Meksika iktidar partisi MORENA: Uyuşturucunun kaynağı ABD
ABD’de Meksika’ya sınır ötesi operasyon teklif edildi. Devlet Başkanı Obrador sert tepki gösterdi. İktidardaki MORENA’nın Parti Okulu Başkanı Rafael Barajas, UWIDATA’ya verdiği röportajda sorunun kökeni olarak Washington’a işaret etti
Meksika’yı yöneten MORENA (Ulusal Yenilenme Hareketi)’nın parti okulu işlevi gören Ulusal Siyasi Eğitim Enstitüsü Başkanı Rafael Barajas Durani, ülkesindeki uyuşturucu ve güvenlik sorununun merkezinde ABD’nin olduğunu söyledi. ABD Kongre üyelerinin “uyuşturucuyla mücadele” gerekçesiyle yaptığı Meksika’ya sınır ötesi müdahale çağrısına Meksika Devlet Başkanı Lopez Obrador, “Egemenliğimize müdahale ettirmeyiz. Uyuşturucunun kaynağı ABD. Meksika, oradan çok daha güvenli.” diye sert tepki vermişti. Rafael Barajas, United World International (UWIDATA)’a verdiği özel mülakatta sorunun kaynağına işaret etti.
ÇETELERİN ARKASINDA SİYASİ İRADE VAR
- Uyuşturucu çeteleri ile siyaset arasındaki bağı anlatır mısınız?
Öncelikle şunu açık bir şekilde ifade etmek gerek: Siyaset ile bağlantıları olmasa uyuşturucu çeteleri bu kadar yaygın faaliyet gösteremezdi. Somut bir örnek vermek gerekirse: ABD sınırında bulunan Tamaulipas eyaletinin son dört valisi de uyuşturucu ticareti ile bağlantıları nedeniyle tutuklu ya da aranıyor.
Geçen sene yapılan seçimlerde MORENA bu eyaletin valiliğini kazandı ve bağlantıları temizlemeye başladı. Çeteler ise buna şiddet ile yanıt verdi. Buna rağmen uyuşturucu çetelerinin siyaset içindeki bağlarını kesmede başarılar sağlanmaya başladı. Bu, suç oranlarına da yansıyor.
SUÇ ORANLARINDA KISMI BAŞARI
- Suç oranlarında bir düşüş mü görülüyor?
Evet. Uzun ve zahmetli bir çaba sonucunda suç oranı düşmeye başladı. Önceki Devlet Başkanları Calderon döneminde bu oran yüzde 200, Pena Nieto zamanında ise yüzde 50 artmıştı.
Şimdi yeni bir politika uyguluyoruz: Suçun temelinde yatan nedenlere eğiliyoruz, kara para aklama mekanizmaları ile mücadele ediyoruz ve dediğim gibi narkonun siyasi bağlantılarını hedef alıyoruz.
Ancak şunu vurgulamam gerekir: Narkonun siyaset ile bağlantıları Meksika ile sınırlı değil. Bunun bir de ABD boyutu var.
UYUŞTURUCUNUN PAZARI ABD
- ABD bağlantısının içeriği nedir?
ABD’yi denklem dışı tutarak Meksika’daki uyuşturucu ticareti ve güvenlik sorununu açıklamak kesinlikle mümkün değil. ABD, uyuşturucu ticaretini kontrol etmek için tüm imkanlara sahip. Birincisi, onlar en büyük tüketici. Dünya çapında uyuşturucunun yaklaşık yüzde 50’si ABD’de tüketiliyor.
İkincisi, uyuşturucu ticaretinden elde edilen gelirin önemli bir kısmı Meksika’da kalmıyor, ABD’ye gidiyor. Bakınız bir kilo kokainin Kolombiya’da bir fiyatı var, Meksika’da başka bir fiyatı var. ABD’de fiyatı ise bambaşka.
Ayrıca ABD hükümetleri uyuşturucu ile mücadeleyi bu maddenin tüketildiği değil, üretildiği yerde yürütmek istiyor. Oysa bu mümkün değil, çünkü tüketim sürdükçe dünyanın bir köşesinde üretim olacaktır.
ÇETELER ABD KURUMLARI BİLGİSİNDE SİLAHLANDI
- Uyuşturucu çeteleri ile mücadele aynı zamanda ABD dış politikasının da bir unsurunu oluşturuyor.
