MEDYANIN HALLERİ... Sözde muhalifleri alkışlayanların ibretlik hali
Şam’a ilerlerken muhaliflere 'mücahit' diyenler, 'Allah-u Ekber' tekbirleriyle ilerleyenler, Emevi Camii’nde namaz kılma heyecanına kapılanlar suskun. Cihat yaptığını iddia eden örgütlerin İsrail’e karşı bir adımı olmadı. Türk basınında HTŞ'Yİ savunanlar, İsrail karşısında sessiz!

Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül, 10 Aralık tarihli yazısında “İsrail yayılmacılığı bitti.” diye yazdı. Bunu sosyal medya hesabından 09.44'te paylaştı. 09.56'da ise başka bir paylaşımında “İsrail Şam'a 21. km'ye yaklaştı. ABD ve İsrail, Suriye'yi işgal ediyor.” dedi.
İşte Şam yönetiminin devrilmesine alkış tutanların ibretlik hali...
Şam’da hükûmetin düşmesiyle birlikte İsrail, Suriye içlerinde ilerliyor.
İsrail tankları Şam'ın güneybatısına 20 kilometre uzaklıkta.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Golan Tepeleri’ni ilhak ettikleri yönünde bir açıklama yaptı: “Golan Tepeleri İsrail’in bütünsel bir parçası olarak kalacak.” Jetler de gece boyunca ülkedeki stratejik ve askeri merkezleri bombaladı.
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar, Suriye’de federasyon çağrısı yaptı.
İsrail Ordu Radyosu, “İsrail, Suriye'de bir Kürt devletinin kurulmasıyla yakından ilgileniyor.” duyurusunda bulundu.
ABD Başkanı Joe Biden, “Cevlani iyi gidiyor, İsrail’in Suriye’ye saldırısına izin verdik.” dedi.
Şam’a ilerlerken muhaliflere “mücahit” diyenler, “Allah-u Ekber” tekbirleriyle ilerleyenler, Emevi Camii’nde namaz kılma heyecanına kapılanlar suskun.
Cihat yaptığını iddia eden örgütlerin İsrail’e karşı bir adımı olmadı.
Türk basınında Heyet Tahrir Şam (HTŞ)’ı savunanlar, İsrail karşısında sessiz.
Bir kısmı ise sadece duaya başladı.
Sabah gazetesinden Salih Tuna, şöyle yazıyor:
“Dua edelim: Netanyahu'nun Suriye hevesi kursağında kalsın. ABD-İsrail'in bölge Müslümanlarına kurdukları tüm tuzaklar başlarına geçsin.
Esad'ı deviren ‘örgütleri’ daha önce söyledikleri veya kendilerine destek verenlerin açıklamaları üzerinden peşinen mahkûm etmenin de manası yok.
Taliban için de ‘ABD kuklası’ falan deniliyordu, sonuç ne oldu?
ABD, uçaklarının tekerlek kısmına saklanan işbirlikçileriyle birlikte Afganistan'dan defolup gitmedi mi?”
Allah’a dua etmek, her Müslümana farz. Fakat savaşlar yalnızca dua ile kazanılmıyor.
Büyüyen ABD-İsrail tehdidi, silahlı. O halde silah ancak silahla yenilir. Şam’ın düşmesine karşı Vatan Partisi ve Aydınlık’ın duruşu bu tarihsel rolü vurgulamak içindi.
Maalesef Tuna, Taliban ile HTŞ’yi de bir tutarak yanılıyor.
Çünkü Taliban ABD’ye ve NATO’ya karşı mücadele etti. Savaştı ve kazandı.
HTŞ ise ABD ve İsrail’in desteğiyle ilerledi.
Biden’ın Cevlani’nin sırtını sıvazlaması boşuna değil.
Netanyahu, İsrail'in Suriye sınırındaki Mount Bental'de ne demişti: “Esad rejimi, İran'ın kötülük eksenindeki merkezi bir halkadır - bu rejim düştü. Bu, Esad rejiminin başlıca destekçileri olan İran ve Hizbullah'a indirdiğimiz darbelerin doğrudan bir sonucudur.”
İsrail son üç gündür Şam'ı ağır bir şekilde bombalıyor. Tanklarını da harekete geçirdiler. 40 yıldır ilhak edemedikleri topraklara girdiler. Parça parça toprak koparıyorlar. Netanyahu sınırdan Müslümanlara tehdit üstüne tehdit savuruyor.
Şunu sormak da bizim görevimiz:
Peki Suriyeli “muhalifler” ABD-İsrail'e karşı Hizbullah ve Taliban gibi neden mücadele etmiyor?
“Olmayacak duaya amin diyenler” noktasına düşmemek için tek seçenek var:
Batı Asya Cephesi’ni güçlendirmek, Suriye’nin toprak bütünlüğünden vazgeçmemek, Fırat’ın doğusundaki PKK/PYD’nin hızlı temizlenmesini sağlamak.
BOSNA, IRAK, MISIR, AFGANİSTAN TECRÜBELERİ IŞIĞINDA SURİYE...
OKAN MÜDERRİSOĞLU - SABAH
Şimdi ileriye bakma zamanı... Elimizde ibret dolu canlı örnekler söz konusu. Her birinde etnik unsurlar, din faktörü, mezhepçilik ve devlet yönetimine dair tasavvurlar itibariyle ders alınacak olaylar söz konusu...
