekete geçince bu manşeti atıyor.
Yeni Şafak, mazlum milletlere ve Batı Asya Cephesi’ne karşı ABD-İsrail cephesinde.
Alkışladığınız Halep’in çocukları değil, emperyalizmin ve siyonizmin çocuklarıdır.
İstediğiniz kadar alkışlayın.
Bölgemizde ne kadar bölücü ve yobaz terör örgütleri varsa, hepsinin kökü kazınacak.
Kazanan mazlum milletler ve Batı Asya Cephesi olacak.
Siz de ABD-İsrail’le birlikte yenilgiyi tadacaksınız.
Hürriyet yazarından terör örgütüne akıl
Halep alındı diye sevinenler, fetihçiler iki gün olmadan kaygılar içine düştü. Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, “Halep’teki tehlike” arabaşlığı ile durumu şöyle anlattı:
“Kimsenin moralini bozmak istemem ama henüz işin başında olunduğu için uyarmak istedim. Halep’in alınmasına öncülük eden HTŞ ile Suriye Milli Ordusu arasında şehrin nasıl yönetileceği konusunda bir anlaşmazlık yaşanıyor. HTŞ’nin Halep’te Suriye Milli Ordusu’nun kontrolündeki bazı yerleri silah zoruyla aldığı söyleniyor. Anlaşmazlık yazımın başında makul bir profil çizmeye çalıştığını söylediğim Ebu Muhammed Colani’nin her şeyi ben yöneteceğim şeklindeki tutumundan kaynaklandığı söyleniyor.
Bu anlaşmazlığı gidermek için müzakereler sürüyor. Dilerim giderilir. Birbirlerine düşerlerse Halep’i kaybederler. Halep’in kaybedilmesi kelebek etkisi yapar, Suriye’deki yeni süreç tersine döner.
Benden uyarması. O zaman ne Colani kalır ne Halep...”
Maalesef bugün Suriye düşmanlığı ile terör örgütü güzellemesi yapanlar, ayı ile yatağa giriyor.
Bal alacağız kaygısıyla, kovanın dağıldığının farkında değiller.
“Suriye’de yeni süreç” diye bahsettiğiniz terörle Şam yönetimini dize getirme çabaları beyhudedir.
Terör örgütlerine akıl vermek, akıl kârı değildir. Beyhudedir. Aklınızı Suriye’nin toprak bütünlüğüne yorun.
Halep yakında zamanda Suriye’nin yeniden kontrolüne girecek.
Colani, HTŞ ve ÖSO tarihe karışacak.
Güney Kore’de Trump krizi
MELİH ALTINOK-SABAH
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, dün YTN kanalında canlı yayınlanan konuşmasında sıkıyönetim ilan etti. Yoon, muhalif partilerin "ülkeyi krize sokmak için parlamenter süreci rehin almasını" sıkıyönetime gerekçe gösterdi. Kuzey Kore tehdidinden bahsetti.
En son 1980'de sıkıyönetim ilan edilen Güney Kore'de parlamento ve siyasi partilerin faaliyetlerinin yasaklanacağı, medya ve yayıncıların ordu kontrolü altında hareket edeceği belirtiliyor.
Yeol'un, 2018'de Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un'la sıcak pozlar veren Trump gelmeden işi sıkı tutmak, dizginleri eline almak istediği açık. Zira Güney Kore'de 30 binden fazla ABD askeri var. Trump da NATO ve müttefiklerle olan ilişkilerinde daha az katılım ve daha fazla mali yük paylaşımı istediğini sıkça tekrar ediyor.
Singapur'da Un'la bir araya gelerek ezber bozan Trump'ın yeni dönemde Pasifik'te dengeleri sarsmak için Kuzey Kore ile diyaloğu ilerletmesi ihtimali çok yüksek. Bu da bölgede ABD'ye göbekten bağlı askeri ve ekonomik politikalarla var olan Güney Kore'yi zora sokabilir.
Anlaşılan o ki Güney Kore devleti de Trump'ın olası hamlelerini en az zararla atlatmak, sürprizlerle karşılaşmamak için sıkıyönetim kartını kullanıyor.
Tekrar olacak ama uyarmadan geçemiyorum... ABD'deki her devir teslim sürecinde olduğu gibi, bu kez de dünya 20 Ocak'a fena sallanacak.
Ukrayna'da, Suriye'de, Gazze'de, Lübnan'da, Gürcistan'da ve son olarak Güney Kore'de şahit olduğumuz ani değişimler yaklaşan depremin öncü sarsıntıları. Titreyip kendimize gelmeliyiz.
***
Manda madenciliği!
MUSTAFA BALBAY-CUMHURİYET
Ülkemiz maden kaynakları bakımından dünyada ilk 10’da. Ekonomik değeri olan 51 maden çeşidinden 29’u Anadolu topraklarında var. Üstelik kimi madenlerde dünyanın en zenginiyiz.
Dünya bor rezervlerinin yüzde 73’ü Türkiye’de. Ancak bu madeni tonla ihraç ediyoruz, bordan üretilenleri adeta gramla ithal ediyoruz.
Krom madeninde ilk üçteyiz.
Mermerde birinciyiz, dünyadaki bütün potansiyel rezervin yüzde 40’ı Türkiye’de. Burdur bej, Afyon şeker, Akşehir siyah, Denizli traverten, Milas leylak, Ege bordo, Elazığ vişne tüm dünyada sıraladığımız adlarla anılan mermer türleri. Önemli bir bölümü sanatsal işlemeden sonra Türkiye’nin değil, işleyen ülkenin adıyla alıcı buluyor. Zira mermeri işlemede dünya yedincisiyiz! (…)
Yazı aramızda, Türkiye’nin maden rezervlerine ilişkin yukarıdaki bilgileri tazelerken heyecanlandık. Böylesine zengin bir coğrafyanın üzerinde olmak hangi yurtseveri heyecanlandırmaz. Ancak bu kaynakların doğayı öteleyerek, yabancıları önceleyerek işletilmesi bir o kadar hüzün verici.
Yabancı şirketlerle yapılan anlaşmalar açıklanmıyor.