‘KKTC’yi tanıyın' çağrısı
Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Mehmet Perinçek, katıldığı konferanslarda Doğu Akdeniz ve Karadeniz’in tek bir cephe olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak KKTC’nin Avrasya açısından önemine dikkat çekti
Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Doç. Dr. Mehmet Perinçek, temmuz ayının son günlerinde Moskova ve Astana’da üç farklı konferansa konuşmacı olarak katıldı. Perinçek, bu üst düzey etkinliklerde PKK teröründen Kıbrıs meselesine, Türk Devletleri Teşkilatı’ndan Türkiye’nin Avrasya’daki önemine kadar birçok kritik konuda dünya kamuoyunu bilgilendirdi.
PERİNÇEK YÜKSEK SİYASET OKULU’NDA
Etkinliklerden ilki, 17 Temmuz 2024 tarihinde Moskova’daki Rusya Beşeri Bilimler Devlet Üniversitesinde gerçekleşti. Rusya Eğitim ve Bilim Bakanlığına bağlı olan Yüksek Siyaset Okulu'nun düzenlediği “Çok Kutuplu Dünyanın Jeopolitikası” başlıklı konferansta, Rusya’nın önde gelen akademisyenleri, strateji uzmanları ve düşünürleri yer aldı. Yüksek Siyaset Okulu'nun müdürlüğünü Aleksand Dugin yapıyor.
Mehmet Perinçek de etkinlikte, “Çok Kutupluluk ve Avrasyacılık” üzerine bir konuşma yaptı. Kurulmakta olan çok kutuplu yeni dünya düzeninin siyasal, ekonomik ve örgütsel temellerini ortaya koyan Perinçek, Avrasya’da yükselen bu yeni medeniyete mensup ülkelere düşen görevleri de sıraladı.
KKTC’Yİ TANIMA VE PKK’YA HAREKÂT ÇAĞRILARI
İkinci konferans ise 18 Temmuz 2024 günü Moskova’da Rusya’nın iktidar partisi “Birleşik Rusya” tarafından düzenlendi. Rusya, Asya, Afrika ve Latin Amerika’dan devlet, siyaset ve din adamlarının, parlamenterlerin, iş ve akademik çevre temsilcilerinin katıldığı etkinliğe Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da BM çalışmaları için bulunduğu New York’tan bir video mesaj gönderdi.
Çok sayıda iktidar partisinin temsilcilerinin yer aldığı konferansta Mehmet Perinçek’e, Sırp Bakan Nenad Popoviç’ten sonra ikinci sırada söz verildi.
Perinçek, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yıldönümüne iki gün kala yaptığı konuşmasında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’ni tanıma çağrısında bulundu. Doğu Akdeniz ve Karadeniz’in tek bir cephe olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Vatan Partisi Temsilcisi, KKTC’nin Avrasya açısından önemine dikkat çekti.
Türkiye-Suriye ilişkilerindeki son gelişmeleri de ele alan Perinçek, Fırat’ın doğusundaki PKK/PYD oluşumuyla İdlib’deki yobaz terör merkezinin birlikte temizlenmesi gerektiği üzerinde durdu. Türk tarihçinin ifadesiyle Astana Süreci ülkeleri ve Şam, en kısa zamanda ele ele vererek hiçbir terör örgütünü kayırmadan Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamalı.
TÜRK DÜNYASI VE TDT’NİN AVRASYA’DAKİ ÖNEMİ
Doç. Dr. Mehmet Perinçek, üçüncü olarak da 24 Temmuz günü Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen “Stratejik Ortaklı ve Bölgesel Perspektifler” başlıklı yuvarlak masa toplantısına çevrim içi olarak katıldı ve Türkiye’nin Orta Asya politikalarına dair bir sunum yaptı. Toplantıda Kazakistan ve Rusya’dan siyaset adamları ve akademisyenler hazır bulundu.
Perinçek, konuşmasına Washington'un Orta Asya stratejisinin Afganistan'daki yenilgisinin ardından ciddi bir darbe aldığını ama ABD’nin planlarından vazgeçmediğini belirterek başladı. ABD’nin stratejik hedefinin Orta Asya enerji kaynakları ve güzergâhlarını kontrol etmek olduğunu söyleyen Perinçek, Washington'un önündeki başlıca engellerin Çin, Rusya, Türkiye ve İran gibi köklü devlet geleneklerine, güçlü ordulara ve büyük ekonomilere sahip ülkeler olduğunu vurguladı. ABD, bu nedenle bu ülkeleri kuşatmak ve boğmak istiyordu.