İşte Bosna Hersek... Yugoslavya kanlı bir senaryo ile parçalanırken, en ağır bedeli Bosnalı Müslümanlar ödedi. Dayton Antlaşması ile adeta bir saatli bomba Bosna'nın kucağına bırakıldı. Bugün Bosna- Hersek devleti iki ayrı birimden (Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti) ve küçük bir özerk bölgeden oluşmakta.
Bosna- Hersek devletinin başında Başkanlık Konseyi bulunuyor. Başkanlık Konseyi üyeleri dört yılda bir Boşnak, Sırp ve Hırvatlar tarafından halk oylaması ile seçilirken, 8 ayda bir Başkanlık Konseyi'nin başına başka bir üye geliyor.
İşte bu yüzden Bosna hükümet sorunları yaşamakta, ayrılıkçı Sırp nüfusu bünyesinde taşımakta ve gerçek kalkınmayı bir türlü başaramamakta!
Irak mı dediniz? 1. ve 2. Körfez savaşlarından bu yana (1990 ve 2003) bir türlü dikiş tutturamadı. Saddam infaz edilirken ülkedeki kurumlar da lağvedildi. Bu tercihin yanlışlığını sonradan ABD'liler de kabul etti.
Ama ülke kaosa sürüklendi ve her türden terör örgütünün tatbikat sahasına dönüştü. Derken Amerikan yapımı çok parçalı anayasa yazıldı fakat ulusal birlik sağlanamadı. Ülkede, 2003'ten bu yana cumhurbaşkanı Kürt, başbakan Şii, meclis başkanı ise Sünni. Yani, etnik-mezhebi dehşet dengesi Irak'a huzur getirmedi.
Mısır'da halk iradesi darbeyle ezildi. Müslüman Kardeşler'in seçimle iş başına gelmesi hazmedilemedi.
Mısır'daki seçimi, yönetsel geleceklerine tehdit gören körfez ülkelerinin finansmanı ve ABD'nin azmettirmesi ile demokrasi sekteye uğratıldı. Kan ve gözyaşıyla yoğrulan bir halk, umudunu bir başka bahara erteledi.
Ve Afganistan... ABD'nin apar topar terk ettiği bu ülke, dünyadan ve kendi toplumlundan kopuk bir idari anlayışı benimsedi. Taliban'ın sözde dini esaslara göre kurduğu sistem, küresel olarak izole olmakla kalmadı, ekonomik ve sosyal sorunlarla boğuşan bir Afganistan'a yol açtı.
İşte bu ahvâl ve şerait içinde... Suriye'nin anayasal temelde yeniden inşası bir mezhebi, dini veya etnik grubu öncelerse, ilk günden bunalımın tohumları ekilmiş demektir. Öyle ki İsrail Dışişleri Bakanı daha dün,
"Tüm bölge üzerinde etkili kontrol ve egemenliğe sahip tek Suriye devletini düşünmek gerçekçi değil. Mantıklı olan, Suriye'deki azınlıklar için özerklik ve belki de federal yönetim aramaktır" demekteydi!
Türkiye'ye gelince... Suriye'ye büyük ağabeylik yapma iddiasında değildir ama geçiş döneminin her merhalesinde ilham kaynağı ve rol model olmayı sürdürecektir!
---
YENİ HAYAT
MELİH AŞIK - MİLLİYET
HTŞ önderliğindeki silahlı grupların İdlib’den yola çıkıp Şam’a varmaları ve iktidarı ele almaları sadece 12 gün sürdü. Ne var ki orada istikrarlı bir yönetimin oluşması 12 yılda bile zor olacak... Saddam’ın devrilmesinden bu yana 21 yıl, Kaddafi’nin devrilmesinden 13 yıl geçti. Ne Irak ne Libya kendine gelebildi.
ABD’nin özgürlük ve demokrasi götürme vaatleri lafta kaldı. Suriye’yi de iktidar mücadelesi ile geçecek uzun ve kaotik bir dönem bekliyor.
Suriye’de Esad’ın devrilmesi ABD, İngiltere ve İsrail damgalı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’nin sonucudur.
İsrail’in önünden Irak’tan sonra Suriye engeli de kaldırıldı.
Yeni Suriye’nin şekillenmesinde en fazla söz sahibi olacağı anlaşılan iki yapı güneyimizde sınır komşumuz oldu.
Bunlarda biri ABD tarafından himaye edilen PKK-YPG-PYD devletçiği, diğeri de radikal İslamcı Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütü...
ABD ve İsrail tarafından himaye edilen her iki örgüt, laik, demokratik, hukuk devleti olan Türkiye ile sorunludur.
ABD ve İsrail’in politikaları da belli...
Kendimizi BOP’tan dikkatle korumamız gerekiyor...
Tartışılan bir konu da Suriyeli sığınmacıların bu yeni dönemde ülkelerine dönüp dönmeyeceği... Türkiye’de yeni bir hayat kurmaya başlayan Suriyeliler, ülkemizi bırakıp yurtlarına dönerler mi? Orada sakin ve güvenli bir hayata dönülürse evet... Ama bu ne kadar sürede mümkün olur? Meçhul...
PERİNÇEK
Cumhuriyet Başsavcılığı, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek hakkında soruşturma başlattı.
Gerekçe: “…devletin genel milli güvenlik politikasına aykırı şekilde, Suriye’de faaliyet gösteren Özgür Suriye Ordusu’nu ‘terörist’ olarak nitelemesi ve Esad rejimini övücü sözler sarf etmesi...” Bir siyasi parti lideri iktidardan daha farklı düşünemez mi?
Düşünse de bunu açıklaması “soruşturmaya tabi” görüldüğü gibi!
Düşünce ve ifade alanı daraltılıyor.