11 Aralık 2024 Çarşamba
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

MEHMET PERİNÇEK/ Savaş arifesinde Ermeniler -(TAMAMI)

MEHMET PERİNÇEK/ Savaş arifesinde Ermeniler -(TAMAMI)
A+ A-

Arjantin’in Ankara Büyükelçisi Marcelo Appelhans, Akşam gazetesine (6 Ocak 2013) verdiği röportajda “Soykırım iddialarını hep Ermeni tarafından dinledik. Türkiye kendini anlatamadı.” demiş. Biz de kendisine son çıkan kitabımız “Rus Devlet Arşivlerinden 150 Belgede Ermeni Meselesi”ni (Kırmızı Kedi Yayınevi, Şubat 2013) göndermeye karar verdik.

Kitabımızda Rus devlet arşivlerinden 150 belgeyi nesnel bir şekilde sunmuş ve çıkan sonuçları özetlemiştik. Belgelere göre bir soykırım değil, karşılıklı bir kırım yaşanmış; bu kırım ise emperyalist devletler tarafından Türkiye’yi parçalamak için kışkırtılmış; Türkiye de bunun karşısında vatan savunması yapmıştı. Kitapta bu belgelerin istisna olmadığına, arşivin genel havasını yansıttığına da dikkat çekmiştik. Gerçekten de elimizde ortaya koyduğumuz sonuçları teyit edecek çok fazla belge var.

İşte bugün sizlere ve Arjantin Büyükelçisi’ne kitapta yer almayan yeni örnekler sunacağız. İlk defa yayımladığımız 1913 yılına ait bu belgeler, savaşın arifesinde, yani tehcirden çok önce Türkiye Ermenilerinin eğilim ve eylemlerine ışık tutuyor. Çarlık genelkurmayının arşivi olan Rusya Askeri Tarih Devlet Arşivi’nde (RGVİA) bulunan belgeler, 1915 olaylarını anlamak bakımından önem taşıyor.

Belgelerdeki tarihler, Rusların kullandıkları eski takvime göredir, günümüz takvimini 13 gün arkadan takip etmektedir.

MEHMET PERİNÇEK/ Savaş arifesinde Ermeniler -(TAMAMI) - Resim: 2

12 Şubat 1913 tarihli raporun ilk sayfası

‘Ermenilerin silahlanması devam ediyor’

İlk belgemiz, Tiflis’teki Rus Kafkas Orduları Karargâhı’nın İstihbarat Dairesi’nin 12 Şubat 1913 tarihli ve “gizli” ibareli raporu. Bir tuğgeneralin kaleme aldığı raporda “Asya Türkiye’sinden Siyasi Bilgiler” başlığı altında şunlar ifade edilmiş:

“Son dönemde Asya Türkiye’sinden alınan bilgileri bildiriyorum.

Harput’tan yerel iktidarın Ermenilere yönelik, özellikle de yolculuk yapanlara, sıkı bir kontrol uyguladığı bildiriliyor. Sadece bagajlar değil, genel olarak vilayet sınırlarına sokulan mallar da aranıyor. Aramalarda şimdiden birkaç kez gizlice getirilmiş silah bulundu. Birkaç Ermeni suçlu tutuklandı. Ancak Ermeni nüfusun peyderpey silahlanması devam ediyor.” (RGVİA fond 2000 liste 1 dosya 7716 yaprak 402, 402 arkası)

‘Rus ordularının gelişini sabırsızca bekliyorlar’

Yine İstihbarat Dairesi’nin aynı başlıkla hazırladığı 26 Şubat 1913 tarihli ve “gizli” ibareli rapor ise şu bilgileri aktarmaktadır:

“(...) 30 Ocak’ta Beyazıt’tan savaş durumunda Rus ordularının Beyazıt sancağı sınırlarında hiçbir direnişle karşılaşmayacağı bildiriliyor. Hatta Müslümanlar, Türkler ve Kürtler, Türkiye’nin Rusya’yla savaşacak durumda bulunmadığına çoktan ikna olmuşlar, bu yüzden de Rus tebaasına geçmek zorunda kalacakları fikrine artık tamamen alışmışlar. Daha aydın olanları sabırsızca bu anı bekliyorlar bile.

Hıristiyan nüfusa gelince; Ermeniler, Rus ordularının gelişini tabi ki çok daha sabırsızca bekliyorlar ve her türlü yardımı göstermeye hazırlar. Siyasi fikirlerinden ve toplumsal statülerinden bağımsız olarak bütün Türkiye Ermenileri, Türklere nefrette ve Türk boyunduruğunda kurtulma hayallerinde mutabık bir şekilde buluşmuş durumdalar.” (RGVİA fond 2000 liste 1 dosya 7716 yaprak 405, 405 arkası, 406)

MEHMET PERİNÇEK/ Savaş arifesinde Ermeniler -(TAMAMI) - Resim: 3

30 Nisan 1913 tarihli raporun ilk sayfası

Terör eylemleri ve sonuçları

Kafkas Orduları İstihbarat Dairesi’nin 30 Nisan 1913 tarihli “Türkiye Ermenileri Hakkında Bilgiler” başlıklı başka bir raporu ise şöyledir:

“Ermenilerle ilgili son dönemde gelen bilgiler, Slavların Balkan Yarımadası’ndaki zaferleriyle coşkuya kapılan Ermenilerin artmaya devam ettiğini gösteriyor.