AVRASYA İÇİN ORTAK STRATEJİ NEDİR?
Perinçek’e göre ABD'nin Orta Doğu, Doğu Akdeniz, Karadeniz, Kafkasya ve Doğu Avrupa'daki planları bu ana hedefe doğru atılan adımlardı. Doğal olarak Türkiye, Türk dünyası, Rusya ve Çin’in çıkarları ABD planlarıyla çelişmekteydi. Ortak kadere sahip bu ülkeler, ortak bir strateji geliştirmeliydi.
Perinçek, ortak stratejinden Kolektif Batı'nın bütün cephelerdeki saldırılarına karşı ortak direnişin anlaşılması gerektiğini vurgularken Kıbrıs meselesinin, Suriye meselesinin, Ukrayna meselesinin, Orta Asya meselelerinin, Tayvan meselesinin, Filistin meselesinin sadece bir ülkenin değil, herkesin sorunu olduğunun altını çizdi.
PKK terör yuvalarının temizlenmesinin Avrasya ülkeleri açısından da önemine vurgu yapan Perinçek, Kazakistan'ın güvenliğinin sadece Kazak halkını ilgilendirmediğini, Kazakistan kalkınırsa tüm Avrasya’nın kalkınacağını belirtti.
Hiçbir ülkenin sorunlarına kayıtsız kalınmamalı ve bu sorunlarda her zaman Atlantik planlarının başarısızlığı için çalışılmalıydı.
Perinçek’in ifadesiyle başta ŞİÖ ve BRICS olmak üzere Avrasya'da kurulan işbirliği örgütleri genişletilmeli ve geliştirilmeliydi. Türkiye ve Kazakistan da Rusya ve Çin ile dostluk içinde Türk Devletleri Teşkilatı’yla (TDT) birlikte Avrasya'nın birleşmesine ve ilerlemesine önemli katkı sağlayabilecekti.
1990’LARIN YANLIŞ POLİTİKALARI
Perinçek, daha sonra Türkiye’nin 1990’lardaki Orta Asya politikasının eleştirisini yaparken, Ankara’nın bölgeye Amerikan stratejisiyle gitmesinin Türk dünyasına zarar verdiğini ve hatta bazı ülkelerin FETÖ’nün üssüne dönüştüğünü anlattı.
Perinçek’e göre Türkiye’nin, NATO’nun hedefi olduğu bu günlerde bu tehdidi dengelemesi için Türk dünyası ve Avrasya’yla daha sıkı bir şekilde birleşmeliydi, o sebeple 90’ların Rusya ve Çin karşıtı Orta Asya politikasının yerini milli bir strateji almalıydı:
AVRASYA İTTİFAKININ BİR PARÇASI OLARAK TDT
“Bu nedenle bugün Türk dünyasının bütünleşmesi, tüm Avrasya coğrafyasının bütünleşmesiyle el ele yürümelidir. Aslında bu süreçler birbirinden ayrılamaz, hatta TDT'nin Avrasya bütünleşmesinde, Rusya, Çin, Pakistan, Hindistan gibi ülkelerle işbirliği içinde bir kaldıraç olacağını düşünüyorum.
“TDT, herhangi bir bölge devletine karşı bir ittifak değil, aksine TDT bütün devletlerle işbirliğini desteklemektedir. Bütün Avrasya ülkelerinin çıkarlarına karşılık gelmektedir. Bu nedenle, Rusya, Çin gibi bölgenin büyük ülkeleri, Avrasya bütünleşmesine katkıda bulunduğu için TDT’yi memnuniyetle karşılamalıdır.
“Türkiye'nin BRICS ve ŞİÖ üyeliği bu adımlara paralel olarak hayata geçirilirse, daha adil ve barışçıl bir dünya yaratma yolunda önemli başarılar kazanmış olacağız.
“Rusya'nın Türkiye ile savaşarak ‘sıcak denizlere inme’ imkânı olmadığı gibi, Türkiye'nin de Rusya ve Çin’le çatışarak “Büyük Turan” yaratma imkânı yoktur. Ancak Türk dünyası-Rus-Çin işbirliği, Avrasya bütünleşmesi ve bölgenin güvenliği için önemli görevler yerine getirebilir.”