Kesinlikle doğru. Bu strateji Nixon döneminde ilan edilen “uyuşturucuya karşı savaş” ile başladı. Çetelerle mücadele gerekçesi altında ABD, birçok Latin Amerika ülkesine askeri müdahalede bulundu.
En güzel örneği Kolombiya’dır. Solcu gerillanın kontrol altında tuttuğu bölgelerde kokain üretildiği gerekçesiyle ABD askeri varlığını inanılmaz boyuta taşıdı. Oysa gerçek şu ki, uyuşturucu ticareti gerilla grubu işi değil. Bu ticaret, büyük finans aktörleri ve ekonomik öznelerle bağlantılı.
Diğer yandan önemli bir araştırmacı olan Alfred McCoy, ikinci dünya savaşından sonra ortaya çıkan hemen tüm uyuşturucu çetelerinin ABD kurumlarının bilgisi dahilinde silahlandığı ve hareket ettiğini belgeledi.
Bu da yine ABD’nin uyuşturucu ile mücadeleyi askeri müdahale için kullanmasına işaret ediyor.
SINIR ÖTESİ ASKERİ HAREKATIN KILIFI: ‘NARKO-TERÖRİZM’
- Bu bağlamında ABD’de son dönemlerde ortaya çıkan “narko-terörizm” kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle şunu tespit etmek gerek: Uyuşturucu çeteleri suçlu, ama terörist değil. Bu ikisi ayrı olgular.
Bu kavram, 11 Eylül saldırısından sonra ABD’deki Neoconlar tarafından ortaya sürüldü. Amaçları, belirli grupları “narko-terörist” olarak tanımlayarak, onlara karşı sınır ötesi askeri harekatı meşrulaştırmaktı. Narko-terörist grupların bulunduğu bir ülke doğrudan müdahale hedefine dönüşüyordu.
MEKSİKA’YA SİLAH KAÇIRAN ABD DEVLET KURUMU
- Sizce Meksika da bu şekilde hedef alınabilir mi?
Kesinlikle evet. ABD’nin bu gerekçeyle Meksika’ya askeri müdahalesi ciddi bir olasılık.
Biz zaten ABD ile uyuşturucu çeteleri arasındaki bağı birçok olayda tespit ettik. Size iki örnek vereyim.
ABD Uyuşturucu ile Mücadele Kurumu DEA’nın ajanı Kiki Camarena Meksika’da öldürüldü. Bunun üzerine DEA, Leyenda Operasyonu’nu başlattı, birçok çete lideri ele geçirildi. Ancak sonrasında bizzat operasyonu yöneten Hector Berellez, Camarena öldürülürken bir CIA ajanının yanında olduğunu ifadesinde açıkladı. Berellez’e göre bu ajan Camarena’nın öldürülmesinde bizzat sorumluydu.
Diğer örnek ise ABD’nin Alkol, Silah ve Tütün gözetimi ile yetkili kurumu ATF. ATF, binlerce uzun namlulu silahı ABD’den Meksika’ya girişine göz yumdu. (Not: ABD’nin tersine Meksika’da özel şahısların yasal yollardan silah satın alması neredeyse imkansız. Kamuya satış yapan silah dükkanları yok, YS.) Öne sürdükleri gerekçe: silah ticaretin mekanizmasını kavramak istiyoruz.
Oysa Meksika hükümetini bu operasyondan bilgilendirmeyi bile gerek görmediler. Açık bir şekilde Meksika topraklarında suç işlediler.
MEKSİKA EGEMENLİĞİNİ KAZANIYOR
- Bugünkü Meksika hükümeti de ABD güvenlik güçlerinin ülkede faaliyetini sınırladı.
Evet. Devlet Başkanı Lopez Obrador, ABD’li güvenlik unsurlarının Meksika topraklarında faaliyetlerini sınırladı. Meksika hükümeti, güvenlik alalında ulusal egemenliği geri kazanmaya çalışıyor.
Hükümet sorunun kökenine inmek istiyor, beyaz yakalı suçluların üstüne yürüyor ve para aklama zinciri ile mücadele ediyor. Ayrıca uyuşturucu tüketimi bir suç değil hastalık olarak ele alınıyor.
Ayrıca uyuşturucu ticareti ile mücadele bağlamında hükümet, halkın refahını ekonomik çıkarların üstüne koyuyor.