Medyanın Suriyeli sığınmacılara karşı tutumu
TÜBİTAK 3501 Kariyer Geliştirme Programı kapsamında desteklenen, “Suriyeli Sığınmacılara İlişkin Haberler, Ağ Gündem Belirleme, Yönelim İhtiyacı ve Kamuoyu: Türkiye’den Bulgular” adlı projesinin sonuçları paylaşıldı.
Yaşar Üniversitesi Radyo, Sinema ve Televizyon Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gizem Melek’in yürüttüğü projenin kapanış Çalıştayı, Üniversitenin UNESCO Uluslararası Göç Kürsüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümü ve İletişim Fakültesi ortak etkinliği olarak düzenlendi. Göç İdaresi, Uluslararası Göç Örgütü gibi kurumlardan temsilcilerin de yer aldığı Çalıştaya Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş’un yanı sıra göç, siyaset bilimi, medya alanlarında çalışan akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
MEDYA SURİYELİ SIĞINMACILARA KARŞI BİRLEŞTİ
Projede farklı siyasi görüş ve medya kuruluşu takibine göre vatandaşların zihinlerinin Suriyeliler konusunda medyadaki kutuplaşmanın izlerini taşıyıp taşımadığı incelendi. Proje kapsamında yapılan araştırmada 12 farklı siyasi çizgide yer alan haber kuruluşunun haberlerini inceleyen Doç. Dr. Gizem Melek, 12 ilden Türkiye temsili bin 200 kişiyle bir anket gerçekleştirdi. Araştırmanın dikkat çekici sonuçlarını paylaşan Melek, “Beklentinin aksine, farklı siyasi çizgideki haber kuruluşları arasında Suriyeli sığınmacılarla ilgili konuların ağ bağlantıları birbirleriyle ilişkili görünüyor. Bir başka deyişle farklı siyasi çizgideki medya kuruluşlarının Suriyeli sığınmacılarla ilgili konulara ait bilişsel haritalarında ilişki var ve kutuplaşma yok” dedi.
MUHALİF BİREYLER MEDYAYA GÜVENMİYOR
Doç. Dr. Melek, sonuçları şöyle yorumladı: “Bu sonuçların çıkmasının nedenlerinden biri şu an kentli muhalif bireylerde medyaya olan güvenin çok azalması olabilir. Hem güvenmedikleri hem de dolaylı olarak az dikkat gösterdikleri için bilişsel bir etkiye maruz kalmamış olduklarını düşünüyorum.
Bununla birlikte muhalif kesim biraz daha heterojen bir yapıda; içlerinde liberal görüşlüler de var ayrıca muhafazakar ancak seküler milliyetçiler de var. Dolayısıyla bu kitlenin kendi içinde varyasyonu daha fazla. Halbuki iktidar seçmenlerinin daha homojen bir yapıda olduğunu gözlüyoruz. Zaten öncül alan yazın da bize sağ seçmenin daha birlik içinde ve homojen olduğunu gösterirken soldaki seçmenin heterojen ve farklı varyasyonlar içerdiğini söylüyor. Bu nedenle muhalif bireyleri bilişsel düzeyde etkileyen faktörler de muhtemelen çeşitlilik gösteriyor ve yaygın/ana akım medya artık bunlardan biri değil.”