Bir taraftan Ermeniler, şaşırtıcı bir inanç ve sabırsızlıkla Türkiye’nin parçalanmasını ve Ermenistan’ın büyük kısmının Rusya’ya geçmesini bekliyor; diğer taraftan her geçen gün Ermeni katliamı tehlikesi büyüyor. Ermenilerin ruh hali, özellikle 31 Mart’ta Erzincan’da evi yerle bir eden ve şehrin bütün nüfusunda büyük panik yaratan patlamadan sonra inişe geçti. Anlaşılan bomba hazırlamakla uğraşan üç esas Ermeni suçlu patlamada öldü.

Patlama haberi, Erzincan’ın sınırları dışında da muazzam etki yarattı. Ermeniler, Türkler tarafından kendilerine yönelik düşmanca hareketlerden daha da korkar oldular, Türkler ise bu olayı Ermenilerin genel olarak silahlanmasının emaresi olarak görüyorlar.

Sonuç olarak; Ermenilerle Türkler arasındaki ilişkiler daha da gerildi ve bunu takiben şunlar yaşandı:

Erzincan’da Türklerin katliam ve yağma düşüncesi, bazı mantıklı ve etkili Türklerin çabalarıyla engellendi. Erzurum’da 14 Nisan sultan bayramı günü resmikabul sırasında konağın önünde valiye bomba atılacağına dair ısrarlı bir söylenti yayıldı. Söylenti doğrulanmadı, belki de, polisin aldığı özel önlemler sonucunda gerçekleşmedi. Son olarak da Bitlis’te Ermeniler ve Türkler arasında birkaç kişinin öldüğü çatışmalar yaşandı. (RGVİA fond 2000 liste 1 dosya 7716 yaprak 418, 418 arkası, 419)

Sınırdan giren silahlı gruplar

Rus İçişleri Bakan Yardımcısı’nın Savaş Bakanı V. A. Suhomlinov’a gönderdiği 16 Mayıs 1913 tarihli ve “çok gizli” mektup şu noktalara dikkat çekmektedir:

“Erivan Bölgesi Jandarma İdaresi Komutanı tarafından nisanın başında Rusya’dan bazı silahlı Ermeni grupların Culfa üzerinden İran’a geçtikleri ve ileriki istikametlerinin Türkiye’nin Beyazıt şehri olduğu bilgisi elde edilmiş. Bu durum, Türk iktidarını endişelendirmiş ve Kafkasya’ya sınırı olan yerlerdeki Türk diplomatik temsilciliklerine Ermeni nüfusun genel eğiliminin açıklığa kavuşturulması ve Ermenilerin silahlanmasıyla Türkiye’ye karşı herhangi bir harekete hazırlanmalarının Rusya’nın onayı ve desteğiyle mi gerçekleşip gerçekleşmediğini ortaya çıkartılması talimatı verilmesine yol açmış. (RGVİA fond 2000 liste 1 dosya 7716 yaprak 420)

İlk kez yayımladığımız 1913 yılının başına ait bu belgeleri, son kitabımızı da göz önünde bulundurarak değerlendirdiğimizde şu olguları tespit edebiliriz:

Toplumun geniş kesimlerine sirayet etti

Siyasi fikirlerinden ve toplumsal statülerinden bağımsız olarak Türkiye Ermenisi kitleler, Balkan Savaşı’ndan sonra I. Dünya Savaşı’na giden süreçte Türkiye’nin parçalanmasını beklemeye başlamıştır. Savaşın çok öncesinden Ermeni nüfus silahlandırılmıştır. Raporlardan anlaşıldığı üzere bu hareket belirli bir sınıf, örgüt, fikri hareket vb. ile sınırlı kalmamış, toplumun her katmanından geniş kitlelere sirayet etmiştir.

Düşmanla işbirliği

Bu hareket, diğer taraftan savaş çıkması durumunda tebaası olduğu ülkenin düşmanıyla işbirliği yapmaya hazırdır. Düşmanın işgaline direnmemenin ötesinde işgali kolaylaştıracak faaliyetler içindedir.

MEHMET PERİNÇEK/ Savaş arifesinde Ermeniler -(TAMAMI) - Resim: 4

16 Mayıs 1913 tarihli, “çok gizli” mektup.

Terör karşılıklı kırımı tetikledi

Geniş kitleleri sarmış bu harekete damgasını vuran özelliklerden biri de Türklere ve Kürtlere karşı duyulan nefrettir. Bu nefretin somut yansıması terör eylemleri olmuştur. Bu terör eylemleri, Müslüman nüfusla Ermeniler arasına düşmanlık tohumları ekmiş ve karşılıklı kırımın tetiklenmesinde önemli rol oynamıştır.

Rus makamları tarafından böyle bir gidişat önceden tespit edilmiştir. Türk makamlarının ve halkın bu durumdan rahatsız olduğu bilinmekte ve Ermeni hareketinin yukarıda özetlediğimiz yöneliminin sonuçları önceden kestirilmektedir.

Bu belgeler, tehcire giden süreci doğru anlamak açısından ciddi veriler sunmaktadır. Ayrıca büyük acılar doğuran karşılıklı kırımın zeminin nasıl döşendiğini ortaya koyan belgeler, bugün için de önemli derslerle doludur.

Gelecek Hafta: Kurtuluşunun yıldönümü dolayısıyla köşemizi Trabzon’a ayıracağız: İşgal döneminde Rus prensinin Trabzon raporu... İşgal döneminden kalma Rus varlıları... İstiklâl Savaşı yıllarında Trabzon’da 1 Mayıs...

Son Dakika Haberleri